Kültür SanatTürk Dünyası

OĞUZLUĞUN REDDİ ve NEDENİ

Sənan Qacar

Uyuma Türk evladı..Şimdi J2a Türk Oğuz haplogrobuna istemezüüüz!!!! şunlarlamı bunlarlamı akrabayız deyip sizi kışkırtan redde iten Türkü Anadoludan ve tüm uygarlıklardan uzaklaştırmaya çalışan güruha sormak lazım diğer akrabağalıklardan neden hiç şikayetiniz yok ???

Çünkü o akrabağalıklarda Anadoluda yokuz Akdeniz ve Mezopotamya Basra İndus uygarlıklarında yokuz ve yok sayıldığımız coğrafyanın tarihi ve medeniyetleri kimlere peşkef çekiliyor?..Irkınızı ve Tarihinizi asla kuzeye hapsettirmeyin.

1)Resim Türk Oğuz J2a Haplogrobu 2)Resim R1a Haplogrobu 3)Resim R1b haplogrobu

J2, Oğuz grubu Türklerde ve Uygurlarda en fazla görülen haplogruptur. J2a’nın ise ortaya çıkış yerinin Hazar Denizi’nin doğusu olduğu düşünülmektedir.

R1a haplogrubu da J2 haplogrubu gibi Asya’dan Avrupa’ya geniş bir alanda uzanmakta ve özelliği J2’ye paralel bir şekilde kuzeyde daha yoğun görülmesidir.

R1b haplogrubu Avrasya genelinde görülmesinin yanısıra, Tuymaznsky Tatarlarında ve Başkurtlarda yaygın bir haplogroup olup, Batı Avrupa’da da yoğun görülmektedir.

Türki halklarda çoğunlukla görülen Y-DNA haplogrupları, MÖ 46.000-65.000‘de ortak atalarda birleşmektedir. Bu bağlamda Türklerin binlerce yıl içerisinde farklı haplogruplara bölünerek oluşmuş kültürel, tarihi ve lisani bir soy birliği olduğu görülmektedir.

Genetik araştırma verileri, Türklerin tek bir haplogruptan değil, en az 14 haplogruptan müteşekkil olduğunu göstermektedir. Aşağıda listesini verdiğimiz bu haplogrouplardan yaklaşık 12 tanesi (G, H, I, J, K, L, N, O, P, Q, R, T), 48.000 yıl önce F haplogrubu idi. F haplogrubundan türeyen erkeklerin binlerce yıl içerisinde y-str değerlerinde mutasyon gerçekleşmesiyle yeni haplogruplar oluşmuştur. F haplogrubu, Moğollarla ortak atamızdan 65.000 yıl önce ayrılmıştır. Bugünkü Türklerin ataları MÖ 65.000 ilâ 46.000 yılları arasında F haplogrubu idi. Aynı tarihlerde Moğolların ataları ise C haplogrubu idi. Türklerin ata haplogrubu (F), MÖ 46.000 ilâ 20.000 yılları arasında çeşitli mutasyonlara uğrayarak alt kollara ayrılmış ve yeni haplogruplar oluşmuştur.[F] Teknik olarak 48.000 yıl önceki atalarımız temel alınırsa, şuan F’nin alt dallarındaki tüm Türkler için F haplogrubundan türeme denilebilir.

F haplogrubundan türeyen alt haplogruplar (özellikle G, H, I, J, K, L, N, O, P, Q, R, T), Orta Asya Türklerinde görülen Y-DNA haplogruplarıdır. Bazı Türk boylarında da görülen C haplogrubu ve alt dalları ise en fazla Moğollarda ve Tunguzlarda görülmektedir. Bu iki haplogrup (C ve F), 65.000 sene önceki CF haplogrubundan türemiştir.[CF] Bununla birlikte C, D ve E haplogruplarının bazı alt dalları da, F haplogrubu kadar yoğun olmasa da Türkler arasında görülmektedir ve Türk toplumunu oluşturan ön Türkler arasında yer almışlardır.

Türklerin atayurdu olarak bilinen Orta Asya’da Türkî kabilelerde F haplogrubu ve alt kollarını yoğun miktarda görmek mümkündür. Alt grupların dağılma yönleri dikkate alındığında, F haplogrubunun dağılma noktasının Orta Asya olduğu tahmin edilmektedir. Nitekim F haplogrubunun kolları Afrika’da pek görülmemektedir. Ayrıca F paragrubunun Kazaklarda, Sarı Uygurlarda, Özbeklerde, Tibet, Çin ve Himalayalarda görülmesi, bu ata haplogrubunun Orta Asya’dan dağılmış olduğunu ortaya koymaktadır.[2, 26]

İnsanlık kültürünün ilk yaşam tarzlarının izlerini taşıyan Ön Türk olarak tabir edebileceğimiz Türklerin ataları, savaşçı ve yarı göçebe olmaları nedeniyle binlerce yıl içinde çok geniş bir coğrafyaya dağılmış, bu göç dalgalarıyla çok sayıda haplogrup dünyaya dağılmıştır. Nitekim F’nin mutasyona uğramasıyla Türklüğün oluşum sürecinde farklı haplogruplar ortaya çıkmaya başlamış ve Türklerin yaşadığı aynı coğrafyada birden çok haplogrup (F’nin varyasyonları) bir arada görülmeye başlamıştır. Ancak Türklerin budunlar (Kıpçak, Kırgız, Karluk, Oğuz gibi) halinde ayrı gruplarda yaşamaları nedeniyle her bir budunda farklı haplogruplar baskın durumda olmuştur.

Günümüzde sondan eklemeli dillerin konuşulduğu halklarda ve coğrafyalarda C, D ve F haplogruplarından türeyen alt dalların görülüyor olması, sondan eklemeli dillerin (dolayısıyla Ön Türkçe’nin) doğuş noktasını, çok daha eski zamanlara götürmektedir. F haplogrubunun türevi olan günümüz haplogrupları (G, J, N, Q, R gibi), sondan eklemeli dil konuşan diğer uluslarda (Kafkas dilleri, Ural-Altay dilleri) ve antik halklarda (Sümerce, Etrüskçe, Hattice, Elamca, Hurrice) en fazla görülen haplogrup kümesini oluşturmaktadır. F’nin yeni haplogruplara bölünme sebebi de farklı coğrafyalara dağılmalar sırasında veya öncesinde yaşanan zamana bağlı olarak mutasyonların gerçekleşmiş olmasıdır. Ancak sondan eklemeli dil konuşanların dillerinde mekanın değişmesine paralel olarak zamanla farklılaşma ve ayrışma gerçekleşmiştir; ancak bu diller sondan eklemeli olma özelliğini korumuştur. En eski Ön Asyalılar (Hattiler, Sümerler vb), Orta Asyalılar, Kafkasyalılar ve İdil-Ural bölgesi halklarının sondan eklemeli diller konuşması da bu köken birliğine işaret etmektedir. Yine F’nin kardeşi diyebileceğimiz C ve D haplogruplarının yaygın görüldüğü Moğol, Tunguz, Kore, Mançu ve Japon halkları da yapı itibariyle sondan eklemeli dil konuşan kadim halklardandır. Genetik tahminlerden yola çıkılırsa sondan eklemeli diller, yaklaşık 65.000 sene önce büyük ihtimalle benzer bir dil konuşuyordu.

Haplogruplara paralel olarak binlerce yıl zarfında otozomal genlerin mutasyona uğramasıyla farklı gen bileşenleri oluşmuş ve insanların fiziksel görünümünde bazı değişiklikler olmuştur. Otozomal bileşenler mukayese edildiğinde Türki halkların ortak genlere sahip olduğu görülmektedir. Ancak ortak otozomal genler her bir Türki toplulukta farklı oranlarda görülebilmektedir. Bu da fiziksel görünümde bir takım değişiklikleri ortaya çıkarmıştır. Y-DNA haplogrupları otozomal genlerden farklıdır.

Aşağıdaki listede Türk ırkını oluşturan Y-DNA haplogrupları ve alt dallarının, yurtdışı Türki topluluklardaki oranlarına yer verilmiştir:

C haplogrubu: Kazaklar %36 [1], Karakalpaklar %22.7 [3], Kırgızlar %8.9 [2], Hakaslar %5.7 [4], Uygurlar %4.3 [5]

C haplogrubu, Kazaklar, Moğollar ve Tunguzlarda yüksek oranlarda görülmesi nedeniyle Kuzey Doğu Asya özelliği olarak adlandırılmaktadır. C haplogrubunun Batı/Güney/Kuzey Türklerinde çok az görülmesi, bu haplogrubun Moğol istilası ile Türkler arasında yayıldığına işaret edebilir. Ancak C haplogrubunun bazı alt grupları çok daha eski zamanlarda Ön Türkler arasında yer almıştır.

E haplogrubu: Çuvaşlar %14 [6], Kazan Tatarları %5.7 [6], Kazaklar %2[1], Özbekler %1.5[1]

Özellikle Afrika, Orta Doğu ve Yunanistan’ın güney kesimlerinde görülen E haplogrubu, Ural-Volga bölgesinde yaşayan Türki halklarda da yaklaşık %14’e varan oranlarda görülmektedir. Aslında bu oran azımsanamayacak kadar fazladır. Türklerde E haplogrubunun hangi varyasyonunun görüldüğü henüz belirlenemese de bu haplogrubun çok eski zamanlarda Ön Türkler arasında yer aldığı Ural-Volga örneklerinden açıkça anlaşılmaktadır.

F haplogrubu: Özbekler, Türkmenler [26], Kazaklar %4.8 [2], Sarı Uygurlar %6.2 [2]

45.000 yaşındaki F haplogrubu, G, I, J, K, L, M, N, O, P, Q, R, S, T temel haplogruplarının atasıdır. F haplogrubunun bir kaç alt grubu fazla mutasyona uğramadığı için temel haplogrup F altında F*, F1, F2, F3 şeklinde sınıflandırılmaktadır. Orta Asya’da Kazaklarda ve Kuzey Çin’de Sarı Uygurlarda F* haplogrubunun ortalama %5 civarında görülmesi dikkate değer bir durumdur. Bu haplogrup Balaresque et al’in 2015 çalışmasına göre Özbekistan ve Türkmenistan’da da görülmektedir.

Ayrıca F1, F2 ve F3 şeklinde sınıflandırılan F haplogrubu örneklerinin özellikle Hindistan, Tibet, Nepal, Çin, Sibirya gibi bölgelerde görülmesi, ilgili haplogrupların İç Asya’dan dünyaya dağılmış olma ihtimalini güçlendirmektedir.[25]

G haplogrubu: Kazaklar %10 [1], Kazan Tatarları %7.6 [6], Özbekler %3.9 [9]

G haplogrubu temelde G1 ve G2 şeklinde ikiye ayrılmaktadır. Kazaklar (özellikle Orta Cüz kabilelerinden Argunlar)’da en fazla G1 görülürken, Kuzey Kafkasya çevresinde, Orta Asya ve Güney Orta Asya’da G2a’nın alt dalları mevcuttur. Kazakistan’da Tatarlar ve Nogaylarda G2a daha yüksek oranlarda görülmektedir. Avrupalı Macarlarda ve Kazakistan’nın yerlisi Madjar boyunda G1 haplogrubu aynı 12 STR değerlerine sahiptir. Haber et al ve Cristofaro et al çalışmalarına göre Afganistanlı Türkmenler ve Hazaralarda G2a ‘nın P303 dalı mevcuttur.

H Haplogrubu: Uygurlar %8[2], Türkmenler %6 [3], Özbekler %3.1[9]

Güney Asya’da daha yoğun bulunan H haplogrubu, belirli oranlarda Orta Asya Türklerinde de bulunmaktadır. Hindistan’da daha yaygın olan bu haplogrubun, özellikle Uygur Türklerinde %8 oranında görülmesi dikkat çekicidir.

I1 haplogrubu: Kazan Tatarları %11.3 [6], Tuymaznsky Tatarları %8 [6], Çuvaşlar %7 [6], Gagauzlar %4 [7]

I1 haplogrubu, Kuzey Avrupa’da en çok %37 ile İsveç, %31.6 ile Norveç, %29 ile İzlanda, %28 ile Finlandiya’da görülüyor. Bu haplogrup, Kuzeye yakın Türklerde görülmekle birlikte Orta Asya’da da cüz’i miktarda bulunmaktadır.

I2 haplogrubu: Gagauzlar %20 [7], %4.7 Çuvaşlar [6], %1.9 Kazan Tatarları [6], %4 Tuymaznsky Tatarları [6]

I2 haplogrubu, %55.5 ile en fazla Bosna Hersek’te, %26 oranında Romanya’da görülmekte ve Balkanlarda ağırlıkta olan bir haplogruptur. Gagauzlarda ve Balkan Türklerinde yaygın bir haplogruptur. I2a, Orta Asya’da Kazaklarda ve Tatarlarda görülen bir haplogruptur.

J1 haplogrubu: Azerbaycan Türkleri %15.2 [8], Özbekler %2,3 [9], Çuvaşlar %2.3 [6], Tuymaznsky Tatarları %2 [6], Kazaklar %2 [1], Gagauzlar %2 [7]

30.000 yaşında olan J1 haplogrubu, her ne kadar Orta Doğu’da daha fazla görülen bir haplogrup olsa da Orta Asya’da ve Türkçe konuşan topluluklarda mevcuttur. J1 haplogrubunun alt dalları konusunda henüz çalışmalar yeterli değildir. J1 haplogrubu geniş bir alana yayılmış olmakla birlikte yurtdışı akraba Türklerde belirli oranlarda görülmektedir. J1, özellikle Oğuz grubu Türklerde, Tatarlar, Nogaylar ve Kafkasyalı Türklerde görülmektedir. Türklerde ve Kafkasyalılarda görülen J1 alt dalları, Semitik topluluklarda görülen J1 alt dallarından genel olarak farklıdır.

J2 haplogrubu: Uygurlar %34[2], Özbekler %30.4[2, Doğu Türkistan], Azerbaycan Türkleri %30.6[20], Karay Türkleri %30[19], Hazaralar %26.6[22], Kumuklar %25[21], Balkarlar %24[10], Litvanya Tatarları %18.9[23], Türkmenler %17[11], Özbekler %16[9], Kazan Tatarları %15.1[6], Çuvaşlar %14[6], Nogaylar %10.4[21], Kazaklar %7[1]

J2 haplogrubu, yaklaşık 30.000 yıl önce Asya’da ortaya çıkmıştır. Kesin olmamakla birlikte nerede çıktığına yönelik bazı tahminler yürütülmektedir. Orta Asya’dan Avrupa’ya kadar geniş bir alanda farklı oranlarda seyretmektedir. Genel olarak Kafkasya, Batı Asya, Orta Asya, Güney Asya, Doğu Avrupa, Avrupa geneli, Balkanlarda ve hatta Amerika’da görülmektedir. J2, temel olarak J2a ve J2b şeklinde iki kola ayrılır. Türkler çoğunlukla J2a içerisinde yer almaktadır; ancak J2b de Türklerde mevcuttur. En fazla Doğu Türkistan Uygurlarında %34 oranında görülen J2, Azerbaycan Türkleri, Türkiye Türkleri, Karaçay-Balkar Türkleri, Türkmenler, Özbekler, Tatarlar ve Hazaralarda önemli oranlarda görülür. Bununla birlikte J2b’ye de Ural-Volga Tatarlarında ve Özbeklerde rastlanmaktadır. Geniş bir coğrafyada Türki halkların hemen hepsinde farklı oranlarda görülen J2’nin alt dallarına Türkî topluluklarda rastlanmaktadır. J2, Oğuz grubu Türklerde ve Uygurlarda en fazla görülen haplogruptur. Altayların kuzeyinde Demir Çağı dönemine ait iki kurganda J2 örnekleri bulunmuştur. J2a’nın ortaya çıkış yerinin Hazar Denizi’nin doğusu olduğu düşünülmektedir.

K haplogrubu: Uygurlar %18 [2]

K haplogrubu da F haplogrubunun alt kollarından birini oluşturmaktadır. K haplogrubu aynı zamanda L, M, N, O, P, R, S, T haplogruplarının atasıdır. Shout et al’ın çalışmasına göre Uygurlarda J’den sonra en fazla K görülür.

L haplogrubu: Afşarlar %57 [12], Özbekler %9,5 [9], Tuymaznsky Tatarları %4 [6]

L haplogrubu, en fazla Güney Asya’da görülse de Orta Asya’da Türkçe konuşan halklarda belirli oranlarda görülmektedir. Bu haplogrup aynı zamanda Tatarlarda da mevcuttur. Ömer Gökçümen’in Avşarlar üzerinde yaptığı çalışmada %57 oranında L haplogrubu çıkması Türklerin Orta Asya’dan gelirken bu haplogrubu da Küçük Asya’ya taşıdıklarına işaret etmektedir. L haplogrubu, güneyden kuzeye Türklerde görülen bir haplogruptur.

N haplogrubu: Kazan Tatarları %28.3 [6], Çuvaşlar %27.9 [6], Kuzey Altaylılar %10 [13], Kazaklar %8 [1], Özbekler %3,9 [9]

N haplogrubu da Ön Türkler arasında yer almış bir haplogruptur. Türkiye’de Oğuz Türklerinde oldukça yaygın bir haplogrup olduğu gözlemlenmektedir. Bu da Oğuzların Ön Asya’ya gelirken Hazar Denizi ve Ural Dağları arasındaki bölgeden N haplogrubunu da getirdiğini göstermektedir. N haplogrubunun özelliği Kuzey Avrupa ve Kuzey Asya’da yoğun görülmesidir. Tipik olarak Kuzey Avrasya özelliği taşıyan N haplogrubu, özellikle Kuzey Sibiryalı ve İskandinavyalı halklarda görülmektedir. Ural kökenli Nenetlerde %97.3, Hantilerde %76.6, Finlandiyalılarda %61.5, Litvanyalılarda %42, Eskimo kökenli Yupiklerde %50.6 oranlarında görülmektedir. Kuzey kutbuna yaklaştıkça yoğunlaşan N haplogrubu, özellikle kuzeyli Türklerde önemli oranlarda görülmektedir. Orta Asyalı Türklerde N haplogrubu %1 ila %10 arasında seyretmektedir. Bu haplogruba Türkiye’de özellikle Oğuz grubu Türklerde rastlanmaktadır.

O haplogrubu: Uygurlar %10.5 [14], Güney Altaylılar %10 [13], Kazaklar %5 [1]

O haplogrubu genel olarak Güney Doğu Asya özelliği taşımaktadır. Nitekim en fazla Çin, Japonya, Kore, Filipinler, Tayland gibi ülkelerde görülmektedir. Ancak önemli miktarda Kazaklarda da bulunmaktadır. O haplogrubu Orta Asya’da Kazaklarda ve Uygurlarda bulunan bir haplogruptur.

Q haplogrubu: Türkmenler %33,8 [9], Özbekler %9,5 [9], Uygurlar %3 [16], Kırgızlar %2.2, Kazaklar %2 [1]

Q haplogrubu, Kuzey ve Güney Amerika yerlilerinde %100’e varan oranlarda görülmektedir. Avrupa ülkelerinde ise %0.5 ila %2.5 oranlarında görülmektedir. Orta Asya Türklerinde Q haplogrubu %1 ila %10 arasında görülmektedir. Ancak Q haplogrubunun Q1a1b (M25) dalı genel olarak Türkmenlerde yüksek oranlarda görülür. Q1a1a1 (M120) dalı ise Moğollar arasında belirginleşen diğer bir daldır. Yine bu haplogrup antik DNA örneği (Q1a) olarak Demir Çağı Altaylarda karşımıza çıkmaktadır. Tunguzlarda %4.2 oranında, Ural grubu Selkuplarda %66.4 [15] oranında görülürken, Sibirya’da yaşayan Dene-Yenisey dil ailesine bağlı Ketlerde %93.7 [15] oranında görülmektedir. Ancak N haplogrubu gibi bu haplogrup da Kuzeyli Türklerde belirli oranlarda görülmektedir.

R1a haplogrubu: Kırgızlar %63.5 [11], Özbekler %27 [9], Kazan Tatarları %20 [6], Gagavuzlar %19 [7], Kazaklar %15 [1], Türkmenler %7 [11]

R1a’nın özelliği Avrasya genelinde görülen bir haplogrup olmasıdır. R1a haplogrubu da J2 haplogrubu gibi Asya’dan Avrupa’ya geniş bir alanda uzanmakta ve özelliği J2’ye paralel bir şekilde kuzeyde daha yoğun görülmesidir. R1a haplogrubu Slavlar ve Almanlar gibi Avrupalı topluluklarda ortalama %50 civarında seyretse de en fazla Kırgızlarda görülmektedir. Bu haplogrubu Türki toplulukların hemen hepsinde makul oranlarda görmek mümkündür. R1a, özellikle Kırgızlarda yüksek oranlarda görülen bir haplogruptur. Bu haplogrup, Slavlardan daha çok Kırgızlarda görülür. Özellikle Altayların kuzeyindeki Türki topluluklarda yoğun görülen R1a’nın alt dalları, Altayların güneyine (Doğu Türkistan) inildikçe Uygurlar ve Özbeklerde oranı düşmektedir. R1a bir bakıma Kıpçak Türklerinde (Kazak/Kırgız/Altaylı) yoğun görülen bir Y-DNA haplogrubudur. Ayrı bir yazımızda R1a’nın Türklerde görülen alt kollarına değinilecektir.

R1b haplogrubu: Başkurtlar %43 [6], Tuymaznsky Tatarları %16 [6], Gagavuzlar %12.5, Özbekler %11,1 [9], Kazaklar %7 [1]

R1b haplogrubu Avrasya genelinde görülmesinin yanısıra, Tuymaznsky Tatarlarında ve Başkurtlarda yaygın bir haplogroup olup, Batı Avrupa’da da yoğun görülmektedir. Türki topluluklar içerisinde en fazla Başkurtlarda görülmektedir. R1b haplogrubu da Türki toplulukların hemen hepsinde dikkate değer oranlarda görülen bir haplogruptur. Bu haplogrubun L23 dalı Orta Asya’nın güneyindeki Türki halklarda ve Türkiye Türklerinde de belirli oranlarda görülmektedir.

R2 haplogrubu: Özbekler %3,1 [9]

R2, Güney Asya’da daha yüksek oranda görülse de Orta Asya Türk halklarında da görülmektedir.

T haplogrubu: Özbekler %1,5 [9]

T haplogrubu Asya, Avrupa ve Afrika’da düşük oranlarda görülen bir haplogrup olmakla birlikte Türklerde de düşük oranda görülen bir haplogruptur.

11. ve 12. yüzyıllarda veya daha öncesinde Orta Asya’dan Batı Asya (Orta Doğu)’ya yapılan göçler sırasında Türkler yukarıda bahsi geçen haplogrupları da beraberinde getirmişlerdir. Günümüz Türkiye’sinde görülen haplogruplar (en çok görülme sırasına göre) J2, R1b, E1, G2, J1, R1a, I, L, N, K, Q, C, H, O, G1’in büyük çoğunluğu bu coğrafyaya 11. ve 13. yüzyıllardaki kitlesel göçler sırasında Orta Asya’dan gelmiştir.

A, B, M, S haplogruplarına Orta Asya’da henüz rastlanmış değildir. A ve B haplogrupları Afrika’da çok yoğun görülür. D haplogrubu mevcut çalışmalarda Orta Asya’da özellikle Doğu Türkistan’da az miktarda Özbekler ve Uygurlarda görülmektedir; D daha çok Çin ve Japonya’da görülen bir haplogruptur. M ve S haplogrupları ise Güneydoğu Asya ülkelerinde yaygındır. Henüz Orta Asya’da M ve S haplogruplarına rastlanmış değildir. Afrika, Orta Doğu ve Güney Avrupa’da yaygın görülen E haplogrubuna ise yine Orta Asya ve Ural-Volga(İdil) bölgesinde rastlanmaktadır.

İlhan Cengiz, www.haplogruplar.com

Y-DNA haplogrup dağılımlarına zamanla yenileri eklenecektir. Mevcut çalışmalardan elde edilen bazı grafikler:

KAYNAKLAR:

[1] KZ DNA Project, FTDNA

[2] Shou et al. 2010, Y-Chromosome distributions among populations in Northwest China identyfiy significant contribution from Central Asian pastoralists and lesser influence of western Eurasians. (List). Samplings.

[3] Wells, Spencer et al 2001, The Eurasian Heartland: A continental perspective on Y-chromosome diversity

[4] Miroslava Derenko et al 2005, Contrasting patterns of Y-chromosome variation in South Siberian populations from Baikal and Altai-Sayan regions

[5] Xue, Yali et al 2006 Male demography in East Asia: a north-south contrast in human population expansion times

[6] Trofimov, the variability of mitochondrial DNA and Y-DNA in populations of Volga-Ural region, 03.02.07, P.111, Institute of Biochemistry & Genetics, Russia

[7] Eupedia, Distribution of European Y-chromosome DNA (Y-DNA) haplogroups by country in percentage

[8] Di Giacomo, F.; Luca, F.; Popa, L. O.; Akar, N.; Anagnou, N.; Banyko, J.; Brdicka, R.; Barbujani, G. et al. (2004). “Y chromosomal haplogroup J as a signature of the post-neolithic colonization of Europe”. Human Genetics 115 (5): 357–371. PMID 15322918

[9] Julie Di Cristifaro, Afghan Hindu Kush: Where Eurasian Sub-Continent Gene Flows Converge, See Table S5.

[10] Battaglia, Vincenza; Fornarino, Simona; Al-Zahery, Nadia; Olivieri, Anna; Pala, Maria; Myres, Natalie M; King, Roy J; Rootsi, Siiri et al. (2008). “Y-chromosomal evidence of the cultural diffusion of agriculture in southeast Europe”.European Journal of Human Genetics 17 (6): 820–30.

[11] Wells RS, Yuldasheva N, Ruzibakiev R, Underhill PA, Evseeva I, et al. (2001) The Eurasian heartland: a continental perspective on Y-chromosome diversity. Proc Natl Acad Sci U S A 98: 10244-10249.

[12] Omer Gokcumen, “Ethnohistorical and genetic survey of four Central Anatolian settlements” (January 1, 2008)

[13] Khar’kov, VN; Stepanov, VA; Medvedeva, OF; Spiridonova, MG; Voevoda, MI; Tadinova, VN; Puzyrev, VP (2007). “Gene pool differences between Northern and Southern Altaians inferred from the data on Y-chromosomal haplogroups”. Genetika 43(5): 675–87.

[14] Michael F Hammer et al 2005, Dual origins of the Japanese: common ground for hunter-gatherer and farmer Y chromosomes Journal of Human Genetics (2006) 51, 47–58; doi:10.1007/s10038-005-0322-0

[15] Tambets, Kristiina et al 2004, The Western and Eastern Roots of the Saami—the Story of Genetic “Outliers” Told by Mitochondrial DNA and Y Chromosomes

[16] Michael F Hammer et al 2005, Dual origins of the Japanese: common ground for hunter-gatherer and farmer Y chromosomes Journal of Human Genetics (2006) 51, 47–58; doi:10.1007/s10038-005-0322-0

[17] Y-DNA Haplogroup F and Its Subclades, 2015

[18] Cinnioğlu C, King R, Kivisild T, Kalfoğlu E, Atasoy S, Cavalleri GL et al. (January 2004). “Excavating Y-chromosome haplotype strata in Anatolia”. Proc Natl Acad Sci U S A. 114 (2): 127–48. doi:10.1007/s00439-003-1031-4. PMID 14586639.

[19] Brook, Kevin A. (2014), The Genetics of Crimean Karaites, Karadeniz Araştırmaları, N: 42, p.69-84

[20] Nasidze et al., (2004)Mitochondrial DNA and Y-Chromosome Variation in the Caucasus

[21] Yunusbayev, Bayazit et al 2006, Genetic Structure of Dagestan Populations: A Study of 11 Alu Insertion Polymorphisms

[22] PLoS One. 2012; 7(3): e34288. Published online Mar 28, 2012. doi:10.1371/journal.pone.0034288 Afghanistan’s Ethnic Groups Share a Y-Chromosomal Heritage Structured by Historical Events, Note:J2a=16.6%, and J2a5=10%. The total J2 is 26.6%. See Table.

[23] Lithuanian Tatars Nobility Project, FTDNA, 37 samples in groups have been retrieved for the pie chart, 12.01.2015.

[24] Dulik, Matthew C. et al 2011, Y-Chromosome Variation in Altaian Kazakhs Reveals a Common Paternal Gene Pool for Kazakhs and the Influence of Mongolian Expansions

[25] Zhong et al, (2011) Extended Y Chromosome Investigation Suggests Postglacial Migrations of Modern Humans into East Asia via the Northern Route, Mol Biol Evol January 1, 2011 vol. 28 no. 1 717-727, See Tables.

[26] Balaresque et al (2015), Y-chromosome descent clusters and male differential reproductive success: young lineage expansions dominate Asian pastoral n.haplogruplar.com/turklerin-genetik-tarihi-orta-asya-gene…/

Kaynak: Osman Altay Güçsav

Kırım'ın Sesi Gazetesi

27 Şubat 2015 Tarihinde hizmet bermege başlağan www.kiriminsesigazetesi.com maqsadı akkında açıklama yapqan Mustafa Sarıkamış İsmail Bey Gaspıralı’nıñ bu büyük mirasına sahip çıqmaq ve onun emellerini yaşatmaqtır. Qırımtatar Türkleriniñ ananevî, körenek, ürf, adet kibi yaşamlarında ne bar ise objektif şekilde Dünya cemiyetine taqdim etilmektir.

One thought on “OĞUZLUĞUN REDDİ ve NEDENİ

  • deniz

    kardesim kusura bakma ama turk-mogol ortak dil teorisini dillendirdikten sonra biraktim okumayi.

    ayrica guneyli – ortadogulu halklar ile bagimizin olmadigi gosteren her turlu bilimsel calismayi desteklerim, isterse sekerden baldan yapilma olsunlar moskof gavuru slavlari ortadogulara tercih ederim.

    birkac on yil sonra turkler ve turkic dil ailesi yeniden yapilandirilacak, o zaman gorusuruz.

Yorumlar kapatıldı.

Pin It on Pinterest