Oğuzlar, Macarlar ve Tuğrul (Turul) Kuşu – Aziz Dolu Atabey
Macarların millî simgesi olan Turul kuşu, pençeleri ile Attila’nın kılıcını tutar. Bu simgeyi, Macaristan’ın her bir köşesinde görmeniz mümkündür. Hatta birbirinin devamı olan I. ve II. Dünya Savaşları sonrası yapılan anlaşmalarla Macaristan’dan koparılan tarihî Macar topraklarında yaşayan Macarlar bile bu millî simgeyi kutsal bir emanet olarak yeni kuşaklara (nesil) aktarmaktadır.
Macar efsanelerinde Turul olarak adlandırılan kuşa; Oğuz Türkleri “Tuğrul” der. Tuğrul’un, Oğuz Kağan’ın eşlerinden birini gökyüzünden getiren kuş olduğuna inanılır. Türkçedeki Gökçe, Gökçen, Göksel gibi kadın adları kim bilir belki de bu annemizden kalan bir hatıradır. Efsaneye göre; Oğuz Kağan ile -Tuğrul (Turul) kuşu tarafından gökten getirilen- ilk annemizin evliliğinden Bozoklar yani Gün Han, Ay Han ve Yıldız Han dünyaya gelmiştir. Oğuz Kağan, Altın Yay’ı bu üç oğluna vermiştir. Yöneticilik özellikleri ağır basan Bozoklar birçok devlet kurmuşlardır. Moğol Türkçesinde bulunan benzer anlamdaki Bosoh fiilinin “yükselmek, güneşin doğması” gibi anlamlara geldiğini de biliyoruz.
Tuğrul (Turul) kuşu, kartal türlerinin atasıdır. Avrupa Hunlarının, Selçukluların bayrağındaki yırtıcı kuşun Tuğrul (Turul) olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Yine efsaneden hareketle Bozokların on iki kolundan ikisi olan Kayıların ongunu, şahin; Avşarların ongunu ise şah kartalıdır. Büyük Selçuklu Devletinin kurucusu Tuğrul Bey ile Osmanlı Devletinin kurucusu olan Osman Gâzi’nin babası -Kayı Beyi- Ertuğrul Gâzi’nin adı da Tuğrul (Turul) kuşundan gelir.
German (Cermen) halklarının Attila’dan ve Avrupa Hunlarından çok etkilendiği; German (Cermen) asıllı bir halk olan Almanların, bu simgeyi Türklerden aşırdığı da unutulmamalıdır. Kaldı ki, Almanca ile Türkçe dolayısı ile Almanlar ve Türkler arasındaki tarihî bağlar da yavaş yavaş gün yüzüne çıkmaya başlamıştır.
Biraz da yakın tarihten söz edelim. Macar bilgin, kütüphaneci, ressam Zajti Ferenc yaptığı araştırmalar sonucu Macarların, Vusun Türklerinden olduğunu ve Altayların batısından göçtüklerini tespit eder. Dahası Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti’nin (Türk Tarih Kurumu) kurucusu, koruyucusu (hâmi) ve başkanı olan Atatürk tarafından 6 Temmuz 1932 yılında Ankara’da yapılan 1. Türk Tarih Kongresi’ne davet edilir. Ferenc, yaptığı konuşmada Macarların da Türk olduğunu -kanıtlarıyla birlikte- ortaya koyar. Ferenc, -kongre sonrasında- Çankaya Köşkü’nde verilen akşam yemeğine buyur edilir. Atatürk, onur konuğuna hemen sağındaki sandalyeyi ayırtmıştır. Türklük ve Türk tarihi üzerine hoş bir sohbet gecenin ilerleyen saatlerine kadar uzayıp gider.
Atatürk’ün, yemekte onur konuğu Zajti Ferenc’e söylediği sözler dimağlara, hafızalara kazınmıştır: “Profesör!.. Türkler ve Macarlar iki kardeş millettir. Dilleriyle, kültürleriyle, menşeleriyle iki kardeş millet… Fakat bu iki kardeş millet ne yaptı? iki kardeş millet gibi mi, kendi yüksek millî gayelerini (ülkü) ve büyük istikbali (gelecek) düşünen ve gören iki olgun kardeş millet gibi mi hareket etti. Hayır, ne yazık ki hayır… Biz Türkler, ilâ-i kelimetullah diye, bir fedaî gibi İslâm âleminin önüne geçtik; siz Macarlar, ruhullah diye, gene bir fedaî gibi Hıristiyan dünyasının önüne düştünüz ve asırlarca birbirimizi kırdık ve karşılıklı kırıştık, değil mi? Fakat ne için? Hangi büyük maksat, hangi millî gaye, hangi yüksek istikbal için?.. Ve kimin için?.. Kimin hesabına? Böyle yapacağımıza, eğer gurur ve ihtirasa, boş dâvalara, vâhi, hayalperest emellere ve başkalarının maksatlarına kapılmayıp ta, iki kardeş millet el ele, sulh içinde birleşseydik, hem kendi milletlerimizin hem de bütün insanlığın refah ve saadetine hizmet etmez miydik?”
Atatürk’ün konuşması sona erince kimsenin beklemediği sarsıcı (shock/şo:k) bir olay yaşanır. Macar bilgin yüzü kızarmış, gözleri yaşarmış bir halde ayağa kalkar, sandalyesini geriye iter ve Atatürk’ün önünde diz çöker. Gâzi’nin elini iki eliyle kavrar. Tekrar tekrar öperek; yüzüne, gözlerine sürer. Orada bulunan herkes sarsıntı (shock/şo:k) geçirmektedir.
Evet, canlar!. Oğuzlar ve Macarlar kardeştir. Dahası, dünya tarihinden Türkleri çıkarırsanız geriye magazin haberlerinden başka bir şey kalmaz. İşte biz bu yüzden Türk’üz, Türkçü’yüz, Atatürkçü’yüz!. Masallar sizin olsun; destanlar bizim!..
Aziz Dolu Atabey