GenelGüncelKültür Sanat

ÜRKÜN KATLİAMI

ÜRKÜN KATLİAMI

İsmail CİNGÖZ

Ürkün Katliamı sadece Kırgız Türkleri için değil bütün Türkistan coğrafyasında yaşayan Türkler ve diğer halklar için de önemlidir. Ancak bu zamana kadar Türklere karşı uygulanan katliamlar arasında üzerinde en az konuşulan ve en az işlenen konulardan birisi olmuştur.

Birinci Dünya Savaşı sürecinde Rus kontrolu altında olan Türkistan coğrafyasında yaşayan Kazan Türkleri ve Başkurt Türkleri dışındaki Türklerin, askerlikten muafiyet karşılığında mevcut vergilere ek olarak %21 ek vergi alınmaya başlanmıştır. Zira Kazan Türkleri ve Başkurt Türkleri askere alınmaya devam edilmiştir. Lakin yerli idareciler vasıtasıyla toplanan ek vergiler, Rus generalleri ile üst düzey memurlar tarafından zimmete geçirilmiştir. Bu arada Rus Çarı II. Nikolay, 25 Temmuz 1916 tarihli bir kararname ile ordu geri hizmetlerinin yürütülmesi ve inşa çalışmaları gerekçesiyle “İşçi Taburları” kurulmasını uygulamaya koyması ve askerlikten muaf olan Türklerin de askere alınmaya başlanması üzerine Türkistan’da büyük bir isyan çıkmıştır[1]. Ancak bu zamana kadar geçen yaklaşık son 100 yıl içerisinde Rus sömürgeciliği ve baskılarına bağlı olarak Türkistan sahasında yüzlerce isyanların yaşandığı hatırda tutulmalıdır.

Bu isyanlar sürecinde Kırgız isyanlarının ayrı bir yer tuttuğu görülmektedir. Zira 1885’te Fergana, 1897’de Taşkent’te büyük Kırgız isyanları yaşanmıştır. Ayrıca 1900 yılında 75, 1905’te 235, 1910’da 334 ve 1915 yılında ise 372 defa isyan eden Kırgızların mücadelesi durmak bilmemiştir. 1916 yılına ise Kırgız tarihinde Ürkün Ayaklanması ve Katliamı olarak geçen acı olaylar yaşanmıştır[2].

1916 Ürkün Katliamına uzanan süreçte 4-11 Temmuz 1916 günü Hocent’te başlayan ilk isyanların kendiliğinden başladığı görülmektedir. Olayların büyümesi ve Rusların, silahsız/savunmasız Kırgız Türklerine büyük baskı ve şiddetle saldırmaları üzerine, Kırgızlardan da birçok Rus köylülerine saldırılar gerçekleşmiştir. Olaylar 7 Ağustos 1916 tarihinde yayılarak silahlı mücadele halini almış ve 28 Ağustos’a kadar devam etmiştir. Ağustos-Kasım 1916 arasında ise Rus Ordusu’nun “Orantısız Güç” kullanarak Kırgız Türklerine karşı hedef gözetmeksizin saldırıya geçmesi ile olaylar Kırgız Türkleri aleyhine olacak şekildekitlesel bir katliam halini almıştır. Bu süreçte sadece Kırgız Türkleri değil bölgede yaşayan Sart Kalmaklar, Dunganlar ve bölgede yer alan bütün Türk halklarının Rus saldırılarına maruz kalmaları üzerine Çin kontrolü altında bulunan Doğu Türkistan istikametinde büyük bir kaçışbaşlamıştır[3]. Ne yazık ki Rus askerlerinin takip ettiği Kırgızların önüne Tien Şan Dağlarının çıkması sonucu Rus askerlerinin ateşinden kurtulmak mümkün olmamıştır.

16 Ağustos 1916 günü Rusların Türkistan Genel Valisi Kuropatkin tarafından, 42 top ve 69 makineli tüfekle donatılmış 145 tabur ile 33 kazak süvari bölüğüne “ele geçirdikleri Türkleri katletmeleri, mallarına, atlarına, hayvanlarına ve arazilerine el konulması” emri verilmiştir[4]. Rus komutanlar; askerlerine bütün köyleri yok etmelerini, yaş ve cinsiyetine bakılmaksızın herkesi katletme emri vermiştir. Kundaktaki bebekler, yaşlı nineler ve dedeler ile birlikte ele geçirdikleri herkes zalimce yok edilmiştir. Kırgız Türkleri için, bir nevi soykırımla sonuçlanan bu ayaklanmada ölen Kırgız Türklerinin sayısı bir netlik kazanmamış ve farklı görüşler ileri sürülmüştür: Can kayıplarının bazı kaynaklarda 100.000, bazılarında 274.000, kimilerinde ise 300.000’lere ulaştığı[5] görülmektedir.

Katliamdan kurtulabilenlerTien Şan Dağlarının 3.000-4.000 metre yüksekliklerindeki doğa koşulları ile mücadeleyle karşı karşıya kalmışlar ve dağların eteklerinde can vermişlerdir. Bu dağların etekleri hala Kırgız Türklerine ait dağılmış kemikleri muhafaza etmektedir ve bu halleriyle adeta Kırgız mezarlığı olarak kabul edilebilir. Dehşet uyandıracak manzaralardan biri de 4.000 metre yükseklikte bulunan Bedel Geçidi bölgesinde yer almaktadır. Bedel Geçidi-Çin sınırı arasında kalan bazı akarsu yataklarının insan kemikleri ile dolu oldukları görülmektedir.

Kırgızlar, 1916 yılında Doğu Türkistan istikametinde başlattıkları kaçışları ile soykırımdan kurtulmayı hedeflemiş olsalar da Ürkün Katliamıda soykırımdan farklı olmamıştır. Zira Çin kaynaklarına göre o dönem Kırgızistan’dan kaçan insanların sayısının 332.000 olduğu ve yaşanan katliamlara bağlı olarak Kuzey Kırgızistan halkı nüfusunun %41,4 oranında azaldığı[6] görülmektedir.

Sonuç Olarak;

Türkistan’da varlığını sürdüren diğer Türk boyları ile birlikteKırgız Türkleri, Rus yönetimi tarafından hak ve hürriyetlerinin dayanılmaz boyutlarda kısıtlanması, kaldırılamayacak derecelere varan ağır vergi yükü altında ezilmeleri ve ayrıca ek vergi bedeli karşılığı muaf olmalarına rağmen askere alınmak istenilmeleri gibi birçok faktöre bağlı olarak Rus yönetimine karşı isyan etmek zorunda kalmışlardır.

Dolayısı ile yıllardır varı-yoğu sömürülen halkın canının da sömürülmek istenilmesi, halkı isyana sevk etmiştir; çünkü Birinci Dünya Savaşı’nı Rusya kazansa bile Türkistan ülkelerinin hiçbir kazancı olmayacak, Rusya için can veren askerlerin adlarının dahi anılmayacağı gibi Rusya’nın daha ezici ve hegemonik gücü ile üzerlerine geleceğini gördükleri anlaşılmaktadır.

Kırgız Türklerinin 1916 yılındaki ayaklanmaları çoğunluğu Türk soylu diğer Orta Asya milletlerinin ayaklanmalarından ayrı görülmemelidir. Ancak Kırgız ayaklanmaları süreci diğer  halkların yaşadıklarına göre çok daha şiddetli yaşanmıştır. Nihayetinde Kırgızlar ile birlikte isyan eden Türk halklarının bu kalkışmaları eşi benzeri görülmemiş bir şekilde, büyük can ve mal kayıplarıyla soykırım halindebastırılmıştır.

Ruslar, yaşanan vahşetleri örtmek maksadıyla Ürkün Katliamlarının yaşandığı bölgelere Müslümanların girmelerini engellemiştir. Ayrıca Ürkün Katliamı, Sovyet Rusya dönemi kitaplarında da yer almamıştır. Hatta Kırgız aydınlarının olayı anlatmak için yazdığı kitaplar ve yayınların basılmasıKırgızistan’ın 1991’de bağımsızlığını elde etmesine kadar engellenmiştir.

Ürkün Katliamı ancak 75. yıldönümü olan 1991 yılında, bu süreçte birçok insanını kaybeden Asilbaş Köyü’nde bir tören ile anılabilmiştir. 2019 Ağustos ayında ise Ürkün kurbanları anısına Kırgızistan’ın kuzeydoğusunda yer alan Barskun Köyü’nde ve Başkent Bişkek’te törenler düzenlenmiştir. Ayrıca, Kırgızlar, atalarına vefa borcu olarak “Ürkün 90” adı verilen bir proje ile Kırgız hakları için ölen bu insanların dağlarda dağılmış kemiklerinden toplanabilenler, anıt mezar olacak şekilde bir alana gömülmüştür.

Rusya tarihi, başta Türk soylu halkalar olmak üzere onlarca sürgün, katliam ve soykırımın faili olarak doludur. Rusya hala bu eylemleri için özür dilemediği gibi, olmamış gibi davranmaya devam ettiği görülmektedir. Ancak tarih bunları kaydetmiştir.

                        :

İsmail CİNGÖZ; Uluslararası Siyaset Uzmanı/M.A.- BULTÜRK Ankara Temsilcisi. TDPB Basın Kulübü Başkanı. [email protected]

[1] Murat Köylü, “Ürkün: Bir Katliam Öyküsü”, Akademik İncelemeler Dergisi, Yıl: 2016, C.: 11, S.: 2, ss.:117-141, https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/252527

[2] Murat Kütükçü, “Kırgız Halkının Bağımsızlık İsyanı: 1916 Ürkün”, Toros Üniversitesi İİSBF Sosyal Bilimler Dergisi, 2021, 8 (15), https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/2101708

[3] Murat Kütükçü, “a.g.e.

[4] Elif A. Gökgöz, “Sovyet İdaresindeki Kırgız Bozkırlarında Kolhoz Sisteminin Oluşumu”, Öd Tengri Yaşar, ss. 201-2012, Ege Üniversitesi Türk Dünyası Araştırmaları Enstitüsü Türk Tarihi Anabilim Dalı 30. Yıl Armağanı, Editörler: Ali Balcı İbrahim Doğukan Dokur, Ege Üniversitesi Basımevi Bornova-İzmir 2023.

[5] Füsun Kara, “1916 Kırgız Büyük İsyanı: Ürkün”, TurkishStudies – International PeriodicalForTheLanguages, LiteratureandHistory of TurkishorTurkic Volume 6/2 Spring 2011, p. 537-546, TURKEY.

[6] Murat Köylü, a.g.e.

Kırım'ın Sesi Gazetesi

27 Şubat 2015 Tarihinde hizmet bermege başlağan www.kiriminsesigazetesi.com maqsadı akkında açıklama yapqan Mustafa Sarıkamış İsmail Bey Gaspıralı’nıñ bu büyük mirasına sahip çıqmaq ve onun emellerini yaşatmaqtır. Qırımtatar Türkleriniñ ananevî, körenek, ürf, adet kibi yaşamlarında ne bar ise objektif şekilde Dünya cemiyetine taqdim etilmektir.

Pin It on Pinterest