TATAR AİLEM
Ablam Hacettepe Üniversitesi Kimyagerlik Bölümünü kazandığı zaman ben ortaokulu henüz bitirmiştim. Sevincimiz babamın ablamın Ankara’ya gitmesine karşı çıkması ile gölgelenmişti.
Babam yabancı bir şehirde anarşik ortamlarda ablamın uğraşmasını istemiyor, onun artık evde oturmasını istiyordu. Bu olacak iş değildi.
Ablam babamı da kırmadan abimle birlikte Ankara’ya okul kaydı için gitti. O cesareti gösterdi ve bu bana örnek oldu. Ben de babamın muhalefetine rağmen yatılı okula gittim.
Babam merhametli ve cömert bir insandı. Yüksek tahsile karşı çıkışı da gurbette çekeceğimiz zorluklar
nedeniyle idi. Gerçekten o yıllar çok çeşitli yoklukların, karışıklıkların olduğu bir dönemdi.
Yurtlar zamanında açılmaz, mevcutlarda da siyasi karışıklıklardan dolayı rahat kalınmazdı.
Özel yurtların pek çoğu hem güvensiz hem de çok pahalıydılar.
Devlet yurtlarında çoğu zaman sular akmaz, kaloriferler yanmaz.
Bu nedenle başınız sıkışınca gidip birkaç gün kalabileceğiniz bir yerin varlığı son derece önemli bir zenginlikti.
Ablam okulunun ilk yılında İncirli’de oturan amcamın yanında kaldı. Aynı duraktan servise bindiği Filiz ile çok yakın arkadaş olurlar. Filiz de Beytepe Kampüsündeki Sanat Tarihi Bölümü öğrencisidir.
Ablamı tanıyan ailesi onu çok severler ve artık hep görüşmeye başlarlar.
Filiz’ler dört kardeştirler. Üç kız ve bir erkek. Filiz, Figen, Selma ve İbrahim.
Turan amca oldukça disiplinli bir babadır. Aslen Kırım Tatarıdır. Çorum’un Sungurlu ilçesinden Ankara’ya yerleşmişlerdir.
Anneleri Ayşe Hanım Teyze kelimelerle anlatılamayacak kadar değerli bir kişidir.
Bizim için yemekler yapar sonra eğlenelim diye bizi bırakır ama ara sıra elinde tesbihi ile aramızda dolanır, bizim mutluluğumuzdan büyük bir haz alırdı. Kurduğu sofralar, yaptığı hamur işleri, reçelleri, turşuları hala aklımızda. Elbette bunlar güzellerdi ama asıl güzellik gösterdikleri samimiyet ve sevgideydi. Sundukları tam bir muhabbet ortamıydı. Kendinizi aileden hissettirirlerdi. Kırk beş yıldır da öyle hissettiriyorlar.
Figen’in eşi kayınvalidesi için şöyle demişti:
“Gökten bir melek indi deseler kayınvalidemdir derim”
Hepimiz bu sözle fikir birliği içindeyiz.
Ayşe Hanım Teyzemiz öyle muhterem birisidir.
Okul bittikten sonra da kırk beş yıldır ilişkimiz hiç kopmamış hatta kuvvetlenmiştir.
İstanbul’da oturan Filiz 7 yıl üst üste tatillerde beni ağırlamıştır.
Hiçbir özel günümü atlamamışlar aksine ne zaman ihtiyacım olsa ailecek yanımda olmuşlardır.
Hep ilgi hep Güleryüz…
Bir ara onları örnek alarak evimi öğrencilere açmıştım. Onlar gibi olmak için elimden geleni yapmıştım. Her adımımda onları göz önüne getiriyordum. O zor günlerde açık bir kapı olabilmek ne büyük mutluluk…Hem de böyle sevgiyle, ilgiyle…Ve bitmeyen bir dostlukla…
Bu Allah’ın büyük bir ikramıydı bize.
İkinci bir aile: YÜKÇÜ Ailesi.
Allah onların hepsinden razı olsun.
Ayşe Hanım Teyzeye sağlıklı ömür versin.
Turan amca nur içinde yatsın.
Geri kalanlar da esenlik içinde olsunlar.
İyi ki vardınız… iyi ki varsınız!
Her şey için teşekkürler…