Ahmed Cevad
Ahmet Cevad Ahundzade, Azerbaycan Ulusal Marşı’nın sözlerini ve Kafkas İslam Ordusu zamanında “Çırpınırdı Karadeniz” şiirini yazmıştır.
Daha küçük olmasına rağmen, yaşından beklenmeyen sözleri ve zekasıyla etrafındaki insanları adeta büyülüyordu. Konuşurken seçtiği kelimeler, kullandığı ifadeler onun yaşından çok daha büyüktü.
Ahmet Cevat, 45 yıllık hayat yolunda defalarca ölüp ölüp dirilmişti. Hayatın bütün zorlukları onun daha küçük yaşlarda yakasına yapışmış, ömrünün sonuna kadar da ellerini yakasından çekmemişti. Kırkbeş yıllık ömrünün 29 yılını, öğretmenlikle geçirir. O, her simaya milli ruh ve milli düşünceyi yerleştirmeyi kendisine bir borç biliyordu. Zaten hayatı boyunca milletinin HAK bağıran sesi olmuştu. O kadar engin bir dünya görüşüne sahipti ki, yardım için açtığı kollarının genişliği, Dağıstan’dan Gürcistan’a, Batum’dan Kars’a, Ardahan’dan Balkanlara kadar uzanmıştı.
Onun bir eli Azerbaycan’da bir eli Türkiye’deydi. Balkan savaşlarında bizzatihi Türk ordusu safları arasındadır. Canı bir, kanı bir, dili bir, dini bir Türkiye’ye karşı ayrı bir sevgisi ve bağlılığı vardı. 1918 yılında Nuri Paşa komutasında Türk askerinin Bakü’ye gelip Azerbaycan halkının yardımına koşması, onda ayrı bir heyecan ve sevgi meydana getirmişti. Onun Osmanlıya karşı bu sevgisi şiir dizelerine ayrı bir ruhla dizilmiş ve hala Türk dünyasın’da büyük bir coşkuyla okunmaktadır;
Çırpınırdı karadeniz
Bakıp Türk’ün bayrağına
“Ah” diyordun hiç ölmezdim
Düşebilsem ayağına
Sosyal Sovyetler Birliği Askeri Yüksek Mahkemesi heyetinin onu ittiham ettikleri en büyük suçu, devlete karşı çıkmak ve milliyetçilik yapmasıydı.Bunun yanında 1937 yılında Azerbaycanda mevcut olan isyancılar ve terör teşkilatlarıyla bir olup, SSCB’den ayrılarak başka bir devlet kurma suçuda ilave ediliyordu. En son duruşmasına onu müdafaa edecek hiçbir vekil alınmamış,
insanlık tarihinde görülmemiş bir hadise olarak bu mahkemesi sadece 15 dakika sürmüştür. Mahkemenin almış olduğu karar esasında 13 Ekim 1937 yılı gecesi Bakü’de bir vatan haini gibi kurşuna dizilerek idam edilmişti.
Resmi kaynaklar Ahmet Cavad’ın 1937 tarihinde Bakü’de bir vatan haini gibi kurşuna dizilerek idam edildiğini yazsa da, bir çok kaynaklarda Cavad’ın Bakü’deki Bayıl zindanlarında dövülerek öldürüldüğü yazılmaktadır.
Bu meseleyle alakalı Hayat ve çile arkadaşı Şükriye hanım şu ibretli vakıayı naklediyor.
”Ben bayıl hapishanesinde bir vatan haini eşi gibi! cezamı çekerken, Bana; eşimin başı sarılmış, 40 derece ateş içinde kıvranarak hapishanenin seyyar hastahanesine götürülürken görüldüğünü söylemişlerdi.. Ben o zamanlar eşimle görüşme talep etmeme rağmen, eşimle görüşmeme izin verilmemişti. Şimdi anlıyorum ki, benim görüşmek istediğim o sıralarda eşim çoktan dövülerek öldürülmüştü.
Bu makale Tavrida National V.I. Vernadsky Universitesine Rusca Tercüme Edilmiştir
Əhməd Cavadın yaxşı müəllimləri olmuşdur.Onlardan biriBerlin Üniversitetinin məzunu Halil Fikret idi.Halil Fikret 1923-1926-cl illərdə Əhməd Cavada Azərbaycan Dövlət Ali Pedaqoji İnstitutunda pedaqogika tarixi və psixplpgiyadan dərs demişdir.
Mənə elə gəlir ki,Əhməd Cavadın Türkiyədə türkdilli mətbuatda çap olunan şeirləri Halil Fikretin sayəsində mümkün olmuşdur.
Halil Fikrət tərbiyə doktoru idi.
O, 1916-cı ildə Almaniyanın Leipziq şəhərində müəllimi – alman ərəbşünası,türkoloqu, afrikanşünası profesor Hans Stumme ilə birlikdə ilk müştərək kitabını cap etdirmişdir.
Türk dili başa düşülən bütün yerlərdə Əhməd Cavadın on minlərlə oxucusu var.