Ateş hattındaki Kırım
Tarih boyunca Rusya’nın bölgesel emellerinde büyük yer işgal eden Kırım, şimdi de Moskova-Kiev geriliminin sahnesine dönüştü. Tatar Türkleri krizin merkezinde varlık mücadelesi veriyor. Kırım’ın 2014’teki ilhakından bu yana ise özellikle sahil kesiminde “Rus kolonileri” gittikçe çoğalıyor.
Dönemin Rusya yanlısı Ukrayna Devlet Başkanı Viktor Yanukoviç’in Avrupa Birliği Ortaklık Anlaşması’nı imzalamaması üzerine, 21 Kasım 2013’te başkent Kiev’de başlayan gösteriler, kısa zaman içinde Rusya’nın direkt müdahalesini kolaylaştıran bir iç savaş atmosferini doğurmuştu. Yanukoviç’in Şubat 2014’te ülkeyi terk etmesinden sonra, Rusya’nın desteklediği silahlı gruplar özerk statüdeki Kırım’da yoğunlaşarak, Yarımada’nın fiilen Ukrayna’dan kopuşuna giden süreci başlattılar. 16 Mart 2014’te silahların gölgesinde gerçekleştirilen hileli bir referandumla “Kırım’ın Rusya’ya bağlandığı” ilân edildi. Kırım’ın gayrı meşru biçimde ilhakı, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin tarafından 21 Mart 2014 günü Moskova’da imzalanan bir kararnameyle “resmîleştirildi”, ancak uluslararası toplum bu oldubittiyi tanımadı. Türkiye de, Kırım’ın ilhakını “yasa dışı” olarak gören ülkeler arasında yer alıyor.
KIRIM RUSLAŞTIRILIYOR
Moskova yönetimi, yalnızca kendisini ikna eden birtakım tarihî kanıtlarla Kırım üzerinde hak iddiasını sürdürürken, bir yandan da Yarımada’ya yoğun biçimde Rus nüfus iskân ediyor. Kırım Tatar Türk halkının lideri Abdülcemil Kırımoğlu, ilhakın gerçekleşmesinden bu yana 500 binden fazla Rus’un Kırım’a yerleştirildiğini kaydetti. Hâlihazırda Kırım’ın özellikle sahil kesiminde “Rus kolonileri” gittikçe çoğalıyor. Kırım’ın Ruslaştırılması, yüzyıllardan beri Yarımada’da tutunmaya çalışan Müslüman Türklerin varlığına direkt tehdit oluşturuyor.
SÜRGÜNLER TARİHİ
Rusya, tarih boyunca Kırım Yarımadası ve Kafkasya’nın yerli Müslüman halklarını kendi amaçlarının önünde “engel” olarak gördü. 1864’te yüz binlerce Çerkes’i sürgün eden Ruslar, 1944’te bu defa Kırım Tatarları’nı bölgeden uzaklaştırdı. Her iki sürgün de, arkasında yüz binlerce kurban ve tarifsiz acılar bıraktı.
Geçmiş zaman olur ki…
Altın Orda Devleti’nin parçalanması sonucu ortaya çıkan siyasî birliklerden biri olan Kırım Hanlığı, 1441’den itibaren devlet haline geldi. Kısa süre içinde Osmanlı İmparatorluğu’na bağlanan ve sultanların egemenliğini tanıyan Kırım, Ruslar tarafından sıklıkla baskınlara uğradı. Nihayet 1783’te Rusya’nın ilhak ettiği Yarımada’da Müslüman nüfus için zor bir dönem başladı. Çarlık döneminde her vesileyle Kırım’ın dinî ve millî hüviyetini değiştirmeye çalışan Ruslar, Sovyetler devrinde de sürgünlerle ve soykırım boyutuna varan katliamlarla bu projeyi devam ettirdi. Eski Kırım’dan günümüze aktarılabilen az sayıda belge ve fotoğraf, Yarımada’nın Müslüman ve Türk kimliği hakkında çok şeyler söylemektedir.
Kaynak :https://www.yenisafak.com/dunya/ates-hattindaki-kirim-3619192