GenelGüncelKültür SanatTürk Dünyası

TÜRKİSTAN DÜNYANIN KALBİ!

Konya Aydınlar Ocağı’nda gerçekleştirilen “Kurtlar Sofrasında Türkistan” panelinde konuşan Prof. Dr. Kemal Özcan, “Orta Doğu’da kaybeden Türkistan’ı kaybeder. Türkistan’a hâkim olan dünyaya hâkim olur. Çünkü Türkistan dünyanın kalbi” dedi.

Konya Aydınlar Ocağı’nın bu haftaki Selçuklu Salı Sohbetleri’nde, Kurtlar Sofrasında Türkistan dile geldi.
Medoratörlüğünü Prof. Dr. Kemal Özcan’ın yaptığı “Kurtlar Sofrasında Türkistan” konulu panele katılan konuşmacılar Dr. Fatih Çolak, Dr. Görkem Ozan Özalp, Arş. Gör. Abdul Metin Çelikbilek ve araştırmacı Senan Kazımoğlu ile Saltuk Buğrahan Vakfı Konya Başkanı Abdulahad Udun, Türk yurdu olan Türkistan’ı “Doğu Türkistan, Batı Türkistan ve Güney Türkistan” coğrafyasıyla birlikte tarihî, siyasî, iktisadî, kültürel, tabiî zenginlikleri ve emperyalist ülkelerin faaliyetleriyle birlikte ele aldılar.

TÜRKLERİN YAŞADIĞI HER YER TÜRKİSTAN
Eğitimci Hasan Özücan’ın gayretleriyle düzenlenen ve onun açılış konuşmasıyla başlayan panelin yöneticisi Prof. Dr. Kemal Özcan, “Türkistan coğrafyasına İranlılar “Turan” demişler. Batılılar bu bölgeye “Türkiye” demişler. Batılılar Türklerin yaşadığı her yere Türkiye demişler” dedikten sonra kendi Türkistan tanımını şöyle yaptı: “Türklerin yaşadığı her yerdir. Türkistan’dan kastımız Türk Dünyasıdır. Bütün Türk coğrafyasıdır.” Türkistan’ın önemine işaret ekmek için 400 sene Osmanlı hâkimiyetinde kalan Filistin ve Orta Doğu’nun önemine dikkat çeken Prof. Dr. Özcan, “Orta Doğu’da yapılan mücadelenin asıl hedefi Türkistan’dır. Orta Doğu’da yenilen Türkistan’ı da kaybeder. Türkistan coğrafyasına hâkim olan dünyaya hâkim olur. Çünkü Türkistan dünyanın kalbi!” dedi.

DOĞU TÜRKİSTANLI 300 AYDIN HAPİSTE
“Doğu Türkistan Cumhuriyeti ve Güncel Konular” başlıklı sunumuna “Doğu Türkistan’ın biran önce özgürlüğüne kavuşması ve zulümlerin bitmesi” temennisinde bulunarak başlayan Saltuk Buğrahan Vakfı Konya Başkanı Abdulahad Udun, Doğu Türkistan’ın Asya’nın tam ortasında yer alan bir Türk toprağı olduğunu, yüzölçümü 1.828.418 km2 olan bu bölgede 35 milyona yakın Uygur Türkünün yaşadığını ve %95’inin Müslüman olduğunu söyledi. Doğu Türkistan Türk Cumhuriyeti’nin 1933’de Kaşgar’da kurulduğunu ifade eden Abdulahad Udun, konuyu Doğu Türkistan’daki Çin zulmüne getirerek 2009-2014 yıllarında Yarkent-İlişku bölgesinde bir köy ile 20-30 bine yakın Uygur halkının katliamda yok edildiğini söyledi. Müslüman Uygur Türklerine uygulanan Çin işkenceleri arasında din, dil, internet, seyahat yasakları ile nazi kampları, zorla evlendirme gibi uygulanan zulümleri görüntülü olarak dile getiren Udun, “Doğu Türkistanlı 300 aydın ve din adamı hapis ve toplama kampında. Doğu Türkistan’da namaz, oruç, Kur’an okuma, İslami kıyafet ve diğer dini ve milli simgeler de yasaklandı” dedi. “Benden olmayan birisi benim düşmanımdır” şeklinde Çin atasözünü hatırlatan Udun, “Çin, 1949’da Komünist Çin istilasına uğrayan Doğu Türkistan’da yaşayan Müslüman Uygurları asimile edemediği için Türklere büyük zulümler yapıyor” diye konuştu.

GÜNEY TÜRKİSTAN’DA 36 DİL KONUŞULUYOR
Özbek Türklerinden olan Arş. Gör. Abdul Metin Çelikbilek ise, Hz. Mevlâna’nın doğduğu Belh şehrinin de bulunduğu Afgan coğrafyası ve topraklarının asıl adının “Güney Türkistan” olduğunu belirterek başladığı sunumunda, “Kadîm Türk yurdu olan bu coğrafyayı Güney Türkistan olarak bilmezsek şair ve devlet adamı Ali Şir Nevai’yi kendimizden sayamayız. Mevlana’yı hiç sayamayız. Herat, Kunduz, Mezar-ı Şerif’i kendimizden sayamayız. Bu bölge İngiliz kaynaklarında dahi ‘Afgan Türkistan’ı diye geçiyor.” dedi. Çelikbilek, iki yüz yıldan beri savaşın devam ettiği Afganistan’da 36 dil ve pek çok Türk lehçesi konuşulduğunu, Halaçlar’dan Özbek ve Kırgızlara varıncaya kadar Türklerin bu bölgede yaşadıklarını söyledi.

“TÜRKİSTAN ÇOK ZENGİN BÖLGE”
Dr. Fatih Çolak, “Alman İmparatorluğunun Dış Siyasetinde Türkistan’ın Yeri” başlıklı sunumunu yaptı. Dr. Çolak, “Alman Dışişleri Bakanlığı Siyasi Arşivi’nde Türkistan’la ilgili, her birerinin içerisinde onlarca belge olan 284 adet dosya olduğu görülmüştür. Söz konusu bu dosyalar, Alman İmparatorluğu’nun kuruluşu kabul edilen 1871’den 1920 yılına kadar olan süreci kapsamaktadır. Müstakil “Türkistan” başlıklı, Türkistan’la doğrudan ilgili 25 dosya bulunmakta ve bu dosyalarda yaklaşık 4 bin adet belge yer almaktadır. Alman İmparatorluğu Doğu ve İslam politikası çerçevesinde Türkistan bölgesini, “mutlaka orada var olunması gereken zengin bir bölge” olarak düşünmüştür. Buralarda bazı dernekler kurarak propaganda faaliyetleri yapan Almanya Türkistan’da ticari faaliyetler yapmak isteyen vatandaşlarına destek olmuş ve özellikle Türkistan’da çok ekimi yapılan pamuğu Almanya’ya getirmek için çaba sarf etmiştir” dedi.

İNGİLİZLER TÜRKİSTAN’DA YENİLDİLER
“İngilizlerin Türkistan Politikası” üzerinde duran Dr. Görkem Ozan Özalp ise, Özel şirketler vasıtasıyla Türkistan’a giren İngilizlerin, Türkistan’da askeri ve gizli istihbarat sistemi kurduğunu ve dini, etnik, politik ve askeri yönden faaliyet gösterdiğini söyledi. Dr. Özalp, Kutul Amare’de olduğu gibi burada da büyük bir yenilgi alan İngilizlerin bunu 100 sene sakladıklarını dile getirdi. Son panelist Senan Kazımoğlu, “Türkistan’da Rus Hâkimiyeti”ni anlattı.

BİRBİRİMİZE TAHAMMÜL EDELİM
İl Halk Kütüphanesinde gerçekleştirilen ve iki saat süren panelin sonunda Konya Aydınlar Ocağı Genel Başkanı Dr. Mustafa Güçlü, “Bir ve beraber olarak kendi içimizde birlikte hareket edebilirsek, farklılıklarımıza tahammül ederek birbirimizi, düşüncelerimizden dolayı ötekileştirmeden kabul edersek inanın bu dünyada yapamayacağımız şey yok. Yeter ki birbirimize tahammül edelim, saygı ve sevgi gösterelim” dedi. Dr. Güçlü, bütün panelistlere kitap hediye etti. Program toplu olarak çektirilen hatıra fotoğrafıyla son buldu.

Kurtlar Sofrasında Türkistan
Kurtlar Sofrasında Türkistan
konya aydınlar ocagı
konya aydınlar ocagı

10 Mart 2020 – İl Halk Kütüphanesi

Kırım'ın Sesi Gazetesi

27 Şubat 2015 Tarihinde hizmet bermege başlağan www.kiriminsesigazetesi.com maqsadı akkında açıklama yapqan Mustafa Sarıkamış İsmail Bey Gaspıralı’nıñ bu büyük mirasına sahip çıqmaq ve onun emellerini yaşatmaqtır. Qırımtatar Türkleriniñ ananevî, körenek, ürf, adet kibi yaşamlarında ne bar ise objektif şekilde Dünya cemiyetine taqdim etilmektir.

Pin It on Pinterest