Kırım’ın Jeopolitik Önemi ve Kırım Türkleri
İsmail GÖRGEN
Araştırma Makalesi /
Karadeniz’in Kuzeyinde bulunan Kırım yarımadası stratejik konuma ve elverişli iklime sahip olmasından dolayı her dönemde önemini korumuştur. Türkler de bu topraklara ilk defa Hunlar döneminde gelmişlerdir. Bu süreçten sonra Kırım, Türklerin yaşadığı bir bölge olmaya başlamıştır. Farklı zaman dilimlerinde bölgede devletleşme sürecine giren Kırım Tatarları, özellikle Rusya tarafından engellenmeye çalışılmıştır. I. Petro zamanından itibaren Rus yetkililer Kırım’ı sıcak denizlere inmek için bir üs olarak görmeye başlamışlardır.
Bu amacı gerçekleştirmek isteyen Rusya,
Kırım’ı işgal ederek Karadeniz’de askeri donanmaya sahip olmuştur. Gerek Çarlık Rusya gerekse Sovyet Rusya
döneminde Kırım Tatarları her türlü baskıya maruz kalmışlardır. Hatta İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Almanlarla
işbirliği yaptıkları suçlamasıyla Rusya tarafından topluca Sibirya ve Türkistan’a sürgün edilmişlerdir. Sovyetler
Birliği’nin dağılmasından sonra Ukrayna’nın sınırları içinde kalan Kırım, Rusya’nın güdümünden kurtulamayarak XXI
yüzyıl başlarında yeniden Rus tazyikine maruz kalmıştır. Rusya Ukrayna ile yaptığı anlaşmaları ve bu ülkeye verdiği
borçları bahane ederek Kırım’a yerleşmiştir. Büyük güç dengeleri arasında ezilip horlanan Kırım Türklerinin tek
savunucusu ise Türkiye olmuştur. Yapılan bu çalışmayla Kırım Türklerinin Tarihsel Serüveni ve Kırım Yarımadası’nın
önemi hatıralar, resmi yazışmalar ve telif eserlerden yararlanılarak aydınlatılmaya çalışılmıştır.
Giriş
Kırım’ın Jeopolitik Önemine Kısa Bir Bakış
Kırım, güneyinde ve batısında Karadeniz, doğusunda ise Azak Denizi ile çevrili bir yarımadadır.
Kuzeyinden karaya Orkapı (Perekpo) ile bağlanan Kırım’ın uzunluğu 30, genişliği ise 9 kilometredir.
Yarımadanınkuzeyinden güneyine kadar olan uzunluk 200 kilometredir. Doğubatı yönünde en geniş yeri
320 kilometre olan yarımadanın yüzölçümü 26140 kilometre. Kıyılarında doğal liman görevindeki koylar
gemiler için elverişli bir sığınak vazifesi görmektedir. Dörtte üçü düzlüklerle kaplı olan Kırım’da iklimin de
elverişli olması burada tarım ve hayvancılığı verimli kılmaktadır (Ülküsal, 1980, s. 20). Dolayısıyla
Kırım’ın sahip olduğu potansiyel buraya olan ilgiyi de artırmıştır.
Kırım jeopolitik konumu dolayısıyla Sibirya’nın Karadeniz’e açılan kapısı olmasının yanı sıra Kafkasya ile
Avrupa’yı bağlayan bir merkez durumundadır. Bölge bu öneminden dolayı tarih boyunca birçok devletin
ve milletin uğruna mücadele ettiği yerlerden biri olmuştur. Bilinen en eski yerleşimcileri İran kökenli
Kimmerler olmuştur. Daha sonra bölgede İskitler, Sarmatlar, Alanlar, Germen menşeli Gotlar, Miletliler,
Yunanlılar, Roma, Bizans ve İtalyanlar hüküm sürmüştür. Kırım’a ilk gelen Türk topluluğu ise Hunlar
olmuştur. Hunları Göktürkler, Onoğurlar, Kuturgurlar, Hazar Türkleri ve Peçenekler izlemiştir (Hülagü,
á 1). Bu Türk toplulukları arasında bölgede en fazla Hazarlar, Kıpçaklar ve Kumanlar etkili
olmuştur. Kırım bir süre Cengiz Han’ın büyük oğlu Cuci Han’ın soyundan gelenlerin yönettiğiAltınordu
Devleti’nin hakimiyetinde kalmıştır. Altınordu Devleti’nin gücü sayesinde Rusların güneye inmesi
engellenmiş aynı zamanda Ruslar üzerinde Türk hakimiyeti de tesis edilmiştir. Timur ile Altınordu Han’ı
Toktamış arasında 1391’de Kundurça ve 1395’te ise Terek muharebelerinde Altınordu Devleti büyük bir
yenilgi almıştır. Bu gelişmelerden sonra Altınordu Devleti toparlanamamış ve Kırım, Kazan, Astrahan,
Nogay ve Sibir hanlıklarına bölünmüştür. Rusların güneye inmesinin önünde set oluşturan güçlü bir
evletin parçalanması en çok Rusların işine yaramıştır. Türk devletindeki bu parçalanmadan fırsat bulan
Rus prensleri, Türk saldırılarına karşı koyma ve Türklere karşı saldırıya geçme imkanına sahip olmuştur
s{ 26). Bu gelişmeler Rusya’yı Osmanlı Devleti ile karşı karşıya getirmiştir.
XV. yüzyıl ortalarında bağımsızlığını ilan eden Kırım Hanlığı, Cenevizlere ve Moskova’ya karşı Osmanlı
Devleti’nin desteğini almıştır. Ancak 1550’lerde Kazan ve Astrahan’ı ele geçiren Ruslar, Karadeniz
üzerinden sıcak denizlere inebilmek için Kırım’ı ele geçirme planları yapmaya başlamıştır (Baczkowski,
s{v u ä döneminde Çarlık Rusya,bu hedefine ulaşabilmek için Osmanlı Devleti’ne savaş
açmış ve Osmanlı Devleti’nin koruyuculuğundaki Kırım ve Kefe’yi işgal etmiştir. Rusya’nın uygulamalarına
karşı gelen halk tutuklanmış, sürgün edilmiş ya da uygulamalara dayanamayarak vatanlarından göç etmek
zorunda kalmışlardır. Böylece Karadeniz’e çıkma hedefine ulaşan Moskova, Kırım’a Rusları (Slavları)
yerleştirme politikasına başlamıştır. Kırım’dan sonra Karadeniz’deki hâkimiyetini güçlendirmek isteyen
Rusya, XIX. yüzyıl ortasında Osmanlı Devleti’ne yeni bir savaş açmıştır. Kırım Savaşı da denen bu savaşta
Osmanlı Devleti İngiltere ve Fransa’yı da yanına alarak Rusya’nın Karadeniz’de yayılmasını engellemiştir.
Bu süreçle beraber Moskova’nın Kırım Tatarlarına olan baskısı daha da artmaya başlamıştır.
Birinci Dünya Savaşı’nın sonlarında Rusya’da Bolşevik İhtilalı’nın çıkması Kırım Tatarlarında bağımsızlık
ümitlerinin doğmasına yol açmıştır. Nihayetinde örgütlenen Kırım Tatarları 26 Aralık 1917’de Kırım Tatar
Cumhuriyeti’ni kurduklarını ilan etmişlerdir. Geçen birkaç yıl içinde de Kırım, Alman birliklerinin, Çarlık
Beyaz ordularının ve Bolşevik Kızıl ordularının çatışma alanına dönüşmüştür. Bu çatışma ortamında zarar
gören yine Kırım Türkleri olmuştur. Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra Bolşeviklerin ko trolüne giren
Kırım, 1921’de Lenin tarafından Sovyetler Birliği’ne dahil edilmiştir (Goldstfin, 1977, s. w s
enin’den sonra Sovyet Rusya’da yönetime gelen Stalin döneminde Kırım Tatarları açlık, sürgün, ölüm ve
baskıya mahkûm edilmiştir. İkinci Dünya Savaşı’nda 1941 sonlarında Kırım, Almanların eline geçmiştir.
Almanlar bölgeyi ele geçirdikten sonra Kırım Türklerine önce milli, dini ve kültürel özgürlükler
tanımışlardır. Ancak daha sonra Kırım Tatarlarının işgücünden istifade etmek için onları fabrikal
çalıştırmak üzere batıya,Ruslara karşı savaşmak için de cepheye sürülmüşlerdir. 1944’te Kırım’ın tekrar
arın eline geçmesiyle Stalin’in kararnamesi üzerine Kırım Tatarları, Almanlarla işbirliği yapmakla
suçlanarak Sibirya ve Türkistan’a sürgün edilmiştir. Stalin’in ölümünden sonra 1954’te Moskova’da
yönetime gelen Kruşçev, Kırım’a Özerk Cumhuriyet Statüsü tanıyarak buranın Ukrayna Sovyet Sosyalist
Cumhuriyeti’ne bağlandığını açıklamıştır. 8 Aralık 1991’de Ukrayna’nın, Sovyetler Birliği’nden ayrıldığını
açıklaması üzerine Kırım, Sovyet Rusya’nın dışında Ukrayna Devleti’ne bağlı özerk bir bölge olma vasfını
afaza etmiştir. Ancak Rusya, Kırım’ı elden çıkarmak istememiş bunun için Ukrayna’ya kredi açarak ve
Ukrayna’nın Karadeniz’e çıkan önemli limanlarını belirli süreliğine kiralayarak
çalışmıştıräKırım ile ilgili bu sürece nasıl gelindiği konusunda ayrıntılara girecek olursak Kırım Hanlığı’nın
kuruluşuyla başlamamız uygun olacaktır.
Kırım Hanlığı
Kırım, Altınordu Devleti’ninyıkılma sürecine Kırım Hanlığı, Hacı Giray önderliğinde 1438’de
bağımsızlığı ilan etmiştir(Genç vd., 1992: 1 Kırım Hanlığı 1441’de parasını bastır
yolunda önemli bir adım atmıştır Kırım Hanlığı, Kırım Yarımadası dışında Taman ve Kabartay illeri
Kıpçak Bozkırı’nı,Azak Denizi’nden Dnyestr Nehri’ne kadar Nogay ü ; kuzeyde Don, Özü
nehirleri arasındaki Don Kazakları bölgelerini ve ’a kadar olan yerleri kapsamaktaydı (Ülküsal,
s{z t Bu denli geniş ve önemli bir coğrafyadaki Türk varlığı Slavları rahatsız etmiştir. Cenevizliler
de bu coğrafyanın nimetlerinden yararlanmak için Karadeniz’deki ticari potansiyellerini artırmaya
çalışmışlardır.
İstanbul’un 1453’te Fatih Sultan Mehmed tarafından fethedilmesi Cenevizlilerin Karadeniz ve Kefe
üzerindeki hakimiyetini önemli ölçüde sarsmıştır. İstanbul’un Fethiyle Boğazların kontrolünün Tamamen
Osmanlı Devleti’nin eline geçmesiyle Ceneviz’in Karadeniz’deki ticaret merkezi Kefe ile irtibatını
ODÜ Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi / ISSN: 1309-9302 / dergipark.org.tr/tr/pub/odusobiad ∙
285
görülmüştür. Nihayetind 1454’te Fatih Sultan Mehmed ile Hacı Giray arasında Kefe’nin kuşatılıp
fethedilmesini içeren bir anlaşma yapılmıştır (Öztürk, 200, s. t äAnlaşma çerçevesinde Osmanlı
donanması denizden Kırımlılar da karadan 1457’de Kırım’ın güney kıyılarını ve Kefe ş
kuşatmışlardır. Osmanlı Devleti’ne
Kırım Hanlığı’na vergi vermeyi kabul etmişlerdir(Ülküsal, 1980, s. t Böylece Karadeniz bir Türk gölü
durumuna gelmiştir.
Hacı Giray1466’da yatını kaybetmiş böylece Kırım Hanlığı’nda Mengli Giray’ın 1478’de tahta çıkışına
kadar sürecek olan fetret devri başlamıştır(Hülagü, 2012á vHacı Giray’ın ölümünden sonra
arasında yaşanantaht mücadelesinin ilk
Giray kazanmıştır. Mengli Giray’ın hakimiyet sağlamasıyla Nur Devlet Cenevizlilere sığınmış ve onlar
tarafından hapsedilmiştir. u mücadele daha çok Cenevizlilerin işine yaramış böylece hanlığın siyasi
kontrolü Cenevizlilerin eline geçmiştir. Bu durumda Mengli Giray, Cenevizlilerin sözünden çıkamaz
duruma gelmiştir. Cenevizlilerin baskılarının yanı sıra Moskova, Litvanya ve Altınordu’nun baskısı Kırım
Hanlığı’nı iyice yıpratmıştır(Öztürk, 2012, s. z u a) önderliğinde Kefe’deki Tatarların
önde gelenleri Kırım’da yaşanan taht entrikalarına ve dış baskılara bir son verilmesi amacıyla Osmanlı
Devleti’nden yardım talebinde bulunmuşlardır ä niz’i kontrol altına alma çabasında
s 1481) öncelikle Karadeniz’in güney sahillerinin kontrol altında tutulması için
1462’de Trabzon’u fethetmiştir(Hülagü, 2012, s. v Trabzon’un fethinden sonra
1475’teGedik Ahmet Paşa’yıKırım sahillerinin alınmasıiçingörevlendirmiştir. Böylece Gedik Ahmet Paşa
kumandasındaki Osmanlı ordusu, Haziran 1475’in ilk haftası ’yi fethedilerek Kerç, Sudak ve Balıklağo
ele geçirilmiştir. Osmanlı Devleti’nin desteğiyleKırım’da Cenevizlilerin gücü kırılmış ve
’ın hakimiyeti güçlenmiştir(Öztürk, 20 rt z u Osmanlı Devleti Kırım’
gönderilmeye başlanmıştır. Osmanlı Devleti bölgedeki şehir ve kaleleri elinde tutarak RuslarınKırım’a,
’e inmesini engellemeye çalışmıştır(Ülküs á s{ u Bu süreçten sonra Osmanlı
Devleti ile Kırım Hanlığı arasındaki ilişkiler Fatih Sultan Mehmet ve Kırım Hanı Mengli Giray arasındaki
anlaşma çerçevesinde yürütülmüştür. Bu anlaşmaya göre:
Kırım Hanları tarafından yönetilecek Kırım Hanları, Kırım Kurultayı’nın teklifi ve Osmanlı padişahının onayı ile atanacak
, Osmanlı padişah tarafından görevden alınabilecek fakat idam edilemeyecek Osmanlı padişahı, Kırım hanlarını orduları ile birlikte yardıma çağırabilecek Kırım Hanları, Osmanlı Devleti’nin onayı olmadan başka devletlerle anlaşma yapamayacak
Kırım Hanları adlarına para bastırabilir ve hutbe okutabilirä IV. İvan’ın1547’de Rusya’nın ilk Çarı (İmparatoru) nvanıyla taç giym Moskova kendini, yıkılan Bizans’ın mirasçısı olarak görmeye başlamıştır(İnalcık, 1948, s. v r Bu süreçten sonra Rus Knezleri “Çar” ünvanını kullanmaya başlamıştır á s t tr u dönemde Kırım Hanlığı ile Moskova
arasında Kazan ve Astrahan üzerindeki mücadele en şiddetli döneme girmiştir. Rusya, 1552’de
Kazan’ı işgal etmiştir. Astrahan’da 1556’da Rusların eline geçmiştir. Böylece Moskova’nın nüfuzu
Kafkaslara ve Karadeniz’e ulaşmıştır.Böylece1300 yıldır Türk yurdu olan Doğu zkırlarında
hakimiyet Slavlara geçmiştir(İnalcık, 1948, s. v r Bu gelişmelerle Rusya Karadeniz ve Osmanlı Devleti
sınırlarına dayanmıştır. Rusya’nın güneye, sıcak denizlere inmesinin önünde bir tek Osmanlı Devleti
kalmıştır. Bu süreçten sonra Rusya hedefine ulaşmak için Osmanlı Devleti ile mücadelelere girişmiştir.
Kırım’ın Ruslar Tarafından İşgali
Moskova’da ’nun çıkmasıyla Rusya’nın Osmanlı Devleti’ne karşı faaliyetleri hız kazanmıştır.
Rusya’nın Karadeniz’e inmesi gerektiğini düşünen ä Petro’nun emriyle Rus ordusu1695’te Azak
saldırmış ancak bunda başarılı olamamıştır Azak kalesine ikinci saldırıyı 1697’de gerçekleştiren Rus
ordusu bu defa kaleyi ele geçirmişlerdir á s{{ t r1700’de Osmanlı Devleti ile Rusya arasında
yapılan İstanbul Anlaşması’ Rusya, Osmanlı Devleti’nden Azak Kalesi’ni almış ve Rusya’ya İstanbul’da
imîbir elçi bulundurma hakkı tanınmıştır. Ruslar, Azak Denizi’ne ayak basınca “Azak Donanması” adıyla
osunu kurmuşlardır s { x ä sy1796) Rusya’nın
sıcak denizlere inmesi gerektiğini düşünmüştür. Osmanlı Devleti’nin zayıflığından istifade ederek
Rusya’nın emellerine ulaşabileceğini düşünmüştür. İlk Kırım işgal edilip Karadeniz’
Boğazlar ile İstanbul Denizi’ndeki adalar ele geçirilecekti. Sözde bir Grek Devleti kurmak suretiyle
lı Devleti’ni ortadan kaldırarak “Türk meselesini” halletmiş olacaktı ä z t
ty ä r{ Dördüncü, 2001, s. y á s ’de anlı Devleti’ne savaş açmış uzun mücadeleler
cunda 1771’de Kırım’ı veKefe’yi işgal etmiştir. Böylece Rusya Karadeniz’de iki stratejik nokta
geçirmiştir(Keleş, 2008á w äOsmanlı Devleti ile Rusya arasında12 Temmuz 1774’te Küçük Kaynarca
Antlaşması imzalanmıştır ä ä y s rt äs y Bu anlaşma ile
286
.
Görgen, İ., (2022). “Kırım’ın Jeopolitik Önemi ve Kırım Türkleri” ODÜSOBİAD 12 (1), 283-300, Doi:
10.48146/odusobiad.1073217
Karadeniz’de kendi ticaret ve harp gemilerini inşa etme ve ticaret gemilerini serbestçe boğazdan geçirme
hakkı elde etmiştir. Küçük Kaynarca Antlaşması ile Kırım, Osmanlı Devleti’nden koparılmıştır eleş,
á s w eden Şahin Giray,Rusların desteğiyle hanlığını ilan etmiştir
trr t u Bu gelişmelere karşı olan halk 1781’de isyana başlayınca Şahin Giray ara sığınmıştır.
Bu isyanı bastırma girişiminde bulunan Potemkin otuz bin Kırım Türkünü katletmiştir. Şahin Giray,
Rusya’nınUkrayna valisi Potemkin’in desteğiyle tekrar Kırım’a dönmüştür (Genç vd., 1992, s. t
Katerina’nın çabalarıyla 1783’te Kırım’ı kendi topraklarına katmıştır(Keleş, 2008á ä s u s
1783’te II. Katerina yayınladığı bir bildiride; Kırım Hanlığı’nın ortadan kalktığını ve onun arazilerinin
Rusya İmparatorluğu’na ilhak edildiğini ilan etmiştir. Kırım Tatarlarının, imparatorluğun diğer tebası ile
eşit muamele göreceğiniá özel mülkiyetin, camilerin ve dini inançların tında olduğunu
bildirmiştir. Kırım’da tamamen Ruslara ait olan askeri idarenin yanında sivil idareyi yürütmek üzere
“Kırım Mahalli Hükümeti” (Kırımskoe Pravitelstvo) kurulmuştur. işgali sonrası mirzaların birçoğu
Kırım’dan kaçmış bazıları da Rusya tarafından sürgün edilmiştir. Geri kalanlar da 1784’te
aristokrasisine dahil edilmiştir. Böylece bu mirzalar halkının nazarındaki
ziyade Rusya’nın Tatar Türkleri üzerindeki hakimiyet aracı olarak görülmeye başlanmıştır(Kırımlı, 1996,
yBu durumda Türk halkının bu kişilere ve Rus idaresine güveni kalmamıştır.
Rus General Potemkin, 70.000 Slav’ıKırım’ayerleştirerekTatar Türklerinin ve mülkler bu kişilere
vermiştir s { s ’da Kırım Tatarlarının 313.989 hektarlık arazisi Rus asillerine
verilmiştir s{á s Kırım Tatarları, Kırım’a yerleştirilen Slavların, ların, Bulgarlarıná
Yahudilerin baskısı bölgedentopluca göç etmeye başlamışlardır { {
x 1785’ten 1800 yılına kadar devam eden Türk göçleri sırasında yaklaşık kişiKırım’ı terk
Anadolu ve Rumeli’yeyerleşmiştir { { s Abdullah Saydam’a göre ise buralara göç
edenlerin sayısı w r r rolduğu belirtilmektedir. Bu da Kırım’daki Türk nüfusun %33’ün tekabül
{ { x Kırım’daki Rus hakimiyetinin ilk on yılındaKırım Tatarlarının %75’i
baskısı sonucu Kırım’ı terk etmek zorunda kalmıştır(Kırımlı, 1996, s. s ’deimzalanan Bükreş
Antlaşması ile Bucak’ın da elden çıkması üzerine Kırım Hanlığı’nın bütün toprakları Rusların eline
geçmiştir(Genç vd., 1992, s. u Ruslar, Kırım’ı ele geçirdikten sonra bölgede Türkle
medeni ve siyasi haklar tanımamış hatta azı yasaklamıştırä
Tatarların şirket larında zorluklar çıkarılmış ve mülk sahibi olmaları yasaklanmıştır á s {
y İlk etapta milli vedini özgürlükleri ellerinden alınmaya çalışılan Türk halkı şimdi de özel mülkiyetten
mahrum bırakılmıştır.
Rus işgalini takip eden yıllardaRus Çarlığı, Kırım’da Tatarlarınkültürel ilişkilerini yansıtan maddi
değerler etmeye yönelik faaliyetlere başlamıştıräÖncelikle Türkçenin izlerini taşıyan yer adları
değiştirilerek buraların antik çağlardaki yer isimleri kullanılmaya başlamıştır. Rus Hükümeti, Tatarların
Hıristiyanlaştırılmasınaçalışmıştır. Böylece Kırım yoğun olarak yürütüldüğü
bir yer durumuna gelmiştir. Buradaki yabancılar Tatarca öğrenmiş
yürütmüşlerdir. İslam dinini te türbe gibi saldırıya uğrayarak yakılmış,
yıkılmışá işyerine çevrilmiştir(Başer, 2010, s. v Dolayısıyla hiçbir siyasi ve askeri amaç
gütmeyen ibadethanelere dahi tahammül edilmemiştir.
Kırım Tatarlarının okullar vasıtasıyla Ruslaştırması için 1827’de Akmescit Gimnazyumu (
bünyesinde özel bir bölüm açılmıştır. Bunun yanı sıra Tatar çocuklarını Rus eğitim sistemine çekebilmek
için1837’deBahçesaray ve Karasubazar’da mahalli Rus kilise okullarında Tatar çocukları için özel sınıflar
açılmıştır. Fakat bu okul da Kırım Tatarları tarafından ilgi görmemiştir(Kırımlı, 1996, s. s
idaresinin Kırım Tatarlarını siyasi, dini ve kültürel asimilasyon çalışması dur durak bilmeden devam
etmiştir.
Kırım Savaşı
Rusya’nın Karadeniz kıyılarındaki faaliyetleri Osmanlı Devleti’nin yanı sıra İngiltere ve Fransa’yı da
tedirgin etmiştir. Bunun üzerine İngiltere ve Fransa filosu Türk sularına girerek 2 Haziran 1853’te
Çanakkale Boğazı’na yakın bir yerde demirlemişlerdir 1853’te Osmanlı Devleti’ne savaş
açmıştır.Karadeniz’de Rusların deniz gücünün Osmanlı deniz gücünden üstün olması veRusların rahatça
Boğazları geçerek Akdeniz’e inme ihtimali İngiltere ve Fransa’yı endişelendirmiştir (Kocabaş, 1989, s.
äBunun üzerine İngiliz, Fransız ve Türk birl 1854 yazında Kırım’a doğru ilerlemişlerdir
ä ä s s ur ä r w Rusya, Kırım Tatarlarının Osmanlı Devleti ve Müttefiklerle işbirliğine
endişe ederek Kırım Tatarlarına karşı sıkı ler almıştırä Kırım’ın bütün
Osmanlı Devleti ile gizli münasebetler kurmakla suçlanan muşturä
bu insanlar arasında çocuklar ve yaşlılar da bulunmaktaydı (Kırımlı, 1996, s. s
gelişmelerden üzerine Sivastopol Şehri 11 aylık muhasaradan sonra 10 Eylül 1855’te düşmüş
ODÜ Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi / ISSN: 1309-9302 / dergipark.org.tr/tr/pub/odusobiad ∙
287
Kasım’da barışı kalmıştır. arış görüşmeleri 25 Şubat 1856’da Paris’te başlamıştır.
Yapılan görüşmeler sonu nda 30 Mart 1856’da Paris Anlaşması imzalanmıştır(Kocabaş, 1989, s. t x
Paris Anlaşmasına göre; Karadeniz tarafsız olacak, Osmanlı Devleti ve Rusya burada savaş gemisi ve
tersane bulundurmayacaktı. Boğazlar bütün devletlerin savaş gemilerine kapalı alacaktı. Tuna Komisyonu
ticaret serbest olacaktı. Her iki tarafta savaşta aldıkları yerleri geri verecekti. Kırım,
Rusya’ya, Kars ise Osmanlı Devleti’ne á r r ä t z Bu anlaşmaya göre Rusya
Kırım hâkimiyetinipekiştirmiş,Osmanlı Devleti’nin toprak bütünlüğü ise İngiltere ve Fransa tarafından
garanti altına alınmıştır.
Kırım Tatarlarından askeri anlamda istifade etmek isteyen Rusya, 1874’te Kırım Tatarların
askerlik şartı getirilmiştirä rum Kırım Tatarlarının tepkisine yol açmıştır İtirazlara rağmen
Ruslar tarafından Kırım süvari bölüğü kurulmuş u bölük daha sonra tümene dönüştürülmüştür
(Kırımlı, 1996, s. u Kırım Tatarları Rusya’nın savaşlarda Türkleri ön saflarda cepheye sürmesinden
endişe duyduğu için bu uygulamaya karşı çıkmıştır. Rusya’nın Karadeniz’de siyasi ve askeri açıdan
güçlenmesi Kırım’daki Tatarlar üzerinde daha fazla baskı uygulamasına yol açmıştır. Bu baskı ve
zorlamadan bunalan Kırım Türkleri de bölgeden hızla göç etmeye başlamıştır. Rusya’nın uyguladığı
- yüzyıl başlarına kadar 1.200.000 kişi Kırım’ı terk etmiş s{{ s
rakam Rusya’nın bölgede katlanılamayacak derecede baskı kurduğunu açıkça göstermektedir.
İsmail Gaspıralı’nın Faaliyetleri
Rusya’nın uyguladığı politika sonucu Kırım Tatarlarının nüfusu sürekli azalmış, eğitim sistemleri
ştırılmaya çalışılırken bu topluluğun içinde Kırım ve bütün Asya Türkleri için manevi bir lider ortaya
çıkmıştır. Bu kişi Rusya Türklerinin milli açıdan canlanmasında büyük rol oynayan Türkiye’de daha sonra
ortaya çıkacak Ziya Gökalp gibi Türkçü ve reformcu olan Gaspıralı İsmail Bey (Rus Literatüründe İsmail
ä İsmail Gaspıralı 1879’da gazete çıkarmaya çalışmış fakat Rus idaresi buna izin
vermemiştir. 1881’de TavridaGazetesi’nde Rusça olarak yayım makalesinde kendi programını ilan
etmiştir. İsmail Gaspıralı bu s{ w
Milli okulların geliştirilmesi ve eğitimde reform yapılması,
Milli eğitim merkezlerinin ekonomik açıdan desteklenmesi için Cemiyet lerin kurulması
Bütün Türklere ortak dilde hitap milli basının kurulması,
Müslüman hayat tarzının modernleştirilm
Müslüman kdının hürriyete kavuşturulması,
Milli aydınlarınyetiştirilmesigerektiğini savunmuştur.
Gaspıralı’nın düşüncesinin temelini Rus İmparatorluğu’ndaki Türklerin ortak milli ve dini şuur etrafında
birleşmesi toplumları reforma tabi tutularak modernleşme yolunda karşı karşıya oldukları
problemlere çözüm oluşturmaktadır (Kırımlı, 1996: 59). İsmail Gaspıralı Türkdünyasının
“Dilde, Fikirde ve İşte Birlik”düşüncesi çerçevesinde hareket etmesi gerektiğini savunmuştur. İsmail
Gaspıralı, 1883’te Tercüman (Perevotçik) adlı gazetesini bir kısmı Türkçe bir kısmı da Rusça
çıkarmaya başlamıştıräGaspıralı i 1884’te Bahçesaray’da aç k çağdaş usullerde eğitime
başlamıştır s{á w İsmail Gaspıralı geri kalmış milletlerin öncelikle ilim
alanlarında iyi yetişmiş insanlara muhtaç olduklarına inanmıştır. Rusya Müslümanlarını yazarlıkta
yenileşme hareketine htiyaç duyduğunu düşünmüştür. Bu sebeple Usulü Cedid
ortaya atmıştıräGaspıralı’nın çabasıyla kısa zamanda bu usul üzerine ders verenokulların sayısı beş bini
bulmuştur (Ülküsal, 1980, s s w Bu dönemde Türkiye’de Kırım’a giden öğre ü Cedid
okullarındaKırım çocuklarına ders vermeye başlamışlardır. Her Usulü Cedid Türkiye’den gelen
öğretmen görev almıştır(Kırımlı, 1996, s s Dolayısıyla Osmanlı Devleti, Kırım Türklerinin
kültürel ve ilmi yönden gelişmesine büyük katkılar sunmuştur.
göre Kırım’ın toplam nüfusu v v uiken bu nüfusun 199.837’si Müslüman (Kırım
Tatarı), 177.984’ü ise Hristiyan’dır. Bu nüfus içinde 1905’e Tatar okullarının sayısı 34’e
öğrencilerinin sayısı da 988’e yükselmiştir Kırım’ın nüfusunun çoğunluğunu Türkler oluşturduğu için
Usulü Cedid programı burada büyük ilgi görmüştür.
İsmail Gaspıralı, 1851’de Kırım Yarımadası’nda Bahçesaray’ın Avcı Köyü’nde çocuğu olarak doğmuştur. Eğitimini
Moskova’da Rus okullarında tamamlamıştır ıca Fransa ve Türkiye’de bulunmuştur sy1881 yılları arasında Bahçesaray’da
ilkokul öğretmeni ve belediye başkanı olarak görev yapmıştır. 1879’da gazete çıkarma teşebbüsünde bulunmuş
buna izin vermemiştir. 1881’de Tavrida Gazetesi’nde Rusça olarak yayınlanan makalesinde kendi programını açıklamıştır. İsmail
spıralı burada: 1 eğitimin desteklenmesi için hayır kurumlarının oluşturulması Kadın ve erkeklerin ay ı derecede eğitime
tabi tutulmasıá Bütün Türklere ortak dilde hitap edecek milli basının faaliyete geçirilmesiá Müslüman hayat arzının
modernleştirilmesi, 5Müslüman kadının hürriyete kavuşturulması, 6 Milli aydınlar yetiştirilmesi gerekliliğini savunmuştur.
konuda daha fazla bilgi için bkz. á
288
Japon Savaşı’nda Kırım Tatar gençlerinin kendileri için bir anlam ifade etmeyen binlerce
kilometre uzaklıktaki bir yerde savaşmaları ve cepheden gelen çok sayıdaki ölü ve yaralı haberleri
Kırımlılar arasında büyük bir huzursuzluğa sebep olmuştur(Kırımlı, 1996, s. x Türkler tarafından savaş
günle programı radikal milliyetçi olan “Hürriyet Partisi” kurulmuştur. Kırım’da
genç tatarlar harekete geçerekRus idaresi tarafından larının
istemişlerdir. Genç Tatarlar Türk halkına Ruslarla eşit muamele edilmesi talebinde bulunmuşlardır. Genç
s{’te ’de açık bir gösteri düzenlemişlerdir s{ {
Rusya İmparatorluğu’ndaki Türk müslümanlarının siyasi bir yapı etrafında birleşmeki çin ciddi adımlar ilk
defa bu dönemde atılmıştır. Bu amaç çerçevesinde Nijniy Novgorod’da 28 Ağustos 1905’ e Birinci Bütün
Rusya Müslümanları Kongresi toplanmış ve başkanlığına da İsmail Gaspıralı seçilmiştir. Bu toplantıda
müslümanlar arasında ortak siyasi ve sosyal hakların korunması için bir ittifakın kurulması
benimsenmişti 3 Aralık 1905’te da Akmescit’te Bütün Kırım Müslümanları Kongresi toplanmıştır.
Kırım Tatar toplumunun her tabakasından 700’ü aşkın delege katılmıştır. Kongrede ele alınan
asıl konutopraksız köylülere toprak temini, vakıflar mesele üesseselerin idares
ılması olmuştur. 30 Ocak 1906’da yapılan İkinci Bütün Rus Müslümanları Kongresi St. Petersburg’da
yapılmıştır. Bu kongreye katılan 108 delegeden 14’ü Kırım’dan gelmiştir. Kongre gündeminin temel
konuları “İttifak’ı Müslimin”in programının hazırlanması ve işbirliği yapılacak Rus partisinin
belirlenmesiydi. Kırım delegasyonunda bazıları Kadetlere, bazıları ise Oktyabristlere meyillilerdi. İkinci
Bütün Rusya Müslümanları Kongresi’nin kararlarını müzakere etmek amacıyla 7 Mart 1906’da
Akmescit’t bütün Kırım çapında bir müslüman kongresi toplanmıştır. Kongreye yaklaşık 100 kişi
katılmıştır. Kırım Kongresi İkinci Bütün Rusya Müslümanları Kongresi’nin kararlarını kabul ederek
yakındaki Duma seçimlerinde Kadet Partisi ile işbirliği yapmaya karar vermiştir.
Üçüncü Bütün Rusya Müslümanları Kongresi 29 Ağustos3 Eylül 1906 tarihleri arasında Nijniy
Novgorod’da yapılmıştır. Öncekilerden farklı olarak bu kongre için resmi alınabilmiştir. O güne kadar
Rusya’da yapılan en geniş kongre olan bu kongreye imparatorluğun her yanından 800 delege katılmıştır.
Kongre gündeminin birinci maddesi İttifakı Müslimin’in legal bir siyasi parti haline dönüştürülmesi
olmuştur. Gaspıralı’nın itirazına rağmen Yusuf Akçura partileşmeyi savunmuştur Bunun üzerine
siyasi parti kurulması ve yönetimlerin ıslah edilmesi karalı alınmıştırä lınan
rahatsız etmiş ve Kırım Tatarlarının kısıtlanması için Rus Hükümeti
tarafından sıkı tedbirler alınmıştır (Kırımlı, 1996, s. z Rus idaresinin baskılarına rağmen Tatar
faaliyetlerini sürdürmüşlerdir. Gaspıralı, Bahçesaray’ı Milli Hareketin merkezi olarak belirlemiştir. Genç
Tatarların merkezi ise Karasubazar’dı. Genç Tatarlar, fikirlerini önce “uçkun” adlı broşürle daha sonra
1906’daBahçesaray’da haftada iki defa çıkardıkları “Vatan Hadimi” adlı gazeteyle yaymaya çalışmışlardır
s {{ 132). Garpıralı’nın bu faaliyetleri Osmanlı Devleti tarafından da takdirle karşılanmıştır
ä r v s äss ää1908’de İstanbul’da Kırım Tatarlarının faaliyetleri sonucu
Çelebi Cihan önderliğinde “Kırım Talebe Cemiyeti” kurulmuştur. Bu cemiyetin üyeleri arasından bir grup
’da“Vatan” adlı gizli bir siyasi teşkilat kurmuşturä “Vatan Teşkilatı”nın üyeleri 19111912 yıllarında
Rusya’da yeni bir ihtilal için şartların hazır olduğu kanaatine vararak halk arasında yaymak için
harekete geçmiş s{{ s u Balkan Savaşları s{1913) Kırım’daki Müslümanlar
arasında Osmanlı taraftarı duyguların ön plana çıkmasını sağlamıştır. Kırım Tatar heyeti Çar II. Nikolay’a
başvurarak bu savaştaki yaralı Osmanlı askerleri için yardım toplanması talebinde bulunmuş . Böylece
başlatılan ve bir anda bütün Kırım çapında büyük ilgi göre
dönüşmüştür. Bu durumdan endişelenen Rus yetkililer bir hafta olarak belirlenen kampanya süresini üç
güne indirmiştir. Yardım kampanyasının yanı sıra Tatar gençleri gizlice Türkiye’ye giderek Osmanlı
ordusuna katılmıştır (Kırımlı, 1996: 230). Dolayısıyla Ruslar her fırsatta Kırım Tatarları ile Anadolu
Türklerinin dilde, fikirde ve işte birlik olmasını engellemeye çalışmıştır.
İsmail Gaspıralı’nın Rusya Türklerinin uyanması ve milli olarak gelişmesinde önemli rol
oynamıştır. 1914’te Gaspıralı’nın ölümünden sonra 1918’e kadar Hasan Sabri Ayvaz öncülüğünde
“Tercüman” çıkartılmaya devam etmiştir s {{ w Ancak Rusya, “Kırım Tatarlarının Ruslarla
kaynaştırılması ve Ruslaştırılması” faaliyetine devam etmiştir. Bu amaçla 1918’e kadar
okullarının sayısı 68’e ulaşmıştır (Kırımlı, 1996: 34). Bu okullarda Tatar çocuklarına Rus dil, din ve
kültürü aşılanmaya çalışılmıştır.
Birinci Dünya Savaşı Sürecinde Kırım Tatarları
Birinci Dünya Savaşı’nın 1914’tepatlak vermesiyle Kırım Vatan Cemiyeti üyeleri arasında Rusya’da
“inkılabın” artık çok yakın olduğu maya başlamıştır Kırım Tatarları federal esaslara göre
yeniden kurulacak olan Rusya’da muhtariyet elde etme ümidine kapılmışlardır(Kırımlı, 199 x t w
gelişmeler çerçevesindeİstanbul á a’daki Kırım Tatar talebe
ODÜ Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi / ISSN: 1309-9302 / dergipark.org.tr/tr/pub/odusobiad ∙
289
Kırım’da bir araya gelmiştirä 1914 Eylül’ünde Akmescit’te Vatan Cemiyeti’nin ve diğer
grupların liderlerinin katılımıyla gizli bir toplantı yapılmıştır Bu gelişmeler üzerine Rus İçişleri Bakanı
Nikolay Alekseyeviç Maklakov yetkililere bir talimat göndererek Müslüman arasında İslamist
Türkistlere karşı en kararlı ve kesi dbirlerin alınması emrini vermiştirä
Birinci Dünya Savaşı başladıktan sonra Kırım Müftüsü Adil Mirza Karaşayskiy vatanın Avusturya
lmanlara karşı savunulması için bütün halkın mücadeleye girişmesi gerektiğini
bildirmiştir. Birinci Dünya Savaşı boyunca Kırım Tatar askerlerinin çoğu Kırım süvari
alayındabir kısmı dapiyade olarak savaş yer almıştır. Gerek süvariler gerekse piyadeler savaş
süresince batı mücadele etmişve burada çoğunlukla Avusturya Macaristan ordularına karşı
savaşmışlardır. KırımSüvari Alayı Albay Sergey A. Drobyazgin’in kumandasında savaşlara katılmıştırä
Kırım Süvari Alayı askerleri savaş boyunca kendilerine verilen görevi başarıyla yerine getirerek büyük
fedakârlık sergilemişlerdir
’te aralarında Yusuf Akçura’nın duğu Rusya İmparatorluğu’ndan gelme bazı tanınmış
mülteci Türk aydınlar Rusya’daki Tatarların haklarınımüdafaa için bir komite kurmuşlardırä
Kırım’da milliyetçiler mişRus yetkililerin dikkatini çekm
şkilatlarını genişletmeye çalışmışlardır. Bolşevik İhtilali’nin patlak vermesine kadarki süreçte
Vatan Cemiyeti, Kırım’ınşehir ve köylerinde teşkilatlanma çalışmalarını başarıyla sürdürmüş türä
Rusya’da 1917’de Bolşevik İhtilali başladığında Kırım’ın hemen her köyünde Vatan Cemiyeti ile bağlantılı
en az bir inkılâpçı milliyetçi hücre teşkil edilmiş durumdaydı. Mart 1917’de ihtilal çıkar çıkmaz mahalli
hücreler zaman kaybetmeden harekete geçmiştir. 7 Nisan 1917’de it’te “Bütün Kırım
Müslümanları Kongresi” toplanmıştır. Kongre başkanlığına kongrede hazır bulunmadığı halde Nu
Çelebi Cihan’ı seçen Kırım Müslümanları Merkezi İcra Komitesi derhal yarımadadaki bütün Kırım Tatar
işlerini üslendiğini ilan etmiştir (Kırımlı, 1996: 251). sonucunda 20 Eylül 1917’de
Bolşevikler Petersburg’da yönetimini ele geçirmişlerdir Bolşevikler kendilerine taraftar toplamak
için her milletin hatta azınlıkların bile ayrılma haklarının olduğunu
bildirmiştir. Bolşeviklerin bu tutumu Kırım Türklerini ümitlendirmiştir (Ülküsal, 1980:
s x Özellikle Bolşevik İhtilali’nin önderleri olan Lenin ile Stalin 1917’de Rusya’nın ve Doğu’nun bütün
Müslüman emekçilerine yayımladığı bildiride á r r y
“Ey Müslümanlar, Kırım Tatarları, Sibirya ve Türkistan’ın halkları, Rus Çarlarının zalimleri
tarafından camileri yıkılmış, dinleri adetleri çiğnenmiş olanlar, biz sizlere hitap ediyoruz. Bundan
böyle sizin örf ve adetleriniz milli ve medeni bütün müesseseleriniz hür ve her türlü taarruzdan
korunacaktır. Milli hayatınızı hür olarak tesis ediniz. Sizin buna hakkınız vardır.”
Bu bildiri üzerine milli ve kültürel haklarının korunacağı sözüalan Kırım Tatarları
yaşatmanın çabasına girmişlerdir. 11 Mayıs 1917’de Moskova’da toplanan Rus
Müslümanları kongresi Türk ülkelerinde olduğu gibi Kırım’da da ilkokullarda eğitimin, İsmail
Gaspıralı’nın düşüncesine uygun olarak mahalli lehçe ile başlamasına fakat orta
Türk edebi ile yapılması verilmiştir(Ülküsal, 1980, s. s w Böylece Kırım Türkleri ile Türk
dünyası arasındaki bağ güçlendirilmeye çalışılmıştır.
Kırım Halk Cumhuriyeti’nin Kurulması
Rusya’da Ekim 1917’de gerçekleşen Bolşevik İhtilalı’yla beraber Çarlık idaresinin nüfuzu kırıl
başlamıştır (Semenov, 1952, s. y Bolşevik İhtilalı’nın ından itibaren gelişmeleri fırsat bilen Kırım
kararı alan Kırım Müslümanları Merkez İcra Komitesi Kasım 1917’de Kırım’ın siyasi
statüsünün milli esasa göre belirleneceğini ilan etmiştir. 20 yaş ve üstü kişilerin katılımıyla gerçekleşen
seçimlerden sonra Kırım Tatar Milli Parlamentosu 9 Aralık 1917’de Bahçesaray’da toplanmıştırä
Kurultaydaki toplam 78 sandalyeden 55’iVatan Cemiyeti’nin siyasi çizgisini temsil eden Merkez Grubu’na
üyeleri tarafından seçilen ilk Kırım Hükümeti’nde Numan Çelebi Cihan başkan,
ise Harbiye Bakanı olmuştur(Kırımlı, 1996, s. 26 Aralık 1917’de Caf
öncülüğünde Birinci Kırım Müslümanları Kurultayı’nı toplamıştır. Bu kurultayda alınan kararla Kırım
Tatar Cumhuriyeti kurulmuştur Çervonnaya á trr rKırım Kurultayı, Kanuni Esasi’nin 16. m
ile bütün Türk Dünyası’nda ilk olarak “Kırım Halk Cumhuriyeti”ni kurarak “Kırım Kırımlılarındır”
prensibini belirlemiştir (Ülküsal, 1980, s. s y Ancak bu gelişmeler Rus yetkilileri endişelendirmiş
vastopol deniz üssünün kontrolünü elinde bulunduran Bolşevik Kırım
Tatarlarına karşı bir tehdit unsuru oluşturmaya başlamıştır. Bolşevik bahriyelerinin sayı
bakımındanüstünlüğü karşısında milli kuvvetlerin mağlup olması üzerine Ocak 1918’de Kırım Kurultay
Hükümeti çökmüşve Kırım Bolşevikler tarafından işgal edilmiştir. Çelebi Cihan şevikler tarafından
yakalanarak idam edilmiştir (Kırımlı, 1996, s. s w
290
tarafından ortadan kaldırılmasıyla Kırım Türkleri için zor günler yeniden başlamıştır. Kırım’da kıs
zamanda milliyetçi olarak bilinen aydın kesim tasfiye edilmiştir(Hablemitoğlu, 2002, s. xBolşeviklerin
Kırım’ı işgalinden birkaç ay sonra Alman birlikleri Kırım’ın stratejik durumundan istifade etmek için
buraya bir saldırı düzenlemişlerdir.
rduları Kızıl Ordu birlikleri arasında 24 Nisan 1918’de ’ta (Orkapı) yaşanan
çatışmalardan Kırım, Alman birliklerinin eline geçmiştir Almanya burayı ele geçirdikten sonra
Kırım’ın Ukrayna ilebirleşmesine de onay vermiştir 18 Mayıs 1918’de Kırım’da toplanan parlamento
sekiz bakanlıktan oluşan bir hükümet kurmuştur. Başbakanlığa Cafer Seyida
başkanlığına ise Abdülhakim Hilmi ve Hasan Sabri Ayvaz getirilmiştir. Artık Kırım halkı kendi kader
belirlemeye karar vermiştirä Kırım’ın istiklalini tanıdığını Alman ordusununKırım’da asayişi
sağlamak üzere gelip kurultayın çalışmalarına yardımcı olacağını bildirmiştir. Alman Dışişleri Bakanı
Kühlmann,Kırım’da müstakil bir Türk devletinin kurulmasını destekleyerek burada rayna ve Rusya’ya
karşı Alman çıkarlarını korumaya çalışmıştır Alman askeri makamları 1918 Haziran’ında Kırım’da
General Süleyman Sülkeviç Hükümeti’nin kurulmasına izin vermişlerdir(Ülküsal, 1980, s. t
1919’de ise Rusya’da Bolşeviklere karşı savaşan General Dinikin ve Baron Wrangel komutasındaki
Beyazordu birlikleri Kırım’da idareyi ele geçirmiştir á s{á r
ahalli belediye temsilcileri Akmescit’te bir kongre düzenl üyelerinden Sol á
Kırım’ın yeni hükümet başkanı olarak seçilmiştir. Solomon Hükümeti ve Tatar heyeti arasında olumlu bir
sonuca varılamadığı için Tatarlar Kırım kabinesine girmeyi ve yönetimsorumluluğunu paylaşmayı
reddetmişlerdir. Dinikin Türk ve Rusça çıkanTürk telerini kapatmış ve Tercüman
Gazetesi’nin matbaasına el koymuştur(Ülküsal, 1980, s. t tDolayısıyla Tatarların basınyayın hakkı
ellerinden alınmıştır.
Böylece devam eden iki yıl boyunca Kırım, General Dinikin’in Beyaz orduları Wrangel’in Kızıl
ordu birlikleri arasında el değiştirmiştir. Nihayet Kasım 1920’d arımadayı ele geçiren Kızıl o
Kırım’da kesin olarak Sovyet idaesini kurmuştur(Kırımlı 1996, s. t wBöylece Dinikin ordusu dağılmış
ve Solomon Hükümeti düşmüştü Kırım idaresinin başına da Macar asıllı komünist Bela Kuhn
getirilmiştir. Zalim olan yeni idareci Kırım TürkTatarlarını şiddet, zulüm ve işkence ile korkutup
sindirmeye başlamıştır (Ülküsal, 1980, s. t u Kuhn, 70.000 Kırımlıyı kurşuna dizdirmiştir. Kırım
Türklerine uygulanan siyaset karşısında Kırım Tatarları gerilla birlikleri kurarak Kırım dağlarında silahlı
mücadeleye girişmişlerdir(Kırımlı, 1967, s. v Başka çaresi kalmayan Türk halkı artık nefsi müdafaaya
başlamıştır.
R) anayasası çerçevesinde Komünist Merkezi İcra
Komitesi’nin 18 Ekim 1921 tarihli ve Lenin imzalı kararı ile Muhtar Kırım Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti
muştur Kırım Cumhuriyeti’nde Tatar dili de Rus dili ile birlikte resmi dil olarak kabul edilmişti
Meclisin işçi, köylü ve Kızıl ordu temsilcilerinden oluşmasına ve 50 üyeden oluşan Kırım Merkezi İ
Komitesi’ni seçmesine karar verilmiştir (Ülküsal, 1980, s. t u Bu durumda Kırım Tatarları Sovyet
şemsiyesi altında yaşamaya mecbur bırakılmıştır. Bu zulme daha fazla dayanamayan birçok Kırım Tatarı
da Anadolu’ya göç etmiştir á t 12 47/86/3 (20.12.1925). Türkiye’de Osmanlı Devleti gibi Kırım
Tatarlarına kapısını sonuna kadar açmıştır.
Sovyet yöneticilerinin Kırım Türklerine uygulamış olduğu topyekûn safhası 1921
asım’ında yaratılan suni kıtlıkla başlamış ve bu kıtlık1922 Haziran’ına kadar devam etmiştir. Açlık
sonucu Akyar (Sivastopol) nüfusunun %11’i, Bahçesaray nüfusunun ise %55’i hayatını kaybetmiştir.
kıtlıkKırım nüfusunun %21’inin hayatını kaybetmesine yol açmıştır. Ölenlerin %60’ıyani 60 bin kişisi
Türk’tür Bu kıtlıkta 50 bin kişi Kırım’ı terk etmiştir. Tamamen kasıtlı oluşturulan kıtlıkta Türkiye’nin
buğday yardımı Rus idaresi tarafından yerine ulaştırılmamış, İtalyan Kızılhaç’ının yardımları da
reddedilmiştir (Hablemitoğlu, 2002, s. x Yaşanan kıtlıktan dolayı Kırım’daki halkın mecburen göç
etmesi, göç etmeyenlerin de açlıktan ölmesi için Rus idaresi tarafından yarımadadaki şartlar da
zorlaştırılmıştır.
1924’te Lenin’in ölümüyle Stalin Sovyetler Birliği’nde yönetime gelmiştir. Stalin göreve ge
çeşitli bahaneler ve uydurma suçlarla binlerce Kırım Türkü kitleler halinde sürgün edilmiştir. Bunun
üzerine Kırım Tatarları omanya, Bulgaristan ve Türkiye’ye göç etmiştiräGöç edenlerin özel mülklerine de
iler yerleştirilmiştir. Bu amaçla Kırım’da Yahudileri İskan Cemiyeti adıyla bir teşkilat
kurulmuştur. Kırım’a yerleştirilecek Yahudilere tahsis edilmek üzere Kırım’ın kuzeydoğusunda 1924
yılında 20.000 hektar toprak ayrılmıştır (Ülküsal, 1980, s. t { Rus idaresi bu politikayla Kırım’daki
nüfuzunu artırmaya çalışmıştır.
ODÜ Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi / ISSN: 1309-9302 / dergipark.org.tr/tr/pub/odusobiad ∙
291
Stalin, Sovyetler Birliği’ndeki tüm azınlıkların asimile edilmesi gere ğini düşünmüştür. Bunun için
tüm Kafkasya ile beraber Kırım’daki Türk halklarını yok etmeye yönelik işilmiştirä
Rusya’nın gelecekte Karadeniz’de Rusya ile Türkiye arasında yaşanabilecek bir savaştaKırım Türklerinin
Türkiye’nin yanında yer alabileceği düşüncesi Tatarlar üzerinde yürüttüğü politikada etkili olmuştur
á trr z y Stalin döneminde yürütülen temizlik hareketinde Kırım Tatarları
tasfiye edilmiştir. Nitekim 1927’de Kırım Muhtar Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti İcra aşkanı Veli
İbrahimov da tutuklanarak idam edilmiştir á { z u y Kırım’da 1928’de Kırım Muhtar
’nin Rusya tarafından tasfiyesine karşı ayaklanan 3500 Kırımlıdan birçoğu tutuklanmış,
kısmıda sürgün edilmiştir s{{ w Kırım Tatarları zorla yerlerinden edilmiş
sürgünden sonra uygulandığı gibi onların yerine Rusların yanı sıra Ukraynalılar
yerleştirilmiştir. Bunun dışında her yıl Rus Karadeniz donanmasından ve ordudan terhis edilen çok sayıda
asker ve subay Kırım’a yerleşmeye teşvik edilmiştir á tr v sKırım’a gelen her yerleşimci
bölgedeki Rus hegemonyasının birer temsilcisi olmuştur.
1930 yıllarında Kırım’da yürütülen kolektifleştirme politikası sonucu zenginçiftlik sahibi yaklaşık
40.000 Kırım Türkü Ural ve Sibirya’daki işçi kamplarına çalıştırılmak üzere götürülmüştür. Bunların çoğu
da sürgün sırasında hayatını kaybetmiştir. Kırım’da yürütülen kolektifleştirme politikası sonucunda Kırım
Tatarları 1931 yılından 1933 yılına kadar devam eden ikinci bir açlığa mahkûmedilmiştir (Kırımal, 1962,
s İnsanlar her yıl ortalama 150 gün kolhoz denen devlet çiftliklerinde devlet için çalışmak zorunda
bırakılmıştır (Dyaçenko, s w yäTarım arazileri ve mülkleri zorla ellerinden alınan Kırım Tatarları Rus
idaresi tarafından kendilerine reva görülen koşullarda yaşamaya mecbur bırakılmıştır.
Kırımda kıtlık sonucunda yaşanan ölümler ve Rusya’nın uyguladığı sürgünler burada yaşayan Kırım
Türklerinin nüfusunu olumsuz yönde etkilemiştir. Böylece kritik bölgedeki demografik yapı Rusya’nın
lehine dönüşmeye başlamıştır. Her ay onlarca, hatta yüzlerce Kırım aydınının idam edildiği bu uygulama
1938 yıllarında doruk noktasına ulaşmıştır. 17 Nisan 1938’de Tatarların büyük bir bölümü
kurşuna dizilmiştir á trá v s Kırım İcra Komitesi Bakanı İlyas Turhan ve Halk Komi
heyeti Başkanı Sameddin de idam edilmiştir (Hablemitoğlu, 2002: 36). u dönemde Kırım’da profesörler,
doktorlar, öğretmenler, gazeteciler, yazarlar, şairler, artistler, ressamlar ve diğer halkın önde gelen
aydınları tutuklanmış, sürgün edilmiş yada idam edilmiştir (Kırımal, 1967, s. w äBu gelişmeler
çerçevesinde 1938’e kadar camiler ve Kuran kursları kapatılmış, vakıf malları devletleştirilmiş ve
Müslüman din adamları sabotajcı, Alman ve Japon casusu olmakla suçlanarak tasfiye edilmiştir
á { z x Dolayısıyla Rus idaresi ortadan kaldırmak istediği kişi suçlayıcı çeşitli
bulmuştur.
Kırım Tatarca’sı konuşan ve Arap harflerini kullanan Müslüman Kırım Halkı 1929’da Lati
zorlanmış, 1938’de ise Kiril alfabesini kullanma zorunluluğu
getirilmiştir s w z Kırım Türkleri üzerinde maddi manevi bir imha siyaseti uygulanmıştır.
Kırım’ın Rus işgali altında kaldığı yirmi yıl içinde (19211941) 160.000 ile 170.000 Kırım Türkü
öldürülmüş ya da sürgüne gönderilmiştir. Kırımal’a göre bu sayı da Kırım Türklerinin yarısına tekabül
etmektedir. 1941’de Rus Alman harbi başlamadan önce Kırım Türklerinin düzeni bozulmuş, milli kültür,
yazı ve din hürriyetleri ellerinden alınmıştır. Halkın önde gelenleri ortadan kaldırılmış, arazileri ellerinden
alınarak özel mülkiyet hakkı kaldırılmıştır (Kırımal, 1962, s. s Bu dönemde İkinci Dünya Savaşı ile
Alman çatışması da başlamıştır. Bu durum Kırım Tatarları için yeni bir dramın başlangıcı
olmuştur.
İkinci Dünya Savaşı’nda Kırım’ın Jeopolitik Önemi ve Kırım Türkleri
Avrupa’da 1930’larda yayılma politikası güden Almanya bu planına áKaradeniz ve Kırım’ı da dahil
etmiştir. Bu plan çerçevesinde ’da Polonya’ya saldıran Almanya İngiltere veRusya’yı karşısında
bulmuştur (Ülküsal, 1980, s. t { Rus sınırlarına dayanan Almanya Karadeniz hakimiyetini sağlayıp
Kafkasya’yı elde edebilmek için Kırım’a hakim olması gerektiğini düşünmüştür. Hedefine ulaşmak için de
22 Haziran 1941’de Rusya’ya savaş açmıştır Förster, 2005, t Buradaki Rus hava üslerinin
geçirerekburadan gelebilecek olan tehdidi önlemeyi planlamıştır. Almanya Kırım’ı ele geçirerek buranın
planlamıştır.Bu amaçla Alman birlikleri
24 Eylül 1941’de Kırım’a saldırmıştır (Göring, 2021, s. s t 16 Kasım 1941’de Kırım’ın
bölgesine kadar olan kısmı Almanların elime geçmiştir á s{x t Alman orduları Moskova’ya
yaklaşırken yüz binlerce esir almıştır. Alman Ordusu 31 Ekim 1941’de Orkapı’dan Kırım’a
girmiş Kasımda Kırım’ınmerkezi Akmescit’i (Simferopol) ele geçirmiştir (Ülküsal, 1980, s. t {
Kırım, 1941 yılı sonundan itibaren yaklaşık iki buçuk yıl Almanların kontrolünde kalmıştır á s yy
s Almanların Kırım’ı işgalinden kısa bir süre sonra Kırım’ın bütün şehirlerinde Kırım Tatar Komiteleri
kurulmuştur á s{z ä t
292
karşı bir müttefik kazanmak amacıyla desteklemiştir. Bu süreçten sonra Kırım Halkının %23’ünü teşki
eden Tatarlar, Rus ve Ukraynalılarla karşı karşıya kalmıştır. Bu düşüncelerle Alman birlikleri Kırım’ı işgal
ettikten sonra burada Tatarca ders veren ilkokullar yeniden açılmış, Tatarların “Azad Kırım” gazetesi ile
“Ana Yurt” dergisini yayımlamalarına izin verilmiştir. Dini konularda Kırım Tatarlarına bir serbestlik
sağlanarak Rusya tarafından daha önce kapatılan 50 kadar cami yeniden ibadete açılmıştır(Mühlen, 1984,
s zAlmanlar bu süre zarfında Kırım Tatarlarının kültürel ve dini faaliyetlerde bulunmalarına da
vermiştir. Kırım Türkleri Simferepol’de“ Müslüman Komitesi”ni kurarak siyasi bir yapıya kavuşmuşlardır
s {y s Bu süreçten sonra Kırım Tatarları Türk kelimesini kendi basın ve yayınlarında
kullanmaya başlamıştır. Ancak Almanlar da Ruslardan farklı düşünmemiş Kırım Türklerinin kendilerine
Tatar demelerini istemiştir. Türk kelimesinin basın ve yayında kullanımı yasaklanmıştır á
s{x 38). Rusların Kırım Tatarlarını Türk dünyasından soyutlamak istediği gibi Almanlar da Kırım’ı
işgal ettikten sonra aynı politikayı uygulamaya çalışmıştır.
Edige Mustafa Kırımal ve Müstecip Fazıl Ülküsal Aralık 1941’de Berlin’e giderek “Kırım Tatar Milli
Temsilciliği”nin kuruluşunun altyapısını hazırlamışlardır. Bu iki Kırım Tatarı Al
kamplarındaki Kırım Tatarı esirlerin ayrı tutulmasını ve şartlarının iyileştirilmesini de talep etmişlerdir
ühlen, 1984, s. 119; Ülküsal, 1980, s. t zä1942 yılı başlarında Doğu Bakanlığı ve Silahlı
uvvetleri Kırım’da bir kampanya başlatmıştır. Tatarlardan askere almak üzere gönüllü arayışına
başlanmıştır. Savaşın başlarında Kırım’da yaklaşık 200.000 Tatar yaşamaktaydı ve bunların 10.000 kadarı
Kızıl ordu tarafından askere alınmıştır. Ancak Alman ordusuna yaklaşık 20.000 kişi gönüllü olarak
başvurmuştur. Bunların tamamı Ruslar için savaşmak istemeyen kişilerden oluşmuştur á t r
u kişilerin pek çoğu ise Alman esir kamplarından kurtulmak için gönüllü birliklere katılmıştır
s{y {Kırım’da Ruslara karşı Ocak 1942’de “Kırım Tatar Nefsi Müdafaa Bölükleri” kurulmuş
ve kısa sürede sayıları dokuz bine ulaşmıştır(Mühlen, 1984, s. s z 1942 ilkbaharında da 147. Kırım
Tatar gönüllüleri taburu kurulmuştur á s v t Almanya Kırım halkını Rusya’ya karşı
kullanarak Karadeniz ve Kafkasya hedefine ulaşmaya çalışmıştır. Hüseyin Emir Erkilet de Türkiye’nin de
desteğiyle Kırım’daki Türk Tatar halkının haklarının korunması için Alman yetkililerle temasa geçmiştir
Dokumentı Ministerctva İnostrannıh Del G { vx w
Kırım Tatarları başlangıçta Almanları kendilerini Komünist rejimden kurtaracak özgürlükçüler olarak
gördüğünden Kırım’dasıcak karşılanmıştır. Alman Eric Koch, Ukrayna ve Kırım’da ele
geçirilen bölgelerin valiliğ “Özgür Ukrayna diye bir şey yoktur. Amacımız
Ukraynalıların Almanya için çalışmasını sağlamaktır” diyerek Ruslardan farklı düşünmediklerini açıkça
ifade etmiştir. Bölgede Rusya tarafından kurulan Kolhozlar(Rus Devlet Çiftlikleri) lman işgaliyle birlikte
Alman çıkarları eden yapılara dönüştürülmüştüräKırım’daki Sağlıklı erkekler ve kadınlar
toplanıp Alman fabrikalarında ve madenlerde çalıştırılmak üzere zorla göç ettirilmiştir. Buna itiraz
alkın gözü önünde idam edilmiştir. İşgal altındaki bölgelerde yaşayan
alınmış, fabrikalarda zorla çalıştırılmış işbirliği yapmak
zorunda bırakılmıştır á trs x z Bu uygulamalarla Kırım Tatarları hakkında Almanların
Ruslardan farklı düşünmediği açıkça görülmüştür.
Hitler’in 41 nolu emrinden sonra Alman birliklerinin Kafkasya yolunda yapması gereken en önemli
biri de Kırım ve Kerç Yarımadası’nı Ruslardan temizleyerek Sivastopol’u muştur.
Doğu Karadeniz kıyılarının ve Kafkasya’nıngiriş kapısı olan Kerç’e büyükönem vermiştir
á s { t u 4 Temmuz 1942’de Sivastopol’un düşmesinden sonra bütün yarımada Alman
birliklerinin eline geçmiştir s{y w Almanların ilerleyişi karşısında Rus memur ve
askerleri Kırım’ı terk ederek gerilere doğru çekilmişlerdir. Özel olarak düzenlenmiş NKVD birlikleri
çekilme esnasında kurumları, fabrika ve diğer iş yerlerini tahrip etmişlerdir. Ayrıca değirmenler, silolar ve
tahıl ambarları ateşe verilmiştir. Binlerce büyükbaş hayvan da Kafkasya’ya sevk edilmiştir. Yüklemeye
yetiştirilemeyen hayvanlar ise Kerç boyunda denizde boğulmuş ya da limanlarda açlıktan telef olmuştur.
Böylece, Stalin’in emriyle yapılan bu uygulama sonucu terk edilen topraklarda yiyecek ve yakacak adına
hiçbir şey bırakılmamıştır.
Rus birlikleri Kırım’ı terk etmeden önce hapishanelerdeki on binlerce tutsaktan yalnız cinayet suçundan
tutuklananlar serbest bırakılmış geri kalan siyasi suçlular ise NKVD birlikleri tarafından kurşuna
dizilmiştir. Simferepol’ün işgalinden sonra NKVD binasının zemin katında yüzlerce kişi kafalarına kurşun
sıkılmak suretiyle öldürülmüş halde bulunmuştur á s{z t , Kırım’ı
Karadeniz’ eçir bölgenin Almanlaştırılması için Kırım Tatarlarının diğer
bölgelere gönderilmesi fikrini düşünmeye başlamışlardırä Bu uygulamanın büyük
aça olması ve Türklerin Almanlara karşı cephe alma ihtimalinden dolayı bu plandan vazgeçilmiştir.
Almanlar tarafından
ODÜ Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi / ISSN: 1309-9302 / dergipark.org.tr/tr/pub/odusobiad ∙
293
başkanlığında bir komiserlik oluşturulmuştur(İkinci Dünya Savaşı’nda Türkiye Üzerine Gizli Pazarlıklar
1944: SSCB Dışişleri Bakanlığı, Almanya Dışişleri Bakanlığı Belgeleri, trá Alman Dışişleri
Bakanlığı’nın izniyle Ocak 1943’te Berlin’de Kırım Tatarları Temsilciliği kurulmuştur (Mühlen, 1984, s.
s t 1944’ün sonlarına doğru Almanya’da Kırım Tatar Milli Komitesi’nin kurulması
yapılmaya başlanmıştır. Kırım Tatarları kendilerini ifade edebilmek için ilk defa Berlin’de Kasım 1944’te
“Kırım” adlı bir gazete çıkarmaya başlamıştır(Mühlen, 1984, s. s y
Alman birlikleri 1943’te Stalingrad yenilgisinden sonra Kafkasya’dan çekilmiş18 Mayıs 1944’te Kırım
geçmiştir s{y t v Kırım’ın Rusların eline geçmesiyle
Almanya Kırım sahillerindeki birliklerini gemilerle tahliye etmeye çalışmıştır (BCA, 30
t u w x t x ryä s Rus Yetkilileri tarafından 11 Mayıs 1944’te çıkarılan bir emirle
işbirliği yaptıkları gerekçesiyle Kırım Tatarlarının sürgün edilmesine karar verilmiştir trá
z z Kırım Tatarlarının 19 Mayıs 1944 gecesi evlerindençıkarak toplanmaları için 15 dakika süre
verilmiştir. Bu süre zarfında götürebilecekleri kadar eşyalarınıyanlarınaalmalarına izin verilmiştir.
Voroşilov’un genel idaresi altında Kızıl ordu birlikleri yardımıyla General Serov’un komutasındaki KGB
ilahlı kuvvetleri tarafından yapılan bu uygulamada birçoğu yanlarına yiyecek alacak vakit dahi
bulamamıştır. Her 35 bin Türk’e bir alay asker sevk edilmişve bu kişilerAmerika’dan alınan kamyonlarla
taşınmıştıräBu uygulamayla sürgün edilenkadın, çocuk,yaşlı, hasta bir kısmı Kuzey Ural,
Yakutistan, Birobican, Krasnoyar, Kazakistan ve Kırgızistan’a büyük bir kısmı ise Özbekistan’a
götürülmüştür. Kırım’da Hayrullah’ın komutası altında İkinci Dünya Savaşı’nda Almanlara karşı savaşan
dahi sadece Türk olduklarından dolayı diğer sürgün edilenlerle aynı uygulamaya tabi tutulmuştur
(Devletşin, 1981 ä w t Böylece sürgün edilen Kırım Tatarı’nın sayısı 183.155’i bulmuştur á
trr z z Bu sürgünde yük vagonlarına tıka basa doldurulan insanların yolculuğu Özbekistan’a 11
gün; Kazakistan’a ve diğer bölgelere ise yaklaşık sürmüştür. Sürgün edilenlerin Kırım Türklerinin
%46’sı ya yolculuk sırasında yada gittikleri yerlerdeki olumsuz yaşam koşullarından dolayı hayatını
tmiştir á s{ y ’ ın Tundralarında Orta Asya’nın
çöllerinde yada Urallarda olumsuz iklim çevre koşullarının devlet terörünün kurbanı olmaktan
kurtulamamışlardır(Hablemitoğlu, 2002, 9). Kırım Türkleri, Kırım’dan sürüldükten sonra
evleri yıkılmış, mezarları tahrip edilmiş,Türkçe ile yazılan ve basılan eserler yakılmıştır. Tarihi yapı ve
anıtlar yıkılmış, camiler soyulmuş ve bütün değerli eşyalar yağmalanmıştır. Bu sürgün sonrası Kırım’a
diğer halklar özellikle Slavlar yerleştirilmiştir(Devletşin, 1981, s. w t Bu iskan politikasında özellikle
Slavların kullanılması Rusya’nın Kırım dolayısıyla Karadeniz konusunda engin planlar yaptığını açıkça
göstermektedir.
Almanların Kırımlı esirlerden oluşturduğu s y s v’te
çekilerek Macaristan ve Slovakya’daki savaşlara katılmıştır. Bu taburdan başka birçok Tatar taburu
oluşturulmuştur. Bu Tatar taburları Kerç’te ve Kafkasya’daki savaşlara da katılmıştır á s zv t
Almanlarla işbirliği yapanlar sadece Kırım Türkleri ve sürülen diğer halklar değildi. Almanları,
Ukraynalılar, Belaruslar bazı Slav topluluklar dahi sempati ile karşılamışlardırä
Bolşevikler aleyhine çarpışan onbinlerc Alman fabrikalarında gönüllü olarak yüzbinlerce Rus
çalışmıştırä leri Sibirya’ya gönderilmemiş Kırım Tatarları ve Kafkas halkları
olarak seçilmiştir? Elbette bunun tek bir cevabı vardı. O da bölgeyi Türklerden ve Müslüma
(Hablemitoğlu, trr y Rusya yarımadayı Türklerden temizleyerek bölgede Slav
çoğunluğunu sağlayıp Rus nüfuzunu hakim kılmak istemiştir. Böylece Karadeniz’de daha güçlü bir Rus
donanması inşa edebileceğini düşünmüştür.
İkinci Dünya Savaşı’ndan Sonra Kırım Tatarları
5 Mart 1953’te Stalin’in ölümüyle Sovyetler birliğinde başlayan değişim Kremlin’in Ukrayna ve Kırım’a
bakışını da değiştirmiştir. ruşçev,1954’te Kırım yarımadasını Rusya Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nden
ayırmış ve Kırım’a özerk cumhuriyet statüsü vererek burayı Ukrayna Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’ne
bağlamıştır tr u s ruşçev, 28 Nisan 1956 tarihli bir kararname ile Kızıl
partizanlarla beraber savaşmış olanlar için çıkarılan yasakların kaldırıldığını açıklamıştır. Fakat aynı
kararname ile sürgün sırasında müsadere edilen malların geri verilmeyeceği ve kimsenin Kırım’a
dönemeyeceği belirtilmiştir. Ancak Kırım Türkleri Sovyetler Birliği içinde Kırım hariç istedikleri yere
serbestçe yerleşebil ve Kırım’ı serbestçe ziyaret etme hakkına sahip olacaktı
haklar Kırım Türkleri için yeterli değildi. Kırım Türkleri bu haklarını asla vazgeçmemiştir ä
Kırım Türkleri haklarını savunmak için ’te Moskova’da merkezi b
yoğunlaştırmışlardır. Yaşadıkları bölge halkı tarafından seçilip Moskova’ya gönderilen üyel
Kırım Türklerinin haklarını savunmuşlardır. Fakat Kırım Türklerinin yaptığı her hak arama çabası
tarafından çalışılmıştır. Nite Kırımlı mühendis Ömer Bayoğlu propagandaya katılmakla suçlan 29 Ağustos 1968’de Novorosiysk şehri
mıştır. Bayoğlu 29 Nisan 1969’da Akmescit şehrinde yargılan yıl hapse mahkûm
edilmiştir. Kırım Türkleri de bu olayı Moskova’da düzenledikleri mitingle protesto etmiştir(Hablemitoğlu,
trr t v Rusya hiçbir dönemde Kırım Türklerinin milli faaliyet yürütmesine tahammül edememiştir.
Her geçen süreçte Kırım Rusya Federasyonu arasındadış politikada yaşanmıştırä
Karadeniz Filosunun bulunduğu Kırım’ın Rusya’ya dahil olması konus
tartışmalar yaşanmaya başlamıştır á t v u xRusya’nın dar anlamda Kırım’daki geniş
ise Karadeniz’deki yayılmacı politikası Ukrayna’yı yeni arayışlara itmiştir. Bu çerçevede gittikçe
a’dan ziyade Avrupa’ya yaklaşmaya başlamış ve 16 Mart 1990’da bağımsızlığını ilan
Birliği’nden ayrılmıştır rv á u sKırım da Ukrayna sınırları içinde kalmıştır.
Sovyetler Birliğinin (SSCB) Sona Ermesi ve Kırım Sorunu
8 Aralık 1991’ yapılan Minsk Zirvesi’nde Rusya Federasyonu Ukrayna ve Beyaz Rusya devlet başkanları
Sovyetler Birliği’nin sona erdiğini ilan etmişlerdir. Bu dağılma sürecinin tamamen resmiyet kazanması
Almatı bildirisiyle gerçekleşmiştir. Bunun ardından Gorbaçov 25 Aralık 1991’de SSCB Cumhurbaşkanlığı
görevinden istifa etmiştir(Erişen, 2004, s. y Kırım Devleti’ne özerklik tanınması içi Şubat 1992’de
yapılmıştır. A iptal edilmiştir Rusya, Kırım’ın özerklik elde
ederek batıya ve Türkiye’ye yaklaşmasından endişe duymuştur. Kırım’ı Karadeniz’e çıkış kapısı olarak
gören Rusya buradaki nüfuzunu kaybetmek istememiştir. Rusya’nın Ukrayna dolayısıyla Kırım üzerindeki
bu politikalarından rahatsızlık duymuştur ã rv á u x
Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra Kırım’ı da içinde bulunduran Ukrayna’nın hem Türkiye,
ile siyasi ve ticari ilişkiler içerisine girmesi Rusya’yı kaygılandırmıştır. Ukrayna her ne kadar
Rusya’dan bağımsız hareket etmek istese de Rusya’ya ödemekle yükümlü olduğu borçlar yüzünden
sürekli bu ülkeye muhtaç hissetmiştir(Erişe á r r s {Ancak Rusya’nın her geçen gün Kırım
üzerinde daha fazla nüfuz elde etmeye çalışması başta Ukrayna’yı olmak üzere Türkiye, Avrupa ve
Amerika’yı kaygılandırmaya başlamıştır. Bu durumda Ukrayna her geçen gün Rusya’nın güdümünden
çıkarak Batıeksenine kaymaya başlamıştır.
Karadeniz Filosu ve Kırım Sorunu
Kırım Nisan 1993’te kendi anayasasını hazırlayıp başkanını seçerek na Devleti içinde özerk yapıya
kavuşmuştur. 1994 Ocak seçimlerinde başkanlığı Rusya ile daha yakın işbirliği ve Ukrayna’dan bağımsızlık
için bir referandum arayışına girebileceği vadinde bulunan Yuri Meşkov kazanmıştırä
Filosu’nun kontrolü ve Kırım’ın gerçek statüsü konusunda Kiev ile Moskova arasında çekişmelerin
yaşanmasına zemin hazırlamıştır
r birliğinin dağılmasından sonra Sovyet Cumhuriyetleri arasındaki ortak değerlerin yeni
paylaştırılması başlamıştır. Bu sorunun önemli bir kısmını Ukrayna ve Rusya
Federasyonu arasında Kırım’ın statüsünün ve “Karadeniz Filosu”nun bulunduğ Sivastopol’un geleceğinin
nasıl sonuçlanacağı meselesiydi Karadeniz Filosu sorunu üç ana başlık altında ele alınmıştır: Savaş
filosu ve Ukrayna deniz kuvvetlerine paylaştırılması, Sivastopol’daki Rus
üssünün statüsü ve Kırım’ınegemenliği sorunu { 1997 yılları arasındaki yapılan görüşmeler
28 Mayıs 1997’deUkrayna Başbakanı Pavlo Lazarenko ile Rusya Federasyonu Başkanı Viktor
Çernomirdin arasında bir anlaşma imzalanmıştır Bu anlaşmaya göre ol’daki limanları
yirmi yıllığına kiralamış ve kira bedelinin Ukrayna’nın Rusya’ya olan borcundan düşülmesi
kararlaştırılmıştır Aynı zamanda bu anlaşmayla Kırım’ın Ukrayna’nın bir bölge olduğu
edilmiştir á t rv u z z Donanması’nın %82’si Rusya’nın, %18’i Ukrayna’nın
olacaktı. Böylece Rusya Karadeniz’de donanma üstünlüğünü elde etmiştir á tr s r
anlaşmayla Rusya Sivastopol ve çevresini 20 yıllığına yıllık 97.75 milyon dolar karşılığında Ukrayna’dan
yacaktı Ukrayna’ya nükleer silahl rın nakli için 200 milyon dolarlık kredi açacaktı.
Ukrayna kendi donanmasının Rus Karadeniz Filosu ile stratejik tatbikatlarda yer almasını kabul etmiştir
(Büyükakıncı, 2004, s. v t Dolayısıyla Rusya Ukrayna ile yaptığı anlaşmaları ve bu ülkeye sağladığı
kredileri bahane ederek Kırım’daki nüfuzundan vazgeçmek istememiştir.
Ukrayna ile yaptığı anlaşmaları dayanak olarak kabul ederekKırım’da askeri varlığını koruma,
Karadeniz’de bölge ülkeleri ıya karşı donanmasını güçlendirme çabasında olmuşturä
bağlamda 2000 yılında yeni nesil korvetlerin inşasına başlamıştır. Bu korvetlerden 4 tanesini de 2010
yılına kadar inşa edecektir.Rusya Kırım’daki askeri üslerinde yeni donanmalar inşa ederken na’da
ise Rus milliyetçiliğini artırmaya çalışmıştır. a’nın doğusu daha çok Rusya’ya sempati duyarken
Batı Ukrayna daha ziyade
ODÜ Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi / ISSN: 1309-9302 / dergipark.org.tr/tr/pub/odusobiad ∙
295
Yanukovych’i desteklerken ülkenin batı kısmı ise Viktor Yushchenko’yu desteklemişlerdir. Seçimi batı
yanlılarının desteklediği Yushchenko kazanmıştır.22 Şubat 2005’te Brüksel’de biraraya gelen NATO üyesi
ülkelerin liderleri ile görüşen ve zirvede de konuşma yapan Yuschenko nihai hedeflerinin Avru
NATO’ya entegrasyon olduğunu ifade etmiştir á r r t Bu gelişmeler Rusya’yı rahatsız etmiş
ve Kırım konusundaki politikasına hız vermesine yol açmıştır
Yüzyıllardır Rusya’nın Kırım’ı Moskova’ya bağlama politikası özellikle yarımadanın nüfusunun Moskova
yanlı bir düşünce yapısına sahip olacak şekilde düzenlenmesiyle mümkün olacağı düşünülmüştür. Bu
düşünce çerçevesinde gerek Çarlık gerekse SovyetRusya döneminde Kırım nüfusu üzerinde sistematik
planlar yapılmıştır. Bu plan çerçevesinde yarımadanın asli unsuru olan ve bir zamanlar bölgede
çoğunlukta bulunan Rus iktidarları tarafından ya toplu olarak sürgüne gönderilmiş ya da
kendilerine uygulanan baskı politikası sonucu göç etmeye mecbur bırakılmışlardır. Böylece Türklerden
boşalan yerlere de Moskova yanlısı Slavlar yerleştirilmiştir. Yüzyıllardır ortaya konulan bu uygulamalarla
Kırım’ın nüfus grafiği Moskova lehine değiştirilmeye çalışılmıştır. Ukrayna’nın bağımsızlığını
masıyla bu ülkenin sınırları içinde kalan Kırım’da Rusnüfuzu devam etmiştir. Kırım’ın Karadeniz’e
çıkacak bir liman ve Ukrayna karasına bağlanan bir kapı olmasından dolayı Rusya buradan vazgeçmek
istetmemiştir. Yarımadadaki nüfuzun kendi lehine döndüğünü düşünen Rusya 16 Mart 2014’te burada bir
halk oylamasıyaptığını Kırım Özerk Yönetimi’nin Rusya’ya bağlanma kararı aldığını ileri sürerek buradaki
siyasi ve askeri nüfuzunu artırma kararı almıştır (Çiçek ve Ağır, 2015, s. 30). Kırım’ın yanı sıra doğu
Ukrayna’da da nüfuzunu artırma çabası içinde olan Rusya, Kiev yönetiminin NATO ve Avrupa Birliği
taraftarı tutum içinde olduğunu batılı ittifakların Ukrayna’yı da yanlarına çekerek Rusya’yı kuşatmaya
çalıştıklarını ileri sürerek 24 Şubat 2022’de Ukrayna’ya saldırmıştır.
Sonuç
Rusya her Kırım işgalindeTürkleri İ m dininden çıkarıp Hıristiyanlığı çalışmıştır.
Amacına ulaşmak için Tatarlara etmiş, cezalar vermiş onlarıbirçok yoksun bırakmıştır.
Hıristiyanlığı vererek İslam dininden dönmelerini sağlamaya çalışmıştırä
Rusya bu yolla Kırım Tatarlarına kendi dinini, tarihini, klerini ve kültürünü unutturarak milli
şuurlarını melerini sağlamaya çalışmıştır. Türklerin Kırım’da okul açtırmaları her fırsatta
engellenmeye çalışılmış baskı altına alınmıştır. Türklerin basın işlerine yasaklar
ilerek kültürel hafızanın canlı tutulması engellenmeye çalışılmıştır(Ülküsal, 1980, s. t u
Rusların yürüttüğü propagandalar çerçevesinde bugün Kırım Türkleri k haklarının
kullanabilecekleri bir ulus devleti yoktur. 1783’ten itibaren Rus işgalindeki Kırım, Sovyetler Birliği Yüksek
Şûra Prezidyumu’nun 19 Şubat 1954’tealdığı karar üzerineRusya Federasyonu’ndan çıkarılarak Ukrayna
Cumhuriyeti’ne hediye edilmiştir (Hablemitoğlu, 2002, s. s Oysa Kırım halkı her
dönemde bağımsız ve hür yaşama taraftarı olmuştur. Nitekim İkinci Dünya savaşı sürecinde Kırım
halkının ortalama %64’lük kısmının Sovyet Rusya karşıtı olduğu düşünüldüğünde Kırım halkının yabancı
k istediğini açıkça gösterm { wv s
Günümüzde Kırım’da nüfusun %9’unu oluşturan 270 bin Tatar yaşamaktadır. Bunların sadece 16
toprak dağıtımından yararlanabilmiş . Üstelik 1990 da çıkarılanbir yasa ile tekrar atalarının
toprakları olan Kırım’a dönen Tatarların yarıdan fazlası henüz vatandaşlık kazanamamıştır. Bu durum
bu kişiler 1998 Parlamento ve 1999 cumhurbaşkanlığı seçimlerinde kendi vatanlarında oy dahi
kullanamamışlardır trr v u u
2000’li yıllarda Ukrayna’nın Rusya’dan ziyade batıya yani Avrupa Birliği’ne ve NATO’ya yaklaşması
Rusya’nın Kırım politikasına ağırlık vermesine yol açmıştır. Rusya Kırım konusundaki faaliyetlerine hız
vererek tek taraflı bir şekilde y t 2014’te Kırım’ı Ukrayna’dan bağımsızlığını tanımıştır (Parvda,
. Rusya’nın bu tutumuna Ukrayna büyük tepki göstermiştir. Bunun üzerine Rusya, Ukrayna’nın
ndisine 20 milyar dolar borcu olduğunu dolayısıyla Rusya’nın Kırım kararına ses çıkarmaması
gerektiğini bildirmiştir á tr ä2000’li yıllara girildiğinde NATO’nun Ukrayna ile yakınlaşması
her geçen gündaha da artmıştır. 2018’de Ukrayna devlet başkanlığına gelen Volodimir Oleksandroviç
Zelenski ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin arasındaki ipler gerilmeye başlamıştır. Bu süreçten sonra
Putin, Zelenski’yi Sovyet doktrininden uzaklaşıp batıya yaklaşarak batının Rusya’yı çevrelemesine çanak
tutmakla suçlamıştır (Pravda, 2022b). Rusya görünürde batı destekçisi Ukrayna Devlet Başkanı
lenski’yi ortadan kaldırmak için 24 Şubat2022’de Ukrayna’ya saldırdığını açıklamıştır á tr
24 Şubat’ta Rusya’nın Ukrayna’ya savaş açtığı Ukrayna yetkilileri tarafından da doğrulanmıştır (Kyivpost,
tr äBunun üzerine NATO bünyesindeki Avrupa ülkeleri Rusya’ya karşı Ukrayna’ya silah yardımında
bulunmaya başlamışlardır
yaptığı gibi Ukrayna’yı Moskova’nın yararına sömürülen bir bölge duruna getirmek istediğini ifade
etmişti
Rusya, asıl hedefinin Ukrayna Hükümeti olduğunu söylese de asıl hedefi Ukrayna’yı tam ortadan doğu batı
olmak üzere ikiye bölen Dinyeper Nehri’ni ve bu nehrin doğusunu Rusya’nın kontrolü altına almaktır.
Çünkü hedefteki bu bölgeler Sovyet Rusya’nın en önemli sanayi tesislerinin ve tarım arazilerinin olduğu
bölgedir. Rusya’ya göre Kırım, Çarlık, Sovyet ve günümüz Rusya’sının sıcak denizlere inmesi için
çevresinde doğal limanların bulunduğu Karadeniz’in kuzeyindeki önemli stratejik bir bölge dirä
Dinyeper’in Karadeniz’e döküldüğü yerin doğusunda bulunan Kırım, Rusya için siyasi, askeri ve ekonomik
açıdan vazgeçilmez bir bölge olarak görülmektedir. Dolayısıyla Rusya, doğu Ukrayna’yı kontrol altına
almadan Kırım’ı elde tutamayacağını düşünmektedir. Kırım’ın doğal bir liman, Akdeniz iklimine benzer
yüksek bir yer olması Rusya’nın buradan vazgeçmek istememesinin en
önemli sebeplerindendir á tr s t Ukrayna’nın Karadeniz ile bağlantısının kesilmesi de Rusya
için gerçekleştirilmesi gereken bir hedef olarak görülmüştür.
İkinci Dünya Savaşı s dünya düzeninin nasıl olacağıyla ilgili kararlar da Kırım sınırları içinde
bulunan Yalta’da alınmıştır. Bu durum Kırım’ın dünya siyasetindeki etkisini de artırmaktadır (Duke
s{{ 287). Devletlerin algılar üzerinden de kitleleri etkileme ve yönlendirme siyasetlerinin olduğu
düşünüldüğünde Kırım’ın önemi daha iyi anlaşılmaktadır.
Kırım meselesi için de Türkiye’yi yakından ilgilendiren en önemli Kırım Tatarlarıdır. Kırım’daki
nüfusun%12’lik kısmına Kırım Tatarları, Slavlardan sonra Kırım siyasetine aktif olarak katılan
tek unsurdur ve Kırım Tatarlarının büyük çoğunluğu Kırım’ın Ukrayna ile bütünleşmesi taraf tarıdırä
Kırım Tatarlarına Ukrayna ve Türkiye sempatizanı olarak bakarken Ukrayna da bu halka Rusya ve Türkiye
sempatizanı gözüyle bakmaktadır. Kırım’da yaşayan Tatarlara bir gün
Türkiye’ye katılma istekleri olabileceği düşüncesi çerçevesinde şüphe maktadır Ancak Kırı
Tatarları siyasi, dini, ekonomik ve kültürel özgürlükler çerçevesinde yaşamlarına izin verildiği müddetçe
bağlı bulundukları devlete aidiyet bağıyla bağlı olduklarını her defasında dile getirmişlerdir.
Türkiye’nin burada önem verdiği en büyük konu Kırım’daki Tatar Türklerinin diğer milletlerin sahip
olduğu siyasi sosyal ve kültürel haklardan mahrum bırakılmaması meselesidir. Bu hakların korunması
ancak Gaspıralı İsmail Bey’in ifade ettiği gibi “Dilde, Fikirde, İşte Birlik” ile mümkün olabilir
(Hablemitoğl trr t v Gaspıralı İsmail Bey’in bu fikrinin yaşatılması ve hayata geçirilmesi Türk
dünyasında kültürel gelişmelerin temel taşı olmuştur
Sonuç olarak bu çalışmada Kırım’ın jeopolitik öneminin ve burayı yüzyıllardır yurt edinen Kırım
Türklerinin (Tatarlarının) tarihsel sürecinin ortaya konulması amaçlanmıştır. Kırım’ın jeopolitik
öneminden dolayı burayı işgal etmek isteyen devletlerin birbirlerine karşı verdikleri mücadelede Kırım
larının yaşadığı sıkıntılar aktarılmaya çalışılmıştır.