Nazile Gültac
Nazim Əhmədli şair-publisist
Kırımın sesi qazetesinin Azərbaycan təmsilçisi
Nazile Gültac – doktor, şair, yazar, araştırmaçı, tercüman Baküda yaşıyor. Dahiliye uzmanıdır. Azerbaycan Yazarlar Birliyi , CASCFEN teşkilatıve DQTYB üyesidir. Azerbaycan Prezidentinin Teqaüt Fondunun teqadçüsü olmuştur. Şiir yarışmalarında da felerce ödüller almıştır. Qazeteçilik (jurnalistika) kursunu bitirmiş, çeşitli qazete ve dergilerde yazıları çıkıyor.
“Suya yazılan sevda”, “Yeşil pıçıltı”, “Kalbden dudağa”(Bakı),” Ben gönlümü bilmezmiyim “( Ankara) şiirler kitabının müellifidir.
Şiirleri Azerbaycanda oldugu gibi, Türkiyede de “Kardeş kalemler”, Türk edebiyyatı, Bizim Ece, Yaşam Senet dergilerinde yayımlandı.
Nazile Gültac defalerca Türkiyede şiir şölenlerine katılmışdır.
Türkiyeden bir çok şairlerin şiirlerini çevirmiş ve çeşitli qazete ve sitelerde yayınlatmıştır.
Türk halkları edebiyyatının Azerbaycanda yayımlanmasına ve edebi uğurlarına gore Mahmut Kaşkariadına Beynel halk Fondun “ ŞAN YARLIĞI” ödülüne layik görülmüştür.
Nazilə Gültac
RESİM
Yıllar vefasızdı,
Hayat ebedi.
Çileler,hasret
Ve mihnet
sinmeyen resimdir.
Yüzümüze, gönlümüze
sepilen sevincimiz
yitmeyen bir resimdir.
Umutlar, arzular,
nağmeler, yazılar
çekilmeyen resimdir.
Nefesimiz, ruhumuz,
Hayalımız, uykumuz
Görünmeyen bir resim.
Hayat da bir resimdir,
Ömür de resim.
HEYHAT
Bildiğin gibi değil her şey,
Hayretim ahımdan büyük.
Başımda deli rüzgâr.
Kapımı dögüyor yeller
soğukdan üşüyerek.
Ne külüm, ne de duman,
ocaktım bir zaman.
Bir köz kızarıyor
odanın köşesinde.
Kaderin sonuncu umudu gibi.
Bildiğin gibi değil her şey.
Gördüyün gibi değil hayat,
Bilemediğin gibidir, heyhat.
Heyhat!
DUMAN
Ocağından çıkan duman,
Ocağına kalkan duman,
Oynama Kerem havasına,
Odu ocakdan ayırma.
Ayrılık aşinadır bana.
Sönmüş ocak kül dağıdır,
Közü beni yakıyor.
Küle dönüp, gönül derdi.
Ocağından çıkan duman,
Gökyüzüne konan duman,
Ne olur, üzerime gelme,
Kendi dumanım bana yeter.
ARAYACAĞIM SENİ
Arayacağım seni.
Kaybolmuş sevincim gibi.
Gözümden serpilen inci gibi.
Arayacağım seni
Kismetimi, bahtımı.
Ömrün anlamı gibi.
Bakacağım yoluna,
Gözümün nuru sönene,
Belim bükülene kadar.
Koruycağım sevgimi,
Kanadı kırılmış,
Yuvası dağılmış
Bir kuşcuğaz gibi.
Feryadı yaka yaka içimi.
TAŞ GİBİ
Sonbahar sisinden nem çeken kader,
Turna teleğiyle ayrılık yazdı.
Sonbahar umuduna bürünen kader,
Garip turna gibi yolunu yazdı.
Kör olan bir bahtın tutup elinden,
Geziyorum sonbahar, kış arasında,
Yanan yüreğimin, seni ararken,
Ölümü göz ile kaş arasında.
Bazen bütün ömür olur gereksiz,
Günler akıp gidiyor gözde yaş gibi,
Yaşamak olurmuş, inan yüreksiz,
Yaşamak olurmuş, kara taş gibi.
SON UMUT
Bir bahar günüydü onda.
Çoban aldatan yağmur
bana gel gel dedi,
Papatya gülü güzel- güzel
gülüyordu.
Olacak, olmayacak diyerek,
Koparıp çiçeklerin
taç yaprağını,
Umutları yele verdim,
Geri döndüm.
Dondum.
Gördüğüm ve göremediğim
her şeye kar yağmıştı.
KORKUYORUM
Tatlı isteklerin yuvasıydı,
Kalbim bomboşdu şimdi.
Yüreğime yakınım,
gözümden uzakta.
Akan gözyaşı
götürüyor beni benden.
Kalbim bomboşdu şimdi.
Boşlukta bir haykırış
saklanmış.
Korkuyorum, o sesten.
Içimin dışında toz duman
geziyor, anneeeee!
HASRETINI SEVİYORUM
Soğuk rüzgar
saçlarını tarıyor,
Hatıraların baharı
yaprak- yaprak dökülüyor.
Hasretin
sevgi kaynağından
içiyor,
günden – güne güzelleşiyor.
Artık seni değil,
hasretini seviyorum.
SENDEN O TARAFTA
Senden o tarafta bir kimse yoktu.
Senden bu tarafta kimsesizim ben.
***
Aramızda bir nefes kadar mesafe.
Aramızda yılların mesafesi.
***
Yarım kalmış sevdalar olmasaydı,
Yekpare yürekler olamazdı.
***
Bizim aşk hikayemiz bitmedi.
Bir kaç varak yırtıldı.
TANRI DUASI
Gözlerinde eriyen ışığım,
Baharla çırpınan
gül kokusuyum.
Nur dumanında
dans eden
yağmur damlasıyım.
Tanrı duasıydı
sana olan sevdam.