Bir millet altı devlete doğru
Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını olmasaydı, 31 Mart 2021’de Türkistan’da düzenlenecek olan Türk Konseyi gayrı resmî zirvesi yüz yüze yapılacaktı. Türkiye, Kazakistan, Özbekistan, Azerbaycan ve Kırgızistan’ın yanı sıra Macaristan’ın da katılacağı bu önemli zirve için 2018 yılında Türk dünyasının aksakalı, Kazakistan Cumhuriyeti Kurucu Devlet Başkanı Nursultan Nazarbayev tarafından eyalet merkezi ilan edilen Türkistan, hummalı bir çalışma yürütülerek otelleri, müzeleri, alışveriş merkezlerinin yanı sıra kültür ve eğitim müesseseleriyle yepyeni bir çehreye bürünmüştü. Fakat salgının seyri nedeniyle toplantının çevrimiçi yapılmasına karar verildi. Bu toplantıda Hoca Ahmet Yesevi’nin türbesi ile Hoca Ahmet Yesevi Uluslararası Türk-Kazak Üniversitesi’nin bulunduğu (eski adıyla Yesi, bugünkü ismiyle) Türkistan’ın “Türk dünyasının manevi başkenti” ilan edilmesi bekleniyor. Resmî zirve ise bu yıl sonunda İstanbul’da yapılacak. İstanbul zirvesinde Türk Konseyi tarafından hazırlanan 2040 Türk Dünyası Vizyonu masaya yatırılacak.
Türk dünyası için Türkiye, Kazakistan, Azerbaycan ve Özbekistan gibi pivot (mihver) ülkelerin işbirliğinin artarak devam etmesi, gelecekte Türk dünyasının birlik ve beraberliği için büyük önem taşıyor.
Ancak bu önemli toplantılar öncesinde Türkiye ile bölge devletleri arasındaki ilişkilerde yaşanan baş döndürücü gelişmelere dikkat çekmek gerekir. Malum olduğu üzere, 21. yüzyılda dünya ekonomisinin ağırlığı daha ziyade Asya’da temerküz edecek. Türkiye’nin son yıllarda uyguladığı çok yönlü dış siyasetin en önemli ayaklarından birini de bu bölge oluşturuyor. Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı’nın 2019 yılında başlattığı “Yeniden Asya” girişimi, özellikle son dönemlerde Orta Asya’daki Türk cumhuriyetleri ile bir ivme kazanmış görünüyor.
Türkiye’nin Karabağ’da Azerbaycan’a verdiği destek burada da yankı buldu ve diğer Türk cumhuriyetlerinin de Türkiye gibi Azerbaycan’a destek vermesi hususu gündeme geldi. Azerbaycan ve Türkiye’nin “bir millet iki devlet” mottosunun artık “bir millet altı devlet” şeklini akması gerektiği bölgede dillendiriliyor. Bu Türk dünyasının geleceği açısından çok önemli bir gelişme. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu yakınlarda Özbekistan, Kırgızistan ve Tacikistan’ı ziyaret etti. Bu ziyaretler esnasında birçok işbirliği anlaşması imzalandı. Yine Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın askeri işbirlikleri kapsamında Kazakistan ziyareti oldu. İki hafta önce Kazakistan Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Mukhtar Tileuberdi de Türkiye’yi ziyaret etti. 31 Mart’ta Türk Konseyi gayrı resmî zirvesi çevrimiçi, yılsonunda gerçekleşecek Türk Konseyi Zirvesi de yüz yüze İstanbul’da yapılacak.
Türk dünyasında Latin alfabesine geçiş çabaları hız kazandı. Özbekistan özellikle Türkiye ile eğitim alanında önemli işbirlikleri gerçekleştiriyor. Kazakistan’da Ahmet Yesevi Üniversitesi ile Kırgızistan’da Manas Üniversitesi eğitim işbirliği alanında önemli kurumlar. Türk Konseyi, Türk Akademisi, Uluslararası Türk Kültürü Teşkilatı (TÜRKSOY), Türk Dili Konuşan Ülkeler Parlamenter Asamblesi (TÜRKPA) ile Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) ve Yunus Emre Enstitüleri (YEE) çok önemli fonksiyonlar icra ediyor. Yurt Dışı Türkler Başkanlığı bu bölgeden öğrencilere Türkiye’de yükseköğretim için burs imkânları sunuyor ve pek çok proje gerçekleştiriyor. Önümüzdeki yıllarda bu ilişkilerin artarak devam edeceği öngörülüyor. Sadece Türkistan şehrinin iki yıl içinde yeniden imar edilmesinde, havalimanı, alışveriş merkezleri, oteller ve altyapı yatırımlarında Türk şirketlerinin önemli payı bulunuyor. Bir Türk şirketinin işlettiği havalimanından doğrudan İstanbul’a uçuşların başlaması, Özbekistan’ın Hive, Buhara, Semerkant, Taşkent aksına ilave olarak Kazakistan’daki Türkistan şehrinin de özellikle Türkler için önemli bir destinasyon merkezi olması öngörülüyor. Hâlihazırda Kazakistan’da binlerce Türk şirketi ve çalışanı hizmet veriyor.
Kazakistan ile 2019 yılında imzalanan stratejik ortaklık anlaşması zaten iki ülke liderleri ve halkları arasında var olan iyi ilişkileri müşahhas şekilde bir üst aşamaya taşıdı. Kazak subayları askeri eğitimlerinin bir parçası olarak zaten Türkiye’de eğitim almaktaydı. Yine askeri okullarda meslekî tecrübe alışverişinin gerçekleştiği ve bundan sonra siber güvenlik alanında da Türkiye ile işbirliği yapılacağı Kazakistan Savunma Bakanı tarafından bizzat açıklandı. Kazak askerleri Efes tatbikatı ile soğuk hava şartlarında yapılan tatbikatlara katılarak deneyimlerini artıracaklar. Bu arada Türk yapımı SİHA’ların Suriye ve Karabağ’daki başarısı, Kazakistan dahil bölgedeki silahlı kuvvetlerin de dikkatini çekmiş durumda. Savunma Bakanı’nın son ziyareti sonrasında, Türkiye ve Kazakistan arasındaki askeri ve teknik alandaki ilişkilerin daha da ivme kazanması öngörülüyor.
Kazakistan Dışişleri Bakanı Tileuberdi’nin Ankara’yı son ziyaretinde, her alanda gelişen ilişkilerin stratejik ortaklık seviyesine geldiği vurgulanarak bu ilişkilerin en üst düzeye çıkarılması için karşılıklı mutabakata varıldı. Türkiye Kazakistan’da bu ülkeyi resmi olarak ilk tanıyan kardeş devlet olarak tanımlanıyor ve Kovid-19 salgını esnasında Türkiye’nin yaptığı sağlık yardımları şükranla anılıyor. Türkiye, Türkçe, Türk dizileri, Türk üretimi ürünler ve Türk firmaları, bir turizm destinasyonu olarak İstanbul ve Antalya burada birer marka olmuş vaziyette.
Özbekistan’la ilişkiler biraz geç de olsa 2016’dan itibaren büyük gelişme gösterdi. İki ülke liderleri ve dışişleri bakanlarının karşılıklı ziyaretleri neticesinde çok sayıda işbirliği anlaşması imzalandı. Tarihi ve kültürel olarak sıkı bağları olan bu iki ülke, Türk dünyası ile ilişkileri geliştirmek hususunda da aynı oranda istekli. Kısa sürede stratejik ortaklık düzeyine yükselen Türkiye-Özbekistan ilişkileri, Birleşmiş Milletler (BM), UNESCO, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT), Türk Konseyi ve TÜRKSOY gibi uluslararası kurumlarda da bir işbirliğine dönüşmüş durumda. Her ne kadar iki ülkenin vatandaşları arasında vizelerin karşılıklı kaldırılması çalışmaları Kovid-19 dönemine denk gelmesi hasebiyle henüz istenen seviyeye gelememiş olsa de, dünyada önemli iki turizm destinasyonu olan Türkiye ve Özbekistan’ın turizm alanında işbirliği büyük potansiyel taşıyor. Özellikle turizm tesisi ve inşaat işlerinde Türkiye daha şimdiden pek çok şirketiyle Özbekistan’ın mevcut turizm potansiyelinin yükselmesine büyük katkıda bulunmakta; sağlık, lojistik, ulaşım ve hizmet sektörleri ile özellikle eğitim alanında Türkiye ve Özbekistan kurumları alanında önemli işbirlikleri gerçekleşmekte. Hem üniversite ve fakülte bazında hem de araştırma enstitüleri ile kütüphaneler arasında hızlı bir işbirliği söz konusu; bazı Türk üniversiteleri Özbekistan’da şube açmış durumdalar. TİKA’nın da önemli faaliyetlerde bulunduğu Özbekistan’da eğitim ve kültür alanındaki işbirliğinin tıpkı Kazakistan ve Kırgızistan’da olduğu gibi bir Türk-Özbek Üniversitesi ile taçlandırılması öngörülüyor.
Türk dünyası için Türkiye, Kazakistan, Azerbaycan ve Özbekistan gibi pivot (mihver) ülkelerin işbirliğinin artarak devam etmesi, gelecekte Türk dünyasının birlik ve beraberliği için büyük önem taşıyor. Yazımızı her zaman olduğu gibi bir son sözle bitirelim: “Bir elin nesi var, iki elin sesi var” ya da “birlikten kuvvet doğar”.
[Prof. Dr. Cengiz Tomar Ahmet Yesevi Uluslararası Türk-Kazak Üniversitesi Rektör Vekili olarak görev yapmaktadır]