Kıpçak Türklerinin çalgısı “Kemençe”
Kemençe, horon, aba, zıpka, kabalak bizimdir.
Bilinenin aksine Yunan’ın, rum’un değildir. Latinlerin yaylı çalgısı olan kabak kemane den ayrılmış birçalgı değil, başlı başına bir Türk çalgısıdır ve Orta Asya’dan, Doğu Karadeniz’e gelmiştir.
Kemençe kesinlikle Türk çalgısıdır. Benzerine Kazak Eli’nde de rastlanır.
Hattâ “Kemençe” adında bir Kıpçak (Kuman) savaşçı vardır. Kıpçaklardan sonra, en az onlar kadar Çepniler tarafından benimsenmiştir.
Yani her şekilde Türk çalgısıdır.
Gagauz Türklerinde kemençeye “kumança” denir.
Kemençenin Türk çalgısı olduğunun bir kanıtı da, en yetenekli sanatçıların Türk olmasıdır. Picoğlu Osman Gökçe, Karaman Halil Ağa (Kodalak), Tuzcuoğlu Mehmed Ali, Katip Şadi, Mehmet Sırrı Öztürk, Hüseyin Dilaver…
Araştırmacı Yazar Mehmet Bilgin’in “Doğu Karadeniz Etnik Târihi Üzerine” adlı yazdığı betikte (kitapta), Karadeniz kemençesinin Kıpçak (Kuman) Türklerine âit bir çalgı olduğunu, Gagauz Türkleri’ninde bu çalgıya “Kumança” ve oyununun adına da “Horon” dediklerini yazmıştır.
Bu oyuna Kırım’da “Horan” denilmektedir.
10-11. yy. Arasında Kuzey Karadeniz bozkırlarında hüküm süren Kıpçaklar’ın, Karpat eteklerinde toplanan Macar kralına suikast girişiminde bulunulduğundan bahsedilir. Görselde ise 1794 yılında Osmanlı dönemindeki Halep’te kemençe çalan Kıpçak müzisyenler resmedilmiştir.