Kırım 1500 yıllık bir Türk yurdudur. Anadolu ‘dan 500 yıl önce Türkleşmiştir.
Karadeniz kuzeyinde bir yarım adadır. Yüz ölçümü 25600 km
Nüfusu 2.500.000 civarındadır önemli şehirleri Akmescit, Sivastopol’dur. Doğusunda Azak denizi vardır. Karadeniz ile Azak denizini birleştiren Kerç boğazı yarım adayı Kurban’dan ayırır. Kuzeyde Perekop ile Ukrayna’ya bağlanır. Bu kesime açılan ve Türkler zamanında mevcut hendek ve kanal Azak denizi ile Karadeniz’i birleştirdiği için, Kırım. bir’,’ adada sayılabilir. Esasen Türklerce “yeşil ada”denmiştir. Bir çok Osmanlı coğrafya kitabında “cezire=ada” diye geçer. Doğu Avrupa ikliminin en tatlı çeşidi hüküm sürer. İklim ve tabiat çok güzeldir.
Kırım 1500 yıllık bir Türk yurdudur. Anadolu ‘dan 500 yıl önce Türkleşmiştir.
İskiplerden sonra bir çok Türk Kavminin uğrak yeri olmuş, nihayet Göktürk devletinin sınırları içine girmiştir. Göktürk hanedanından inen Hazar kağanları devrinde tamamen Türkleşmiştir.
XIII. asır başında Türkiye Selçuklu Sultanı büyük Alaattin Keykubat, bir donanma göndererek Kırım’ı Türkiye’ye bağlamıştır.
XIII. asır ortalarında Kırım, Moğollar’ın eline geçti. Hazar, Kıpçak, Kuman, Oğuz gibi Türk kavimlerinin oturduğu bu ülkeye “gelen Moğollar, bu Türklerle karışıp Türkleştiler. Moğolcayı da unutup Türkçe konuşmaya başladılar. Kırım AItınordu (Doğu Avrupa) Türk hakanlığının bir ili oldu. Bu hakanlık XIV. asır ortalarında dağılınca onlar gibi Cuci Ulusundan inen Giray hanedanı, Kırım hanlığı denen devleti kurdu.
Fatih Sultan Mehmet han ” 1475 yılında Gedik Ahmet Paşa kumandasında büyük bir donanma göndererek Kırımı Türkiye’ye bağladı. Hanlığın iç işlerine karışılmadı. Otonom bir eyalet statüsü XVIII. asrın sonlarına kadar devam etti.
Kırım Türklerine “Tatar” denmektedir. Zira halkın şivesi Tatar (Kazan) lehçesi idi Ancak Osmanlıcanın ve İstanbul şivesinin bilhassa aydın tabakadaki tesirleri dolayısıyla Kazan Tatarlardan çok defa “Kırım Tatarı” diye ayrılmaktadır. Halkın konuştuğu dil bir Türkmen şivesi değil, Kuzey Türkçesi’nin bir şivesidir. Ancak Kırımlı yazar ve şairlerin çoğu Osmanlı (İstanbul) şivesini kullanmıştır. Tatar lehçesi Kırımın ancak faklar edebiyatında görülmektedir.
Kırım Hanlığının yıkılmasından sonra ülke Rusya’ya bağlandı. O çağda adada bir buçuk milyon Türk yaşıyordu. Devamlı bu baskılarla bu Türklerin azaltılması politikası takip edildi. Rusya için en hassas Türk yurdu Kırım idi ve buradaki Türklerle diğer Türk yurtlarındakilere nispetle daha fazla uğraştı. Türk bayındırlık eserleri sistemli şekilde tahrip edildi. Yüz binlerce Kırımlı kılıçtan geçirildi ve bütün topraklarına el kondu. Yüz binlercesi Osmanlı topraklarına doğru aktı ve çoğu yolda hastalık, açlık ve soğuktan öldü. Öyle ki XIX. asır sonlarına gelindiği zaman artık adadaki Türklerin sayısı Rus-Ukran sayısının altına düşmüştü. Kırım Türkleri, teşkilatlanmaya başladılar. İstanbul’la sıkı alaka kurdular. Büyük fikir adamı Gaspıralı İsmail, Tercüman adlı gazetesiyle bu akımı yönetti. Bütün dünya Türkleri gibi Kırım Türklerinin de İstanbul şivesini okulda öğrenerek bu şive ile konuşup yazmaları gibi başka hiç bir ülkenin kayıbına üzülmediler. Sultan Abdulaziz han bile dev donanmasını Kırım’ı geri alabilmek maksadıyla yaptırdığı bilinmektedir.
Birinci Cihan savaşından sonra kurulan kırım Türk Cumhuriyetini komünistler ortadan kaldırdılar.
İkinci Cihan savaşından sonra, Kırım Türklerinin Almanlarla işbirliği yaptığı iddiasıyla Stalinin emri ile vatanlarından koparılarak Sibirya ve Orta Asya Bozkırlarına sürülen yüz binlerce Kırım Türkünün sürgünü tam bir facia idi. Sevkiyat sırasında hayvan vagonlarına do Idurulan yüz binlerce Kırım Türkü kimi havasızlıktan, kimi hastalıktan, kimi açlıktan binlerce insan hayatını kaybetti. Ölülerin gömülmesi ne izin vermeyen Ruslar cesetleri vagonlardan atarak yok ettiler.
Bu büyük soykırımda kırım Türkünün nüfusunun %46 sını kaybetti. Kırım da bir tek Kırım Türk’ü bırakılmazken Türk Kültürünü yok etmek için elden ne geliyorsa yapıldı.
Stalin’in asıl maksadı Kırımı Türklerden arındırıp stratejik öneme sahip yarım adada tamamen Rus hakimiyetini kurmaktı.
50 yıldır her türlü imkânsızlığa rağmen vatanlarına dönebilen 270.000 Kırım Türk’ü bu uğurda yüzlerce şehit verdi. Yüzlercesi de hapishanelerde ve çalışma kamplarında çile çekti.
Esasında Kırım Türklerinin vatan uğrunda çektikleri çileyi anlatmak için bu satılar yetmez. Yazımızı Kırım Türklerini sürgünde yaşadığı yerlerde dillerinden düşürmediği bir ağıtla bitiriyoruz.
Sanki dersin yıldırım vurgan
Bah bahçelere kurugan
Tatarların toprağına
Yavurlar gelip sokulgan
Ne istediniz mezarlıktan
Bozuk bahçe kurdunuz
Tatarlar yüreğine
Kanlı bıçak vurdunuz
Kaynak http://www.gokbayrak.com/dergi-sayfalari/22