20 Eylül – 2 Ekim 1187 Kudüs’ün Fethi
20 Eylül – 2 Ekim 1187 Kudüs’ün Fethi
1096-1272 yılları arasında Papa’nın isteği ve çeşitli vaatleri ile Haçlı Seferleri süreci yaşanmıştır.
Papa tarafından harekete geçirilen Avrupalı Katolik Hristiyanlar, genellikle Müslümanların elindeki Orta Doğu toprakları (Kutsal Topraklar) üzerinde askeri ve siyasi kontrol kurmak için düzenledikleri saldırılar zinciri dahilinde Haçlı Saldırıları yaşanmıştır. Bu saldırılar kapsamında 15 Temmuz 1099 günü Haçlılar tarafından ele geçirilen Kudüs, Selahattin Eyyubi tarafından 2 Ekim 1187 tarihinde kurtarılmıştır.
Eyyubilerden sonra yine bir Türk Devleti olan Memluk Devleti idaresine geçen Kudüs, 24 Ağustos 1516 Mercidabık Savaşı ile Osmanlı Devleti idaresine geçmiş ve 1917’ye kadar Türk idaresinde kalmıştır.
Birinci Dünya Savaşı’nın önemli cephelerinden birisi olan Filistin Cephesi’nde Osmanlı Ordularının yenilgisi üzerine Kudüs İngiliz işgaline maruz kalmıştır. Osmanlı ordusunun çekilmesinin ardından İngiliz Orduları Komutanı General Edmund Henry Hynman Allenby 11 Aralık 1917 tarihinde Selahattin Eyyubi’nin Şam’daki mezarını ziyaret etmiş ve bir ayağını mezarın üzerine koyarak “Kalk Selahaddin biz yine geldik!” demiştir.
1096’da başlayan Haçlı Seferleri için tarihi belgeler 1272’de bitti dese de bitmediği, savaş sahasının sadece Ortadoğu coğrafyası olmadığı unutulmamalıdır.
12 Eylül 1683 tarihinde İkinci Viyana kuşatmasının başarısızlığı ve yaşanan bozgun ile başlayan çekilme süreci Sakarya Meydan Muharebesi’ne kadar devam etmiştir. Bu süreç de Haçlı saldırıları olarak kabul edilmelidir.
Son yüzyılda ve günümüzde ise BATI tarafından kurulan/kurdurulan ve donatılarak Türk Milleti’nin üzerine salınan terör örgütlerinin saldırıları da Haçlı saldırılarıdır; çünkü süreç kesintisiz olarak devam etmiştir, etmektedir. Bazan hızını yavaşlatmış veya silahlı saldırı yerine kültürel saldırıya evrilmiş ama süreç devam etmiştir.
Türk Milleti’nin fıtratında kincilik yoktur. Bu nedenle kin gütmemektedirler. Lakin Türk Milleti yaşananları da unutmamalıdır. Unutulursa tarihin tekerrür edeceği hatırda tutulmalıdır.
İsmail CİNGÖZ
Uluslararası Siyaset Uzmanı