GenelGüncelKültür Sanat

Közyaş divar destanı – Eşref Şemizade

Sürgün döneminde yeni yetişmekte olan şairler için adeta bir mektep vazifesi gören Kırım Türk Edebiyatının meşhur şairi Eşref Şemizade (1908-1978), Kezleve şehrinde doğmuştur. Çocukluğunda halk yırlarını, çınları, maneleri, masalları rivayetleri, destanları dinleyerek büyüyen şair, ilerki yıllarda da halk edebiyatına da ilgi duyacağı gibi, şiirlerini vucuda getirirken de bu edebiyatın etkisini devamlı hissedecektir. Kırım Türklerinin kültürüne, diline, edebiyatına ve tarihine hakim olduğu gibi, Rus dilini ve edebiyatını da iyi bilmektedir.

Tahsilini Moskova Sinema Enstitüsü’ nün Senaryo bölümünde tamamlayan şairin ilk şiiri 15-16 yaşında basılır. Eserlerinde Kırım Halkının arzu ve ümitlerini dile getiren şair, halk arasında çok sayılıp sevildiği gibi, şairler arasında da itibarlı bir yere sahiptir. Şairin hatırasına şiir yazmayan şair neredeyse yok gibidir.

O’ nun eserleri sadeliği, dilinin zenginliği ve derin muhtevasıyla fark edilir. Şairin şiirleri “Kaval” (1965), “Toğan Kaya” (1969), “Şiirler ve Poemalar” (1978) isimli şiir kitaplarında basılmıştır. Bu eserler 1944 sonrası Kırım Türk şiirini yeniden canlandıran nümuneler olmuştur. Bu dönemde yazdığı “Alime” ve “Asıl Han” adındaki destan türünde yazılmış şiirleri Kırım Türk edebiyatının ve dilinin zenginliğini ortaya koyan önemli eserlerdir.

Halk arasında “Asıl Han Destanı” ismiyle bilinen “Közyaş Divar” (1944) adlı eseri ancak şairin ölümünden sonra vatanı Kırım’da bastırılabilmiştir. Şemizade bu eserini çok seneler önce yazmış olmasına rağmen, o dönemde yaşanan baskılardan dolayı, ancak eserin bir kısmı “Toğan Kaya” ve “Asıl Han” isimleriyle bazı şiir kitaplarında yayımlanmıştır.
Dil ve üslup bakımından halk destanlarından farksız olan eser, halk arasında da halk edebiyatı ürünü gibi çok tanınıp sevilmiştir. Kırım Türkçesinin zenginliği büyük bir ustalıkla sergilenen bu eserde, destan kahramanları yanında pek çok halk deyimi ve ata sözünden de faydalanılmıştır. 

Vatanına kavuşamadan sürgün yerinde vefat eden şair, ölümünden sonra vasiyeti üzerine vatanında defnedilmiştir. Eşref Şemizade

Sürgün döneminde yeni yetişmekte olan şairler için adeta bir mektep vazifesi gören Kırım Türk Edebiyatının meşhur şairi Eşref Şemizade (1908-1978), Kezleve şehrinde doğmuştur. Çocukluğunda halk yırlarını, çınları, maneleri, masalları rivayetleri, destanları dinleyerek büyüyen şair, ilerki yıllarda da halk edebiyatına da ilgi duyacağı gibi, şiirlerini vucuda getirirken de bu edebiyatın etkisini devamlı hissedecektir. Kırım Türklerinin kültürüne, diline, edebiyatına ve tarihine hakim olduğu gibi, Rus dilini ve edebiyatını da iyi bilmektedir.

Tahsilini Moskova Sinema Enstitüsü’ nün Senaryo bölümünde tamamlayan şairin ilk şiiri 15-16 yaşında basılır. Eserlerinde Kırım Halkının arzu ve ümitlerini dile getiren şair, halk arasında çok sayılıp sevildiği gibi, şairler arasında da itibarlı bir yere sahiptir. Şairin hatırasına şiir yazmayan şair neredeyse yok gibidir.

O’ nun eserleri sadeliği, dilinin zenginliği ve derin muhtevasıyla fark edilir. Şairin şiirleri “Kaval” (1965), “Toğan Kaya” (1969), “Şiirler ve Poemalar” (1978) isimli şiir kitaplarında basılmıştır. Bu eserler 1944 sonrası Kırım Türk şiirini yeniden canlandıran nümuneler olmuştur. Bu dönemde yazdığı “Alime” ve “Asıl Han” adındaki destan türünde yazılmış şiirleri Kırım Türk edebiyatının ve dilinin zenginliğini ortaya koyan önemli eserlerdir.

Halk arasında “Asıl Han Destanı” ismiyle bilinen “Közyaş Divar” (1944) adlı eseri ancak şairin ölümünden sonra vatanı Kırım’da bastırılabilmiştir. Şemizade bu eserini çok seneler önce yazmış olmasına rağmen, o dönemde yaşanan baskılardan dolayı, ancak eserin bir kısmı “Toğan Kaya” ve “Asıl Han” isimleriyle bazı şiir kitaplarında yayımlanmıştır.

Dil ve üslup bakımından halk destanlarından farksız olan eser, halk arasında da halk edebiyatı ürünü gibi çok tanınıp sevilmiştir. Kırım Türkçesinin zenginliği büyük bir ustalıkla sergilenen bu eserde, destan kahramanları yanında pek çok halk deyimi ve ata sözünden de faydalanılmıştır. 

Vatanına kavuşamadan sürgün yerinde vefat eden şair, ölümünden sonra vasiyeti üzerine vatanında defnedilmiştir.

Kırım Türkleri Edebiyatı Yrd.Doç.Dr. Zühal Yüksel kirimdernegi.org.tr

Kırımlı Şair Eşref Şemi-zade

1875 yılı Rusıe mecburundan Kırımdan Dobrucuga kaçkan vakitda meşhur içtimaiy erbab ve mutefekkir Abdugafar Çelebiyin Murtaza oğlunun refikası Suvade-hanım Kara Denizin ortasında furtunaga uğrağan gemide bir çocuk doğura. Oğlançıknı adını Abdurahman koyalar. 25 yıl sonra Afuz Abdurahman Şemı vetanına kayta. İlk önce Kostencede, sonra Bukreşte okuğan Afuz Abdurahmanın maksadı – halkına zemaneviy bilgi ve ümut getirmekdir. Halk mektebinde hocalık vazifesini becergeninden başka, daa studentlik zamanında “Şemi”, yani “ışık getirgen”, tahallüsini takkan genç erkek kadmiy Kezlev şehirinde öz parasına kitaphane aça ve onu yanında kavehane yaptıra. Bir kaç yıl geçirip Afuz Abdurahman-efendi Cugen köyünden güzel bir kız ala. Sare İsmail-kızı hakikatende pek dilber gelinçek olmuş – bunı fotograf resmi tasdık ete. 1908 sene 21 haziran günü Eşref oğlancık dünyaga gele. 

1915 sene Abdurahman-efendi ve Eşref oğlu Istambula seyahat edeler. Afuz Abdurahman Şemi kendisi Türkiye tabliyatı olub Eşref oğluna da Türkiye pasaportu ala.

Altı yaşından Eşref rüştiyede okup başlay. Bir kaç yıldan son babası onu Kezlevdegi real mektebine[1] vere ve bu okul yurtunu Eşref 1924 senesi bitire. 

Eşref pek erte şiir yazıp başlay. Birınci 1923 senesinde basılgan “Köyde yaz akşamı” namlı şiir ola:

Gün etegi yerge değdi,
Kızıl çabak allandı.
Kök koyuca anter giydi,
Çille-kurtlar canlandı…

Daa da şu zamandan bir tesadüfi olarak şiirden dört satr görseteim:

Yüzün açkan şark kızıday erkelenip
Bahar tanı yavaş-yavaş belgi verdi.
Kara köknün perdesini artka gerip,
Çıkkan güneş her bir şeyge kolge serdi.

Duvak giygen kelinlernin çeresiday
İndce duman ortalıknı aldı sarıp.
Yiğitlernin yeşil giygen Zoresiday
Yaş selbiler kaldı birden oyga dalıp.

Al güneşnin tasma-tasma çum kamçısı
Kökke dogru gerilgende kız kaşıday,
Dal ucunda yaltıragan çık tamçısı
Tamdı yerge öksüzlerin göz yaşıday…

Kırım tatar klassikleri sırasına girgen Bekir Çoban-zade, Abdulla Latif-zade yaş şairge kıymet kestiler ve Akmesçitke davet etip edebiyat çevrelerine koşulmaga yardım verdiler. 1927 sene eylül ayında Kırımtatar yazuvının arap urufatından latin elifbesine geçüvinen baglı olan konferansda Eşref Şemi-zade heyetnin katipi olarak tayinlendi. Aynı vakitta 1927 senesinden 1929 senesine kadar o, her bir sanı sabırsızlıkmen bekleningen “Göz aydın” mecmuasının muhariri olup çalışa.

1929 mart ayında Eşref Şemi-zade Moskovada Devlet Sinema enstitütini edebii-senario fakültesine okumaya gire. Şairnin şahsiyet olarak yükselmesine Moskovada okuv yıllarının tesiri pek büyük oldu. Bunda Rusça ve Sovyet Birligini diger dillerinde, bir de Avrupa dillerinde yazgan öz akrandaşları ve medeniyetnin üyken nesil erbaplarınen tanışuvı da çok yardım etdi.

1932 senesı ağustos ayında Sinema enstitütini bitirip Eşref, Kırımda belli maarifçi, ressam, alim, içtimai erbapların vergen Badanınskıyler meşhur sülalesine ait olgan Sayde-hanım – genc ve dilber refikası ile Akmesçitke kayta. 

Akmesçitte Eşref Devlet neşriyatında, sonra 1937 yılını eylül ayına kadar Yazıcılar birliginde başkatibini vazifesini alıp bardı.

Lakin bolşeviklerin dikkatından heç bir şey gizlemek mümkün degil… Yusuf B. adlı birisi 1937 senesı 26 eylül Akmesçitte olub geçken Yazıcılar birliginin meclisinde çıkışta bulundı:

Eşref Şemi-zadege geleyik… Burjuvazi milletçileri de konaknı onun evinde tapa ediler. Eşref Şemi-zade de şahsi ömüründe, hem de yaratıcılıgında sıkı surhette burjuva milletçilerinen baglandı… 1931 senesı basılıp çıkan “Dneprilstan”da da zararlı fikirler baş görsettiler… Atta katmerli burjuva milletçisi Çoban-zadege bagışlap maktav (methiye) şiiri yaza…”.

Ve ilahre,ve ilahre… Bolşevik ideologiyasını koruyucularının üslüpı bir edi. 

1931 senesı “Dneprilstan” poemi basılgandan sonra memleketni meşhur şairleri sırasında görümlü yer ala. Bu poem bir kaç dillere tercime olungan edi. Şaır bu eserde kadim Türklerin çöllerinde – “eski yerlerde” – olup geçken tarihii vakialarnın geniş sürette tasvir ete.

Hey Dniyepr, hey tarihlar örekesi!
Hey çalargan[2] asırların koletkisi[3]!
Söyle, bu taşlar üzerinde yangradımı[4]
Bir vakitta kaçakların açuv sesi?

Cesetlerden köprü kurup ırmak geçken
Atillalar bu sırtlarda adaştımı[5]?
Bir aygırga kızlarını berip gidgen
Peçenegler senmen bunda savaştımı?

Söyle, Dniyepr, aç dünyada görgeninni,
Hıdırellezde yoldan çıkıp yürgeninni.
Ev devirip, köy araştrıp, şehir basıp
Muradınna nasıl etip ergeninni…

Daa 20-ci senelernin sonunda Sovyet hükümeti ve bolşevik yolbaşçilarının hakiki mahiyetini anlagan Eşref eserlerinde Stalinge ve onun etrafındagı şahslara heç bir satır bile bağışlamadı. 1937 senesı eylül ayında şairnı Yazıcılar birliginden çıkaralar, işinden mahrum eteler. Ailesinı bakmak için Eşref kitabhanesini satmaga mecbur ola. Ev yanında bir otomobil duraklasa karısı Sayde seskenip peksimet ve erkek urbaları ile doldurulgan bohçaga göz atar edi. Amma hakimiyet Şemi-zadeni tevkif etmeye aşıkmay edi. Şairnı tek 1941 senesı haziran 24 günü tevkif etdiler…

İki ay devamında Akmesçitte NKVDnin bodrumlarıda bulungan son Eşref Sibiryaga İrkutsk şeherine yollana.Onda 1942 sene nisan 4-te şair azat oluna. Bunı sevebçisı Kırımlı Asan Karamanov ola. Asan-ağa NKVDnin sorgu hakimi olarak Şemi-zadenin peşinden İrkutskka yöneltirile. Eşte, NKVD hakimleri saflarına aldanıp düşken namuslu Kırım tatarı şaır Eşrefnı her gecesi sorguga çağırıp yemek vere ve dosyanı açip ondan pek kindar ihbarları kopara. Nice, nıce Yusufların ve Abdullaların yazmuşları yanıp kül oldular… Rahmetli Asan-aga benim Moskovadagı evime babam geçingendende sonra da gelib dura edi.

Azat olundugu gibi İrkutsk Yazıcılar birligi bolügünü vastasınen Eşrefnı tedavilemek maksadınen hastahanege yollaylar. 1942 senesinin güzünde Şemi-zade özbek yazıcıların davetinen Taşkent şeherine gele. Onu Fergana şeherinde vilayet gazetesine mes’ul katibi yerine teklif edeler. 

1944 senenin baharinde karısı Sayde ve oğlu Aydın sağ kalğanları akkında sevinçli haber alıp mayıs 17-de Kırıma gele ve şu gecesi bütün halkmen beraber Özbekistanga sürgün oluna…

Özbekistanda Kırım tatarlarına yaşamak için belgilengen mintakaların yahut şeher mahallelerin çegerelerinden geçmek yasak edi. İki mahalleni ayırgan sokaknı bir tarafından başka tarafına geçken Kırımlı birinci sefer beş günlik tavkif cezasına oğrar edi, bir daha seferi 20 yıl kürek cezasına (rusçası – katorga) mahküm olur edi.

Eşrefnin ailesi Andican vilayetinin Çınabad mintakasında “yerleştirildi”. Okumuş insanlar her bir yerde gerek. Mintaka yönetmenleri nihayet Eşrefke kıymet biçtiler. Bunda Ansiklopedide Eşref Şemi-zade hakkında yazı ve onu fotoğrafı görüşlerini önemi oldu – Büyük Sovyet Ansiklopedisi her bir mintaka beledıyeside olmuşu şart edi. Şair mintaka plan dairesinin reisi olarak çalışa. Böyle mesuliyetli iş başında Kırımlı adam oluşunı NKVD şefleri beğenmiy ve Eşrefni medenıyet dairesine geçireler. 

Babam o yılları halkmızı yakın gelecegine ümüdsiz bakar edi. Lakin çok yıllardan son Kırım tatarları vatanına avdet etıp yeni hayat başlacagına heç şüphesi yoktur edi. Lakin vatanından kavuşkan halk öz geçmişini, ruhii inkişafını unutacak dep çok azap çeker edi. Şu sebepten etrafına birkaç genç erkek yaklaştırıp olara öz bilgilerini verer edi.

Şu Çinabadtan Eşref Şemi-zadeni 1949 sene 4 ekim tekrar hapiske alalar. Ve bu sefer şair 25 yıl hapis cezasını ala.

Şair Eşref Şemi-zadege ne kabahat isnat ediyorlar?

23 eylül 1949 senesi yazılgan sorgu protokolu:

– Komünist partisi ve Sovyet hükümeti Kırım tatar yazısını Latin alfabesinden Rus alfabesine geçişine görüşünüz nedir ?

– Ben Kırım tatar ve diger türk halkların yazısını Latin alfabesinden Rus alfabesine geçişine Ruslaştırma politikasını tahakkuk etmiş deb kıymet biçem.

17 kasım 1949 senesi yazılgan sorgu protokolu:

Şahit Aşmasov ifadelerine göre siz Türkiye Cumhuriyetini burjuvazi siyasetçilerin mehletme ediyorsınız. Bunı tasdik edıyorsızmı?

– Türkiye Cumhuriyetinin cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Paşa Atatürk progresif siyasetçi olmuşı ve Türk halkı arasında meşhur olmuşı benim derin kanaatimdir.”

Söz arası: Aşmasov adlı erif tatar degil. Şair Eşrefni etrafındagı heç bir tatar adamı ona karşı bir söz aytmagan – bunı bugün karşımda duran “tahkikat davası ? 645, başlanmış 16.02.50” tasdik ediyor. Bu davanı Gorbaçev başlagan “perestroyka” zamanı bana bir oda içinde okumaya verdiler ve onu kol yazması ile kopyasını çıkardım.

Şair NKVDnin zindanında korku görsetmedi, sorgularda doğrusunı ayttı – bu o vaziyetde münasip olgan savaş şekili edi. 

Bir sorgu vakitida Eşref Şemi-zadege teklif edildi: eğerde şair Kırım tatar halkı Kırımdan Orta Asiyaga göçürülgeni için bütün Kırım tatarların adından Sovyet hakimiyetine ve şahsen Stalin arkadaşka büyük teşekkür bildirgen, bununnen beraber göçürülgenlerin güzel, bahıtlı yaşayışların tasdik etken makalege öz imzasın çekmeye razı olsa – hapis müddetini 10 yılga kadar eksiltirmege mümkün olur… Bu vahşiy teklif Şemi-zade tarafından red olungan son şairni davasında boyle mücizevii satırlar peyda oldu: “Kırım tatarlar Kırımdan göçürülgenden sonra, 1944 senesinden başlap Şemi-zadenin Sovyet kurumı, Komünist partisi ve halklar Dahisine[6] nisbeten olgan nefreti en keskin ve açık şekilde ifade oluna. Parti ve hakimiyet tarafından yapılgan bu tedbirlerni anlayamay ve olarnı antisovyet ruhunda tefsir edip Şemi-zade aktif aksiinkılapçı[7] faaliyet yoluna gitti…” . 

Anlamamış, demek…

Nikita Khrusçöv kanlı “halklar Dahisini” ifsa etkeninden sonra 1954 senesinin sonunda Eşref Şemi-zade azad oluna ve ocak ayın en başında Yanıyol şeherinde yaşagan ailesi ile kavuşa. 1958 sene şair Yazıcılar birliginden ev ala ve ailesini Taşkent şeherine alıp vara. 

Taşkendegi Devlet neşriyatında Şemi-zade çeşit vazifelerde çalışa. Şu yılları bir kaç şiir silsilesi ve iki destan yazdı. “Közyaş duvar” destanı aklı olarak şairni yaratıcılıgında en yüksek noktası dep sayılabilir. Bu destanda Eşref Şemi-zade allegorik şekilde Kırım tatar halkını ağır ve kederli takdirini beyan ete. “Közyaş duvar” destanı şairnı öz halkına nasiyetidir: 

Kandırıcı nefis, doğru
Sözmen doğğan halkının
Milliy ruhun götermeye
Gitsin cemi akılın.

Milliy ruh… Bu yüksek anlam Gasprinskiy, Çelebi Cihan, Cafer Seydahmet, Ali ve Husseyn Badaninskiyler kibi adamların düşünceleri ve kaygıları edi…

Yusuf B. degen biri etrafına toplangan “arkadaşlarnın” gayretinen Şemi-zade birkaç kere naşriyat faaliyetinden bağlı olgan işlerden kuvuldı. Eşrefnin büyük oğulu 1956 senesı milliy areketnin teşkilatçısı oluşı, sonra ikincı oğulu da milliy areketnin faal iştirakçisi oluşı şairni komünist devletinde vaziyetini kuvvetlendirmez edi evet. Eşref-şair kendisi de ihbarlar boyunca milliy areketnin ideolojisi nin savunucusu dep sayıla edi. Taşkentde Kırımtatar dilinde çıkan gazete ve mecmuayanı işine Şemi-zadeni ayagını bastırmaz ediler. Lakin özbek yazıcıları ve naşirecileri Eşref-domullanın bilgi ve semereli kabiliyetine yüksek kıymet biçer ediler ve KGBnin tenbiyelevlerine bakmadan onu gene de redaktorlik vazifelerne kabul ete ediler. 

1978 senesi edi. Bu müstakil ve vıcdanlı insanları imha etüv usulları şekillengen yıllar edi…

Eşref Şemi-zade 1978 senesi Moskova şeherinde büyük oğulunun evinde 11 mart sabah saat sekizni on beş dakika geçkende son nefesini verdi…

Şairni kadını Sayde Badanınskaya kocasını doğduğu yarım adada defn etecegini kattı kararını beyan etdi. “Sürüklep alıp ketsemde Kırımga alıp keterim!” – anamızni bu sözü bizlere güvenme ilave etdi. Dissidentlerge haber etildi. Vildan telefon yanında oturup Vnukovo aeroportına çinko tabutnı alıp gitken ana ve ağasından haber bekledı. Aeroportda Sayde-hanımın ve oğlunun etrafında gizli polis ajanları gözlerini patlatıp gezer ediler. Yüksek merciler Simferopol (Akmesçit) uçak seferini geçiktirdiler, lakin eninde sonunda kocasını doğduğu Kırım topragında defn etmek istegen kadınnın kararına karşı çıkmaya cüretlenmedıler. Bizler zaruret halinde komünistik hakimiyetinin insaniyetsizligini bütün dünyaga dissidentlerin yardımı ile beyan etecek meramımıznı etrafka bildirmege gayret etdik… Ecnebıy radyolar öz eşittiruvlerinde Eşref Şemi-zade vefat etkenı ve çok binler vatandaşları tarafından ozgarılgan şair Kırımda defn olunganı hakkında telaşsız şekilde haber etdiler.

Radyolar eşittiruvlerin sonunda: “Şair tek geçingeninden sonra Vatanına döndı” – dediler.

Müfti Çelebi Cihan aytkan sözü vardır: “Millet!.. Dirileri yaşatan ölülerdir…”

Aydın Eşrefoğlu Şemi-zade

[1] Tabii ilimlere istidatlı jimnazi (lise).

[2] Ağargan.

[3] Gölgesi.

[4] Yangramak – gürüldemek.

[5] Adaşmak – yolunu şaşırmak.

[6] Stalinge boyle ad verer ediler.

[7] Aksiinkılapçı yani “kontrrevolüsıoner” – en dehşetli isnat. İnkılap degende 1917 sene ekim ayında bolşevikler yapkan kanlı devrim kastedile.

HAKKINDA YAZILANLAR

MİLLİ ŞAİRİMİZ EŞREF ŞEMİZADE
Aydın Şemi-Zade

1875 yılı Rusya mecburundan Kırımdan Dobruca’ ga kaçkan vakit da meşhur içtimai erbab ve mutefekkir Abdugafar Çelebi’ in Murtaza oğlunun apayı Suvade hanım Karadeniz’in ortasında furtunaga uğrağan gemide bir çocuk doğura. Oğlançıknın adını Abduraman koyalar. 25 yıl sonra Afuz Abduraman’ın maksadı-halkına zemaneviy bilgi ve umut getirmektir. Halk mektebinde hocalık vazifesini becergeninden başka daa öğrencilik zamanında “Şemi” yani “Işık getirgen” tahallüsini takkan genç erkek Kezlev şehirinde öz parasına kitaphane aça ve onun yanında kavehane yaptıra. Birkaç yıl geçirip Cugen köyünden güzel bir kız ala. Sare İsmail – kızı hakikaten de pek dulber gelinçek olmuş – bunı fotograf resmi tasdik ete. 1908 senesi 21 Haziran günü Eşref oğlançık dünyağa gele.

1915 senesi Abduraman Efendi ve oğlu Eşref İstanbul’a seyahat eteler. Afuz Abduraman Efendi kendisi Türkiye tabiyatında olganından oğlu Eşref’e de Türkiye pasaportu ala. 

Altı yaşında Eşref rüştiyede okup başlay. Birkaç yıldan son babası onu Kezlev-deki Tabii İlimler Lisesine vere ve bu okul yurtunu Eşref 1924 senesi bitire. 

Eşref pek erte şiir yazıp başlay. Birinci 1923 senesinde basılgan “Köyde Yaz Akşamı” namlı şiir ola:

Gün etegi yerge değdi,
Kızıl çabak allandı.
Kök koyuca anter giydi,
Çille-kurtlar canlandı…

Daa da bu zamandan bir tesadüfi olarak şiirden dört satır görseteim:

Yüzün açkan şark kızıday erkelenip
Bahar tanı yavaş-yavaş belgi verdi.
Kara köknün perdesini artka gerip,
Çıkkan güneş her bir şeyge kolge serdi.

Duvak giygen kelinlernin çeresiday
İndce duman ortalıknı aldı sarıp.
Yiğitlernin yeşil giygen Zoresiday
Yaş selbiler kaldı birden oyga dalıp.

Al guneşnin tasma-tasma çum kamçısı
Kökke dogru gerilgende kız kaşıday,
Dal ucunda yaltıragan çık tamçısı
Tamçı yerge öksüzlerin göz yaşıday…

Kırım Tatar klasikleri arasına girgen Bekir Çoban-Zade, Abdulla Lâtif-Zade yaş şairge kıymet kestiler ve Akmescit’ ke davet etip edebiyat çevrelerine koşulmaga yardım berdiler. 1927 senesi Eylül ayında Kırım Tatar yazuvının Arap urufatından, latin elif be’sine geçüvinen baglı olan konferansda Eşref Şemi-Zade heyetnin katipni olarak tayinlendi. Aynı vakıtta 1927 senesinden 1929 senesine kadar o, her bir sanı sabırsızlıknen bekleningen “Göz aydın” mecmuasının muharriri olarak çalışa. 

1929 Mart ayında Eşref Şemi-Zade Moskova’-da Devlet Sinama Enstitüsünün edebi-seneryo fakültesine okumaya gire. Şairnin şahsiyet olarak yükselmesine Moskova’da ki okuv yıllarnın tesiri pek büyük oldu. 

1932 senesi Ağustos ayında sinema enstitüsünü bitirip, Kırım’da belli maarifçi, ressam, alim ,içtimai erbapların bergen Badaninskiyler meşhur sülalesine ait olgan Sayde hanım isimli refikasıyla beraber Akmescit’ ke kayta.

Burada ilk önce devlet neşriyatında, sonra 1937 Eylül ayına kadar Yazıcılar birliginde baş katip vazifesini alıp bardı. 

Lâkin Bolşeviklerin ajanlarından Yusuf B. adlı birisi 26 Eylül 1937 tarihinde Akmescit’te ki Yazıcılar Birliği meclisinde çıkışta bulundu:

“Eşref Şemi-zade’ge keleyik… Burjuvazi milletçileri de konaknı onıýn evinde tapa ediler. O, þahsi ömüründe, hem de yaratıcıgılında sıkı surette burjuva milletçilerinen baglandı… 1931 senesi basılıp çıkan Dinyaper isimli şiir’inde zararlı fikirler baş görsetti… Atta katmerli burjuva milletçisi Çoban -Zadege bagışlap maktav şiiri yaza.” 

Ve ilave, ve ilave… Bolşevik ideolojisinin üslubu bir edi. 

1931 senesi “Dinyaper” şiiri basılgandan sonra memleketnin meşhur şairleri sırasında görümlü yer ala. Bu şiir bir kaç dile tercime olungan edi. Şair bu eserde kadim Türklerin çöllerinde olup keçken tarihi vakaları geniş surette tasvir ete.

Hey Dinyeper, hey tarihler örekesi !
Hey çalargan asırların koletkisi !
Söyle, bu taşlar üzerinde yangradımı 
Bir vakitta kaçakların açuv sesi ?

Cesetlerden köprü kurup ırmak geçken
Atillalar bu sırtlarda adaştımı ?
Bir aygırga kızlarını berip gidgen
Peçenegler senmen bunda savaştımı ?

Söyle, Dinyaper, aç dünyada görgeninni,
Hıdrellez’ de yoldan çıkıp yürgeninni,
Ev devirip, köy araştırıp, şehir basıp,
Muradınna nasıl etip ergeninni… 

Daa 20.senelernin sonunda Sovyet hükümeti ve Bolşevik yol başçılarının hakiki mahiyetini anlagan Şemi-Zade eserlerinde Stalin’ ge ve onun etrafındaki þahislara heç bir satır bile bagışlamadı. 1937 Eylül ayında şairni Yazıcılar Birliginden çıkaralar, işindem mahrum eteler. Ailesini bakmak için Eşref kitabhanesini satmaga mecbur ola. Ev yanında bir otomobil duraklasa karısı Sayde seskenip peksimet ve erkek urbaları ile doldurulgan bohçaga göz atar edi. Şairi tek 1941 senesi 24 Haziran günü tevkif ettiler.

İki ay devamında Akmescit’ te NKVD’ nin bodrumlarında bulungan son Eşref Sibirya’ga İrkutsk şehrine yollana. Onda 4 Nisan 1942 tarihinde azat ola. Azat olmasında ona en çok Kırım Tatar’ı hakim Asan Karamanov çok büyük yardımlarda buluna.

Azat olunduğu gibi İrkutsk Yazıcılar birliği vasıtasınen Eşrefni tedavilemek maksadınen hastanege yollaylar. 1942 senesinde Özbek yazıcılarının davetinen Taşkent şeherine gele.

1944 senesi baharında karısı Sayde ve oğlu Aydın’la ilgili sevinçli haber alıp Mayıs 17’de Kırım’a kele ve þu gecesi bütün halkmen beraber Özbekistan’ga sürgün ola. 

Eşref’nin ailesi Andican vilayetinin Çınabad mıntıkasında “yerleştirildi”. Okumuş insanlar epsi bir yerde kerek. Mıntıka yönetmenleri şairge mıntıka plan dairesinin reisi olarak çalışmasını istediler. Böyle mesuliyetli iş başında bir Tatar’ nın olmasını NKVD şefleri beğenmediler ve Eşref’ ni medeniyet dairesine keçirdiler.

Babam o yılları halkımıznın yakın kelecegine ümidsiz bakar edi. Lâkin çok yıllardan son Kırım Tatarları’nın vatanına avdet etip yeni hayat başlacagına heç şüpesi yoktı. 

Eşref Şemi-Zade’ gi 4 Ekim 1949 tariginde tekrar hapiske alalar. Bu sefer şair 25 yıl hapis cezası ala. 

23 Eylül 1949 senesi yazılgan sorgu protokoluna göre şairge şu kabaatle suçlaylar. 
– Kominist partisi ve Sovyet hükümeti Kırım Tatar yazısını latin alfabesinden, kril alfabesine keçire. Körüşünüz nedir ?
– Ben Kırım Tatar ve diger Türk halklarının yazısını latin alfabesinden kril alfabesine geçişine Ruslaştırma politikasının tahakkuk edilmesi deb kıymet biçem.

17 Kasım 1949 tarihinde yazılgan sorgulama: “-Sait Asmasov ifadelerine göre siz Türkiye Cumhuriyetini burjuvazi siyasetçilerini övüyormuşsunuz. Bunu tasdik ediyormusunuz.?
– Türkiye Cumhuriyetinin Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Paşa Atatürk progresif siyasetçi olmuşı ve Türk halkı arasında meşhur olmuşı benim derin kanaatimdir.”

Gorbaçov zamanında başlagan ” Perestroyka ” zamanı Moskova’da bana bir oda içinde 16. 02.1950 tarihli 645 no’ lu tahkikat dosyasını okumaya verdiler. Onun el yazması kopyasını çıkarttım

Bu dosyada yazılanlara göre : şair’e Kırım Tatar halkı Kırım’dan Orta Asya’ ga göçürülgeni için bütün Kırım Tatarları adına Sovyet hakimiyetine ve þahsen Stalin’ge büyük teşekkür bildirgen, bununnen beraber göçürülgenlerin güzel, bahtlı yaşadıklarını anlatan bir makalege imza koyarsa hapis müddetinin 10 yılga kadar azalabileceğinı söylediler. Bu vahşi teklif şair tarafından hemmen reddedildi.

Nikita Khrusçöv kanlı Stalin dönemini bitirdikten sonra 1954 senesinin sonunda Şemi-Zade azat oluna ve Ocak ayının en başında Yanı Yol şehirinde yaşagan ailesine kavuşa. 1958 senesinde Taşkent şehrine yerleşe.

Taşkent’te Devlet neşriyatında çeşitli vazifelerde çalışa. Bu yıllarda bir kaç şiir silsilesi ve iki destan yazdı. ” Közyaş Duvar ” destanı haklı olarak şairin yaratıcılığının en yüksek mertebesi sayılır. Bu destanda şair allegorik şekilde Kırım Tatar halkının ağır ve kederli takdirini anlata. Destan şairnin öz halkına nasihatidir:

Kandırıcı nefis, doğru
Sözmen doğğan halkının
Milliy ruhun kötermeye
Gitsin cemi akılın.

Milli ruh… bu yüksek anlam Gaspıralı, Çelebi Cihan, Cafer Seydamet, Ali ve Huseyn Badaninskiy’ ler kibi adamların düşünceleri ve kaygıları idi.

Yusuf B. degen biri etrafına toplangan “arkadaşlarnın ” gayretinen şair bir kaç kez neşriyat faaliyetinden bağlı olgan işlerden kuvuldı. Şair’nin büyük oðlu 1956 senesi milliy hareketnin teşkilatçısı oluşı, ikinci oğlununda milliy areketnin faal iştirakçisi oluşu kominist devletinde vaziyetini kuvvetlendirmez edi. Taşkent’te Kırım Tatar tilinde çıkan gazete ve mecmualara Eşref’ nin ayagını bastırmaz ediler. Lâkin Özbek yazıcıları ve neşircileri şair’ nin bilgi ve semereli kabiliyetine yüksek kıymet biçtiler ve onu KGB ‘nin tembihlerine bakmadan ona redaktörlük vazifeleri verdiler. 

1978 senesi edi. Bu müstakil ve vicdanlı insanları imha etüv usulları şekillengen yıllar edi…

Eşref Şemi – Zade 1978 senesi Moskova şeherinde büyük oğulunun evinde 11 Mart sabah saat 8.15’te son nefesini verdi…

Şair’ nin kadını Sayde Hanım kocasını doğduğu yarımadada defin edeceğini kattı kararını beyan etdi. “Sürüklep alıp ketsemde Kırım’ ga alıp keterim!”-anamıznın bu sözü bizlere güven verdi.

Çinko tabutna kongan şair’ nin naaşı Akmescit’ e gidecek uçak’ın türlü sebeplerle geciktirilmesine rağmen, bu kararlı kadın ve çocuklarının istekleri karşısında ilgililer bir şey yapamadılar.

Radyolar eşittiruvlerin sonunda: “şair geçingeninden sonra Vatanına döndü” -dediler.

Çelebi Cihan’ın aytkan sözü vardır:
“Millet ! … Dirileri yaşatan ölülerdir…”

Yazarın Adı: Aydın ŞEMİ – ZADE / KIRIM
KALGAY Dergisi, Ekim – Kasım – Aralık 2000, Sayı: 18, Sahife 14 – 15 – 16

Kırım'ın Sesi Gazetesi

27 Şubat 2015 Tarihinde hizmet bermege başlağan www.kiriminsesigazetesi.com maqsadı akkında açıklama yapqan Mustafa Sarıkamış İsmail Bey Gaspıralı’nıñ bu büyük mirasına sahip çıqmaq ve onun emellerini yaşatmaqtır. Qırımtatar Türkleriniñ ananevî, körenek, ürf, adet kibi yaşamlarında ne bar ise objektif şekilde Dünya cemiyetine taqdim etilmektir.

Pin It on Pinterest