Puşkin,Kur’an ve islam
Aleksandr Puşkin…Kur’an ve
islam..
Puşkin’in İslam’a olan ilgisi yeniden hatırlanıyor.
Aleksandr Sergeyeviç Puşkin: Latif Kur’an’ı okudum.
Puşkin’in yaşadığı dönem Rus edebiyatının parlak bir zamanıdır. Puşkin’in eserleri “tüm dünyayı ihata eden hassasiyet”, çeşitli haller yaşatan mücizevi anlatım tarzı, maneviyatın ve adaletin taleplerini hak ettikleri bir şekilde karşılama gücüne sahiptir.
İnsanlar onu büyük ihtiram hissi ile okumaktalar. Moskova’da, Petersburg’da ve büyük şairin yaşadığı diğer şehirlerde insanlar senede iki kere doğum tarihi olan 6 Temmuz ve ölüm tarihi olan 10 Şubat’ta onu anmak için bir araya geliyorlar. Onların içerisinde şairin istidadına değer veren ilim adamları, yazarlar, öğrenciler ve sıradan vatandaşlar da bulunuyor. Orada onun hayatı ve eserleri hakkında konuşuyor, şiirlerini söylüyorlar.
İslam konusuna şairin birçok eserinde temas edilmektedir. Onlarda şair kendisini “İslami eğitimin” takipçisi olarak tanıtıyor ve Kur’an-ı Kerim hakkında sıcak kelimeler sarfediyor.
Biraz
cesaretin olsun da, yalana nefret et
Hakikat yolunda emin adımlarla ilerle
Yetimleri ve benim Kur’anım’ı sev
Mahlukatı yaratana ibadet ve dua et
“Yevgeniy
Onegin” eserinin elyazma nushasında da şöyle yazıyordu:
Kur’anda çok sayıda hikmetli kelamlar vardır:
Şöyle bir örnek verelim: “Her gün uyumadan önce dua et: Şeytanın yolundan uzak dur, Allah’ı hatırla ve cahil adamla tartışma.
Bu ise onun Peygamber (s.a.s)’in hanımlarına yazmış olduğu sözlerdir:
Ey,
pak olan Peygamber’in hanımları,
Siz dünyanın tüm hanımlarından farklısınız:
Sizin için Peygamber’in gölgesi de takva ifade etmektedir
Sessizliğin tatlı gölgesi altında.
Mütevazi bir şekilde yaşayınız: tüm dikkatler sizin üzerinizdedir
Evlenmeden yaşayınız.
Kalbinizi imanla muhafaza ediniz
Onun için yasalara uyun ve hayalı olunuz,
Temizlikten uzak olan iblis
Sizin yüzünüzü göremez!
Aleksandr Puşkin (1799-1838) güneye sürüldüğü zaman Müslüman halkların –Çerkezler, Kırım Tatarları, Arnavutlar – yaşam biçimleri ile tanıştı. Onlar diğer bölgelerden farklı olarak imparatorluğa yeni birleştirilmiş idiler ve uzak bölgelerde yaşıyorlardı. Onun yazdığı ilk eserlerden olan “Kafkas esiri” mesnevisinde Avrupalılar için savaşcı ve sıradışı olan bu halkın durumu romantik bir şekilde ifade olundu.
Mihaylovskiy’e
geri dönen Puşkin Bahçesaray su havuzunun “sessiz olamayan tavrı” ve
“şairane göz yaşları”nı bir daha hatırlıyor. Etrafı çam ağaçları ile
çevrelenmiş, Kasım ayının karı ile meşhur olan köşk hakkında şair bir şiir
yazıyor ve bu şiir onun eserleri içerisinde ilginçliği ve mükemmelliği ile
seçiliyor: “Kur’an’a yazılan bir benzetme”
Bu bizzat bir benzetmedir (teşbih). Serbest bir şekilde yazılmıştır, kesinlikle
çeviri değildir. Bu eserde İslam’ın yüce kitabının sembolleri hissedilmektedir.
Orada Kur’an’ın ruhu ve harfleri vardır. Puşkin Kur’an’ı M.Veryovkin’in Rusça
çevirisinden öğrenmiştir. Çeviri 1795 yılında hazırlanmıştır. Kur’an’ın ihtiva
ettiği aydınlığın büyük gücü, ayrı ayrı surelerin icazı onun eserlerinde
duyulmaktadır. Çünkü Puşkin’in de belirttiği gibi “Kur’an’da birçok derin
hakikatler kuvvetli ve şairane bir dille ifade olunmuştur.”
Puşkin’in bu konu etrafında yazdığı dokuz adet şiir onun şah eserleri sayılmaktadır.
Onun
her bir kelimesi derin manalar taşımakta, engin sema gibi aydınlık içermekte ve
Peygamber (s.a.s)’in fiillerini aksettirmektedir. Örneğin, Kur’an’ın bir
suresini anlatan şiir parçasına dikkat edelim. Burada şair sanki coşkun bir
ilham gelmektedir:
Melek sura iki kere üflediği zaman,
Gök gurultusu ve yıldırım Yer’e inecek:
İşte o zaman kardeş kardeşi bırakıp kendi başına koşmağa başlar
Oğul
anasından yüz döndürür,
Nihayet herkes Allah’ın önünde toplanır.
İnsanların yüzünde büyük bier korku vardır,
O zaman kafirler yere yüz üstü düşecek,
Onların her tarafını alev ve ateş kaplamıştır.
Puşkin’in yıldönümünde Fyodr Dostoyevsky dinleyicilerine şöyle bir soru sormuştu: ” Burada onun Müslüman olduğu açık bir şekilde gözükmüyor mu? Burada Kur’an’ın ruhu, manevi gücü ve büyük yakınlık içerisindeki imanı sezilmemektedir mi?”
K.F. Rılyeyev 12 Mayıs 1825 tarihli mektubunda Puşkin’e şöyle sesleniyordu:
”Seni her kesin imreneceği bir başarı bekliyor. Sen bizim Bayron olabilirsin. Ancak senden bir ricam olacaktır. Allah’a hatır, İsa’ya hatır senin çok sevdiğin Muhammed’e hatır lütfen onu taklit etme. Senin sahip olduğun fitri istidadın ve geniş kalbin seni Bayron’a kadar yükselde bilir, ancak sen yine de Puşkin olarak kalırsın. Ne olaydı da bilseydin, senin sanatını ve sahip olduğun büyük istidadını ne kadar sevdiğimi. Ben onu çok yüksek bir şekilde değerlendiriyorum. Hoşçakal, mücizeler yaratan insan.”
Bizim için burada önemli olan Rılyeyev’in Puşkin’e unvanladığı kelimelerdir. Rılyeyev Puşkin’in tabiatını çok iyi biliyordu. Onun Hz. Muhammed’e (s.a.s) karşı olan sevgisini biliyor ve ona bu kelimelerle istekte bulunuyordu. Çünkü o Puşkin’e sarfettiği bu kelimelerden sonra kendisinin sözünün yere düşmeyeceğine emindi. Mamafih, Rılyeyev’in kendisi Puşkin’e bu şekilde hitap etmenin ne kadar önemli olduğunu belirtmiş oluyordu.
Bundan başka Puşkin’ın “Benim neslim” diye isimlendirdiği şiirleri de vardır.
O
şiirlerde şöyle sesleniyor:
Dedem ticaret gemisinin kaptanı tarafından satın alınan Arap idi. Ancak o çarın
yanı başında büyüdü ve kul değildi.Onu kimse satın alamazdı.
Mihaylovskiy’e sürülen Puşkin, oranın soğuk kış gününde mühtemelen Kur’an’dan “Kehf” süresini okuyor ve Kırım’da gördüğü “soğuk ve rütubetli” bir mağarayı hatırlıyor. “Mahpus” hayatı yaşamak kulağımda sanki bu ebedi olarak devam edecek diye bir ses duyurdu…
Her
kese gizli olan mağarada, bir sürgün gününde,
Ben latif ve tatlı olan Kur’an’ı okudum.
Aniden bir melek gelerek sessizliği bozdu ve bana koruyucu bir şey getirdi.
Onun gizli gücüyle mukaddes sesler gelmeğe başladı,
Onu üzerinde ise belirsiz bir el vardı.
Müslüman doğu alemi hakkındaki fikirlere şairin daha sonralar yazdığı eserlerde de rastlanmaktadır. “Peygamber’i sevenlerin” yanında geçirdiği isyankar gençlik yıllarını hatırlıyor, orada manevi olarak geliştiğini “Talisman” gibi bazı şiirlerinde anlatıyor. Onlarda durmadan geleceği, düşündüğünü ve kaderini anlamaya çalıştığını belirtiyor.
Yetişmiş Puşkin’in eserleri içerisinde dağlarda yaşayan insanların adetlerinin anlatıldığı “Tazit” felsefi mesnevisi özel bir yer tutmaktadır.
Kabrin
sağlam olabilmesi için,
Orada rahmetlinin rahat uyuması,
Azrail’in sesine cevap vermesi
Büyük bir cesaretle kalkması gerekiyor.
Puşkin 1829 yılında Rus-Türk savaşında Rus ordusunun Kafkaslar’daki harekatına katılıyor.
Onun “Erzurum seyaheti” zamanı yazdığı şiirlerde doğu ve İslam sembolleri doğal bir şekilde kullanılmıştır. Yevfrat lagerinde “Hafiz’e” adlı şiirini yazmıştır. Bu şiir günlük hayatı anlatmaktadır. Sagan-Lu dağlarının mükkemel görüntüsünün etkisiyle meşhur “Delibaş” şiirini yazmıştır. İranlı şair Rusya’lı misafirine gösterdiği yakınlıktan dolayı da bir şiir yazmıştır.
Onun başka bir dörtlüğü de mükemmel bir tarzda yazılmıştır:
Bizim
aklımızı vahşi düşünceler istila etmişti,
Kuran bizi akli salim yaptı,
Bundan dolayı da büyük Peygamber
Kendi Erzurum’unu gözü gibi muhafaza ediyor.
Bizim aramızda yeniçeriler saklandı,
Sevimli kardeşlerinin sanki arasına girdi
Alla
nehri sürülenleri kurtar
Onların gelişi-Allah’ın evinedir.
Sovyet sansürünün yaşandığı zaman lise ve üniversite kitaplarına şairin özel olarak seçilmiş, komünist ideolojisine ters düşmeyen eserleri dahil edilmişti. Neden Puşkin’in “Kur’an’ın benzetmesi” gibi şiirleri değil “Uznik”, “Arion”, “Kapitan’ın kızı” ve diğerleri okutulmaktaydı? Herkes tarafından bilinmektedir ki komünist rejimi her şeyi kendi “siyasi menüsüne” uygun olarak seçmiştir. Çünkü Puşkin’in şiirlerinin etkisiyle onların sürekli karşı olduğu olaylar baş kaldırabilirdi. Dolayısıyla da onlar Puşkin’in “rahatsızlık verici şiirlerini” saklıyorlardı. “Çar 1.Nikolay onun eserleri içerisinde “işlerine gelmeyenlerin” yakılmasını emretti. Puşkin araştırmacılarına göre ateşte şairin çok sayıda eseri yakıldı.”
Bizim için önemli olan büyük Rus şairi Puşkin’in İslam’ın hakikatını idrak ve ikrar etmiş olmasıdır.
Doç. Dr. Svelana Sevil Kerimova