Mengli Giray, Fatih Sultan Mehmet’e “Senin düşmanın benim düşmanım, senin dostun benim dostumdur”
Fatih Sultan Mehmet’in Kırım’ı Osmanlı idaresine alması, Karadeniz ve kuzeyindeki bölgelere yönelik stratejik bir yaklaşımın sonucuydu. Karadeniz’in Türk gölü haline gelmesinin temelinde Fatih’in bu stratejisi ve Kırım’ın alınması vardı. Kırım Hanlığı’nın kurulması ile İstanbul’un fethi birbirine çok yakındır.
Kırım Hanlığı 1441’de kurulmuş, 1453’te İstanbul’u fethi, ona Osmanlı’nın gücünü göstermişti. 1466’da Kırım Hanlığı’nın kurucusu Hacı Giray’ın vefatı üzerine oğulları arasında taht kavgası başlamış, bazı Tatar büyükleri bu konuda Osmanlı’dan yardım istemişti. Fatih Sultan Mehmet, bu fırsatı değerlendirerek Gedik Ahmet Paşa komutasında Osmanlı donanmasını bölgeye göndermiş, Kefe, Sudak, Balıklağo, Azak, Taman ve Mankub kaleleri fethedilmiş, Kırım’da Mengli Giray iktidara getirilmişti.
Dolayısıyla 1783’e kadar sürecek güçlü bir ittifak oluşmuştu. Mengli Giray, Fatih Sultan Mehmet’e “Senin düşmanın benim düşmanım, senin dostun benim dostumdur” güvencesi vermişti.
Kırım Hanlığı Osmanlı’nın yönetimindeydi ama geniş özerkliğe sahipti. Kırım süvarileri savaşlarda Osmanlı ordusunun önemli güçlerinden birini oluşturuyordu. İnternette bulduğum “Kırım ve Kırımlılar” başlıklı metinde aktarıldığı gibi Kırım Hanları İstanbul’u ziyaret ettiklerinde görkemli törenlerle karşılanır, Padişah “Hoş geldin Han kardeş” derdi. Bu yüksek protokol sadece Kırım Hanı’na uygulanırdı. Kırım ordusu Osmanlı ordusuna katıldığında top ve tüfek atışlarıyla karşılanır, Rumeli Beylerbeyi karşılamaya çıkardı.
Kırım Tatarlarının Osmanlı ordusu açısından önemini Brian Glyn Williams, 2013’ün Mayıs ayında Jamestown Foundation için hazırladığı “The Sultan’s Raiders: The Military Role of the Crimean Tatars in the Ottoman Empire” (Padişahın Akıncıları: Kırım Tatarlarının Osmanlı İmparatorluğu’nda Askeri Rolü) başlıklı çalışmasında aktarır. Williams, Kırım Tatarlarının Osmanlı ordusuna İran, Rusya, Polonya ve Batı cephelerindeki savaşlada yaptığı katkıları ayrı başlıklarda inceler:
Kırım Tatarlarında 15 yaş üzerindeki her erkek askerdi. Küçükten savaşçı olarak yetiştirilerlerdi. Han sefer çağrısı yaptığında hepsi savaşa katılırdı. Süvari olarak çok süratli, etkili ve dayanıklı savaşçılardı. Bozkır geleneğini sürdürür ateşli silahlara önem vermezlerdi. Yağma ve köle toplama önemiydi. Köle ticareti çok büyüktü. Bu kölelerin en ünlülerinden biri Ukrayna’da esir alınan Hürrem Sultan’dı.
Kırımlıların tüm cephelerde Osmanlı ordusuna katkılar yaptıkları genel kabul görür. Rusya ile savaşlarda rolleri önemliydi. 1571’de Devlet Giray’ın ordusu Moskova’yı yakıp yıkmıştı. Ruslar da 1736’da Bahçesaray’ı yağmalamıştı. Rus Çarı Petro, iki kez Kırım’ı almayı denemişti. 1696’da Azak Kalesi’nin kaybedilmesi Rusya’nın yükselen gücünün habercisiydi. Sonuçta 1783’te Kırım kaybedildi, Kırım Hanlığı tarihe karıştı. Osmanlı ordusu Kırım Tatarlarının katkısını kaybetti. Rusya, Karadeniz’in kuzeyine hakim oldu. Tatarların çilesi başladı.