Kültür Sanat

MEVLÂNA, İHSAN VE ARAYIŞ

“Cibrîl hadisi” diye bilinen hadiste Hz. Peygamber, ihsanı şöyle tanımlamakta:
“İhsan, Allah’ı görür gibi ibadet etmendir; çünkü sen O’nu görmesen de O seni görmektedir.”

***
İhsan; “iyilik, güzellik, uygun ve güzel olanı en güzel ve kusursuz bir şekilde yapmak” şeklinde özetlenebilir.
İhsan, sözlükte “güzel olmak” mânasına gelen hüsn kökünden türetilmiş bir masdar olup genel olarak “başkasına iyilik etmek” ve “yaptığı işi güzel yapmak” şeklinde kısmen farklı iki anlamda kullanılmaktadır. İhsanda bulunan kişiye de muhsindeniliyor.
İhsan, yalnız ibadetle ilgili meselelerde mü’minin yükümlü olduğu bir sorumluluk olarak değil, bütün söz ve işlerinde değişmez tavrı olması gerektiğini hem Mukaddes kitabımız Kur’an-ı Kerîm, hem Kâinatın Efendisi Hz. Peygamber söz ve fiilleriyle dile getirmekte.
Her iki kaynakta ihsan kelimesi, Allah’a nisbet edildiğinde, “O yarattığı her şeyi en güzel yapmıştır” (Secde, 32/7), “Size şekil verdi; hem de şeklinizi güzel yaptı” (Tegâbün, 64/3) mealindeki âyetlerde olduğu gibi Allah’ın kusursuz yaratıcılığını veya “Allah sana ihsan ettiği gibi sen de ihsanda bulun.” (Kasas, 28/77) “Allah ona rızık ihsan etti.” (Talâk, 65/11) örneklerinde görüldüğü üzere, O’nun kullarına lütufkârlığını, cömertliğini ifade eder.
Hz. Ali,“İnsanlar işlerini ihsanla yapmalarına göre değer kazanır.” derken niyazımız da Peygamberce olmalı: “Allah’ım! Yaratılışımı güzel yaptığın gibi ahlâkımı da güzel yap.”
Aslında ihsan evrensel bir kavram olup, “insanın hem Allah’a hem de yakın ve uzak çevresine, bütün insanlara, hatta tabiata karşı yaklaşımında, tutum ve davranışlarında adalet ölçüsünün, farz ve vacip sınırlarının ötesine geçerek imkân ve kabiliyetine göre kulluğun, özverinin ve erdemin en yüksek seviyesine ulaşması” şeklinde yorumlanabilir.

***
Hayvanlara zulüm derecesinde büyük eziyet ve işkencelerin edildiği, tabiattaki ilâhî dengenin bizzat insan eliyle yıllar içerisinde bozulmaya çalışıldığı ve bu eziyet ve zulümler ile tabiata, insanlığa karşı işlenen suçların alabildiğine arttığı 21.Yüzyılda; toplumsal ahlâkî değerler ile erdemli davranışların yerini küresel ölçekte seküler, pozitivist, hayvanî, süflî ve şeytanî değerler ile gayri ahlâkî davranışlara bıraktı. Günümüz dünyasında küresel ölçekte yaşadığımız kriz keşke pandemi krizi olsaydı. İnsanlığın bugün içinden geçtiği en büyük kriz anlam veyahut anlamsızlık krizidir. Kadîm lisânımızla en büyük buhranı ise mânâ buhranıdır.

***
Mevlânâ Celâleddîn Rûmî’nin yaşadığı 13.asırda yaşanılan kriz ve buhranla; 21.yüzyılda yaşadığımız kriz ve buhran, sizce aynı değil mi?
Dünyayı kasıp kavuran Moğol istilası, yağması ve vahşeti karşısında Müslüman dünyası ve insanlık, nasıl bocalamış ve dehşete düşerek o kriz ve buhrandan çıkış yolları arayışına girmişse; bu yüzyılda da emperyalizmin her türlü istilası, yağması ve vahşeti karşısında İslâm âlemi ve insanlık; anlamsızlık krizi ve mânâ buhranı girdabında bocalayıp durmakta. Çare ve çözüm aramakta.
Hz. Mevlânâ, “Allah’ın ihsan ettiği malı nefsine uymuş kötü kişilere vermek, yol kesen eşkıyanın eline kılıç vermek gibidir.” (Mesnevî, c.1, s.240, beyit; 3718) derken neyi kastediyordu acaba?
Dün yol kesen eşkıya, haydut, insanlıktan nasibi olmayan zalimlerin yerini bugün Moğollardan daha başka görünümlü emperyalist, sömürü düzeninin modern görünümlü eşkıya, haydut ve zâlim milletler ile birleşik devletler, mal ve mülk ile parasal varlığı elinde bulunduran küresel güçler almadı mı? Dünya’yı yaşanmaz hale getiren bunlar değil mi? Sanayileşmeyle birlikte dünyayı kimyasal zehirli madde atıklarıyla donatan ve Üçüncü Dünya ülkelerine transfer edenler de bunlar. Silah sektörü, sağlık(ilaç) sektörü ve gıda sektörünü küresel kıskaca alarak biyolojik birtakım silahlarla ve görünen-görünmeyen ajanlarla insan soykırımına kalkışan ve bunun son hazırlıklarını korku saldıkları pandemi sürecinde yapan bu küresel şeytanî akıl, dün de vardı bugün de. Hz. Mevlâna, dönemin küresel bâtıl güçlerine karşı Hakkı savunarak onlara karşı Allah’ın birliği ve dirliği yâni Vahdet Kılıcına sarılmış ve mücadele ederken de; anlam krizi yaşayan ve mânâ buhranı içerisinde kıvranan gönüllere; Maneviyat Hastanesi’nden sadra şifa ilâçlar derleyerek “Allah Dostu” sıfatıyla hekimlik misyonunu yerine getiriyordu.

***
Mevlânâ iyi insanı tarif ederken “İyi insan kaybetmez, kaybedilir. Kaliteli insan işiyle uğraşır, boş insan kişiyle uğraşır. İyi huylu şikâyet etmez, tahammül eder.” diyor. Bu beyit de kulağımıza küpe olsun.

2020’NİN İYİ HABERİ
Koronavirüs salgınından dolayı 2020 her ne kadar “iyi bir sene” olarak hafızalarda yer almayacak olmasına rağmen Konya ve Türk-İslâm dünyası açısından, bu yılın en iyi ve sevindirici haberi “TRT Uluslararası Konya Film Platoları Protokolü” imza töreninde açıklandı.
TRT Genel Müdürü İbrahim Eren, Meram-Karahüyük’te kendilerine tahsis edilen 400.000 m2’lik bir alana uluslararası boyutta bir film platosu kuracaklarını ve ilk olarak 13.yüzyılın Konya’sını kurarak ilk dizi filmin de Hz.Mevlâna’nın hayatı olacağını söyledi. Eren, “Platomuzda 13. yüzyıl Konya’sı ile birlikte Asr-ı Saadet döneminde Mekke ve Medine şehirleri de olacaktır. Yani, yaşamış olan ilim, kültür ve tasavvuf insanlarının hem hayatları hem öğretilerini izleyenlerle buluşturabileceğimiz dünya çapında bir proje olacak” dedi.

KÜLTÜR EMPERYALİZMİ
Kültürün en etkili araçlarından ve vurucu güçlerinden en önde geleni beyaz perde ve beyaz ekran. Amerikan’ın emperyalist kültürünü çektiği sinema ve dizi filmleriyle dünyaya pazarlayan kurumun adı: HOLLYWOOD.
Hollywood’un hayal gücünü Amerikalı yazar Dr. Jean Michel Valantin, “Küresel Stratejinin Üç Aktörü: Hollywood, Pentagon ve Washington”adlı kitabında gayet güzel anlatıyor. Biz Hollywood’un kovboyların Amerikan’ın yerli halkı olan Kızılderilileri nasıl öldürdükleri (katlettikleri) kovboy filmleri ile Yeşilçam’ın aşk ve Cüneyt Arkın’ın tarihi filmleriyle büyüyen bir nesiliz. TRT ile Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın yıllarca hangi filmlere maddî olarak destek verip nasıl kol kanat gerdiklerini de bilenlerdeniz.
Hz. Mevlânâ’nın hayatını anlatacak olan dizi film, inşaallah hümanist bir bakış açısı, seküler bir düşünce ve ummadığımız bir anlayışla cam ekrana yansımaz.
TRT, bize“iyilik etmek” ve üzerine vazife olarak aldığı bu işi “güzel yapmak” hususunda bakalım başarılı olacak mı?..

Mustafa Balkan
Gazeteci-Yazar
17 Aralık 2020, Karatay

Kırım'ın Sesi Gazetesi

27 Şubat 2015 Tarihinde hizmet bermege başlağan www.kiriminsesigazetesi.com maqsadı akkında açıklama yapqan Mustafa Sarıkamış İsmail Bey Gaspıralı’nıñ bu büyük mirasına sahip çıqmaq ve onun emellerini yaşatmaqtır. Qırımtatar Türkleriniñ ananevî, körenek, ürf, adet kibi yaşamlarında ne bar ise objektif şekilde Dünya cemiyetine taqdim etilmektir.

Pin It on Pinterest