GenelGüncelKültür SanatTürk Dünyası

Butöv Azerbaycan yazarı: Eluca Atalı 

Nazım AHMEDLİ

Kırımınsesi Gazetesi

Azerbaycan Temsilcisi

Azerbaycan’ın ünlü yazarfilozofu, Asıf Ata Ocağının üyesi, Evladı, halk figürü Eluca Atalı ile sohbet ettik ve yaratıcılığına dair kısa bir röportajı sizlere sunuyoruz.

Soru: Eluca Hanım, kendinizi Türk dünyasına nasıl tanıtırsınız?

Cevap: Kuzey Azerbaycan’ın Salyan bölgesinde bir köyde doğdum, Bakü Devlet Üniversitesi’nden mezun oldum, bilimsel ve sanatsal yaratıcılıkla uğraştım. 14 yıl üniversitede çalıştım, 17 yıldır İsveç’te yaşıyorum ve pedagog olarak çalışıyorum. Tabii ki sanatsal üretimime devam ediyorum.

Soru: Kuzey Azerbaycan, Güney Azerbaycan ve Türk yazarı olarak takdim ediliyorsunuz. Bu ifadelerden hangisini kabul ediyorsunuz?

Cevap: Tüm Azerbaycanın yazarıyım, kişisel sözlüğümde Güney ve Kuzey Azerbaycan kelimesi yok. Dürüstlük elçisi olduğum için kendimi Türk dünyası için gerekli görüyorum.

Soru: Şimdiye kadar kaç kitap yayınladınız?

Cevap: 35 kitabım basıldı ve bazı kitaplarımı yayınladım bile. Bana gelince, ben sadece bir kitap yaratıyorum ve o da KENDİMİM! Diğer kitaplarım kendi eserlerimdir.

Soru: Çalışmalarınız hangi dillerde ve nerede yayınlandı?

Cevap: Azerbaycan Türkçesinde, Türkçede, Uzbekçede, Ruscada, Farsçada, Bengalcede, İngilizcede v b. Tabii önce ülkem Azerbaycan ve Türkiyede, İran, Irak, Afganistan, Uzbekistan, Karakalpak Cumhuriyeti, Rusya, Hindistan, Amerikada.

Soru: Hangi türlerde yazıyorsunuz?

Cevap: İzhar, hikâye, roman, şiir, eskiz, deneme, drama, gazetecilik ve kendi felsefi-sanatsal minyatür türlerimdir.

Soru: Hangi konularda yazıyorsunuz?

Cevap: Dünya, hayat ve insanlarla ilgili tüm konulara ilgim var ve zaman zaman kalemime giriyorlar.

Soru: Son zamanlarda sizi tarihçi sayan birçok okuyucunuz oldu ve biz röportajlarınızı izlerken buna şahit olduk. Gazeteciler size bir tarihçi olarak hitap etti.

Cevap: Tarihçi değilim, mesleğim kütüphanecilik, bilimsel işim bibliyografya alanında ve ağırlıklı olarak teori tarih. Okurlarım ve gazetecilerim beni tarihçi olarak görmekte. Haklılarmı bilmiyorum ama bir yazarın kendi vatanının tarihini bilmemesinin suç olduğunu belirtmeliyim.

Soru: Son yıllarda “Azadlık hekayeleri”, “Tigranizm Hocalı’da”, “Nalşekilli kuşatma”, “Kerküklüler – yalnız burakılmışTürkler” gibi kitaplarınızdan dolayı ben de ilk bakışta buna ikna olmuştum.

Cevap: Yazar yazdığı konuyu iyice araştırmalı, sentez yapmalı, analiz etmeli ve sonucu yazmalıdır. Sorunlarımızı edebiyata taşıma ve sanatsal dille çözüm bulma taraftarı olduğum için Azerbaycan ve Türk dünyası için sorunlu konuları ele alıyorum. Yani, bir tür zorunluluktan.

Soru: Geçtiğimiz günlerde İran İslam Devrimi’ni konu alan “İran Hizbullah Zindanında” adlı romanınız yayınlandı. Tabii ağırlığına göre söylüyorum, çünkü içinde 4 kitap var. Bu zor görevi üstlendiğiniz için sizi tebrik ediyorum. Bu dönemde kader devrimi ile ilgili bir çok görüş dile getirildi ve eserler yazıldı, ilginçtir, Eluca Atalı bunlardan farklı olarak ne söyledi?

Cevap: Unutmayalım, her yazarın kendine göre bir bakış açısı, dünya görüşü vardır. Sırf olaylara bu boyutta yaklaşır. Fark buradan kaynaklanmaktadır. Fransız burjuva devrimi Victor Hugo’nun eserlerinden, devrimlerin doru knoktası sayılan Ekim devrimi, Boris Pasternak’ın “Doktor Zhivago” adlı eserinden öğrenile biliyorsa, İran İslam devriminin Güney Azerbaycan türklerine milli faciayı da en iyi halde benim bu romanımdan öyrensinler ve ben bu kader büyük bir iddiadayım.

Soru: İzninizle, romanınızdan İslam devriminin çehresini öğrene bileceğimizden neden bu kadar eminsiniz?

Cevap: Bu romanı yazarken İran’ın Hizbullah hapishanesinde bulunan 100′ den fazla erkek ve kadınla röportaj yaptım ve birçoğuyla tanıştım. Düşününki 1yaşında bile annesiyle birlikte 4 yılını ceza evinde geçiren bir çocukla iletişim halindeydim ve ceza evinin kendisi ve yakınları üzerinde yarattığı travmayı öğrenmiştim. Hapishane doğmamış çocuğa bu şekilde zarar verdi, çünkü anne rahmine hapsedildi, orada doğdu ve anne üç aylıkken infazdan sonra çocuk dışarıdaki yakın akrabalarına verildi. Hapishane yasasına göre, bir anne ceza evinde bebek doğurursa, bebeği üç ay emzirme hakkı vardır ve üç ay sonra bebek ondan alınır ve anne idam edilir. Bu romanda filozof Asıf Ata’nın “devrimin kendi çocuklarını yediği” aksiyomunu kanıtlamanın yanı sıra “Devrim dünyayı hızlandıramaz. Dünyanın değişmesi onu hızla geçersiz kıldı. ”Sloganlar, savaşlar, manifestolar, iyimserlik patlamaları ve yeni dönem ve s. gibi hadiseler esasen dünyayı kendi eskime çemberinden çıkaramadığını sanatsal bir forma dönüştürdüm.

Soru: Eluca Atalı için yazmak nedir?

Cevap: Yazmak, bir fikri gün ışığına çıkarmaktır.

Soru: Sizi eleştiren okurlarınız aşk konusuna pek değinmediğiniz isöylüyor. Bu, beğenmediğiniz için kaleminize dahil değil mi?

Cevap: Hayır aşksız değilim ve hiçbir zaman da olmadım, sadece gençliğim Azerbaycan’ın bağımsızlığından, saha olaylarından, birinci Karabağ savaşında netkilendi. SSRI’ dan ayrılma, referandumlar, iki Azerbaycan arasındaki dikenli tellerin kaldırılması v b. Akranlarım ve ben öyle bir hadiseler girdabının içindeydik ki gençliğimizi unutmuş gibiydik. Aşk bir gençlik konusudur, bu konuyu hafıza arşivimde belgelemiş ve rafak aldırmış gibiyim. Okuyucularımın tüm yorumlarını topladım ve “Ruhuyla Oynayan Kadın” romanını yazdım ama onu düzenleyip yayınlamaya zamanım yok ve beklenmedik bir şekilde felsefi-sanatsal bir kitap olan “Düşünceler” adlı minyatürler ve denemeler kitabına başladım. Beni eleştiren okuyuculara bu iki kitabı hediye ede bilirim.

Soru: Eserlerinizden veya eserlerinizden hangilerini tüm Türk dünyasına okumasını tavsiye edersiniz?

“Hocalı’da Tigranizm”, “Anka kuşu”, “İran Hizbullah’ının zindanında”.

Soru: Neden onları seçtiniz?

Cevap: Hocalı Türklerin haysiyet meselesidir, topraklarımızı ayaklar altına almanın yanı sıra kadim vatanımızdaki haysiyetimizi de ayaklar altına almışlardır ve sadece Hocalı külahı değil aynı zamanda burada son 100 yılda Türk soykırımının genel bir haritasını çıkarmaya çalıştım.

“Anka Kuşu”, bir kişinin kendini yaratması ve içsel yetenekleri için tasarlanmış bir kitaptır. Bu kitap sadece Türklerin dünyasıyla sınırlı değil, bütün dünya çocuklarının okumasını, en azından calışma yolunu kendi başına öğrenmesini, mütevazi ola bilmesini isterim.

“İran Hizbullah’ının hapishanesinde” kitabımı okumanızı dilerim çünkü Azerbaycan’ın ikiye bölündüğünü ve adı ve tarzı ne olursa olsun her devrimin insanlık dışı olduğunu gösteriyorum.

Soru: Türk gençliğinize ne söylerdiniz?

Cevap: Kendilerine inansınlar ve içsel güçlerini keşf etsinler. Ancak o zaman İNSAN ‘ ın her yerde ve her zaman büyük harflerle yazıla bilen bir varlık olduğunu göre bileceklerdir.

Söhbetleşdi: Nodira Davron

Kırım'ın Sesi Gazetesi

27 Şubat 2015 Tarihinde hizmet bermege başlağan www.kiriminsesigazetesi.com maqsadı akkında açıklama yapqan Mustafa Sarıkamış İsmail Bey Gaspıralı’nıñ bu büyük mirasına sahip çıqmaq ve onun emellerini yaşatmaqtır. Qırımtatar Türkleriniñ ananevî, körenek, ürf, adet kibi yaşamlarında ne bar ise objektif şekilde Dünya cemiyetine taqdim etilmektir.

Pin It on Pinterest