Doğu Türkistan’ın Son Hanı: Osman Batur
Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Uzmanı İsmail Cingöz, Batur’un bağımsızlık mücadelesini ve Doğu Türkistan için önemini anlattı.
SEDA TOLMAÇ
Doğu Türkistan’ın bağımsızlığı için mücadele eden ve 20. yüzyılın ilk yarısında Çinliler ve Ruslara karşı verdiği bağımsızlık mücadelesiyle “Doğu Türkistan’ın Son Hanı olarak tanınan Osman Batur, Çin tarafından 29 Nisan 1951 tarihinde hakkında idam kararı verilerek şehit edildi.
Bütün Altay topraklarının ve Doğu Türkistan’ın Çinlilerden ve Ruslardan kurtarılmasını amaç edinerek mücadele eden Osman Batur’un şehadetinin 70’inci yılında sorduğumuz soruları yanıtlayan Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Uzmanı İsmail Cingöz, Batur’un bağımsızlık mücadelesini ve Doğu Türkistan için önemini anlattı.
“Sürdürdüğü mücadele ile Altay Kazakları Hanı ilan edildi”
Bir siyaset bilimci olarak Osman Batur’u sizin anlatımınızla tanıyabilir miyiz?
Asıl adı Osman İslamoğlu olan Osman Batur, 1889’da Doğu Türkistan, Altay ili, Köktogay ilçesi Kürti köyünün Aral yaylasında dünyaya geldi. Kazakların Orta Yüz boyuna mensuptur. Babası İslam Bey, annesi Gayşa (Ayşe) Hatun’dur. Yıllardır Doğu Türkistan’da devam eden Çin ve Rus işgallerine karşı 1941 yılında başlatmış olduğu mücadeleler ile kadim Türk Yurdunu kurtarmayı hedeflemiş ve nihayet başarılı olmasıyla 22 Temmuz 1943 tarihinde Bulgan’da düzenlenen törenle Altay Kazakları Hanı ilan edilmiştir.
Osman Batur’un Doğu Türkistan’ın bağımsızlığı için verdiği mücadeleyi anlatabilir misiniz?
Bulgan’da düzenlenen törenle Altay Kazakları Hanı ilan edildikten sonra mücadelesini sürdüren Osman Batur, 50 bin kişi civarında bir kuvvet teşkil etmiş ve 1945’e kadar birkaç şehir dışında Doğu Türkistan’ı işgalden kurtarmayı başarmıştır ancak sayısal ve teknolojik üstünlüğü elinde bulunduran devasa Çin kuvvetleri karşısında başarılı harekâtlar yürütebilse de kuvvetleri günden güne eriyen Osman Batur, 1950’ye kadar dört binlere düşen kuvvetleriyle yavaş yavaş çekilmeye başladığı Targabay ve Altaylar bölgesini de kaybetmiştir.
Targabay ve Altaylar bölgesini kaybetmeye başladıktan sonra neler yaşadı?
Verdiği bu mücadele sırasında bölgeye çetin kış şartları hâkimdi. Bu şartlar nedeniyle son sığınma yeri olarak Gez Kurt bölgesine gerileyen Osman Batur ve maiyeti, donmamak için dağın eteklerine inmek zorunda kaldı. Bunu fırsat bilen Çin askerlerinin ani baskınına uğrayan Osman Batur kuvvetleri büyük kayıplar verdi. Bu arada Osman Batur’un bir kızı ve yaklaşık 250 Türk esir düştü. Ordusu dağılan Osman Batur son kuvvetleriyle esirleri götüren Çin konvoyuna baskın yaptı. Kamambal Dağı’nda son kanlı mücadelesini yürüten Osman Batur ve maiyeti ağır kayıplar verdi. Kalan kuvvetleriyle birlikte maalesef iki hanımı, üç oğlu ve beş kızı ile birlikte 18 Şubat 1951 günü sabaha karşı esir düştü.
“Esir düştükten sonra işkence gördü, kendisine yardım eden Türk’leri ele vermeye zorlandı”
Osman Batur ve ailesi esir düştükten sonra neler yaşadılar?
Osman Batur’un 18 yaşındaki kızı Kabiyra ile 14 yaşındaki oğlu Baybolla; Osman Batur ve çocuklarının anneleri Mamey Hatun’un gözleri önünde doğranarak şehit edildi. 11 yaşındaki oğlu Kariy ile 9 yaşındaki kızı Sapiyan ise diri diri 20 metre derinliğindeki kuyuya atıldı. Evlâtlarına yapılan bu zulme, işkenceye ve katliama dayanamayarak aklını kaybeden Mamey Hatun, olay yerinin yakınındaki nehrin azgın sularına kendini attı. Bu vahşetlerin ardından Osman Batur, Urumçi’ye götürüldü. Ellerinden ve ayaklarından zincirlerle bağlanarak zindana atıldı. Doğu Türkistan Türkleri’nin mücadele azmini kırmak ve psikolojik yıkım yapabilmek için halk arasında dolaştırılarak “Türkistan’ı, Çinlilerden kurtaracağım diyen adamın hâline bakın” sözleriyle teşhir edilen Osman Batur’a, 19 Nisan 1951 tarihinde “Devrim düşmanlığı suçundan” idam cezası verildi.
Çin Devlet Başkanı Mao’nun emri ile her gün kesintisiz işkence gördü ve kendisine yardımcı olan Türk’leri ele vermeye zorlandı. Öyle ki Osman Batur, etleri lime lime oluncaya kadar ağır ve dayanılmaz işkencelere maruz kaldı. Osman Batur’un; canlı canlı elleri, kolları ve diğer azaları yavaş yavaş ve parça parça doğrandı. Ölmek üzereyken 29 Nisan 1951 günü kurşuna dizilerek şehit edildi.
“Son sözleri bağımsızlık mücadelesinin sürdürülmesinde meşale oldu”
Osman Batur’un bağımsız mücadelesi Doğu Türkistan için nasıl bir anlama sahiptir?
Esir düştükten sonra yaşadığı onca şeye rağmen son sözleri bağımsızlık mücadelesinin sürdürülmesi için adeta bir meşale oldu: “Ben ölebilirim ama dünya durdukça benim milletim mücadeleye devam edecek…”
Bu anlamda şehadetinin 70’inci yılında kendisini rahmetle anıyoruz. Allah Rahmet Eylesin, Ruhu Şad, Mekânı Cennet Olsun. Allah, Türkistan Birliği’nin Kurulmasını Yüce Türk Milletine Nasip Etsin.
“Çin zulmü, insanlık onuruna yakışmayacak şekilde Doğu Türkistan’da devam etmektedir”
Bugün Çin’in, Doğu Türkistan’da yürüttüğü sistematik asimilasyon politikası dünyanın gündeminde. Siz bu konuda neler söylemek istersiniz?
Bugün Çin Hükümeti, Doğu Türkistan’da yeni bir bağımsızlık hareketinin yaşanmaması, yeni Osman Batur’ların ortaya çıkmaması ve buradaki Türk milletinin yok edilmesi için sistematik bir şekilde soykırım uygulamaktadır. Bugün binlerce Doğu Türkistan Uygur Türk’ü, nerede olduğu bilinmeyecek vaziyette Çin hapishanelerinde tutulmaktadır. “Eğitim kampları” adı altında tutulan ve dünyaya bu şekilde lanse edilen Doğu Türkistan Türk’leri, sistematik bir şekilde tecavüze, işkenceye ve asimilasyona maruz kalmaktadır. Binlerce Doğu Türkistan Türk’ünün ise akıbeti bilinmemektedir.
Çin zulmü, insanlık onuruna yakışmayacak şekilde Doğu Türkistan’da devam etmektedir. Çin’in, Doğu Türkistan Türk’lerine yaşattığı işkenceye son vermesini diliyor, Türk Dünyası’nın birlik, beraberlik ve Çin’e “Dur” çağrısı yapmasını bekliyoruz. Çin, bu zulmü içinde boğulacaktır. Zalimler İçin Yaşasın Cehennem…