Ramazan ayının vazgeçilmez gelenekleri
Hicri takvime göre yılın dokuzuncu ayı olan Ramazan’da oruç ibadeti yerine getiriliyor. Aynı zamanda bu ayda birçok gelenek de yaşatılıyor.
Ramazan pidesi
Ramazan aylarında iftar sofralarının baş tacı…
7’den 77’ye her vatandaş iftar vaktine kadar Ramazan kuyruklarında bir araya geliyor. Kuyruğa giren herkes sabırla bekliyor. El yakan sıcaklığıyla pide, Ramazan boyunca fırınlarda bulunabiliyor.
Ramazan davulcusu
Eski ramazanlardan kalma ve günümüzde de devam ettirilen geleneklerden biri. Ramazan davulcuları, kimi zaman sadece davulunu çalarak vatandaşlara sahur vaktini haber veriyor, kimi zaman birkaç kişi birlikte sokaklarda mani söyleyerek geziyor.
Hurma
Ramazan’ı taçlandıran yiyeceklerden olan ve dini yönden de önemli bir yere sahip hurmanın sağlık açısından birçok faydası var.
İftar ve sahur sofralarının vazgeçilmezlerinden olan hurma, yüksek sıcaklıkta yetişiyor. Şeker, protein, lif, yağ ve birçok farklı mineral içeriyor.
Bakara Suresi’nin 266. ayetinde ise şöyle geçiyor:
“Herhangi biriniz ister mi ki, içerisinde her türlü meyveye sahip bulunduğu, içinden ırmaklar akan, hurma ve üzüm ağaçlarından oluşan bir bahçesi olsun; himayeye muhtaç çocukları varken ihtiyarlık gelip kendisine çatsın; derken bağı ateşli (yıldırımlı) bir kasırga vursun da orası yanıversin? Allah düşünesiniz diye size ayetlerini böyle açıklıyor.”
Toplu iftar yemekleri
Ramazanla özdeşleşmiş geleneklerden biri de topluca yenilen iftar yemekleri.
Bu yemekler hayır amacıyla veriliyor ve dar gelirli ya da zengin, herkesin birlikte aynı sofrada oturmasını sağlıyor. Kalabalık iftar yemeklerinde genellikle şunlar oluyor: İftariyelikler, çorba, etli yemekler, baklava, börek ve içecek. İftara zeytin, hurma veya suyla başlanıyor.
Güllaç tatlısı
Güllaç, ramazan yaklaştıkça ortaya çıkan ve az malzemeyle yapılan bir tatlı. Osmanlı mutfağından günümüze miras kalan tatlı, adını içerisine katılan gül suyundan alıyor. Aslında başlarda “güllü aş” olarak anılan tatlının adı zamanla güllaç olarak değişmiş.
Osmanlı şerbeti
600 yıllık bir geçmişe sahip…
Akla gelebilecek her türlü meyveden yapılan Osmanlı şerbeti, bal ve şekerle tatlandırılıyor. Az olsa da günümüzde de devam ettirilen şerbet geleneğinin pek çok türü var.
Tarçın, zencefil, gül, helyun, meyan kökü, kızılcık, nar, ayva, lavanta…
Osmanlı mutfağında neredeyse tüm çiçeklerin şerbeti yapılmış.
Demirhindi şerbeti, en çok tercih edilen şerbet olarak biliniyor. Demirhindinin en önemli özelliği kan yapması ve enerji vermesi.
Mahya
“Bir ay süren, bir ay için” gibi anlamlara gelen mahyanın kökü Farsça mahiye kelimesinden geliyor.
Mahyacılar, Ramazan öncesi hazırlıklara başlıyor. Cami minareleri “Merhaba ya şehri Ramazan”, “Hoş Geldin Mübarek Ramazan”, ‘Hoş Geldin Onbir Ayın Sultanı”, “Ramazan berekettir” yazılarıyla aydınlatılıyor.
Ramazan topu
Eskiden akşam ezanıyla iftar topu atılıyordu. Osmanlı döneminden kalma top atma geleneği, 1800’lü yıllardan kalma.
Önceki zamanlarda imsak vakitlerinde de atılan top geleneği, 1821 yılında Anadolu Hisarı’ndaki topun ateşlenmesiyle başladı.
Karagöz ve Hacivat
Bir perde…
Perde önünde seyirciler, arkasında söyleyenler.
Bir tarafta halk adamı ve doğrucu Karagöz, diğer tarafta kibar ve bilgili Hacivat. Eski Ramazanların vazgeçilmez eğlencelerinden biri.
Asıl adı gölge oyunu olan Karagöz ve Hacivat, Ramazan’la özdeşleşmiş geleneklerden.
Kaynak: TRT Haber