GenelGüncelKültür Sanat

Yozgat’ın Sorgun ilçesine bağlı Kırım Tatar Tuzlacık Köyü

İstiklal savaşının başlamasıyla, Bu Kırım Türk köyünden, eli silah tutan 60 kişi ruhlarında Türklüğün kanının getirdiği asalet ile savaşın saflarında yer alırlar. Vatan için canlarını veren bu 60 kişiden kimse köye dönemez…

Tuzlacık köyü Yozgat’ın Sorgun ilçesine bağlı, Sorgun’un 35 km. güneyinde, Sarıkaya ilçesine 12 km. mesafede şirin bir Kırım Tatar köyüdür. Tuzlacık köyü hakkında bundan 25 yıl önce de Emel’de kısa bir tanıtma yazısı yayınlanmıştı.*

Tuzlacık köyünün kuruluş tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Ancak köyün 1873 senesinde Kırım’dan Dobruca’ya göç eden, oradan da Anadolu’ya gelen Kırım Tatarları tarafından kurulduğu rivayet ediliyor. Köyü kuranların Anadolu’ya gelmeden önce Dobruca’da Mecidiye’nin Korazlar köyünde 20-25 yıl yaşadıkları bilinmektedir. Bu yazıyı hazırlamamızda bize yardımcı olan Ethem Gökçebay kendisinin burada doğduğunu, babası Ekizoğullarından Mehmet oğlu Said’in ise Türkiye’ye geldiğinde 18-20 yaşlarında olduğunu söylüyor. Ethem Dede’nin rivayetine göre, bir süre sonra Dobruca’da Osmanlı Devleti’nin elinden çıkınca, vapura binerek Samsun’a gelmişler. Babası ve bazı akrabaları Merzifon, Amasya ve Turhal üzerinden Yozgat’a gelmiş. Orada 80-100 hanelik bir Kırım Tatar mahallesi olan Develik mahallesine yerleşmiş, arabacılık yapmaya başlamış. Anadolu’nun değişik yerlerine yük taşıyormuş. Bu arada İzmir’e gittiğinde yine kendi akrabaları olan Kırım Tatarı Basmacızade Murat adli kişinin Fadime adındaki kızını kaçırmış ve evlenmiş.

Maddî durumu iyi olmayan başka bazı Kırım Tatarları da çoban ya da azap olarak çalışmak amacıyla Yozgat civarındaki köylere yerleşmişler, ancak oralara uyum sağlayamamışlar. Bunu üzerine, bir kaç aile birleşip devlete başvurmuşlar. Kendilerine şimdiki Sarıkaya ilçesinin yeri, Toprakpınar köyünün yeri ve Tuzlacık köyünün yeri gösterilmiş. Sarıkaya’ya ayni dönemlerde gelen başka muhacirler yerleştiği için onlarla anlaşamamışlar. Toprakpınar’ı ise kendileri beğenmemişler ve köyün şimdiki bulunduğu yerin biraz güneyine, bugünkü Yozgat-Kayseri karayolunun alt kısmına yerleşmişler.

Yağızhan Şenol’un Tuzlacık köyü hakkındaki yukarıda anılan yazısında belirtildiği üzere köyün bu ilk kurucuları buraya Kırım’daki köylerinin adını vermişler. Ev yapacak durumda olmadıklarından toprağı kazıp üstüne ağaç kapatarak barınmaya başlamışlar.

Ancak daha güneydeki Mırıklarçatı adlı köyde yaşayan Ermeniler rahatsız olmuşlar. Geceleri barınaklarının çatısını başlarına uçurup rahatsız etmeye ve onlara kovmaya çalışmışlar. Bunun üzerine köylüler çareyi daha kuzeye çekilmekte ve civar köylerdeki Kırımlıları toplamakta bulmuşlar. O dönemdekilerden, Ethem Dede’nin hatırlayabildikleri Ozanlı Osman (çam Aqay), Ozanlı Kasım, İnkışlalı Ahmet, Salirli Yahya, Burunörenli İslâm Ethem Dede’nin babası da o dönemde köye yerleşmiş. Sayıları artınca Ermenilerle açıkça kavga etmeye başlamışlar. Uzun süren mücadeleden sonra mahkemeye başvurmuşlar. Yetkililer iki köyün sınırlarını belirleyerek anlaşmazlığa son vermişler.

Zaman içinde köyün nüfusu artarak tamamı Kırım Tatarı yaklaşık 60 haneye ulaşır. Ancak Türk istiklâl Savaşı sırasında köyden yaklaşık 60 kişi savaşa gider ve hiç dönen olmaz. Bu şekilde köyün nüfusu bir ara 10-15 haneye kadar düşer. Nüfus ancak zaman içerisinde 40-50 haneye ulaşır. Ne var ki, bu sefer de 1950’lerde Ankara ve İstanbul’a olan göçler nüfusu tekrar tekrar azalmıştır. Şu anda (1997) öğretmen ve imam da dahil köy ahalisi toplam 22 haneden ibaret olup, yasayan insanların çoğunu yaşlılar oluşturuyor. Tuzlacık köyü bugün görünüş itibariyle tipik bir Anadolu köyüdür. Köyün ortasından akan dere, kıyısına dikilen kavak ağaçlarını sulamakta ve seker pancarı tarımında kullanılıyor. Değerlendirilmesi halinde önemli potansiyel oluşturan su, işgücü yetersizliği sebebiyle değerlendirilemiyor. Köyde yetiştirilen başlıca ürünler buğday, arpa, şeker pancarı ve yeşil mercimektir. Bol miktarda kavak da yetiştiriliyor. Okulun bahçesindeki yaklaşık 30 sene önce öğretmenlik yapan Mehmet öğretmenin diktiği çam ağaçlarını da ekleyince Tuzlacık köyü civardaki en yeşil köy görüntüsünü almaktadır. Hayvancılıksa herkesin kendi ihtiyacını karşılayacak oranda yapılıyor. Hayvancılık bu husustaki ilk ciddî girişim sahibinin ölmesiyle şimdilik kesintiye uğramış. Bir kaç yıl önce yapılan camisiyle de köy civarın en yeni ve en güzel camisine sahiptir.

Anadolu’daki en eski medeniyet merkezlerinden birinin kalıntılarını taşıyan Alişar Höyüğü köyün bir kaç kilometre batısındaki Alişar köyü sınırları içinde yer alıyor. Aslında Tuzlacık köyünü de içine alan tüm bölge bu kalıntılardan nasibini almış. Köyün yaşlıları eskiden bağların bulunduğu yerde büyük bir kilise kalıntısı olduğunu, ancak zaman içerisinde kaybolduğunu söylüyorlar. Yine eskiden bazı yerlerden yağlı ağaçtan yapılmış su kanalı kalıntıları çıktığı söyleniyor.

Bugün kökeni Tuzlacık köyü olan insanlar özellikle Ankara’da yaşıyorlar. Çoğunluğu isçi ya da memur olarak çalışıyor. Bunun yani sıra az sayıda ticaretle uğraşanlar da var. Eğitim seviyesi yetişkinler arasında çok yüksek değil. Ancak gençler bu konuda daha gayretliler. çoğu üniversite bitirmeye çalışıyor. Tuzlacık Köyünden yetişen insanlar arasında Konya Selçuk Üniversitesi’ndeki Doç. Dr. Yaşar Erdemir, Amerika Birleşik Devletleri’ndeki Dr. Cemal Erdemir ve Kırıkkale Üniversitesi’ndeki Hayrettin Gökçebay sayılabilir. Anadolu’ya olan göçten beri köyden Kırım’a ilk defa Ahmet Gökdemir ve İsmet Yüksel gitmiştir.

Tuzlacık köyünde Kırım Tatar âdetleri artık unutulmaya başlanmıştır. Eskiden köy dışından evlilikler olmazken artık buna dikkat edilmiyor. Köyün gençlerinin Ankara ve İstanbul’a göç etmesi de köklerle bağları iyice zayıflatmıştır. Kırım Tatarcası gençler tarafından artık sadece anlaşılıyor, konuşulamıyor. Köy içerisinde bile dış evlilikler sebebiyle ana dili yavaş yavaş terk ediliyor. Bütün bunlara rağmen âdetler tamamıyla unutulmuş değildir. özellikle yemek konusunda büyük bir titizlik sürüyor. Çibörek, qaşıqbörek, tabaqbörek, köbete hâlâ sofraların vazgeçilmez aşlarıdır.

Tuzlacık köyünde Kırım’dan taşınan âdetlerin bir ölçüde de olsa izlerinin yaşatıldığı vesilelerden biri de toylar, yani düğünlerdir. Toylar Perşembe günü düğün evinde bayrak dikilmesiyle baslar. Toyları duyurmak için çevre köyler “oquyuntu” adındaki şekerle davet edilir. Toyun başlayacağı gün düğün sahipleri davullu-zurnalı ev ev gezerek toyu tekrar haber verirler. Bayrak direğinin sağına ve soluna birer elma asılır. Bayrak dikilince gençler elmalara tas ve saire atarak düşürmeye çalışır. Düşürebilenin kısmetli olacağına inanılır. Toylarda, Kırım halk oyunlarının unutulması dolayısıyla Yozgat yöresi oyunları kendini göstermektedir. Perşembe, Cuma ve Cumartesi akşamları erkekler, gençler ve kadınlar farklı köy odalarında toplanarak oyunlar oynarlar. Pazar günü erkek tarafı gelin almaya konvoylar halinde gider. Gelin damat evine getirilince daha yere basmadan içinde bozuk para dolu olan küp yere atılarak kırılır ve paralar etrafa saçılır. Gelen misafirlere lokum ikram edilir.

Ramazan ayında her ev cami avlusunda iftar yemeği verir. Bayramlarda bayram yemeği mutlaka köyün yaşlılarının evlerinde yenilir. Bayram yaz mevsimine rastlamışsa gençler bağlarda toplanıp salıncaklar kurup piknik yapar, eğlenirler.

Asker uğurlarken askere gidecek genç bütün evleri dolaşarak herkesin gönlünü alır. Gezdiği evlerden harçlık alarak askere gider.

Neticeten, Tuzlacık köyü Orta Anadolu’daki pek çok diğer Kırım Tatar köyünün kaderini yaşamaktadır. Sosyal ve ekonomik sebeplere bağlı olarak, nüfus giderek azalırken, Kırım’dan getirilen âdetler, kültür ve dil de hızla erimektedir. Bununla birlikte, köyde Kırım ruhu ölmüş de değildir. Köyden çıkarak şehirlere yerleşmiş olan ailelerin gençlerinin bir çoğunda Kırım sevgisinin ve bilincinin yeniden uyanmakta olduğu ve bunların Kırım ile ilgili çeşitli millî faaliyetlerde yer aldıkları gözlenebilir.

*Yagızhan Şenol, “Tuzlacık Köyü”, Emel (İstanbul), No.: 68 (Ocak – Şubat 1972), ss. 34-35.


Kırım'ın Sesi Gazetesi

27 Şubat 2015 Tarihinde hizmet bermege başlağan www.kiriminsesigazetesi.com maqsadı akkında açıklama yapqan Mustafa Sarıkamış İsmail Bey Gaspıralı’nıñ bu büyük mirasına sahip çıqmaq ve onun emellerini yaşatmaqtır. Qırımtatar Türkleriniñ ananevî, körenek, ürf, adet kibi yaşamlarında ne bar ise objektif şekilde Dünya cemiyetine taqdim etilmektir.

Pin It on Pinterest