GenelGüncelKırım TarihiKültür Sanat

Kırım’dan Ak Topraklara

Kırım Tatar Türkleri, Anadolu topraklarını her zaman vatanları bilmiş, Türkiye için “Ak Topraklar” tabirini kullanmışlardır.

93 Harbi sonrasında Kirmastı’nın (Mustafa kemal paşa) Aralık köyüne yerleşen Rumeli muhacirleri arasında, Rusçuk’a bağlı Beyalan köyünden gelmiş Kırım Tatar Türkleri vardı. Aynı dönemde Mihaliç’in (Karacabey) Makri köyünü Tatar ve Nogay Türkleri yurt edindi. Yenişehir’in Beypınarı köyü ise iskân edilen Tatar Türkleri tarafından 50-60 hane olarak 1860’larda kuruldu. Tatarköy olarak anılan ve at yetiştiriciliği ile ün kazanan bu köye Köstence’nin Hırşova bölgesinden gelen aileler de yerleştirildi. Fakat bu aileler daha sonra Yenişehir’in merkezini seçerek, oraya taşındı.

1860 yılında Kirmastı’nın Torumtay köyüne de bir grup Nogay Türkü yerleştirildi. Ardından 1880’lerin başında Dobruca bölgesinden Tatar Türkleri geldi. Karacabey’in Güngörmez köyü de 1880 yılında gelen Kırım Tatar Türkleri tarafından kuruldu. Kırım Tatar Türklerinin Bursa’daki yaşam alanları arasında ayrıca Hamidiye, Ovaesemen, Sazlıca (Dümberez) ve Yamanlı köyleri de vardır.

Kırım Türklerinin Göç Tarihi

Karadeniz’in kuzeyindeki Türk devletleri arasında Kırım Hanlığı tarihinin önemi çok büyüktür. Bir kere bu devlet Altın Ordu kalıntısı diğer Türk devletleri ve zümrelerinden en büyüğü ve devamlısı, ve en son olarak Ruslar tarafından ortadan kaldırılanıdır. Diğer yandan Kırım Hanlığı birçok bakımdan Altın Orda’nun devamı mahiyetinde olup, eski Türk ve Moğol teşkilat ve etnik hususiyetlerini de muhafaza etmiştir. Nihayet bu Türk Hanlığı, Osmanlı Devleti’nin himayesinde olması ve Türkiye’ye coğrafî yakınlığı itibariyle, İdil boyundaki Türk kavimlerine nisbetle Osmanlı-Türk tesirine daha çok mazur kalmıştır (Kurat 1972: 203).

Altın Orda Devleti döneminde de önemli bir merkez olan Kırım, XV. Yüzyılın ilk yarısında Altın Orda Devleti’nin dağılma sürecinde müstakil bir hanlık haline gelmiştir. XIV. Yüzyılda Hacı Giray Han tarafından kurulan Kırım Hanlığı, kısa zaman içinde Kırım yarımadasının dışına taşmış ve I. Mengli Giray Han kendi arzusuyla Fatih Sultan Mehmet zamanında Osmanlı İmparatorluğu’na ilhak edilmiştir.(Yüksel 2007: 813). 1774 yılında Osmanlı İmparatorluğu ve Rus Çarlığı arasında imzalanan Küçük Kaynarca Anlaşmasından 9 sene sonra, 8 Nisan 1783’te Potemkin komutasındaki Rus ordusu, çoluk çocuk ayırt etmeden 30.000 Kırımlı’yı katletmiş ve Kırım, Çarlığın bir vilayeti haline gelmiştir (İnalcık 1976: 949). Kırım Türkleri bu tarihten sonra, büyük kitleler halinde “Ak Toprak” dedikleri Osmanlı topraklarına göç ederler (Yüksel 2007: 813). 1785’ten 1800 yılına kadar Kırım’dan Türkiye’ye yarım milyon insan göçmüştür. 1812 ve 1828 yıllarında 200.000 insan daha göçmüştür. Rus muhacirlerine ve dış memleketlerden getirilen Hristiyan kolonistlere Rus hükumeti toprak üleştirirken, Kefeli Türklerden kendilerine de verilmesi için başvuranlara şu cevap verilmiştir: “Siz toprak istiyorsanız Orenburg vilayetine göçünüz!” Bu sebeple 1860, 1861 ve 1862 yıllarında Kırım’dan “Ak toprak” ülkelerine göçen Türklerin sayısı, Tavride vilayet müdürlüğünün devlet mülkleri dairesi dosyalarından çıkarılan istatistik bilgilere göre, 101.605 kadın ve 126.022 erkek olmak üzere 227.627 kişi idi. Daha sonraki göç hareketleri 1874, 1893 ve 1902 tarihlerinde gerçekleşmiş görünmektedir (Ülküsal 1976: 1149).

kırım aktoprak göçü
kırım aktoprak göçü

Dobruca’ya çeşitli tarihlerde gelen Kırım Türklerinin son büyük göçü, Kırım Harbinden sonra (1856)’da gerçekleşmiştir. Osmanlı Devleti, Nusret Bey’i 1861 senesinde Kırımlı Türkleri Dobruca’ya iskânla vazifelendirmiştir. 1855’te Dobruca’ya 16 bin Kırım Türkünün yerleştirilmiştir (Ekrem 1976: 1605).

Polatlı ve Çevresinde Yaşayan Kırım Türkleri

Kırım Türkleri, 19. yüzyılın sonları, 20. Yüzyılın başlarında Türkiye’nin çeşitli bölgelerine ek olarak Ankara ili Polatlı ilçesi ve idarî olarak Polatlı’ya bağlı olan çevresindeki Eskipolatlı, Sakarya(Tırnaksız), Karakaya, Karakuyu, Karayavşan, Yenidoğan, Toydemir, Tatlıkuyu köylerine gelip yerleşmişler ve bu köylere ek olarak Polatlı ilçe merkezinde hayatlarını idame ettirmektedir.

Günümüzde nüfusları hakkında kesin bir sayı olmamasına rağmen, Polatlı Kırım Derneği başkanı Ali Sait Temurer’e göre 10-15 bin civarında Kırım Türkü Polatlı’da yaşamaktadır. Genellikle büyük arazilere sahip çiftçiler olan Kırım Türkleri, Polatlı’nın topraklarının ıslahında da büyük rol oynamışlardır. Bölgenin kurak oluşu, genellikle sadece buğday, arpa, yulaf tarımına izin vermektedir. 1950’lerde makineli tarım bölgeye gelmeden önce, Kırım Tatarları sayesinde bölgede tarımsal ıslah amacıyla kullanılan öküz arabalarını sürme işi bırakılmaya başlanmış, angış arabası dedikleri at arabalarıyla tarlaların sürülme işlemlerini kolaylaştırmışlar, bölgenin kalkınmasında büyük rol oynamışlardır.

Kırım Türklerinin Polatlı’da yaşadıkları köyler günümüzde çok az bir nüfusa sahiptir.  Kış geldiği zaman köylerin nüfusu 4-5 haneye kadar düşmekte, Kırım Türkleri genellikle Polatlı merkezdeki evlerine dönmektedir. Köylerdeki sabit nüfusu oluşturan kişiler genellikle hayvancılık yapan kişilerdir. Bunlara ek olarak büyük yerleşim yerlerine doğru göç olmadan önce her köyde okulun olduğu bilinmektedir. Eğitime verilen önemin yüksekliği, çalışkan oluşları gibi sebeplerle Kırım Türkleri Türkiye’nin ve dünyanın çeşitli yerlerine göç etmişlerdir.

Bölgedeki Kırım Türklerinin köyleri genellikle kerpiç evlerden oluşmaktadır. Bütün köylerin temiz ve bakımlı oluşu, evlerin mimarisine de yansımaktadır. Günümüzde köylerin nüfusu azalmasına rağmen sürekli bakım isteyen kerpiç evler genellikle temiz ve iyi durumdadır. Eski zamanlarda göçmekte olan Tatarlar için konaklamaları için yapılmış ayrı bir oda bulunmaktadır. Bu muhacirler, istedikleri kadar orada kaldıktan sonra yollarına devam ederler. Bu da Kırım Türklerinin misafirperverliklerini göstermesinin yanı sıra, geçmişte yaşadıkları sıkıntılı durumu başkalarının yaşamaması için ne kadar yardımsever olduklarını göstermektedir.

Kıpçak Türkçesinin bir lehçesi konumundaki Kırım Türkçesi konuşuru Kırım Türkleri, iki lehçelidir. Tarafımca yapılan araştırmalardan görüldüğü üzere, genellikle köylerde yaşayan 60 yaş üstü grup Kırım Türkçesini Türkiye Türkçesiyle karıştırarak konuşmaktadır. Yaş grubu aşağıya doğru çekildikçe Kırım Türkçesinin konuşulma oranı düşmektedir. Kırım Türkleri arasında eğitim seviyesinin yüksek oluşu, büyük yerleşim yerlerine doğru göçlere zorlamış ve bu sebeple Kırım Türkçesi diyalekt alanından kopmalar meydana gelmiş ve Türkiye Türkçesi baskın lehçe konumuna geçmiştir.

Kurtuluş Savaşı zamanında Yunanlıların işgal ettikleri topraklar arasında Kırım Türklerinin köyleri de bulunmaktadır. Sakarya Meydan Savaşında Çal Dağı’nın eteğinde bulunan idarî olarak günümüzde Haymana’ya bağlı olan Ahırlıkuyu Köyü, bir müddet Yunanlıların işgali altında kalmıştır. Köy halkının aktardığına göre, Kırım Türkleri şehitler vermiş, savaşamayacak durumda olanları da Türk ordusuna maddî-manevî desteğini esirgememiştir. Bir diğer Yunanlıların işgal ettiği yer, Toydemir Köyüdür. Toydemir Köyüne kadar gelen Yunan işgal ordusu, belirli bir süre sonra Toydemir Tepesinden atılmıştır. Bölgedeki Kırım Türkleri, canlarını kurtarmak için Karakaya Köyü’ne sığınmak zorunda kalmışlardır.

Sonuç

İsmail Bey Gaspıralı, Müstecib Ülküsal, Edige Kırımal, Şevki Bektöre gibi büyük fikir adamlarını yetiştiren Kırım Türkleri, Osmanlı İmparatorluğu döneminden başlayarak, “Ak topraklar” dedikleri Türkiye Cumhuriyeti topraklarına göç etmişler, Türkiye Cumhuriyeti’nin kalkınması için büyük çabalar sarf etmişlerdir. Birçoğunun beyaz yakalı olmasının yanı sıra, genellikle çiftçilik yapan Kırım Türklerini Polatlı ve çevresindeki arazinin elverişsiz oluşu yıldırmamış, tarımda uyguladıkları yöntemlerle büyük ve kurak araziyi bayındır hale getirmiş, bölgenin “Anadolu’nun buğday ambarı”na dönüşmesinde birinci dereceden katkı sağlamışlardır. Bölgedeki Kırım Türkleri arasında yaptığım araştırmalar döneminde gözlemlediğim kadarıyla, Kırım’a karşı büyük bir özlem duyulmaktadır ve Türkiye de Kırım Türkleri için “vatan” konumundadır. Hayatında Kırım’a hiç gitmemiş Kırım Türkleri bile o özlemi yaşamakta, Kırım’da tekrardan yaşayacakları günü beklemektedir.

Kaynaklar

EKREM, M. A. (1976) Kırım ve Nogay Türklerinin Osmanlı Devrinde Dobruca’ya ve Tüm Rumeli’ye Geçmeleri ve Yerleşmeleri, VIII. Türk Tarih Kongresi, Ankara: Türk Tarih Kurumu Yay. Sf: 1559-1606.

İNALCIK H. (1976), Kırım Hanlığı, Türk Dünyası El Kitabı, Ankara: Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yay., sf. 943-954

KURAT A.N. (1972) IV. XVIII. Yüzyıllarda Karadeniz Kuzeyindeki Türk Kavimleri ve Devletleri, Ankara: Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Yay.

ÜLKÜSAL M. (1976), Kırım Türkleri, Türk Dünyası El Kitabı, Ankara: Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yay., sf. 1140-1153

YÜKSEL Z.  (2007) Kırım-Tatar Türkçesi, (ed.) Ercilasun A.B., Türk Lehçeleri Grameri, Ankara: Akçağ Yay.

Yazar: Akın Laçiner- Tebriz Araştırmaları Enstitüsü Uzmanı

Kırım'ın Sesi Gazetesi

27 Şubat 2015 Tarihinde hizmet bermege başlağan www.kiriminsesigazetesi.com maqsadı akkında açıklama yapqan Mustafa Sarıkamış İsmail Bey Gaspıralı’nıñ bu büyük mirasına sahip çıqmaq ve onun emellerini yaşatmaqtır. Qırımtatar Türkleriniñ ananevî, körenek, ürf, adet kibi yaşamlarında ne bar ise objektif şekilde Dünya cemiyetine taqdim etilmektir.

Pin It on Pinterest