DÜNYADAKİ BÜTÜN KRİZLER AÇGÖZLÜKTEN KAYNAKLANIR
Dünyadan aya bakıldığında, nasıl küçük bir küre olarak görülürse, aynı şekilde, aydan dünyaya bakılırsa, dünya da küçük bir küre olarak görülür. Dünyada yaşayanlar, anlamakta güçlük çekseler de, sınırsız gibi görülen dünya, sınırlı kaynaklara sahiptir. Bu yüzden savaşsız, bir dünya ve adil bir ekonomik yapı için, dünyada yaşayanların, az ya da çok ellerinde olanların, değerlerini ve önemlerini, iyi bilmeleri gerekir.Bir küçük virüs her şeyi bitirir.
*
Sınırlı bir dünyanın kaynaklarının, insanların sınırsız isteklerini karşılaması mümkün değildir. Kaynakları bilinen bir dünyada, hem üreticiler, hem de tüketiciler olarak, insanlar istedikleri ürünleri üretme ve istedikleri ürünleri de tüketme hakkına sahip değildirler. Üretimde ve tüketimde, doğru ile yanlışın, iyi ile kötünün, güzel ile çirkinin sınırlarını, genel etik değerler ve değişmez hukuk kuralları belirler. Ekonomi gibi, bütün sosyal bilimlerin kaynağında, küresel değerler vardır. Değersiz ekonomide,hiçbir değerin değeri bilinmez.
*
Dünyanın her yerinde geçerli , herkesin sorumlu olduğu, ana etik ve hukuk kuralı: “Hayatın bütün boyutlarında, iyilikleri özendirmek ve büyütmek, kötülükleri önlemek ve küçültmektir.” Bütün sosyal bilimlerin benimsemesi gereken bu kural, tabiatın yasaları kadar doğaldır ve her yerde geçerlidir. Bu yüzden beş bin yıllık, İnsanlık tarihi içinde, ortaya çıkan bütün dinler, iyiliklerin peşinden koşmayı ve kötülüklerden kaçmayı, benimsemişler ve ortak değer olarak kabul etmişlerdir.
*
Küresel etik ve hukuk değerlerinin çizdiği ana çerçeve içinde, insanların iyilikte, doğrulukta ve paylaşmada yarışmaları, toplumun üretim gücünü hem büyütür, hem de yeni boyutlar kazandırır. Tarihin her döneminde, özel ve kamusal boyutlarıyla, bütün bir hayat, her gün yeniden başlayan, uzun soluklu bir iyilikleri benimseme, kötülüklerden kaçınma yarışıdır. Yarışta en büyük engel, herkesi etkileyen doyma bilmez açgözlülüktür. Bu yüzden bütün dünyada, sınır tanımayan açgözlülük, savurganlık, yoksulluk ve açlık başta olmak üzere, bütün kötülüklerin anası, bütün krizlerin kaynağı olarak görülmüştür.
*
Akdeniz tarihcisi F.Braudel”in vurguladığı gibi: “Ekonomiyi kültür, politika ve değerlerden soyutlamak mümkün değildir.” Ekonominin tarihi, Adam Smith ile değil, bütün insanlığın atası Adem Peygamberle başlar, odak noktasında, hem üreten ve tüketen olarak açgözlü insan değil, tokgözlü insan vardır.
*
İsteklerini dizginlemesini bilmeyen açgözlü Kabil, kardeşi Habil’in kanını döken ilk insandır.Kabil’in çocukları o günden bu güne,Habil’in çocuklarının kanlarını dökmeye devam etmektedirler.Dökülen kanların oluşturdu denizde, hem Kabil’in hem Habil’in çocukları boğularak ölmektedirler.
*
Kabil’in çocuklarının açgözlülüğünün sınırı yoktur.Onlara bir dünya verilse,ikinci dünyayı,iki dünya verilse, üçüncü dünyayı isterler.
*
Anadolu bilgelerinin dediği gibi: “Gözün karnı yoktur.” Kabil’in çocuklarının gözlerini yalnızca toprak doyurur.
*
Açgözlü Kabil’in çocukları yalnızca kendi ülkelerini değil, bütün ülkeleri krizden krize sürüklemektedirler.
*
Dünyada açgözlülük bağımlığı, tedavi edilmesi, bütün ülkelerin, ortak ana sorunudur.
*
Dünyanın aradığı ilaç, dış dünyanın bilginlerinde değil, iç dünyanın bilgelerindedir.
*