Kırım Tarihi

Milli Kahramanımız ve Efsanevi Liderimiz Numan Çelebicihan

23 Şubat 1918`de Kırım Tatarları’nın efsanevi lideri Numan Çelebicihan Bolşevik Ruslar tarafından barbarca katledilmiş, kurşuna dizildiği yetmiyormuş gibi cesedi parçalanarak Akyar’da Karadeniz’in soğuk sularına atılmıştı.

Bizler bu acı günümüzde Kırım Tatar tarihine bir “Kara Gün” olarak geçecek bu katliamı anmak, büyük insan Çelebicihan’in ruhuna dua etmek ve onun aziz ruhu onunde saygı ile eğilmek için buraya toplanmış bulunuyoruz.

Ben bugün Numan Çelebicihan’in siyasi hayatı ve faaliyetlerine değil de onun daha az bilinen edebi hayatına çok kısa olarak değinmek istiyorum.

Çelebicihan milletimizin sadece ilk reisicumhuru, müftüsü, aydını ve milli kahramanı değil, aynı zamanda bir milli şairidir. Onun “Antetkenmen”, “Sağlıknen Kal Tatarlık”, “Bastırık” ve “Yolcu Garip” gibi şiirleri halkımız arasında tanınan ve çok sevilen şiirlerdir. “Antetkenmen” şiiri ilk olarak 26 Kasım 1917`de açılan tarihi (gururla söylüyorum, büyük dedem Hacı Ali Efendi’nin ilk geçici başkan olarak açılışını yönettiği) Birinci Kırım Tatar Kurultayı’nın açılışında milli marş olarak okunmuş ve bundan sonra da milletimizin milli marşı olarak kabul edilmiştir.

Numan Çelebicihan’ın edebiyatla ciddi olarak ilgilenmesi onun İstanbul`da talebelik yıllarında başlar. Milli kahramanımız 1908 yılında bazı Kırımlı arkadaşlarıyla kurdukları “Yaş Tatar Yazgıçları Ciyini (Genç Tatar Yazarları Birliği”) tarafından yayınlanan “Karlıgaçlar Duası”, Altın Yarık” ve “Şiirler Cünkü” ile edebi hayata atılmıştı. Kendisi de “Çelebicihan” ismini edebiyatla ilgilenmeğe başladığı bu yıllarda almıştı. Bu isim bugün genellikle Türkiye diasporasında “Çelebi Cihan” olarak iki isimde, Kırım`da ve diğer diasporalarda “Çelebicihan” olarak tek isim halinde yazılmakta ve kullanılmaktadır. Bu yazılışların hangisi doğru? Bunun cevabını yine milli şairlerimizden rahmetli Şevki Bektöre’nin çokça iktibas edilen “Antlı Şehit” adlı 1961 yılında Kırım mecmuasında (Mart-Nisan, 1961, No.9-10) yayımlanan makalesinde bulabiliriz. Kendisı’ni Numan Efendi’yi şahsen tanıyan o devirde sağ olan tek kişi olarak tanıttıktan sonra Şevki Bektöre söyle açıklıyor:

“…Bu devirde, 1910 yıllarında, ediplik, şairlik, yazarlık hevesine kapılan gençlerde kendilerine güzel, edebi ve milli emellerine uygun birer mustear isim (takma isim) almak adet haline gelmişti. Habibullah Odabaş kendisine “Temircan” lakabını takmıştı. Abdurrahman Efendi çok sakin bir adam olduğu için “Sükuti”, …Yakup Seyit Abdullah Efendi ise “Kerci”liği kimselere vermiyordu. Numan Efendi’nın “Çelebi” lakabı vardı. Fakat bundan hoşlanmıyordu. Onun anası Cihanşah Çelebi’nin kızıydı. Numan kendi vasfı olan “Çelebi” tabirini ana tarafından dedesinin adı Cihanşah`ın “Cihan” kısmı ile birleştirerek pek derin manalı “Çelebicihan” mustear (takma) ismini meydana getirdi. Bu isim derhal herkes tarafından beğenilmiş ve benimsenmişti. Nihayet Çelebicihan’ın soyadı olarak kendisiyle beraber ebediyete karıştı. Bu sebepten Çelebicihan, iki ayrı isim olarak değil, birleşik isim olarak yazılmalıdır…” ( Antlı Şehit…Sahife 148)

Milli kahramanımızın isminin nasıl kullanılması ve yazılması gerektiğine kısaca bir açıklık getirdikten sonra ikinci bir noktaya değinmek istiyorum. Belki yanılıyorum fakat ben Numan Çelebicihan’ın onun değerini ortaya koyacak, onu ebedileştirecek heykelini henüz görmedim. Gönül, bu büyük insanın, milli kahramanımız, ilk ve tek reisicumhurumuz, müftümüz, bizlere ilk Kurultayı getiren, ata diyarımızda gök bayrağımızın yeniden dalgalanmasını sağlayan Numan Çelebicihan’ın bir heykeli’nin New York`ta dikilmesini isterdi. Kırım Tatar diasporasında Sürgün’den sonra ilk Kırım Tatar Şehitler Abidesini (Çoram, NY`ta) diken Kırım Tatar Amerikan Diyasporası Çelebicihan’ın heykelini NY`ta dikebilirse tarihimize büyük bir katkıda daha bulunacaktır.

Buna alternatif olarak, adı geçen heykel’in (eğer New York`ta tahakkuk ettirilemezse) Kırım Tatarları’nın yoğun olarak yaşadığı Eskişehir’de dikilmesi için girişimde bulunulmalıdır. Dolayısıyla, bugün bu anma töreninde kendisi aynı zamanda bir heykeltraş olan Eskişehir Büyük Şehir Belediye Başkanı Sayın Yılmaz Büyükerşen’e milli kahramanımız Numan Çelebi’nin heykelini yapmasını ve bu heykeli hepimizin gurur duyduğu Eskişehir`imizde uygun bir lokalde diktirmesi için müracaat ediyorum.

Konuşmamı milli şairlerimizden Hamdi Giraybey’in “Antetkenmen Aytaman” adlı şiirinden birkaç beyitle bitirmek istiyorum:

“…Ant Etkenmen Tatarların yarasını sarmağa”
Dep bağırsam, bu ken dünya, boşluklar da tar mağa.
Aytgan sayın aytaçağım kele, kalbim kaltıray,
Emellerim tobesinde bir altın ay caltıray…

Maga curek Bergen, meni “cigitmen” dep yaşatkan,
Gafil kalıp “yuksurasam”, “”yuklama” dep tas atkan,
Caş babaynın kaleminden tokken ötkur sözleri,
Gaye bergen, fikir bergen o sözlerin özleri.

Ey bizlerni kucağında kıybetlegen anaylar,
Bahtimiznin yaraları tazerdide kanaylar,
Beşikteki sabilerge “Antetkenmen” aytınız,
Cas mileri katmaz birin vicdanların baytınız…

Ant etkenmen ant etkennin antı içün ölmeğe,
Kaysı ciğit yemin ete menmen düşman bölmeğe?
Siz korksanız, mına caşlar, men aldında ketermen,
Tavni, taşni, car, cılganı tal tuzgun çöl etermen.

(Kırım, Mart-Nisan 1961, sahife 159)

Antli şehidimiz Çelebicihan’ın aziz ruhu önünde tekrar saygı ile eğiliyor, Allah’tan kendisine rahmet diliyorum. Nur içinde yat, Büyük insan!

Dikkatiniz için çok teşekkür!

Mübeyyin Batu Altan, CTRIC, Brooklyn, New York, 20 Şubat, 2010

Not: Bu konuşmamın ana kaynağı Kırım Mecmuası’nın Mart-Nisan 1961 sayısında yayımlanan Şevki Bektöre’nın “Antlı Şehit” adlı makalesidir.

Kırım'ın Sesi Gazetesi

27 Şubat 2015 Tarihinde hizmet bermege başlağan www.kiriminsesigazetesi.com maqsadı akkında açıklama yapqan Mustafa Sarıkamış İsmail Bey Gaspıralı’nıñ bu büyük mirasına sahip çıqmaq ve onun emellerini yaşatmaqtır. Qırımtatar Türkleriniñ ananevî, körenek, ürf, adet kibi yaşamlarında ne bar ise objektif şekilde Dünya cemiyetine taqdim etilmektir.

Pin It on Pinterest