GenelGüncelKültür SanatTürk Dünyası

SREBRENİTSA, MARŞ MİRA ve DOĞU TÜRKİSTAN

SREBRENİTSA,MARŞ MİRA ve DOĞU TÜRKİSTAN

İsmail CİNGÖZ

1 Mart 1992’den 14 Aralık 1995’e kadar devam edenBosna Savaşı’nda Birleşmiş Milletler (BM) 6 bölgeyi güvenli bölge ilan etmiştir.

Savaşın başladığı ilk günden itibaren Sırpların yegâne uyguladığı yöntem soykırım olmuştur. Eski Yugoslavya topraklarında 3,5 yıl devam eden bu savaşta Sırp canileri tarafından soykırıma tabi tutulan Osmanlı bakiyesi Müslüman Boşnak ve Türklerin yaklaşık 200.000’i Avrupa’nın orta yerinde, başta Birleşmiş Milletler (BM) olmak üzere bütün dünyanın gözleri önünde hunharca katledilmiştir. Sadece Srebrenitsa’da resmi rakamlarla 8372, gayri resmi verilerle ise 10.000’den fazla Müslüman Boşnak ve Türk’ün katledildiği bilinmektedir.

Sağ kalanlar ise işkencenin her türlüsüne,kadınların, küçücük kızların tecavüzlere maruz kaldıkları, acıların en büyüklerini yaşamak durumunda kaldıkları ispat edilmiştir. Katliamlardan ve tecavüzlerden kaçmaya çalışan 2.000.000’dan fazla insan yaşadığı yerlerden göç etmiştir.

BM’nin güvenli bölge ilan ettiği 6 bölgeden birisi olan Srebrenitsa, BM kapsamında gelen Hollanda askerlerinin korumasına verilmiştir. Zira Srebrenitsa,daha savaşın en başında Nisan 1992’de yanı başında bulunan Bratunac köyünde yaklaşık 350 Boşnak Sırp askerleri ve özel polis güçlerince işkence ile şehit edilmesiyle başlayan süreçten itibaren 10.000’leri aşan şehit ve zulme uğrayan Boşnak ve Türklerin yaşadığı bir bölge olarak dikkat çekmektedir.

Savaştan önce nüfusu yaklaşık 24.000 olan Srebrenitsa nüfusu, savaşla birlikte diğer bölgelerden gelen mülteci göçmenlerle 60.000’e yaklaşmış, açlık’ ve hastalıklamücadele eden bir toplama kampı halini almıştır. Srebrenitsa BM tarafından güvenli bölge ilan edilmesine rağmen buraya ThomKarremans komutasında sadece 600 silahlı Hollanda barış gücü (UNPROFOR)askeri birliği gönderilmiştir. Konuşlanan BM Askerleri şehirdeki Müslüman Boşnak ve Türklerin elindeki silahlar, BM Barış Gücü’nün koruması altında oldukları ve güvenlik gerekçesiyle toplanmıştır.

Bu arada Bosna Sırp Ordusu Başkomutanı RatkoMladic komutası altındaki Sırp askerlerinin Srabrenitsa üzerine olan saldırılarının sıklaşması üzerine ellerinden alınan silahlarını geri isteyen Müslüman Boşnak ve Türklerin talepleri Hollandalı komutan ThomKarremans tarafından reddedilmiştir.

Ancak tarihler 11 Temmuz 1995’i gösterdiği gece ThomKarremans’ın emriyle Hollandalı askerler Srebrenitsa’dan çekilmiş ve RatkoMladicemir komutası altındaki askerlerin akıl almaz işkence, katliam ve soykırımları 17 Temmuz 1995 gününe kadar bir hafta devam etmiştir. Bu süre içerisinde en az 8.372 Müslüman Boşnak ve Türk genç ve yetişkin erkeğinin soykırım kastı ile katledildiği; bu eyleme Sırbistan özel güvenlik güçleri içerisinde yer alan Akrepler (Scorpions)adlı birliğin de katıldığı kanıtlanmıştır[1].

Zira daha sonradan tespit edilen video görüntüleri ile belgelendiği üzere ThomKarremans, kendisine sığınan ve koruması altında olan Müslüman Boşnak ve Türkleri, Sırplara alenen teslim ettiği, RatkoMladic ile şampanya içerek adeta kutlama yaptıkları[2] anlaşılmıştır.

Srebranitsa’nın Hollanda askerleri tarafından Sırplara teslim edilmesinin ardından Sırp kuvvetlerinden kaçarak Bosna Hersek Cumhuriyeti Ordusu tarafından kontrol atında tutulan bölgelere, özellikle de Tuzla şehrine uluşmak isteyen yaklaşık 15.000 Müslüman Boşnak ve Türk, 11-17 Temmuz 1995 tarihleri arasında dağlara yönelerek kaçmaya başlamışlardır.

Sırpların bombardıman ateşi altında orman içlerinden gece-gündüz neredeyse durmaksızın yaklaşık 110 Km. mesafeyi “Ölüm Yürüyüşü” adı ile aşmaya çalışan Müslüman Boşnak ve Türklerin ancak 5.000’i bunu başarabilmiştir; çünkü Sırp bombaları ile veya her türlü meşakkatli olan bu yaya olarak geçilen yollara dayanamayan yaklaşık 10.000 can, dağ başlarında şehit olmuştur.

Ancak tek suçları Osmanlı Bakiyesi olan bu insanlara uygulanan soykırım sadece Srebrenitsa’da ve Ölüm Yürüyüşü esnasında yapılmamıştır. Eski Yugoslavya topraklarının genelinde, adeta yaşadıkları her bölgede soykırım, tecavüz ve katliamlara maruz kalmalarına rağmen Uluslararası Lahey Adalet Divanı sadece Srebrenitsa’da yaşanan vahşeti, resmi olarak soykırım kabul etmiştir.

İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra insanlığa yapılan en büyük soykırım suçu olarak tarihe geçen Sırpların Müslüman Boşnaklara ve Türklere uyguladığı katliamlar[3] hakkında Hollanda mahkemesi 27 Haziran 2017 tarihinde verdiği karar ile yasadışı hareket ettiğine ve kısmen hatalı olduğuna hükmettiği Hollanda askerlerinin soykırımdan %30 sorumlu olduğu kararını vermiştir. Ayrıca Lahey Adalet Divanı,Srebrenitsa’da yaşanan katliamları soykırım olarak kabul etmiş ve RatkoMladic’i soykırım suçlusu olarak ömür boyu hapse mahkûm etmiş; fakat Sırbistan’ın devlet olarak topyekûn soykırımdan sorumlu olamayacağı kararına varmıştır.

Sonuç olarak;

Lahey Adalet Divanı, bütün dünyanın gözleri önünde yaşanan ve yaklaşık 200.000 kişiyi bulduğu değerlendirilen Müslüman Boşnak ve Türk katliamlarının tamamını soykırım olarak kabul etmelidir; çünkü bu yönde çeşitli müracaatların olduğu bilinmektedir. Ancak bu şekilde gerçek adaletin yerini bulacağı muhakkaktır.

Boşnak ve Türkler tarafından, 1995 yılında “Ölüm Yürüyüşü” denilen kaçışa, ilerleyen zamanda “Barış Yürüyüşü” (Marş Mira) adı verilerek anılmaya ve barışın kalıcı olması için her yıl dönümünde o zorlu yürüyüşün unutulmaması adına yürüyüş tertip edilmeye başlanmıştır.

Dikkat çekici bir ayrıntı ise savaş halindeki Osmanlı Devleti’ne ihanet eden Osmanlı vatandaşı Ermeniler tarafından başlatılan ve 1915 Olayları adıylatarihe geçenolaylara bağlı olarak,“gerçek mağdurları Türkler olmasına rağmen”Sözde Ermeni Soykırım iddiaları ile Ermenilerin soykırıma tabi tutulduğu tezlerini savunanlar, topyekûn Türk Milleti’ni ve Türk Devleti’ni sorumlu tutmaya kalkarlarken, Bosna Sırp Ordusu Başkomutanı RatkoMladicemriyle yapıldığı belgelenen Srebrenitsa soykırımda sadece faillerin sorumlu tutmasını da tarih kaydetmiştir.

Son söz olarak;

Çin zulmü altında varlıklarını sürdürmeye çalışan Uygur Türkleri için Doğu Türkistan’ın her bir santimi adeta bir Srebrenitsa halini almıştır. Dolayısı ile ulusal ve uluslararası platformlarda Srebrenitsa Soykırımı Anma Etkinlikleri yapıldığı bu günlerde;uluslararası adalet mekanizmalarınınbir an önce Doğu Türkistan konusuna da el atmalarının sağlanabilmesi için girişimler başlatılmalıdır; çünkü Ugur Türkleri de Srebrenitsa soykırımında olduğu gibi her gün biraz daha yok olmaktadır.

                        :

İsmail CİNGÖZ; Uluslararası Siyaset Uzmanı/M.A. – BULTÜRK Ankara Temsilcisi. TDPB Basın Kulübü Başkanı. [email protected]

[1] TİMETÜRK; “Unutulan bir insanlık ayıbı ve 8372… projesi”, 30.062011.

(Erişim, 08.07.2022: https://www.timeturk.com/tr/makale/zehra-ulucak/unutulan-bir-insanlik-ayibi-ve-8372-projesi.html)

[2] Sabah; Katliamı Böyle Kutlamışlardı!”, 23.11.2017.

(Erişi 08.07.2022: https://www.sabah.com.tr/dunya/katliami-boyle-kutlamislardi-4076830)

[3] BBC, “Srebrenitsa Katliamı: 2. Dünya Savaşı Sonrası Avrupa’daki En Büyük İnsanlık Trajedisi”, 22.11.2017. (Erişim, 08.07.2022: https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-42074470)

Fotoğraf: Sabah; “Katliamı Böyle Kutlamışlardı!”, 23.11.2017.

Kırım'ın Sesi Gazetesi

27 Şubat 2015 Tarihinde hizmet bermege başlağan www.kiriminsesigazetesi.com maqsadı akkında açıklama yapqan Mustafa Sarıkamış İsmail Bey Gaspıralı’nıñ bu büyük mirasına sahip çıqmaq ve onun emellerini yaşatmaqtır. Qırımtatar Türkleriniñ ananevî, körenek, ürf, adet kibi yaşamlarında ne bar ise objektif şekilde Dünya cemiyetine taqdim etilmektir.

Pin It on Pinterest