GenelGüncelKültür Sanat

Mehmet Nuri Parmaksız

Nazım Ahmedli

Kırımınsesi Gazetesi

Azerbaycan Temsilcisi

Mehmet Nuri Parmaksız

ÖTELERİN HAYALİ

Ne derinlik bilir ruhum, ne sığlık…
Bildiğim tek şey bir damlada yok olmuşluğum.
Yollar efkârlı, yıllar melâl…
İçimde ağlayan bir çocuk çocukluğum.
Ellerimdeki kırık sazın telleri lal.
Ne derinlik bilir ruhum, ne sığlık…
Kalbimde hasretten türkü söyler bir çığlık.

                               ***

Ne sözden anlar ruhum, ne gözden…
Her nefeste aşka coşar, aşka koşar benliğim.
Aşkın viranesi, aşkın şahanesi benim yâr!
Vuslatı kıskandırır hücre hücre sana dönen senliğim,
Bir siteminle kalp diyarım olur tarumar.
Ne sözden anlar ruhum, ne gözden…
Yağmurumun kaynağı sonsuzluk denen özden.

                               ***

Ne aşka doyar ruhum, ne kanar…
Gözlerimde umut, ellerimde vuslat iştiyakı.
Ölüm, duvağı kapalı ruhumu rüzgârıyla hep yoklar.
Aşk, özlemle demlenen mutlu söylenen şarkı.
Kalbim düşlerinde bile sonsuzluğa göz kırpar.
Ne aşka doyar ruhum, ne kanar…
Hasretimin ufkunda ötelerin hayali var…

KOLAY MI?

Kolay mı senden uzak kalmak, kolay mı?
Her gün yükseklerden yere düşmek gibi
Ölmek ve dirilmek arasında bir şey bu.
Her gördüğünü sen sanmak
Uyurken hayalinle avunmak
Ve her daim yokluğuna sarılıp
Adı pişmanlık olan o ülkede
Geceler boyu hıçkıra hıçkıra ağlamak.
Kolay mı zannediyorsun, kolay mı
Senden uzak kalmak?


                               ***
Kolay mı seni unutmak, kolay mı?
Benliğime sinen kokunu,
Bizi ayıran hicran okunu.
Yüzünden yansıyan ışığı,
Yüzümdeki kırışığı,
Yokmuş gibi farzetmek.
Kolay mı zannediyorsun, kolay mı
Seni unutmak?
Hele de hiçbir şey olmamış gibi yaşamak.
Kolay mı?

Kolay mı?

Seni unutmak…

KAYBEDECEK NEYİM VAR?

Yangınım olsan bile ateşinde üşürüm.
Sükût edip gizlenme beklemek zaten ölüm.
Söyle Allah aşkına!
Devâsız derde düşmek insanı neden yıkar?
Nefsim mi önümdeki yıkılmayan bu duvar?
Izdırabın her gece gölgem gibi takipte
Çölünden çıkış yoksa çözüm hangi tabipte.
Anladım ki melâlin hep kanımda gezinir,
Susmak istemesem de dilim hep düğümlenir.
Kırkikindiler bile
Yağsa da temizlenmez!
Ölüme dek benimle senden bulaşan bu kir.
Yangınım olsan bile ateşinde üşürüm.
Sükût edip gizlenme beklemek zaten ölüm.

                               ***
Ümit denilen arzu
Sallansın darağacında.
Kaybedecek neyim var?
Aşkının kıskacında!
Kaybedecek neyim var?
Kaybedecek neyim var?
Söyle Allah aşkına!

RÜZGÂR

Mesnevi’de gizlenmiş, Hüsn ü Aşk’ta aşikâr;
Ruhumuzdan beslenen
Esrârlı bir âlemin, habercisidir rüzgâr.
Sanki elestten bana âşina olan bir yüz;
Düşlerimde her gece durmaksızın ağlıyor,
Nalişiyle kalbimi binlerce kez dağlıyor…
Neden diyorum neden?
Sesten ziyade hüznü hiç aklımdan çıkmıyor,
Aynalarla bu gönlüm bir türlü barışmıyor.
Beklemekte gözlerim uykuyu her saniye,
İçimde çağlayanlar akıp durmakta yine.
Söylesene Fuzuli,
Firkâtin denizinde neden esmiyor rüzgâr?
Kapıların ardında bizi korkutan ne var?
Anladım ki sonunda,
İnsanın kendisiymiş muamma olan duvar!
Her fâni mezarını kendi eliyle kazar.
Gönül kuşum yoruldu artık kaçacak yer yok!
Hayallerimden başka yelken açacak yer yok!

SENSİN, SEN

Seninle yelken açsak başka diyarlara

Geceleri sağsak umut ırmağına.

Nefesimi kesen sensin

Her yerde esen sensin, sen.

Seninle her şey güzel

Senle her şey anlamlı.

Seninle yelken açsak adalara

Bir daha dönmesek buralara.

PERDE

Ruhumda büyük bir yangın…
Bu yangında susmak lazım.
İnledikçe gülümser zulmeden dünya bana,
Her renk ve şeklin arkasında bir rüya.
Bilirim ki muamma yedi kapı ardında
Beklenenle son bulur bu büyük aldatmaca.
Nefis bir atmaca ilhamsa bir arzudur!
Gönül ancak onunla sonsuz hidayet bulur.
Erenlerce üflenir o ney ki nefes nefes,
Beden denen elbise, özü saran bir kafes.
Perde kalkmalı artık sırlarsa fâş olmalı,
Beni senden ayıran nefisse taş olmalı!
Perde kalkmalı artık…

HASRETİN GİZİ

Geceleri zincirleyebilsem aklımda,
Bir susturabilsem kaldırımlarda yürüyen adımları…
Elemi vursam bir kuş gibi
Ayrılığı mahşere dek assam vuslat ağacına.
Adını yazsam terkedilmiş duvarlara
Diner mi içimdeki hasretin?
Âh bir sönse bilinmezleri yakan belirsizlik
Dursa, çağlamasa içimdeki düşünceler…
Âh bir bozulsa sesinle sessizlik.
Benim en büyük derdim
Nedir biliyor musun yâr?
Sen-siz-lik.

KÂLÛ BELÂ KOKUSU

-unutulan kâlû belâ kokusuna-

Yokluğun yayına gerilmiş varlığın

Susmayan gecelerimin sabahına yoldaştır.

Ayrılıkta bir umuttur bana yârlığın

Bil ki beni ayakta tutan aşktır.

Öteleri arzular içimin çağlayanları,

Akmaya çalışırlar hasrete karşı.

Dünyalık değil ki sevdam!

Âşığım ben sana yâr!

Bu yüzden ellerim kâlû belâ kokar…

                               ***

Hayallerimle ısınırım yokluğunun kışlarında

Ben, beni kaybederim bakışlarında.

Bir cam kesiği kalbimde hüzün

Kanadıkça kanatır yarınlara dâir umudumu.

Beklediğim kıyamet adlı o gün,

Elbet gelecek ve bitecek dünyalık hüznüm.

Bilirsin, ölümden hiç korkmam!

Beklediğim sensin yâr!

Beklediğim mahşer adlı o büyük gün,

Bu yüzden ölümdür bana düğün.

                               ***

Şükrüm nefestir aşka, gözyaşım yoldur duaya

Hasret çeken yüreğim bir sünger gibi içer ayrılığı.

Göz kapaklarım secde eder her kapanışta Mevlâ’ya

Vuslatının hayalidir âtîmi aydınlatan ışık.

Ben aşkınla mutlu, sevdanla umutluyum

Benim bildim ben seni artık senle doluyum.

Ömrümü, kalbimi kurban ettim sana yâr!

Ellerin ve parmakların beni benden alan diyar.

Dünyalık değil ki sevdam!

Ellerine vurgunum, ben sana âşığım yâr!

Bu yüzden ellerim kâlû belâ kokar…

ŞİMDİ ÖLSEM

Şimdi ölsem,
Hangi şiir ağıt yakar arkamdan.
Hangi kitap gözyaşı döker hüznüme.
Ve hangi göz
Derdimin dermanı olur yüzüme.

                               ***

Şimdi ölsem
Hangi okur ortak olur melâlime.
Hangi sözlükte manam yerini bulur.
Ve hangi çağ
Sözlerime aşina olur.

                               ***

Şimdi ölsem
Ellerimin yalnızlığını hangi soğuklar örter.
Biliyorum şimdi ölsem,
Kalbimdeki aşkın dumanı
Sonsuzluğun sonsuzluğu kadar tüter.

VUSLATINA KAÇ VAR?

Ey sonsuzluğum olan sevgili!
Yarım kalmış bir vuslatsın içimde.
Gülüşünle gülşensin, öpüşünle mahşer
Nice sırlar çözülür bir niçinle…
Aşkındır bana kıymet yükleyen değer.
Ey zulmetime güneş gibi doğan sevgili!
Kalbindeki gökyüzünde kanat çırpan bir kuşum
Bil ki, sonsuzluğadır benim koşum.

Kokunla bir hoşum, aşkınla sarhoşum.

Ey sonsuzluğum olan sevgili!
Yarım kalmış bir vuslatsın içimde.

                               ***

Ey yokluğumu var eyleyen yârim!
Bırak vursun hasret gecelerime…
Sözüm sözdür aşka, yeminim yemindir
Senden gayrı kimse dokunamaz ellerime…
Kalbimin ve ruhumun ömrü sadece senindir.
Ey gözleri alev, yüreği hâr olan yârim!
Sözler aşktan alır gücünü
Ve her nefes yol alır mutlak kadere.
Elem dönüşse de sevince
Mutluluğun bir tarafı mahkûmdur kedere.
Bırak vursun hasret gecelerime…

                                ***

Ey elleri lâle, ruhu benim olan yâr!

Durup dururken gözyaşım neden ağlar!

Söyle Allah aşkına vuslatına kaç var?

Bilirim, herkesin yalnızlıkta susan bir tarafı

Ve her gönlün bir hesabı vardır hayatta.

Her âşık gizli gizli ağlar aşkta.

Bilirim, herkesin bir hüznü vardır kalbine gömdüğü

Gecelerce aşkla ve sabırla ördüğü.

Ey elleri lâle, ruhu benim olan yâr!

Durup dururken gözyaşım neden ağlar!

Söyle Allah aşkına vuslatına kaç var?

OLSUN

Resmine bakıp da
O müphem adalara gitmek yok mu?
Sensizlik deryasında
Sessizliğin çığlıklarında
Seni hayal etmek yok mu?


                               ***
Bir ben varsa benim içimde,
Onu da aldın be güzelim.
Zülfüne asıp da beni
Dembedem savurursun ya,
Ölümüm seninle olsun…

GÖZYAŞIYLA YIKANAN HAYAL

Hasreti çatlattı çektiğim hasret

Sustukça sustum hep dünlerime.

Özleminden bir dünya kurdum

Vurdukça vurdum bugünlerime.

                                ***

Her günü bin asır gibi yaşayıp

Nefeslerce nefeste; kalbimdeki heveste

Parmağımdaki izde, yokuşlarda ve düzde

Bekledim seni…

Hayalini gözyaşımla yıkayıp

Geceleri bir tütsü gibi yakıp

Ayrılık dikenlerini bağrıma tek tek batırıp

Doğmamış olan günde,

Farkında mısın bilmem?

Yarınımdaki dünde bekledim seni.

                                ***

Aşkımın zirvesine hasretini ekledim

Şükürle, sabırla sadece hep seni bekledim.

Gecelerce bekledim, bekledikçe bilendim

Bilendikçe dünyadan ‘vurma’ diye dilendim.

Yaprak döktü hayalim

Çıplak kaldı hevesim

Hazana mahkûm oldu artık kısıldı sesim.

Farkında mısın bilmem?

Doğmamış olan günde,

Yarınımdaki dünde bekledim seni.

                                ***

Seni beklerken

Her nefesi sonsuzluğa ekledim.

Şikâyetçi değilim yârim!

Ben seni öle öle, seve seve bekledim.

BEKLERİM

Her gece hasretinle

Kalbine uzanır ellerim.

Arzularım çığlarla yarışır,

Ve kokum

Kendinden geçmiş bir hâlde kokuna karışır.

Kalbimde zambakların dansı,

Yüzümde mutluluğun raksı,

Gözlerinde hasreti besteler gözlerim.

Hayaline uzanır ellerim, beklerim…

                               ***

Her gece hasretinle

Düşlerine uzanır düşlerim.

Kalbim büyüdükçe büyür,

Arzın çoğunu içine alır ellerim.

Daldığım hayallerden beni uyandırır gülüşlerin.

Suretin gönlüme ilmek ilmek işlenen nakış,

Asırlık hasretinle her gece yıkanır gözlerim.

Gözlerinde hasreti besteler gözlerim.

Ellerine uzanır ellerim, beklerim.

                                ***

Her gece hasretinle

Hicranına uzanır gözlerim.

Gözbebeklerin büyüdükçe büyür içimde.

Mahşeri özleyen hislerle

Kalbimdeki köşeme çekilir

Biçare bir halde seni özlerim.

Gözlerinde hasreti besteler gözlerim.

Yokluğunda dualarla terleyen ellerim

Göklere uzanır, beklerim…

ARTIK SAKLANACAK BİR ŞEY YOK

Yıllardan hicran
Aylardan umut ağacının son dalı.
Gönlümün içindeki kırık saz
Artık mutluluk türküleri çalmalı.
… ve vuslata âşık, aşk kokan hayallerim
Bahar muştusuyla uyanmalı.

                               ***

Ey bendesi olduğum!
Ey bende benden içeri binlerce benin sahibi yâr!
Ellerindeki dudak izime bak ve hatırla:
Artık saklanacak bir şey yok…
Aşka ve kadere inancımızdır
Dünyadan bize kalacak kâr…

BİR GÜN

Ve bir gün ne uzun bir rüyaydı diyeceksin,
Güleceksin…
Sonra aynı rüya için bir ömür bekleyeceksin.
Heyhat!
Zamanla yaşlanacak hatıraların,
Rüya bitecek
Ömür geçecek
Ve sen hayallerin kucağında
Beni yaşadığın o günleri özleyeceksin…

DÜŞÜNSENE BİR…

Ey kaleme kelâmı râm eden,

Hüznü sevda bilen yüreğim

Bırak coşsun derman salıncağında.

Sükut, umut açsın gülen damlalarda

Yağmuru bestelesin gayrı şarkılar.

Nedensiz, niçinsiz yastıklarda

Huzuru solusun gönlüm her bahar.

Ey kaleme kelâmı râm eden,

Bırak coşsun yüreğim derman salıncağında,

Vuslatı demlesin kalbim firakın sıcağında.

                                ***

Ey susuşu derya, gülüşü gökyüzü olan

Senden gayrısı bana yasaklı diyar.

Gayrısı  yokluk, gayrısı varlık savaşı

Sensin avuçlarımda büyüyen duanın yakarışı.

Elleri her gece rüyama giren yâr!

Düşünsene bir,

Benim ellerinden başka ne mutluluğum var?

                                ***

Ey nefesi bulut, saçları yağmur kokan

Gülüşüyle güldüğüm, sabrımda coşan rüya.

Dizlerinde, gözlerinde sakladığım dünya

Önce Mevlânâ’yı Şems’e

Sonra Şems’i Mevlânâ’ya boyar.

Aşkın baharı her seher

Sadece senin ellerinde çiçek açar.

Ey nefesi bulut, saçları yağmur kokan

Artık hüznün içindeki mutluluğa âşığım

Düşünsene bir,

Var mı benim senden gayrı ışığım?

Düşünsene bir…

SÜKÛT KUŞU

Yağmurun damarlarında buluttan rüya
Saçların rüzgâr atı, gözlerin lunapark.
Ellerinde renklenir mutluluk kokan dünya
Ellerin, içimdeki çocuğun sallandığı salıncak…

Gözlerinden temaşa ederim renkleri,
Gözlerin ki ellerin gibi özel…
Gözlerin ki gecemi gündüz eyleyen yıldız…
Gözlerinden gayrı bana her yer ıssız.

Yağmursun, bereketin gülüşünde gizli.
Bilmiyorsan da öğren sükût kuşum
Sükût, senden alır güzelliğini.
Bakışın sonsuzluğu muştulayan kapı
Kalbinden gayrısı ruhuma yabancı.

UÇMAYA YASAK KANATLAR

Kanatları olan da uçmaktan korkar yâr!

Kanatları olan da uçmaktan korkar…

Geceler kar,  geceler hâr, geceler hüzne yâr

Geceler hasretinle ruhuma dolar.

Geceler kar,  geceler hâr, geceler hüzne yâr

Geceler aşkın deminde kalbimi yoklar.

Kanatları olan da uçmaktan korkar yâr!

                                ***

Kanatları olan da uçmaktan korkar yâr!

Kanatları olan da uçmaktan korkar…

Bir tohumun toprağa düşüşü gibi

Ellerinde var olmayı sevdim ben.

Bir huzurun huzuru buluşu gibi

Dizlerine uzanmayı sevdim ben.

Gözlerin, derinlere bile ilham veren gözlerin

Aklımdan hiç çıkmayan o ellerin

Ve beni sana bende kılan sözlerin

Her gece hüznümün duvarlarını yıkar.

Kanatları olan da uçmaktan korkar yâr!

                                ***

Kanatları olan da uçmaktan korkar yâr!

Kanatları olan da uçmaktan korkar…

Kırılınca kanatlar,

Aşktan deliren hasretim

Hüznün şarkısını çalar.

Kırılınca kanatlar,

Aşk boyalı gökyüzü

Gözyaşımdan deryana damlar.

Kanatları olan da uçmaktan korkar yâr!

                                ***

Kanatları olan da uçmaktan korkar yâr!

Kanatları olan da uçmaktan korkar…

Uçurum, yüksekliğiyle değil

Ayazıyla kalbimi yakar.

Geceler her seher sükûtu besteleyip ruhuma dolar.

İşte böyle geceler de yâr!

Kanatları olan da uçmaktan korkar…

Parmakların, rüyalarımda bile hasretin türküsünü çalar.

Denizin dibindeki balıklar

Gökyüzündeki damla damla bulutlar

Ruhumla beraber sana,

Sadece sana serenat yapar.

Kanatları olan da uçmaktan korkar yâr!

Kanatları olan da uçmaktan korkar…

Kırım'ın Sesi Gazetesi

27 Şubat 2015 Tarihinde hizmet bermege başlağan www.kiriminsesigazetesi.com maqsadı akkında açıklama yapqan Mustafa Sarıkamış İsmail Bey Gaspıralı’nıñ bu büyük mirasına sahip çıqmaq ve onun emellerini yaşatmaqtır. Qırımtatar Türkleriniñ ananevî, körenek, ürf, adet kibi yaşamlarında ne bar ise objektif şekilde Dünya cemiyetine taqdim etilmektir.

Pin It on Pinterest