Güllaç (Güllü Aş)’ın Kırım’dan Türkiye’ye Uzanan Hikayesi
Güllaç (Güllü Aş)’ın Kırım’dan Türkiye’ye Uzanan Hikayesi
500 yılı aşkın süredir varlığı bilinen Ramazan ayında sofraların olmazsa olmaz tatlısı güllaç, Osmanlı Saray mutfağının da törensel tatlarından biriydi…
Türk mutfağına özgü tatlıların arasında özel bir yere sahip ve ‘güllü aş’ adıyla anılan güllacın geçmişinin 15. yüzyıla dek uzandığı tahmin ediliyor. Osmanlı saray mutfağı kayıtlarında ise ilk kez Kanuni Sultan Süleyman’ın oğlunun sünnet düğününde misafirlere ikram olarak karşımıza çıkıyor.Bir süre sadece saraya ve padişaha özel üretilen güllaç daha sonra Abdullah Efendi’nin imalathanesinden halka ulaştığı ve genç yaşlı herkesin severek tüketmeye başladığı biliniyor.
Kırımlı Saffet Abdullah Güllaçları
1878 yılı Osmanlı- Rus savaşı sırasında Kırım’dan Istanbul’a göç eden Abdullah efendi 1881 yılından itibaren Istanbul’da güllaç üretimine başlamıştır. Yaklaşık 40 yıl süreyle faaliyette bulunmuştur. Abdullah efendiden sonra oğlu Saffet efendi bu işin devamını üstlenmiş ve kendisi de yaklaşık 40 yıl bu geleneksel tatlının üretimini yapmıştır. 3. kuşak üretim Saffet efendinin oğulları olan Yalçın Arseven ve İlhan Arseven tarafından yapılmıştır.
1881 yılında İstanbul-Şehremini’de başlayan ve devam eden güllaç imalatı, bugün Sultanbeyli’de devam etmektedir.
Immigrated from Crimean to Istanbul during Ottoman – Russia war in 1878, Abdullah Efendi initiated Güllaç production in Istanbul in 1881. He sustained his activities for about 40 years. After Abdullah Efendi, Saffet Efendi has taken the responsibility for continuity of this business and he sustained production of this traditional dessert for about 40 years. Third generation production is accomplished by sons of Saffet Efendi who are Yalçın Arseven and İlhan Arseven.