GenelGüncelKültür SanatTürk Dünyası

KARACAY MALKAR DURAU FACİASI

DRAU KATLİAMI

Yalta Antlaşması Kurbanları (28 Mayıs 1945 Drau Katliamı)
KARACAY MALKAR TÜRKLERİ
Ölüm Fermanları sözde “İnsan Hakları” Savunucuları Tarafından imzalandı. Rusların “Sıcak denizlere inme” siyasetlerine, Kafkas Dağları Gibi’nin ihtişamlı çeken Kafkas aşkının bedelini nesillerden nesillere ödeyerek yaşamak zorunda kalan hürriyet set halklarının birisi de Kuzey Kafkasya’da Yaşayan kahraman Karaçay-Malkar Türkleri olmustur. İkinci Dünya Savaşında kanlı Stalin Kuzey Kafkasya’da Yaşayan Karaçay askerlerinin kızıl ordu 1943 yılının Kasım ayı ile 1944 yılının Şubat mart aylarinda üst yekûn bir, soykırımları tehcirler Malkar Türklerine uyguladigi. gecede sürgün edilmeyle sınırlı kalmamıştır. Alman Ordusunun Rusya’yı Kafkasya cephesinden işgali sırasında Bazi Kafkasyalıları sabotaj casusluk Konularında eğitmeleri Kuzey Kafkasya’ya Sızma girişimleri Karşısında Ruslar Kızıl Ordu cephesinde Bulunan Karaçay – Malkar Türkü subayları “güvenilmeyecek düşman unsuru” sayarak, Ural bölgesindeki kömür ocaklarına sürmüştür. Rusların bu hareketi Bir ​​Karaçay Süvari Birliği’nin Dağlara Bağımsız Olarak çıkmasını tetiklemiş Alman Ordusu Için müttefik kazanmasına sebebiyet vermiştir. Almanların Kafkasya’ya yerleşmelerinden Sonra halka din özgürlüklerini geri Vermesi yıllarca baskıcı Rus rejiminin kurduğu Nefrete karsilik Almanlara candan yakınlık gösterilmesine güvenilmesine sebep oldu. İşgal Almanların umduğu gibi gerçekleşemedi 1942 yılının sonlarında Almanya Tüm cephelerinde yenilgiyi Kabul ederek, çekilmeye başladı. Bu çekilme sırasında 15 bin civarında KAFKASYALI da mülteci kafileleri Halinde onlarla Birlikte avrupa’ya doğru yola çıktı. 22 ay süren yolculuk Boyunca peşlerinden gelen Rus askerleriyle zaman zaman savaşarak Ilerleyen Karaçay-Malkarlar, Kabardey. Diğer Çerkes kavimleri Alp Dağları’nın eteklerine ulaştılar. İşte bu azap yolunun sona erdiği düşünülürken yeniden basladigi yeri Avusturya italya sınırında Bulunan Oberdrauburg bölgesine Bağlı Dellah kasabası . Irschen köyü Arasındaki Büyük vadi yani Drau nehrinin boyuydu. İngiliz Ordusu 8. Askeri Birlikler Komutanı Feldgeneral H.Aleksander’in emriyle mülteci göçü durduruldu mülteci Kafkasyalılar özgürlüklerinin Avrupa’da oldugunu düşündükleri son Bölgeye Kendi yaptıkları Derme çatma baraka kulübelere yerleştiler ettik. Kampta çoğunluğu kadın çocuk olmak Üzere 7500-8000 civarında mülteci Vardı ettik. Bunlarda, bazıları, yaşananlardan Sonra Kızıl Ordudan . Ayrılmış daha sonra Ruslara Karşı oluşturulan Kafkas ordusuna katılmış ailesiz Dağıstanlı 33 kavimdi. O kavimlerden birisi yine Karaçay-Malkarlılar gibi Kıpçak Kumuk Olan Türkleri’dir.
Karaçay-Malkar Diğer KAFKASYALI Halkların Başlarında lider komutanlık eden subaylar Vardı. Sultan Kılıç Geriy İngiliz birliklerince kampın lider komutanı ilan edilmişti. Karaçay-Malkarlıların başında imkb Kafkasya Ordusunda görev yapmış Dobay Toturkul Adinda Bir subay Vardı. Kampta zor şartlar Altında yaşam mücadelesi veren ettik olacaklardan habersiz ümitlerini kaybetmemeye çalısan savaş eğitimi olmayan cogu çocuktan ibaret masum kadından Karaçay-Malkar, Kabardey, Dağıstanlı Diğer Halkların ettik, Stalin ‘e iadesi Ile Ilgili pazarlıklar yapılıyordu. Genel Giray beraberindeki KAFKASYALI Liderler , İngilizlere Türk. Müslüman Ülke Olan Türkiye’ye geçmelerine Topçu Alay Komutanı verilmesi Veya Avrupa’da kalmalarının sağlanması KONUSUNDA resmi Talep Başvurular yapmışlardı .Bu arada İngiltere başbakanı Churchill, ABD Başkanı Rousweld . SSCB Devlet Başkanı Stalin Yalta Antlaşması uzerinde görüşmelerini sürdürmekteydi. Savaş sınır yetkilerin sonrası paylaşımı içerikli bu uzun anlaşmayı Stalin Bir şartla imzalamayı Kabil etti. O da “Rus topraklarından kaçıp avrupa’ya iltica Talep eden Rus mültecilerin iadesi” başlıklı Maddenin eklenmesiydi. Yalta Antlaşması’na Stalin’in İstediği gibi Bir ​​Eklenmiş, soydaşlarının Yaşadığı Müslüman . kardeş Ülke Olan Türkiye’ye gelebilmenin ümidiyle Yaşayan Binlerce Karaçay -Malkarlı, Kabadey, Adige, Osetler ile Diğer Çerkes halklarının ölüm Fermanları imzalanmıştı. Londra’dan Churchill’in imzalı 28 Mayıs 1945 Tarihinde kamp İngiliz Askeri Birliği’ne gelen “yalta Antlaşması hükümlerine uyularak, Sovyetler Birliği’nden kaçan Rus mültecileri Sovyet otoriterlerine teslim edilecektir! .. “emri, KAFKASYALI Müslümanların yüreklerine hançer gibi saplandı. Mayıs Ortasında ayının İngiliz 8.Birlik Komutanı Feldgeneral H. Aleksander 350 civarında kamp lider ettik emriyle komutanı Başta olmak Üzere Kafkasyalıların Tüm silah savunma gereçleri toplatıldı. . Bu durum Liderler Için belirgin Bir satılmışlık göstergesiydi İngiliz Amerikalılar KAMP komutanı Sultan Giray’ın ileride kendilerine Faydalı olabilecegini düşünerek kamp başkanı Giray’a şöyle bir Teklif sundular ettik: “Her Ne Kadar Nazilerle işbirliği yaptınız imkb de, Eger affedilmeniz Için yalvarır . demokrasilere sadakat yemini ederseniz, Sovyetler Birliği’ne teslim edilmeyecek “bırakılacaksınız : Kutsal Kafkas onurunu ÖNDE tutan Genel Sultan Kılıç-Giray bu teklife hiddetlenerek.. Benim adamlarım cesur askerlerdir Hür Bir Kafkasya Için canlarını vermeye hazırdırlar Benim ecdadım, şeref namus uğrunda Rus boyunduruğuna” Karşı savaşırken şehit oldular. Bu arkadaşlarım şimdi gece gündüz benimle Cardio Mefkure Için dövüştüler. onlarin kanı benim kanımdır. Savaştığımız anlar o şerefi paylaştık. Şimdi de Cardio akibeti onlarla paylaşacağım. Milletime ihanet edip, onlar Sovyet NKVD ‘sinin ölüm mangaları Tarafından idam edilirken, ben burada Bir korkak gibi yaşayamam. Bir gün gelecek, sizler de anlayacaksınız ki, Sovyetler Sizin hakiki dostlarınız değillerdir. Belki o gün iş işten geçmiş olacak. Bu aldığınız kararlarla en az Sovyetler Kadar sizler de suçlusunuz. Bolşevizm’e Karşı muzaffer günlerde, adamlarımla hep Bir Arada idik. Şimdi ONLAR ölüme giderken, onlari asla yalnız bırakamam. Başlarında yine ben Kızıl cellâtlara doğru yürüyeceğiz. Bu şerefi kimseye bağışlayamam “. Cevabını verdi.. Sultan Kılıç Giray onu halktan liderlerin bulundugu Bir gurup KAFKASYALI komutan Sovyet otoritelerine teslim Edildi Ayni günlerde yargılanarak idam edildikleri haberi geldi Kafkasyalılar: Kampın Etrafı tanklı askeri birlik Tarafından kuşatılarak Bir İngiliz subayı kamptakileri şu açıklamayı Yaptı” ! Liderleriniz Sovyet Otoritelerine teslim edildiler. Düzeni bozmayın. Etrafınızın nasıl kuşatıldığını görüyorsunuz. Kaçmaya kalkışanlar derhal vurulacaklar. Biz Sovyetler Birliği’yle artık müttefikiz. Siz yurdunuza dönmek mecburiyetindesiniz. Sizi gondermek de Bizim görevimiz. “Kamp meydanında toplanan ihtiyar, kadın, erkek ve Çocuklar toplu halde namaz dualar ederek sonlarını korku icinde Beklemeye başladılar. İngiliz Ordusunun ihanetini protesto etmek Için kampın bazı Yerine siyah bayraklar dikildi. 28 Mayıs 1945 günü sabah saat 10 ‘ dan itibaren 1 Haziran’a Kadar Kamyonlar kampa yaban arıları gibi üşüştüler. Kuzey KAFKASYALI Müslüman 7000 den Fazla insanın dönüş olacağını öne sürdü. İngiliz Askeri Birlikleri’ne ait Türk Asilli Kafkasyalıların bilgede acık kullanılarak dönüş başladı. Drau nehri yanında Yapılan iadeler sırasında mülteci Kafkasyalıların kanları ve çıglıkları Alpleri kapladı . Ruslar nehre atlayıp intihar edenler dışındakileri teslim aldıkları sınırdan 200 metre içeride kazdıkları çukurlarda katletmekteydiler. Bazıları Ruslar Tarafından öldürülmektense ailesiyle Birlikte kendini Drau’nun azgın sularına bırakarak intihar etti. alp dağlarına doğru kaçabilenlerin Sayısı çok azdı . O korkunç katliamın şahitlerinden Dellah kasabasının yerlisi çiftçi Martin Nagale: “… Hemen hemen tamamı kadın çocuklardı . Çok korkunçtu. Kadınlar teslim edilmemeleri Için yalvarırlarken, her yeri gözyaşları ile yıkıyorlardı. Bu yalvarmaların boşuna oldugunu görenler Bir biri ardina çocuklarıyla Drau’nun azgın sularına Kendilerini bırakıyorlardı. “Şeklinde gördüklerini anlatırken, Başka Bir şahidi Olan Bayan Maria Tiffling” Bir Ailenin bütün, fertlerinin Drau’da yok oluşlarını hiç unutamam. Anne Bir yavruyu sırtına bindirmiş Diğer ikisinin de ellerinden tutuyordu. Üçüncüsü ettik en küçük çocuk da Babasının kollarındaydı. Hepsi de Kendilerini Drau’nun hırçın sularına korkunç çığlıklarla attılar “diyerek bu korkunç katliamın belgesi olacak tanıklıklarını yaptılar. Katliamın Yapıldığı Drau’dan ailesiz Bazi Kafkasyalılar kaçmayı başardılar.” Haram Tala “(Haram Topraklar) Adlı romanında Orada yaşananları kaleme alan Karaçay Türkü Hamit Botaşev, Malkar Türklerinden Mustafa Aday Paşa, Malkarlı İbrahim şiirlerde Drau katillerinin gerçek Yüzleri apaçık Ortaya koyulmaktadır.. günlükler mülteci kampından yazılmış mektuplar Baksanlı Yusuf Baksan Efendioğlu’na ait,, ve, katliamının ortağı olan “Ermeni’yi kesfettigimde soykırımı” senaryolarıyla Türk Milletini sözde ettik “Drau” Günümüzde hedef Almış Avrupa Ülkelerine Karşı Bir An Önce Kendi Karaçay-Malkar Türklerinin 1943 -. 1957 Kafkasya soykırımı Sürgün 28 Mayıs 1945 Drau soykırımını acilen tasarı Olarak Meclisten geçirerek, sorumlularına bunun Hesabını sormalıdır Bir gün Avusturya’nın Oberdrauburg bölgesine Bağlı Irschen köyüne yolunuz düşerse , katledilen o zavallı Müslüman mültecilerin anısına Mayıs 1960 Yılında Avrupa İslam Cemiyeti Tarafından dikilen anıtı Ziyaret Ediniz dua ediniz. O mütevazı Anitta Almanca Olarak: “1945 yılının 28 Mayısında Burada 7000 Kuzey KAFKASYALI, kadınları çocuklarıyla Sovyet otoritelerine teslim edildilerİslamiyet’e Olan sadakatleri ile Kafkasya’nın İstiklali IDEALINE kurban gittiler” yazısını göreceksiniz. Bu dikilen taş Binlerce isimsiz Kuzey KAFKASYALI kurbanın Dünyadaki 7000 kişilik tek mezar taşıdır.
Karaçay-Malkar Türklerine Uygulanan İşkenceler Mülteci Kampları

Yaşadığımız Yüzyılın başında sürgüne mahkum edilen mülteci kamplarındaki Hayatları Hakkında Satım detaylı Bilgiye pek rastlayamadığımız Türk milletinin Kafkasya’daki kahraman gözü pek Bir boyu Olan Karaçay-Malkar Türkleri’nin Avrupa’daki toplama kamplarında yasadiklari Çileli hayatı ele aldık . Bugün Karaçay-Çerkes Kabardey-Malkar Olarak on iki Ayrı Ülke statüsünde Yaşayan ikiye bölünen Karaçay-Malkar Ulusu Türk’tür hicbir etnik estetik Ayrılığa Sahip Değildir. Bu Yüzden yazımızda Kendilerini ifade Ettiği sekılde bu halkı Karaçay-Malkar Türkleri olarak ifade ediyoruz. II. Dünya harbi yıllarında Bir Tarafta Hitler, Diğer Tarafta Mussolini, Stalin gibi İnsanlığın yüz karası liderlerinin pençeleri Arasında yıllarca ezilen Türk milletinin (Karaçay-Malkar, Kırım Tatarları, Ahıska Türkleri, Kumuklar vb) sürülen ettik ıstırapları bugünde sürmektedir. . Komünist Rus zulmünden kaçabilen daha sonra mülteci milli gururları ezilen İnsanların kurtuluş şahsiyetleri kamplarında . vatan Olarak gördükleri Türkiye’ye geçebilen akraba arkadaşlarından Olan Yusuf Baksan Efendioğlu’na yazılan mektuplar kampta yaşayanların çektiği dehşet verici ıstırapların boyutunu apaçık Ortaya koymaktadır. Yazılan bu 22 tanesi 1992 senesinde Konya’da Doç mektupların. İsmail Doğan’ın doktora tezi Döneminde Elde Ettiği yayımladığı eserin icinde, bir Kısmı, Ankara Karaçay-Malkar Türkleri Yardımlaşma Derneği arşivlerinde günlükler şiirler Halinde 150 civarında mektubun yine Sayın Doğan Tarafından Türkiye’den götürülerek Karaçay-Çerkes Özerk Cumhuriyeti Karaçay Milli Müzesine teslim edildigini biliyoruz. Karaçay-Malkar Türklerinin ıstıraplarını mektuplarda yazılanlar Bazi tarihi kaynaklardan anlayabiliyoruz. SSCB’nin gizli polisi Olarak Bilinen kan emici NKVD 1936 Yılında savaş Başlamadan Önce Kuzey Kafkasya’da Karaçay-Malkar Türklerini asi halk Olarak ilan ederek hapislerde işkenceler ettigini savaş sonrası topluca sürülerek kimi zaman da katlederek kıyımlarını yürütmüştür. Teşkilatı Savaştan Önce 1936-1937 yıllarında Karaçay-Malkar Türklerine Yönelik etnik soykırımları Başlatan Rusya Gençleri hedef almıştı. Önce göstermelik Bir mahkeme kuruluyor Sonra NKVD polisleri Tarafından işkenceler yapılarak suçlarını Kabil etmeleri isteniyordu. Suçunu Kabil etmeyenler imkb akıl almaz işkencelere Maruz kalıyordu. Feci etmiyorlar Ama mahkemelerde suçlanan Karaçaylıların Büyük Bir çoğunluğu itham edildikleri suçları Kabil sekılde hayatlarını kaybediyorlardı. Stalin tutuklu gençlere işkence yapması Için SSCB İçişleri Halk Komiseri Olan Ezhov’u suçluların sorgulanması suçlarının ettik Kabil ettirilmesi Için görevlendirdi. Hapiste işkencelere Maruz kalarak hayatını kaybedenlerin eş, dost akrabalarının yanı Sıra o işkenceleri çekenlerin Verdiği bilgiler doğrultusunda Stalin hapishanelerinde şu işkencelerin uygulanıyordu: – Mahkum Tamamen ve tamamen tükeninceye kadar, 10-15 saat süreyle Bir sandalyenin kenarında oturtulurdu. ; Sorgular gece gündüz sürer sorgulayanlar imkb beligbli aralıklarla değiştirilir onu Bir sorgucu Kendi yontemiyle bitap düşen mahkûmun sözde suçlarını itiraf etmesi Için ikna Etmeye çalışırdı mahkum Bir duvara karşı 18-20 saat süreyle ayakta durmaya zorlanır Özel Olarak eğitilen köpekler mahkûmun en Küçük Bir Hareketinde ya – da oturmaya teşebbüsünde uzuvlarının Birini saldırarak parçalaması Için hazır bekletilirdi; – Mahkûma eski modeli Bir ​​Deli gömleği giydirilir saatlerce onun icinde bırakılarak psikolojik Baskı yapılırdı; – Mahkûmun kol bacakları bükülür , tırnaklarının Altına sivri aletler batırılı, dayanılmaz acılar vererek mahkûmun gururunu kırmak Için makatına Katı maddeler sokulur tazyikli Sıvı verilirdi; – mahkum çırılçıplak soyularak, elleri bağlanır farelere yemesi Için işkencelerde ölenlerin cesetleri atılmış Bir zindana atılırdı. Uzun zaman doyurulmayan farelerin çıplak Olarak zindana atılan mahkûma saldırmaları beklenirdi; – Mahkûmun Başına kan kaybederek şuurunu yitirinceye Kadar başını sıkıştıracağı Bir miğfer takılarak işkence uygulanırdı; – Mahkûmun icinde oturamayacağı, sana duramayacağı ayakta da uzanamayacağı, betondan yapılmış çivili Bir ​​fıçıya konulur fıçı ağzına Kadar buzlu suyla doldurulurdu; Yukarıda onu işkencelerden sıralanan hangi birinden çıkan mahkum yarı ölü halde sürünerek Bir hücresine götürülür. Daha Sonraki günlerde itham edildiği suçu Kabil etmezse tekrar çağırılırdı. Yine en kötü işkencelerden biri de işkencelere dayanamayıp ölen Veya intihar eden akraba Veya arkadaşlarının cesetleri sorgulanan mahkûmların Önünde teşhir Için dizilirdi. NKVD’nin insanın akıl mantığına sığmayan tüyler ürpertici vahşiliği çok uzun zaman olacağını öne sürdü. Halk icinde korku dehşet yaratan bu olaylar Karşısında kimsenin kimseye güveni kalmamıştı. Her köy meclisi Veya halk toplantılarında Bir NKVD köstebeği Yer Alır oldu. Komünizmin bu gerçek yüzü yıllarca anlatılamadı yazılamadı ettik. 1944 Alman-Rus harbi patlak verdikten Sonra Stalin Karaçay-Malkar Türklerini Savaşın gerekçeleri icine dahil ederek topluca 1 gecede evlerinden toplanarak hayvan vagonlarıyla SSCB’nin Diğer bölgelerine ki çoğunlukla Orta Asya bozkırları Olan Kazakistan’a, Kırgızistan’a Sibirya’ya Çoluk-çocuk , ihtiyar-kadın demeden sürüldüler. SSCB tarihte Stalin’in toplu sürgünlerinin uygulandığı ilk halk Karaçay Türkleri olmustur. daha sonra sırasıyla Malkar, Kırım Türkleri Ahıska de topyekûn sürgüne Maruz kalmışlardır. Stalin Karaçay civarında 2 Kasım 1943 Yılında 60 bin, civarında Malkar Türkünü Bir gecede evsiz 1944’te 40 bin yurtsuz bıraktı 8 Mart Rejimi. Sürgünün gerçekleştirilmesi Rus Askeri civarında 20 bin gizli polis görev aldı. Için izni ettik Verilen Dönüş 1957 Yılında hakları iade edilen Karaçay-Malkar Türklerinin ata yurtlarına dönmesi 1958 -1960’lı yıllara Kadar olacağını öne sürdü. Sürgünden dönenlerin Bir Kısmı bıraktığı evleri ya yerlerinde bulamadı ya da Türklerin evlerine Gürcü Veya Ruslar yerleştirilmişti. Bu durum Bazıları Için sürüldükleri topraklara Dönerek kıt kanaatte olsa kurulu düzenlerinde yaşamaya mahkum etti. Bugün Hale Kazakistan, Kırgızistan Özbekistan bozkırlarında Binlerce Karaçay-Malkar Türkü hayatlarını yenidünya düzenine uyum sağlamaya çalışmakla yoksulluk icinde geçmektedir. Bugün safra sürülenlerden Kimlerin kaç Kişinin yollarda ölerek vagonlardan atıldığı Veya kaybolduğu bilenememektedir. Bilinen tek gerçek bu sürgün ettik katliamlar Rusların hainlikle suçladığı Karaçay- Malkarların nüfusunu Toplumsal yapısını bozmaya yetmiştir. Birde bunlar yaşanırken yukarıda da bahsettiğimiz Karaçay-Malkar Türklerinden avrupa’ya NKVD’dan kaçarak mülteci Durumuna düşen uzun bir Süre kamplarda yaşayarak “anavatanım” dedikleri Türkiye’ye ulaşabilme ümidiyle acı sefaleti göğüsleyenlerin dramı Vardır ettik. Bu mültecilerin dramını gelecek sayımızda Ayrı Bir Açıdan değerlendireceğiz
Komünist Rus zulmünden kaçabilen DAHA SONRA mülteci kamplarında şahsiyetleri milli gururları ezilen İnsanların kurtuluş vatan Olarak gördükleri Türkiye’ye geçebilen akraba Yusuf Baksan Efendioğlu’na yazılan mektuplar kampta yaşayanların çektiği dehşet verici ıstırapların boyutunu apaçık Ortaya arkadaşlarından Olan Haritası koymak oldugunu makalemizin ilkinde bahsetmiştik. SSCB’nin zulmünden avrupa’ya oradan da “Anavatanımız” Açılan Genel Olarak mektuplar incelendiğinde italya, Almanya, Avusturya, Romanya’da dedikleri Türkiye’ye geçmek Için sığınan Karaçay-Malkar Türklerinin kamplarının varlığı Ortaya çıkmaktadır. Şunu belirtmeliyiz ki kamplarda mektupları yazanların Bir çoğunun 1936-1937 yıllarında senaryolarla tutuklanarak Stalin’in hapishanelerinden kaçan Veya çıktıktan Sonra avrupa’ya geçmeyi başaranlardır. AYRICA 28 Mayıs 1945 Yılında 22 aylık zorlu Bir yolculugun Ardından En Büyük katliamın Yapıldığı italya Avusturya sınırındaki Drau nehrindeki İngiliz kampında bulunup ta SSCB gizli polisine (NKVD) teslim edilirken kaçan ailesiz şahıslarda yukarıda adı Geçen kamplara sığınmışlardır. Mülteci mektupları Karaçay-Malkar Türklerinin tutulduğu İtalya’da Reggio Emillio (ABD Kampı), Yuanov Aliksandr, Bognoli Napoli (D-Blok tutsakları), Almanya’da Sinyal Depo Adını Tespit edemediğimiz Romanya’da tek Bir kamptan Malatya Tekel Sigara Fabrikasında Çalışan Yusuf Baksan Efendioğlu’na yazılmıştır. Kampları Kranzegg Kreis. mektupların genel karakteristik ozelliklerine bakıldığında Tüm tutsak Karaçay-Malkar Türklerinin NKVD’nın kendilerine ulaşmasından korktuklarını bu Yüzden Kendi Adları Yerine Başka adlarla hayatlarını idame ettirdiklerini yazılan mektuplar açıkça göstermektedir. Yazılan Tüm mektuplar anavatan Türkiye özlemiyle vurgulanan paragrafları içermektedir. AYRICA mektup Sahipleri Arasında Rus ordusunda önemli Diğer askeri eğitim yetenekleri alan şahıslarında Olduğu bu Konuda Türkiye askerine Bilgi ve yetenekleriyle katılarak hizmet etmek isteyenlerinde Olduğu görülmektedir. Mektuplardaki en önemli Diğer ayrıntı imkb kaçış sırasında Veya kamptan nakil sırasında Kimlerin nereye ne sekılde nakledildiği AYRICA Bazi ihanetlerin yaşandığı NKVD askerlerinin Bazi hilelerle kamplardan mülteci Türkleri “Türkiye’ye götüreceğiz” diye Yunan işbirlikçileri istihbaratıyla Sovyetlere teslim ettikleri birçoğunu kursuna dizildiğinden de bahsediliyor. Bu acı manzara hayatın icinde yıllarca süren açlık sefalet mektuplarda görülebilen en önemli Diğer noktalardan biri Olarak fark Edilebilir. Kamplarda mektuplar Başta Aşağı Çegem bölgesinden kaçan Mustafa Aday Paşa Olarak imza kullanan Musa Efendioğlu’nun oğlu Olan Ulubaşların İbrahim, Kerim Muhammet lakaplı Batayoğlu Aslan, Bayda Muhammed Bünyamin, Hamit Etezoğlu, İbrahim Musa, M.Korkapov . bu şahısların mektupları icinde birkac paragraf mesaj yazarak hemşerilerini arayan Alman ordusuna alınmış Kumuk Türk’ü Bir subay Azerbaycanlı Bir sığınmacının da Olduğu dikkat çekiyor. Mücadelelerinde özellikle Türkiye, Mısır, Arabistan Için vize verilerek gitmelerine müsaade edilen bazi mülteci Karaçay-Malkarlıların Roma kamp Üst komisyonunda görevli 1 Koban Çerkezi, 1 Ahıskalı . 1 Azerbaycanlı Tarafından hazırlanan göç evraklarında sahtekarlık yapılarak pasaportlarının adıyla Başka KİŞİLERİN el altından gönderildiğinden de bahsedilmektedir. Yine ilginç Olan Bir Diğer husus imkb kamplarda NKVD’nın operasyonlarında yer alan çok iyi Türkçe, Rusça İngilizce eğitimli Bir ​​ajanın “… bende Türkiye’ye Gitmek istiyorum . Türk’üm. Yunanistan Üzerinden çok pratik Bir şeytan Bir Yunan ajanından da bahsedilmektedir. Ajanlarına sekılde Sizin gitmeniz İçin Gerekli vize parasını sağlarsanız birkac ay İÇERİSİNDE sizi oraya götürürüm “diyerek Aldığı paralarla mültecileri NKVD Bunları Yaşayan Karaçay-Malkar halkinin durumlarını anlatacak kimse kalmamıştır. Mustafa Aday Paşa (Ulubaşların İbrahim ) 1947 yılının Ağustos ayinda esaret tehdit Altındaki kamptaki soydaşlarının artık tükenen onurlarının baskısı Altında yardım istemek amacıyla BİRLEŞMİŞ MİLLETLER (BM) kamp temsilcisine çok Satım detaylı analizlerinin Yapıldığı sürgünlerle Ilgili Bir ​​rapor Sunar. Diplomatik Bir Yılın Çıkış arayan Mülteci Karaçay-Malkarların Bir Kısmı Bükreş Türk Büyükelçisi Hamdullah Suphi Tanrıöverle Temaşa geçerek Türkiye’ye Gitmek Için hazırlık yaparken, Mustafa Aday Paşa’da Dönemin Cumhurbaskanı İsmet İnönü’ye açık Bir mektup hazırlamaktadır. Türkiye’nin Bükreş’ten Büyükelçi Tanrıöver’i çekmesiyle Anavatan Türkiye hayallerinin Bir Kısmı yitirilir. Fakat BBC muhabirine Mustafa Aday Paşa açık mektubu 1948/01/22 Tarihinde Büyük Bir kararlılıkla Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’ye gönderir. Hamit Etezoğlu . İbrahim Musa’nın Türkiye’ye Kabil edilerek Konya’ya yerleştikleri anlaşılmaktadır. Mustafa Aday Paşa’nın eldeki mektuplardan nerede ne sekılde kaldığı anlaşılmasa da askeri subaylık yapan bazi Karaçay-Malkarların Türk ordusuna Katıldığı bilinmektedir. Şunu da belirtelim ki bazi mülteciler 1948 Yılında Türkiye’nin Konya Sarayönü’ne Bağlı Başhüyük köyüne, Eskişehir’in Çifteler kasabanin Bağlı Belpınar köyü ile Afyon’un Gökçeyayla Doğlat köylerine gelip yerleştikleri bilinmektedir. abd’nin 1948 yılı Sonunda yayımladığı Kafkasya doğumlu vatansızlar statüsüyle 1.derece ABD vatandaşlık verileceği köy köy ilan Edilmiş, Türkiye’yi vatan diyerek gelen Kafkasyalıların hangi mecburiyetle ABD’ye Gitmek Zorunda bırakıldıkları da meçhul kalmistir. Bu hususta aklımıza 1945 Yılında İmzalanan yalta anlaşmasıyla Stalin’e vererek katledilmesine Veya vatansız kalmasına sebep oldukları Karaçay Malkar, Kumuk, Azeri Türkleri . Diğer KAFKASYALI Kabardey, Adige, Dağıstan halklarının geride kalan avuç Kadar mevcudiyetlerini himayelerine alarak soykırım ortağı olmasından duydugu rahatsızlığı gidermek sindirmek istemesi ihtimali gelmektedir

Ufuk TUZMAN - Filolog, Araştırmacı
Ufuk TUZMAN – Filolog, Araştırmacı

Ufuk TUZMAN-Filolog, Araştırmacı

Kırım'ın Sesi Gazetesi

27 Şubat 2015 Tarihinde hizmet bermege başlağan www.kiriminsesigazetesi.com maqsadı akkında açıklama yapqan Mustafa Sarıkamış İsmail Bey Gaspıralı’nıñ bu büyük mirasına sahip çıqmaq ve onun emellerini yaşatmaqtır. Qırımtatar Türkleriniñ ananevî, körenek, ürf, adet kibi yaşamlarında ne bar ise objektif şekilde Dünya cemiyetine taqdim etilmektir.

Pin It on Pinterest