Eski Türklerde kişinin anılması için mezarının veya bazı kurganların etrafına dikilen mezar taşı ‘BALBAL – TAŞ ATA’
Eski Türklerde kişinin anılması için mezarının veya bazı kurganların etrafına dikilen mezar taşına verilen isimdir. Orta Asya Türklerinde, Şamanlık dininin geçerliliğini yaygın olarak koruduğu dönemde, ölen savaşçıların kurgan denilen mezarlarının etrafına dikilmiş, savaşçının öldürdüğü düşmanları ve bu kişilerin öbür dünyada onun hizmetçileri olacağına inanılacağını simgeleyen, genellikle bir taş parçasının üzerine yontulmuş, bir elinde kılıç, figürlerinden oluşan heykellere verilen ad. Bu taşların sayısının fazlalığı ölen kişinin sağ iken; gücünün, cesaretinin, kahramanlığının da simgesidir. İslam öncesi dönemde yaygın olan balballar, İslam dininin kabulünden sonra yerini mezar taşlarına bırakmıştır.
Balbal sözü Eski Türk dilinden bir kelime olup bal+bal, yani vurmak, kakmak, çakmak demektir.
Kırgızistan’da Şatı ve Sarı-Bulak köylerinin arasındaki bir alanda bulunan taş balballar Kara-Batkak müzesinde sergilenmektedir. Ayrıca Tokmok şehrinin 10 kilometre güneyinde, Burana kulesi’ne yakın alandaki Burana Açıkhava Müzesinde ve Issık Göl kıyısındaki Çolpan Ata ve Karakol’da, göçebe Türklerin pek çok taş savaşçıları (balbalları) bulunur. Balbalların 6. yüzyılda dikildiği tahmin edilir. Kırgızistan içindeki ve tüm Orta Asya’daki bu mezar işaretleri, göçebe Türk boyları tarafından dikilmiş, Kırgızistan’daki balbalların hemen hepsi Çuy Vadisinde dağılıdır.
Tıva Özerk Türk Cumhuriyetinde yaklaşık 200 kadar balbal bulunmuştur. Bijiktighaya dağının dolayında kırlık ovalık alanda da bir tek balbal vardır ki[3], bazı araştırmacılara göre Cengiz Han’ın balbalı olup Cengiz Han’ın hazinesinin[4] bu dolayda olduğu söylenir[5]. Buraya bir açık hava müzesi yapılmıştır[6]. Tahminen bu balbal 1200 yılı geçkin burada durmakta olup Akdovurak (Aktoprak) şehrine 4 km uzaklıktaki kızıl tepe anlamındaki Kızıl Majalık köyüne yakındır.
Farklı kültür ve dönemlerde bu tür “balbal”lara rastlanmıştır. Özellikle MÖ 6. yüzyıl İskit heykelleriyle önemli benzerlikler bulunmaktadır.
Taş Ata (veya Taş Baba) –
Eski Türk kabîlelerinde mezar taşı anlamına gelir. Orta Asya’nın göçebeleri (köçerileri) yerleşik düzenli halklardan çok farklı bir dünya görüşüne sahiptirler. Onlar ölülerini yerleşme yerlerinin dışındaki sıkışık mezarlıklara gömme anlayışını kabul etmezler. Ölenin atı, silahları, günlük hayatta kullandığı kimi eşyaları da mezara koyarlardı, soylular için en yaygın mezar türü kurganlardır. Bu tür mezarlarda, genellikle gömüldüğü odasının üzerine taş ve topraktan bir yığma tepe yükseltilirdi. Bunun üzerinde de ölen kişiyi temsil eden, kabaca insan biçimli heykeller dikilirdi. Bu heykellere daha çok Taş Ata denilmektedir. Kimi mezarlar taş levhalardan yapılmıştır ve oda biçimlidir. Bunlara çok sayıda ceset gömülüdür. Taştan bir duvarla çevrelenmiş bu mezarların önüne de yine çok sayıda “taş baba” dikilmiştir. Ölen kişilere ait bir çeşit resimli mezar taşıdır bunlar.
Orta Asya’da özellikle Altay ve Tuva’da MÖ üçüncü binyılın sonları ile ikinci binyılın ilk yarısından beri yapılan bu taştan heykel biçimli mezar taşı (taş baba) kavramı, Göktürk döneminin balballarından farklıdır. Bu insan heykelleri, 2,5 metreden 30 santimetreye değişen boylardadır. Çoğu bıyıklıdır.