GenelGüncelKültür SanatTürk Dünyası

ABD VE ALMAN VAKIFLARI İLE BELEDİYELERİN FONLADIĞI, MAAŞ BAĞLADIĞI “AT HIRSIZI” TİPLİ BAZI MEDYA MENSUPLARI…

ABD VE ALMAN VAKIFLARI İLE

BELEDİYELERİN FONLADIĞI,

MAAŞ BAĞLADIĞI “AT HIRSIZI”

TİPLİ BAZI MEDYA MENSUPLARI…

-ÖMER SEYFETTİN’İN “PİÇ”

HİKAYESİNDE Kİ TİPLER…

-HER MİLLETİN “% 10 HAİN

KONTENJAN” HAKKI VARDIR!

KİME NE DİYELİM!

ABD ve AB’nin fonladığı Türkiye düşmanlığı hususunda adeta yarışa giren satılmış bir kısım medyanın, bu medyanın devşirilmiş kalemlerinin ne yazdığı, neyi propaganda ettiği bizim nazarımızda değersizdir.

Türkiye aleyhtarlarından para alanların aynı şekilde emir aldıkları, bununla da yetinmeyerek düşmanın kılıcını salladıkları ulu orta meydandadır.

Mesnevi’de Hz. Pir der ki;

“-Üzülme..Köpekler havladı diye kervan yoldan kalmaz.!”

Kendine yabancılaşma…Milli ölçüyü kaybetme demektir. Tarihin hangi devrinde olursa olsun, köküne yabancılaşan, kimliğiyle ters düşen siyaset veya aydın zevatın taş üstüne taş koyması, ufkun ötesini görebilmesi, sadece ham bir hayaldir.

Türk’e yabancı at hırsızları, Ömer Seyfettin’in PİÇ” Hikayesindeki tipler, televizyon kanallarında hafta boyunca hep birlikte boy gösteriyorlar.

Sûret olarak insan gibi görünseler de birkaç kelime ile kimliklerini ortaya koyuyorlar.

Söylediklerini alt alta yazın, okuyun, Selanik’i tek kurşun atmadan Yunan’a teslim eden Hain Hüseyin Avni Paşa, Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Beyi idam ettiren Molla Sait, Nemrut Mustafa, Ali Kemaller ve Damat Ferit Paşalar gibi “ihanet kıta sahanlığındaki” sıfatlar ve belgeleri çıkar.

Peki nedir bu zihniyetin kodları ki Aziz Nesin çıkar bu millete “aptal” der, birisi çıkar “makarnacı”der, birisi çıkar “kara cahil”der, birisi çıkar “ayağı çarıklı” der, birisi çıkar “kul olmaktan kurtuldunuz” der…Der oğlu der.

Bu zihniyete göre bu millet adam olmaz,ancak güdülmeye layıktır.

Bu zihniyet üç beş yılda oluşmadı. Kökleri ta Tanzimat’a kadar gider. Tanzimatla beraber ortaya çıkan bu alafranga taifesi kurtuluşumuzu Batılılaşmakta görürler. Onlar için Batı herşeydir.

9.Hariciye Koğuşu romanının ana karakterlerinden “Paşa” alafranga bir tipi canlandırarır ve bir Fransız hayranıdır ve ona göre çare Batıdadır.

Aslında o dönem sözüm ona aydınlarının tamamı aynı görüştedir.Bu aydınlardan Abdullah Cevdet işi batıdan damızlık getirmeye kadar götürür. Varın gerisini siz düşünün.

O ensesi kalınlar ki; erkeğiyle kadınıyla, memleket yanarken bir deste otu yanmayan tiplerdir…

Onlar hep işinde gücündedir maşallah; işleri her daim tıkırındadır. Fakir halk çocukları cephelerde kırılırken, ölmeyip sağ kalanlar da kolunu bacağını, gözünü yüzünü cephelerde bırakırken ensesi kalınların kolları her yere uzanır, her kapıdan içeri girerler ve gözleri yalnız parayı görür, şeytan göresi yüzleri ise bin bir surattır.

Keyifler de tıkırdır her zaman; yerler, içerler, eğlenirler. Cümbüşlü sofralarda doyuncaya, tıksırıncaya, çatlayıncaya kadar yerler, içerler, eğlenirler.

Sadece doymak bilmez bir iştiha ile yemekle kalmazlar. Muhakkak “bu memleket nasıl kurtulur” nutukları da eşlik eder kuş sütünün eksik olmadığı sofralarına.

Hükümetler kurar, hükümetler düşürürler; atar tutar, asar keserler, darbe gecesi saklanırlar…Ortalık durulunca kahramanca ortaya çıkarlar ve ellerindeki bayrakla kalabalığa karışırlar..

Söze ‘azizim’ diye başlayıp tarihten, bilimden, edebiyattan, sanattan, dinden, kültürden yüksek yüksek fikirler serdederler..

Kendi halkına tepeden bakan, hor gören, o halka ait her ne varsa ondan tiksinen bu yüreksizler o fakir halkın çocuklarının sayelerinde bir bayrak altında hür yaşadıklarını, zengin olduklarını da gâvur gibi bilirler aslında.

Bildikleri içindir ki yeri geldiğinde “VATAN-MİLLET-SAKARYA” nutukları atmaktan bir an geri durmazlar. Sanırsınız ki ha deyince kendini vatan için ateşe atmaya hazırlar;hınzırlar…

Sizi gidi domuzsever Cananın yoldaşları sizi..

Bu zihniyet Tanzimattan, Meşutiyet’e oradan da Cumhuriyet’e tevarüs eder.Aziz Nesin’de ete kemiğe bürünür.

Öze değil kabuğa bakmışlar. Elbette akıl tutulmasına ve teslimiyetçilik girdabına düşmüşlerdir.

Yabancı başkentlere şirinlik yapmayı, çıkar odaklarına taklalar atmayı, yeri geldiğinde ülkesini kötülemeyi mubah gören bu tip devşirmelerdir.

Hainsiz millet, devlet, teşkikat yoktur. Habil-Kabiller, Nuh ve Lut kavmi peygamberlerin eşleri ve oğulları ile Peygamber Efendimiz (s.a.v) döneminde fitne münafık Dırar Mescidi cemaati her dönem olmuştur. Bunlar bitmez!

Manisa Valisi HÜSNÜYADİSLER bugün de var…Kendisi, Milli Mücadele’nin son anına dek Yunan işgal ordusuna her türlü kolaylığı sağlamış, Milli Mücadele aleyhine yapılan propagandalara tüm gücüyle katkı sunmuş, işgal yılları boyunca halka eziyet etmiştir. Sonra defolup Girit’e kaçmıştır.

Demem odur ki…Milletine yabancı KÖSEM KOYUN Hüsnüyadisler bugün de var.

Zaman-zaman “memleket meseleleri” ile ilgili siyasi sohbetler yaptığımız Meram’daki ferasetli, hoş sohbet usta kasapları Et ve Süt Kurumunda “kesim için” mezbahaya getirilen koyun sürülerinin arasından gözüne kestirdikleri “etli butlu” bir koyunu seçip kenara ayırırlarmış.

Kasaplar koyunun başını “şefkatle” okşar, bir avuç “şeker” vererek kendilerine alıştırırlarmış. Bu besili iri koyunlara kasaplar “KÖSEM KOYUN” derlermiş.

Peki kasaplar, bu koyunlara neden babacanca davranıp “özel muamele” gösterirlermiş.? Çok sevdiklerinden mi..? Tabii ki HAYIR…Amaç, “diğer koyunları” kandırmakmış.

“Şekerin tadını almış” kösem koyun ile sürünün arasına dalan kasap hiç bir dirençle karşılaşmadan kösem koyunun peşine düşen bir kaç koyun ile birlikte kesimin yapılacağı alana dönermiş..

Başlarına ne geleceğinin farkına varmadan, kösem koyunun arkasına takılan koyunlar “kasap bıçaklarını” görünce ancak “gerçeği” anlarlarmış.!

Bu böyle sürüp gidermiş.

Ta ki, sürüde etli-butlu besili

kösem koyundan başka bir koyun kalmayıncaya kadar.

Nihayet sıranın kendisini geldiğini anlayan kösem koyun, suratı kaskatı kesilmiş bir vaziyette öylece donakalmış.! Öyle bir surat ki ne surat.!

Rahmetli Ömer Seyfettinin hikayesinde “PİÇ” dediği bu zatlar ülkemizin birlik ve beraberliğini bozmak için ellerinden geleni yapıyorlar

Fikrini ve iradesini başta mecralara kiralamış ve BAŞINI KUMA SOKMUŞ Zangoç suratlıların sözü de kendisi de muteber değildir.

“Vatan ve millet” kavramıyla esasen hiç alakası olmayan ruhsuz biyolojik varlık olmaktan öteye anlam taşımadıkları hepimizce mâlumdur.

“Herkes karakterine-mizacına yakışanı yapar” diyen İsra Sûresi 84. âyet şahittir.

Meğer “utanmak” ne büyük şeref. Ondan mahrum olmaksa ne iğrenç bir zilletmiş.!

-Dün…”Edirne’yi Enver alacağına

Bulgar alsın!” diyenler,

-Balkanları…Bulgar ve Yunan çetelerine satan ve Sakarya Savaşı’ndan kaçan hainlerin sütü bozuk torunları,

-Yerel seçim öncesi belediye listelerine aldıkları bölücü PKK ve FETÖ yanlıları,

-Cumhuriyet Türkiyesini parçalamak için her türlü nifak ile ellerinden geleni yapıyorlar.!

Tarihten ibret almak gerekir…

Tarih okumak siyasetin laboratuvarı olduğu bir gerçektir.

İbn Haldun’un:

“-Suyun suya benzediği gibi mâzi ve gelecek de birbirine benzer” tespiti bu hakikati pekiştirmektedir.

Milli Şairimiz M. Akif’in;

-Târîh”i “tekerrür” diye ta’rîf ediyorlar;

Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi? dizeleri bu düşüncelerimizi daha da anlamlı hâle getirmiştir.

Bu itibarla, Milletimizin cevher-i asliyesindeki îman aşkını okumak ve yaşatmak en büyük görevlerimizdendir.

Tarihin hangi devrinde olursa olsun, köküne yabancılaşan, kimliğiyle ters düşen siyaset veya aydın zevatın taş üstüne taş koyması, ufkun ötesini görebilmesi, sadece ham bir hayaldir.

-Fakat milli tarih hainleri unutmaz.!

-MİLLİ VİCDAN zangoç suratlı hainleri tarihin çöplüğüne atar, onları cezalandırır.

Çünkü şehit kanları ile yoğrulmuş bu mübarek Anadolu toprakları hainleri sevmez ve ilk fırsatta hesabı keser.!

OSMANLI padişahı Yavuz Sultan Selim, tebdil-i kıyafetle Kuşlar Çarşısı’nı gezer.

Burada, avcılar avladıkları kuşları, tuzakçılar yakaladıkları maharetli, eğitimli, güzelim kuşları satıyorlar.

Bir ara Yavuz Sultan Selim’in gözü kekliklere ilişir…

Bir grup kekliğin kafesinin üzerindeki yazıda “Tane işi satış, fiyatı 1 altın” yazıyor.

Hemen yanıbaşlarında, adeta altın kafes içinde bir keklik daha var ki, fiyatı…50 altın.

Padişahın gözü 50 altınlık kekliğe takılır.

”Hayırdır” der satıcıya ve sorar: “Bunun diğerlerinden ne farkı var ki, bunlar 1 altın, bu 50 altın?”

Satıcı, ”Bu keklik özel eğitimli, çok güzel ötüyor, ötmesi bir yana bunun ötüşünü duyan ne kadar keklik varsa hepsi onun etrafına doluşuyor. Tabii bu arada avcılar da o etrafa doluşan keklikleri daha rahat avlıyorlar” der.

Padişah ”Satın alıyorum” der ve 50 altın verir.

Parayı verir ve hemen oracıkta kekliğin kafasını koparır.

Adam şaşırıp, ‘‘Ne yaptınız, en maharetli kekliğin kafasını koparttınız, yazık değil mi” diye dövünürken…

Padişah gürler: “Bu kendi soyuna ihanet eden bir kekliktir. Bunun akıbeti er veya geç budur!!”

Bir gün ülkemizde hainlerin hiç değilse daha az olduğunu görebilmek ümidiyle desek de mümkün değil…

Çünkü Atalarımız Çağrı Bey ve oğlu Sultan Alparslan çadırlarını sırtlanların yolu üzerine kurmuşlardır.

Dünyanın “kilit taşının” üzerinde oturuyoruz. Tarihin, coğrafyanın, inançlarımızın ve ideallerimizin üzerimize yüklediği vazife çok ağır.

Geçmişin ne kadar derinine inebiliyorsak geleceğin ufkunu, daha da ötesini o kadar görebiliriz.

İşte bu sebep ile…Tarihi olayları okumazsak Canlar;

-Sana ne söylenirse ona inanırsın,

-Hep başkasının sana sunduğu hayatı yaşarsın,

-Başkalarının doğrularıyla yaşamak zorunda kalırsın,

-Seni herkes kandırır.

-Ama sen bunların hiçbirisini fark etmezsin bile…

Bizi bizden olanlar idare ettiği sürece, tarih de talih de bizden yana olacak, inşallah.

SÖZÜN ÖZÜ;

Allah bize yar olsun

Turan iller var olsun

Bir turkuaz şafakta

Türkiyem bahtiyar olsun.

*Mübarek Ramazan Ayı’nın hayrı, bereketi, sağlık ve mutluluğu ülkemizin, milletimizin, bütün Türk-İslam Âlemininin üzerine olsun inşallah…

TİPLİ BAZI MEDYA MENSUPLARI…











Ali kuzencik
Ali kuzencik

Meram Bağları’ndan;

SEVGİLER🌹🇹🇷🌹

12 Mart 2025

Taş Medreseli

Tarih Öğretmeni

Ali KUZENCİK

Kırım'ın Sesi Gazetesi

27 Şubat 2015 Tarihinde hizmet bermege başlağan www.kiriminsesigazetesi.com maqsadı akkında açıklama yapqan Mustafa Sarıkamış İsmail Bey Gaspıralı’nıñ bu büyük mirasına sahip çıqmaq ve onun emellerini yaşatmaqtır. Qırımtatar Türkleriniñ ananevî, körenek, ürf, adet kibi yaşamlarında ne bar ise objektif şekilde Dünya cemiyetine taqdim etilmektir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Pin It on Pinterest