Eski Türk Halklarından Kıpçaklar (Kumanlar)
Kıpçaklar veya Kumanlar eski Türk halklarından biridir. Dilleri Kıpçakça olup üç kol halinde gelişim göstermiş ve daha sonra da Kıpçak dillerine kaynaklık etmiştir.
En azından 8. yüzyıldan beri bilinen, kıbçak/kıpçak adı dışında, aynı Türk topluluğu için, üçü yerli (Türkçe) ve dördü de yabancı olmak üzere toplam yedi ad tespit edilmiştir:
Diğer Türk kavimlerinin kullandığı, İslamî tarih ve coğrafya edebiyatında görülen ve daha sonraları Moğol ve Çinkaynaklarında da rastlanan kıpçak;
Genellikle Bizans yazarları tarafından kullanılan ve nadiren Rus, Şark ve Latin kaynaklarında da görülen kuman;
Daha çok Macarların benimsediği ve birkaç Arapça coğrafya kitabında da bulunan kun adları, yerli sözler iken;
11. yüzyıldan beri Rus metinlerinde bulunan polovets;
Bremenli Adam’ın 11. yüzyıla ait Latince eserinde zikrettiği palladi;
13. yüzyıl Orta Almanca ve Latince metinlerde görülen valwen;
Urfalı Matthaios’un 12. yüzyıldan kalmış Ermenice kitabında zikrettiği xarteşk’n adları da, komşuluk temaslarından sonra yapılmış birebir kelime tercümeleridir. Hem Türkçede hem de diğer dillerde Kıpçak-Kuman sözcükleri sarışın anlamına gelmektedir.
Kıpçaklarda da diğer bazı Türk boylarında olduğu gibi bir “sarışın”lık ve açık renk göz durumu söz konusudur.Ayrıca görüşlerden bazıları etnonimin Rusça versiyonu olan polovets adının Slav dillerinde hep sarı değil, bazen mavi rengi(göz) de bildirdiğini belirtir.
Eski Türk Halklarından Kıpçaklar (Kumanlar)
Kıpçaklar, tarih sahnesine 9-11. yüzyıllar arasında, İrtiş boylarında Kimeklerle iç içe çıkmışlardır. Bunlar daha 8-9. yüzyıl civarında Orta Asya’dan Urallara geçmiş ve burada üstünlük kurmuşlardır. Sonra onları Siriderya boylarında, Oğuzlarla yan yana ve Orta Asya’ya dağılmış hâlde görüyoruz. Kıpçaklar, Moğol istilasından önce de Siriderya, İdil ve Don arasında, Kafkas ve Kırım dağlarında, Hazar’ın kuzey düzlüğü ile bugünkü Kazakistan’ın orta ve kuzeybatı kısmında yaşayıp pek çok Türk kavmi ile karışmışlar ve İran, Suriye, Rusya, Doğu Avrupa ve Bizans ile askerî, ticarî ve iktisadî ilişkiler kurmuşlardır. Önceleri “Mafazat Al-guz” (Oğuz bozkırı) diye bilinen topraklar da, artık XIII. asırda Deşt-i Kıpçakadıyla anılmaya başlanmıştır. Çin’den Don nehrine, Ural’dan Karadeniz’e kadar olan alana yayılan Kıpçaklar, bu devirden sonra da büyük bir hareketlilik içindedirler.
Daha ziyade Macar tarihçilerinden edinilen bilgilere göre, 1020 civarında, Batı Sibirya’da büyük bir Kimek-Kıpçak kavimler birliği vardır. Kuman (Macarca Kun) kavim yapısının, Kunlar ve Sarıkların yanı sıra en önemli üçüncü halkı olan Kıpçaklar bu devirde birleşmişler ve kaynaşmışlardır; sonraları çok meşhur olan Kuman kavim adı da, işte bu devirde ortaya çıkmıştır. Bu devirde görülen Kuman-Kıpçak kavimler birliğinden evvel, Kuman halkı daha doğuda yaşarken, Sarı Uygurları yenip ülkelerini işgal etmişler ve bu halkın bir kısmını kendilerine bağlamışlardır. İşte bu Kuman-Sarı Uygur birleşmesi, 10. yüzyılın ikinci yarısında, Kıtaylar ve komşuları Kayların sıkıştırmasıyla, batıya, Oğuzların ve Karlukların topraklarına yönelmişlerdir. Bu göçün devamıyla, yukarıda zikredilen Oğuz bozkırı, artık, tarih kaynaklarında Kıpçak bozkırı olarak yer almaya başlayacaktır. Onların tarihte az görülen bu yürüyüşleri, 11. yüzyılda Rus beyliklerine karşı kazandıkları bir dizi galibiyetten sonra, Karpatlar’a, Balkanlar’a kadar sürecektir. Böyle gelişen Kıpçak-Kuman varlığı, 13. yüzyılın sonlarına kadar, bu bölgenin tayin edici bir gücü olagelmiştir. Balkanlardaki Eflak-Boğdan Prensliğini Kıpçaklı Komutan Toktemirus’un oğlu Başbuğ Basarapa Kurmuştur. Önemli Kıpçak Başbuğlarından biri olan Kopyak (köpek) sık sık Rus Knezlerine baskın yaparak Kırım sahil hattının yükünü hafifletmiş Rusları sibirya bölgesine hapsetmiştir.
Özellikle 13.yüzyılda, Moğol akınları önünde, Avrasya bozkırlarında çok geniş bir alana yayılan Kıpçaklar, dinamik bir güç olarak komşu devletlerin bazen korkulu düşmanı ve bazen de güvenilir müttefikleri olmuşlarsa da çok parçalanmışlar ve tarihte, kendi adlarıyla anılan bir devlet bırakamamışlardır.
Bölgeye Kumanlar’dan yadigar kalan bir isim de Kemençe’dir. Kemençe Kumanlar da şahıs ismi olarak da kullanılmıştır. 1290 da Macar Kralı IV. Laszlo’yu öldüren Kumanlardan birinin adı Kemenche idi. Kemençe ismini Kumanların yayıldığı sahalarda da görmek mümkündür. Kırım yarımadasında Kemençe, Küçük Kemençe, Murzatar Kemençe isimli köyler bunlardan bazılarıdır. Gagauzlarda Kemençe kelimesinin anlamı Keman olup Kemençe çalıp oynanan oyunun adı da Horodur.
Kıpçaklar çoğunlukla paganlık ve animizmi benimsemişti. İnanç sistemleri diğer göçebe halkların inanç sistemleriyle hemen hemen aynı idi. Hayvanlara, özellikle de diğer Türk boyları gibi kurda saygı gösterirlerdi. Kıpçak toplumunda kam adı verilen şamanların özel bir yeri vardı. Bu şamanlar, falcılık ve hekimlikle uğraşırdı. Atalar kültü ve kahramanlık kültü gelişkindi.
Kaynak : Wikidepia – Kıpçaklar