SINIRLI DÜNYADA SINIRSIZ EKONOMİK BÜYÜME PEŞİNE DÜŞÜLMEZ
İnsanlığın atalarının yitirdiği Cennette olduğu gibi, dünyanın hiçbir ülkesinde, doğal zenginlikler sınırsız olmadığı gibi, finansal kaynaklar da sınırsız değildir. Dünyada hiçbir ülkenin, ortak doğal kaynakları, har vurup harman savurma hakkı yoktur.İnsanların temel ihtiyaçları olan ürünlerin, hizmetlerin ve bilgilerin karşılanmasından bütün ülkeler sorumludur. Bu yüzden devletlerin tarıma,sanayiye,eğitime ve sağlığa yaptığı yatırımlar, bütün dünya için hayati önem taşımaktadır.
*
Anadolu’da denildiği gibi: “Gökten kudret helvası yağar, para yağmaz.” Para gibi, ürün, hizmet ve bilgi de gökten yağmaz. Üreticiler üretecekleri, tüketiciler tüketecekleri, ürünler ve hizmetler için, gerekli kaynakları bulmak zorundadırlar. Tarihin her döneminde, toplumlar ellerindeki sınırlı kaynakları, değerlendirmek sorunuyla karşı karşıya kalmışlardır. Her dönemin güçlü toplumları, dünyanın kaynaklarından kimseye haksızlık yapmadan, yararlanmasını bilenler olmuştur.
*
Sanatların en eskisi, bilimlerin de en yenisi Ekonomi, eldeki kaynakları temel ihtiyaçları karşılama yolunda, değerlendirme bilimi olarak tanımlanır. Bir ekonomide kıt kaynakların dağıtımı, arz ve talebe göre fiyatların belirlenmesi, değişik seçenekler arasında, karar verilması pazara dayanır. Her dönemde ekonomilerin can damarlarını pazarlardaki üreticiler ve tüketiciler oluşturmuştur.Onlar ekonominin anayasası olan, arz ve talep yasasına dayanarak, toplumları ayakta tutarlar.
*
İster Doğuda, ister Batıda olsun, her ülkenin pazarlarında bolluk ve kıtlık dönemleri olur. Pazarlardaki aksamalar, üreticiler ve tüketiciler üzerinde olumlu etkiler yanında, olumsuz etkiler de doğururlar. Pazarlardaki olumlulukları büyütmede, olumsuzlukları azaltmada en etkili gücü, hem üreticiler hem de tüketiciler olarak,bütün insanlar oluşturur. Ekonomik, siyasal, kültürel krizler, bir değişim aracı olan parayı, bir ürün gibi alan ve satan kuruluşlardan kaynaklanır.
*
Pazarın doğurduğu olumlu etkileri büyütmek, ister kamu, ister özel olsun, bütün kuruluşların dünyayı, bedelsiz ürünler dağıtan bitmez, tükenmez kaynak deposu olmaktan çıkarmalarına bağlıdır. Başta kamu kuruluşları olmak üzere, bütün kuruluşlar dünyadan aldıkları her kaynağın, bir bedeli olduğunu bilmek zorundadırlar. Bir insan dünyadan, gerekli olandan daha fazlasını alırsa, farkında olmadan üstesinden gelinemeyecek, sorunların tetikleyicisi olur.
*
Dünyada bütün ülkelerin karşı karşıya oldukları, çevresel ve finansal krizler, kuruluşların sürdürülemez doğrusal büyüme, peşinde koşmalarından kaynaklanmaktadır. Dağlarıyla, ormanlarıyla, denizleriyle, gölleriyle, nehirleriyle ve ovalarıyla dünya bütün ülkelerin ortak zenginlikleridir.Ne kadar güçlü olursa olsun, hiçbir ülkenin dünyanın kaynaklarını, sorumsuzca tüketme ayrıcalığına sahip değildir. Dünya kaynaklarının, sorumsuzca tüketilmesini önlemek, bütün kuruluşların görevidir.
*
Yüz yüze olunan krizler, sınırlı bir dünyada, sınırsız istekleri karşılamaya kalkışmanın, önlenemez doğal sonuçlarıdır.
*
Dünyanın kaynakları sınırsız olmadığı için, gösteriş harcamaları bütün ülkeler için, hayati önem taşımaktadır.
*
Ekonomik büyüme sınırsız değildir, ekonomi de ağaçler gibi doğal sınırlar içinde büyümelidir.