Genel

Türk Dünyasında Ramazan gelenekleri

Türk Dünyası” kavramı, günümüzde 7 bağımsız devlet, 10’dan fazla özerk devlet ve farklı devletlerin bünyesinde bulunan, topluluklar halinde yaşayan Türk milleti için kullanılan ifadedir. Bugün Türk Dünyası’nda farklı dinler olsa da, bu milletin %90’dan fazlası İslam dinine inanıyor. Malum, Ramazan ayı içersindeyiz. Hiç düşündünüz mü, bir parçası olduğumuz Türk Dünyası’nda acaba Ramazan gelenekleri nelerdir? Türkiye dışındaki Türkler, acaba Ramazanı nasıl geçiriyorlar?

Her şeyden önce onu söyleyelim ki, Türk Dünyası’nda Ramazan gelenekleri zamana, mekana ve imkanlara göre farklı şekillerde gelişmiştir.

Sovyet işgalindeki Türklerde takvim olmadığı için Ramazan hilali, bölgede itibar edilen, sözü geçen insanlar tarafından gizlice takip edilir ve gizlice halka ulaştırılırdı. Ancak, bazen bu haber, beldelere geç ulaştığı için, insanlar bir gün fazladan oruç tutar ve bütün insanlar Ramazanı 30’a tamamlardı.

Şu anda Azerbaycan başta olmakla diğer Türk devletlerinde yaşayan yaşlı insanlar, takvim olmasına rağmen oruçlarını hala 30 gün tutarlar. Aynı şekilde takvim olmadığı için sahurda, ayette geçen siyah ipin beyaz ipten ayrılması meselesinde olduğu gibi, sahuru ya ipe bakarak veya horozun ilk ötüşüne kadar tamamlarlardı. İftarı yapmak içinse, yıldızın çıkmasını beklerlerdi. Şuan bunu hala yapan yaşlılar var.

Ramazan ayında, Kazaklarda ve Kırgızlarda “Jaramazan” denilen bir gelenek var ki, çocuklar evleri gezerek, bahşiş ve şeker toplarlar. Özbeklerde bu Ramazan’ın ilk ve son 3 gününde yapılır. Bu geleneği yaşatan Türkmenistan’da ise çocuklar, şeker toplarken şu maniyi söylerler:

“Gökte bir ay var

Ucu kırmızı bir yay var

Peygamberin sofrasında

Sizden bir payınız var”

Eğer bu mani söylenmez ise, çocuklar maniyi söyleyinceye kadar şeker verilmez. Diğer bir Türk devleti Azerbaycan’daysa bu gelenek, bir defaya mahsus aile büyükleri tarafından oruç tutan çocuklara bahşiş verme geleneği olarak yaşatılır.

Ramazan’ın olmazsa olmaz geleneklerinden olan iftar verme adeti, Kazak ve Kırgız köylerinde her gün bir evde gerçekleştirilirken, Özbeklerde mahalle iftarları olarak yaşatılır. İftar verme geleneğini yaşatan Türkmenistan’daysa iftar, aile büyükleri tarafından verilir.

Türkmenistan’da yaşatılan başka bir gelenek ise, köyün veyahut mahallenin din adamı ve aksakalları, halk tarafından her gün bir evde olacak şekilde sırayla iftara misafir edilir. Bu geleneğin eskiden yaşatıldığı Azerbaycan’a gelince ise, günümüzde iftarlar, daha çok aile içerisinde akrabalar tarafından veriliyor.

Irak Türkmenlerinde ise iftar geleneği, ya konu-komşudan oluşan 7 aileye iftar verme veya 7 aileye iftarlık hazırlanıp dağıtılarak yaşatılmaktadır. İftar yapılma şekli olarak da, Türkiye dışındaki birçok Türk milletinde, ezan verilince önce iftariyeliklerden yenilip akşam namazı kılındıktan sonra yemek için sofraya oturulur.

Ramazan ayına has ibadet denilince oruçtan sonra ilk akla gelecekler teravih ve mukabeledir. Türk Dünyası’nda bu gelenek birçok şekilde kendini gösterir. Ama bu ibadeti en güzel Uygur Türkleri yapıyor. Uygurlarda her teravih namazında hafızlar 1 cüz okur, teravihten sonra sahura kadar da 1 cüz okuyarak toplamda günlük 2 cüz hatmederler. Ramazan gecesinde eğlenmeyi unutmayan Irak Türkmenleri, Teravih namazı bittikten sonra, sahura kadar “sinizarf” dedikleri geleneksel oyunlarını oynarlar.

Mukabele, yani Ramazan ayında Kuran-i Kerimi baştan sonra hatmetmek ibadetine gelince ilk önce söyleyeyim ki, Sovyet zamanında Kuran okumasını bilen insanların azlığı ve hafızların olmaması, bu konuda halkın yeni bir uygulamaya gitmesine neden olmuştu. Azerbaycan başta olmakla diğer Türk Cumhuriyetlerinde insanlar, bölgenin tanınan, dini bütün kişilerinin evine gider ve kiril alfabesiyle yazılmış, elde olan surelerden okurlardı.

Bayram günü veya Kadir Gecesinde, okunan bu surelerin yine aynı evde hatim duası yapılırdı. Bu gelenek Azerbaycan’ın bazı yerlerinde halen devam etmektedir. Hatim ile ilgili Doğu Türkistan’a baktığımız zaman ise, hafızlar tarafından okunan hatimlerin duasını 2-3 köy bir araya toplanarak yapardı. Fakat işgal altındaki Doğu Türkistan’da yaklaşık, 10 yıl önce bu gelenek Çin hükümeti tarafından yasaklandı.

İtikaf ibadetine gelince ise, Sovyet zamanında Kazaklar, Kırgızlar ve Özbekler Ramazan’ın son 10 günü önceden belirlenen evlere çekiliyor, sabaha kadar ibadet ettikten sonra Sovyet baskısından çekindikleri için gün doğmadan önce kendi evlerine dağılıyordu.

Azerbaycan’da da bu gelenek aynı şekilde yapılıyor, fakat her gün değil, ihya geceleri denilen Ramazan’ın son 10 gününün tek gecelerinde yapılırdı. Günümüzde Sovyet Rejimi olmamasına rağmen hala bu gelenekleri yaşatanlar var. Ek olarak son 10 günde bulunan Kadir Gecesi günü her yıl Türkmenistan’da Cumhurbaşkanı tarafından ağır suç işlemeyen mahkumlara genel af çıkarılır.

Son olarak fitre ibadetinden bahsedecek olursak, Türkiye dışındaki Türklerde bu ibadet, Ramazan Bayramı’ndan 1 gün önce veya bayram günü, namazdan önce yapılıyor.

Senan Kazımoğlu

Kırım'ın Sesi Gazetesi

27 Şubat 2015 Tarihinde hizmet bermege başlağan www.kiriminsesigazetesi.com maqsadı akkında açıklama yapqan Mustafa Sarıkamış İsmail Bey Gaspıralı’nıñ bu büyük mirasına sahip çıqmaq ve onun emellerini yaşatmaqtır. Qırımtatar Türkleriniñ ananevî, körenek, ürf, adet kibi yaşamlarında ne bar ise objektif şekilde Dünya cemiyetine taqdim etilmektir.

Pin It on Pinterest