Asırlardır ihtişamını koruyan Ark Kalesi
Türk-İslam Medeniyetinin Bağrında Asırlardır İhtişamını Koruyan Kale
Orta Asya’nın en eski yerleşim yerlerinden Özbekistan’ın Buhara kentindeki Ark Kalesi, surlarıyla tarihteki ihtişamını yansıtıyor Kalenin içinde bulunan üç tarafı revakla çevrili mescidin iç süslemeleri, tavanı ve mihrabı dikkati çekiyor Buhara’nın sabır, azim, titizlik ve estetik özelliği olarak bilinen kale.
Orta Asya‘nın en eski, Türk-İslam medeniyetinin de en önemli yerleşim yerlerinden Özbekistan’ın Buhara kentindeki Ark Kalesi, tarihteki ihtişamını koruyor.
AA muhabirinin derlediği bilgilere göre, Buhara’nın tarih sahnesine inşa ettiği ilk somut yapı kabul edilen ve 4 hektar genişliğinde, 20 metre yüksekliğindeki Ark Kalesi, geçmişte hem bir karargah hem de kentin emirlerinin sarayı olarak kullanıldı.
Pişmiş tuğladan, dik yapı yerine biraz yatay, aralara büyük ağaçlar konularak inşa edilen kalenin, ailesini terk edip bölgeye yerleşen İranlı Siyavuş bin Keykavus tarafından yaptırıldığı biliniyor. Daha sonra yıkılan kalenin, 9 ve 10’uncu asırlarda yeniden inşa edildiği ve ilk yapımında balçık kullanıldığı belirtiliyor. İkinci inşasından sonra Cengiz Han’ın askerlerinin istilasında ciddi zarar gören kale, son şeklini ise 16’ncı yüzyılda aldı.
Bugün kaleye girişi sağlayan kapı, 1700’lü yıllarda yapıldı. Kalenin içinde yer alan üç tarafı revakla çevrili mescidin iç süslemeleri, tavanı ve mihrabı dikkati çekiyor. Bu süslemeler, 19 ve 20’nci asırlarda nakşedildi. Özellikle ahşap mimari bakımından kayda değer olduğunu belirtilen mescidin benzerlerine, Özbekistan’ın farklı yerlerinde de rastlanabiliyor.
Buhara’nın tarihi merkezinin en eski yapısı
Daha önce kale içinde saray olarak kullanılan binaların bir bölümü günümüzde müze niteliğiyle hizmet veriyor. Bu kısımlar 12’nci yüzyıldan 20’nci asra kadar farklı dönemlerde inşa edildi. Kale içinde yaşayan nüfus, 20’nci yüzyıl başlarında çalışanlar ve askerler dahil 3 bine ulaştı.
Kalede, dönemin üst düzey yöneticilerine ait çalışma odası da bulunuyor. Bu odadan doğrudan resmi heyetlerin kabul edildiği selamlama meydanına ulaşılıyor. Üç tarafı revakla çevrili bu avluya girildiğinde tam karşıda, oldukça yüksekte tahtın kurulduğu mekan yer alıyor.
Bölgede 1747-1920 yıllarında hüküm süren Manghit Hanedanlığı zamanında devlet yönetiminin merkezi durumunda olan kalenin içinde zamanında Buhara emirinin sarayı, cami, yönetim binaları ve cezaevi bulunuyordu.
İhtişamlı kapının yanındaki iki kule, bu kapının görünümüne zenginlik katıyor. Kale, 1920’de Kızılordunun topçu atışı ve hava saldırılarından ciddi bir şekilde hasar gördü.
İçindeki Mah-ı Ruz Çarşısı’nda ahşap bir caminin yer aldığı kalede ayrıca Arkeoloji ve Tarih Müzesi de ziyaret edilebiliyor. Müzede, o dönemde kullanılan elbiseler, günlük eşyalar ve askeri malzemelerin yanı sıra sikkeler, tablolar sergileniyor. Buhara’nın sabır, azim, titizlik ve estetik özelliği olarak görülen kalede restorasyon çalışmaları sürüyor.
Ark Kalesi, Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) tarafından 1993’te Dünya Mirası Listesine dahil edilen Buhara’nın, tarihi merkezinin en eski yapısı olarak biliniyor. –
Orta Asya’nın en eski, Türk-İslam medeniyetinin de en önemli yerleşim yerlerinden Özbekistan’ın Buhara kentindeki Ark Kalesi, tarihteki ihtişamını koruyor.
Bilgilere göre, Buhara’nın tarih sahnesine inşa ettiği ilk somut yapı kabul edilen ve 4 hektar genişliğinde, 20 metre yüksekliğindeki Ark Kalesi, geçmişte hem bir karargah hem de kentin emirlerinin sarayı olarak kullanıldı.
Pişmiş tuğladan, dik yapı yerine biraz yatay, aralara büyük ağaçlar konularak inşa edilen kalenin, ailesini terk edip bölgeye yerleşen İranlı Siyavuş bin Keykavus tarafından yaptırıldığı biliniyor. Daha sonra yıkılan kalenin, 9 ve 10’uncu asırlarda yeniden inşa edildiği ve ilk yapımında balçık kullanıldığı belirtiliyor. İkinci inşasından sonra Cengiz Han’ın askerlerinin istilasında ciddi zarar gören kale, son şeklini ise 16’ncı yüzyılda aldı.
Bugün kaleye girişi sağlayan kapı, 1700’lü yıllarda yapıldı. Kalenin içinde yer alan üç tarafı revakla çevrili mescidin iç süslemeleri, tavanı ve mihrabı dikkati çekiyor. Bu süslemeler, 19 ve 20’nci asırlarda nakşedildi. Özellikle ahşap mimari bakımından kayda değer olduğunu belirtilen mescidin benzerlerine, Özbekistan’ın farklı yerlerinde de rastlanabiliyor.
Buhara’nın tarihi merkezinin en eski yapısı Daha önce kale içinde Saray olarak kullanılan binaların bir bölümü günümüzde müze niteliğiyle hizmet veriyor. Bu kısımlar 12’nci yüzyıldan 20’nci asra kadar farklı dönemlerde inşa edildi. Kale içinde yaşayan nüfus, 20’nci yüzyıl başlarında çalışanlar ve askerler dahil 3 bine ulaştı.
Kalede, dönemin üst düzey yöneticilerine ait çalışma odası da bulunuyor. Bu odadan doğrudan resmi heyetlerin kabul edildiği selamlama meydanına ulaşılıyor. Üç tarafı revakla çevrili bu avluya girildiğinde tam karşıda, oldukça yüksekte tahtın kurulduğu mekan yer alıyor.
Bölgede 1747-1920 yıllarında hüküm süren Manghit Hanedanlığı zamanında devlet yönetiminin merkezi durumunda olan kalenin içinde zamanında Buhara emirinin sarayı, cami, yönetim binaları ve cezaevi bulunuyordu.
İhtişamlı kapının yanındaki iki kule, bu kapının görünümüne zenginlik katıyor. Kale, 1920’de Kızılordunun topçu atışı ve hava saldırılarından ciddi bir şekilde hasar gördü.
İçindeki Mah-ı Ruz Çarşısı’nda ahşap bir caminin yer aldığı kalede ayrıca Arkeoloji ve Tarih Müzesi de ziyaret edilebiliyor. Müzede, o dönemde kullanılan elbiseler, günlük eşyalar ve askeri malzemelerin yanı sıra sikkeler, tablolar sergileniyor. Buhara’nın sabır, azim, titizlik ve estetik özelliği olarak görülen kalede restorasyon çalışmaları sürüyor.
Ark Kalesi, Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) tarafından 1993’te Dünya Mirası Listesine dahil edilen Buhara’nın, tarihi merkezinin en eski yapısı olarak biliniyor.
Kaynak: AA