ORTA DOĞU’DA MÜSLÜMAN ÖLDÜREN HARİCİ MÜSLÜMANLAR
Yirmi birinci yüzyılın başında, Birinci Dünya Savaşı sonrasında, Türklerin Balkanlar ve Ortadoğu”dan, Anadolu”ya çekilmeleriyle, İslam dünyasında büyük bir yönetim boşluğu doğmuştur. Geniş Osmanlı coğrafyasında, büyük ve küçük onlarca ülke, dünya devletler topluluğuna katılmıştır. Başta Osmanlı Devleti”nin en büyük mirasçısı olan Türkiye olmak üzere, hiçbir ülke, İslam dünyasında oluşan, ekonomik, siyasal ve kültürel güç boşluğunu dolduramamıştır.
*
Müslüman ülkeler Yirminci yüzyılda, İslam dünyasının geleceğini, seküler Batı ülkelerinin “Sağ” ve “Sol” ekonomi öğretilerinde aramışlardır. Ancak, dünyanın iki büyük gücü, Amerika ve Rusya, hem soğuk, hem de sıcak savaş dönemlerinde, beklenen ekonomik ve siyasal gelişmelerin destekçileri değil, köstekçileri olmuşlardır. Soğuk Savaş sonrası dünyanın ” Yeni Hitler”lerinin elinde, İslam dünyasının önde gelen ülkeleri, tek tek Filistinleştirilerek, iç savaşlara sürüklenmişledir. Mehmet Akif”in deyişiyle Müslümanlar, cihat adına, “Gaza namıyla dindaş öldüren biçare dindaşlar”a dönüşmüşlerdir.
*
Filistinleşen Irak, Ukrayna, Venezuella,Suriye,Yemen,Afganistan, Pakistan,Cezayir ve Mısır, bütün dünya barışını tehdit ediyor. Çivisi çıkan dünyada Filistinleşme, bir bulaşıcı hastalık gibi, Doğu”dan Batı”ya bütün ülkelere yayılıyor. Çünkü Asya”da savaş olursa, Avrupa”da barış olmaz. Bu yüzden, bütün dünya, uluslararası kurum ve kuruluşlarıyla, kangren olan Filistin sorununu çözerek, dünyadaki Filistinleşmenin önüne geçmelidir. Filistinleşmeyle, dünyada savaş hayatın vazgeçilmez bir boyutu haline gelmiştir.
*
İkinci Dünya Savaş”ında birbirleriyle, savaşan, Almanya ve Fransa”nın “Avrupa Birliği” şemsiyesi altında, aralarındaki sınırları kaldırmaları gibi, Irak, Suriye, Ürdün ve Lübnan da aralarındaki sınırları kaldırmalıdır. Ancak sınırsız bir Orta Doğu için, siyasal sınırlardan önce ekonomik sınırlar kaldırılmalıdır. Amerika ile Kanada arasında sınırda olduğu gibi, ekonomik sınırlar kalkarsa, siyasal sınırlar önemlerini bütünüyle yitirirler.
*
Ülkeler arasındaki ekonomik ilişkilerde, çift yönlü bir kazanç vardır. Ülkelerden biri kazanırken, biri kaybetmez. Doğalgaz boru hatlarıyla birbirine bağlı Rusya ve Türkiye, birbirleriyle savaşı göze alamazlar. Türkiye ile Rusya arasındaki barışın en önemli güvencesi, doğalgaz boru hatlarıdır. Birbirleriyle, “alış veriş” daha yerinde bir deyişle, “veriş alış” yapan ülkeler, sorunlarını cephelerde değil, pazarlarda çözerler.
*
Bir kuramsal doğrunun gücü, yüzyıllar içinde geçerliliğini korumasından kaynaklanır. “Ticaretin olduğu yerde savaş olmaz” doğrusu da yüzyıllar boyunca geçerliliğini koruyor. Ülkeler arasındaki siyasal sınırların önemsizleştiği kare dünyada, barışın en büyük güvencesi, ülkelerin ekonomik ve kültürel gelişmesine katkıda bulunan kuruluşlardır. Onlar bütün dünyanın barış elçileridir. Çünkü barış olmazsa,kuruluşlar da olmazlar.
*
Ticaret yapmasını bilen ülkeler,barış yapmasını da bilirler.
*
Dünya barışının en büyük güvencesi dünya ticaretidir.
*
Dünyada ticaret barıştır, barış ticarettir.
*
Hayat ticaretle yaşanır kılınır.
*
Barış ticareti izler.