YİRMİBİRİNCİ YÜZYILDA SINIRSIZ DÜNYANIN YENİ FATİH’LERİ – Nazif GÜRDOĞAN
YİRMİBİRİNCİ YÜZYILDA SINIRSIZ DÜNYANIN YENİ FATİH’LERİ
HEM FATİH HEM AKŞEMSETTİN OLMASINI BİLENLER OLCAKTIR
Bilgiye ve bilgeliğe sevdalı, Bilge Sultan Fatih’in İkinci Roma’yı, İstanbul’a dönüştürmesinin ardından, Anadolu insanına büyük fetih kapıları açılmıştır. Bilgeliğe dönüşen bilgiyi, yitirdikleri paha biçilmez bir hazine olarak gören Türkler, bilginin ve bilgeliğin peşinde Asya’nın içlerinden Avrupa’nın içlerine doğru, uzun bir bilgelik yolculuğuna çıkmışlardır. Yeryüzünde bilgelik yitirilse, Bilgelerin Sultanı Yunus’un izini sürenler, yitirilen bilgeliliği zenginleşmiş olarak tekrar bulurlar. Anadolu’nun bin yıllık tarihi, Yunus’un şiirleriyle yoğurulmuştur.
*
Fatih Ayasofya’dan yola çıkarak, Doğu Roma’nın başşehiri Yeni Roma’yı, Türk dünyasının başşehiri İstanbul’a dönüştürmüştür. İstanbul, Üsküdar ile Mekke, Eyüp ile Medine, Kadıköy ile Kudüs kapısıdır. Dünya şehirlerinin anası Mekke’nin, Kurtuba’da ve Kazan’da batan güneşi, İstanbul’da yeniden doğmuştur. İstanbul’un özü ve özeti Fatih’tir. Fatih’i bilen bütün hazineleriyle İstanbul’u bilir. İstanbul’da Ayasofya’nın yerini Fatih Camisi almıştır. Kapalı Çarşısıyla ve Medresesiyle Fatih’in Fatih Camisi Türk tarihinin özü ve özetidir. Fatih Camisinden Süleymaniye’ye bakanlar Türklerin üç kıta ve iki denizdeki Kanuni coğrafyasını bin yıllık tarihlerini görürler.
*
Onbeşinci yüzyılda Avrupa’nın dönüştürülmesinde olduğu gibi, Yirmi birinci yüzyılda dünyanın dönüştürülmesinde İstanbul, Anadolu insanına yeni kapılar açacak, yeni fırsatlar sunacaktır. Ancak düz kare dünyanın dönüştürülmesi, yuvarlak küre dünyanın dönüştürülmesinde olduğu gibi, silahlı kurumlarla ve kuruluşlarla değil, silahsız kurumlarla ve kuruluşlarla yapılacak bir dönüşümdür. Yeni dönüşümün mimarları, bilgiyi nükleer silahlara dönüştüren kurumlar ve kuruluşlar değil, bilgiyi bilgeliğe dönüştüren kurumlar ve kuruluşlar olacaktır.
*
Bilge Sultan Fatih gibi, Arapça ve Farsça yanında, İngilizce ve Almancanın dayandığı, Latince’yi ve Grekçe’yi, anadilleri Türkçe kadar bilen kuşaklar yetiştirilirse, düz kare dünyanın bütün kapıları, Anadolu insanının kurumlarına ve kuruluşlarına sonuna kadar açılacaktır. Düz kare dünyada, ülkelerin bayraklarını devletler değil, kusursuz ürün, hizmet ve bilgi üretmesini bilen, kusursuzlukta rakip tanımayan kurumlar ve kuruluşlar taşıyacaktır. Kare dünyada kusursuzluğu arayanlar, kusursuzluğun kusursuz örneği olacaklardır. Geleceğin dünyasında, alan ellere ve iki günü birbirine eşit olanlara yer yoktur.
*
Bilge Sultana nasıl kusursuzluğu arama yolunda, Bilgeliğin Zirvesi Akşemsettin yol göstermişse, düz kare dünyanın fatihleri olan kurumlara ve kuruluşlara, insanlık tarihinin eşsiz bilgeleri yol gösterecektir. Düz kare dünya vasat kurumların, vasat kuruluşların, vasat girişimcilerin dünyası değil, kusursuz kurumların, kusursuz kuruluşların, kusursuz girişimcilerin dünyasıdır. Kare dünyada kurumların, kuruluşların ve girişimcilerin ülkeleri değil, ilkeleri önemlidir. Onlar kusursuzluğu yakalayan bilgileriyle, hizmetleriyle ve ürünleriyle, bütün dünyada saygıyla karşılanırlar.
*
Düz kare dünyada ülkelerin baskısı yoktur, ilkelerin baskısı vardır. Her alanda vasatlık ilkesizlikten kaynaklanır. İlkeleri ilkesizlik olanlar, ilkesizliği baş tacı edinenler, vasatlığın oluşturduğu çelikleşmiş yapıları dönüştürecek, kurumların ve kuruluşların öncüleri olamazlar. Düz kare dünyanın mimarları, kurumlarında ve kuruluşlarında, hem Fatih gibi, hem de Akşemsettin gibi olmak, bilgiyi ve bilgeliği altın oranda harmanlamak zorundadırlar.
*
Bilgiyi bilgeliğe, bilgeliliği bilgiye dönüştürecek olanların, akılları hem başlarındadır hem de gönüllerindedir.Bilgiyi bilgeliğe dönüştüren bilgeler, iki dünyanın kapılarını sonuna kadar açarlar.
Fatih çaşısıyla, medresesiyle, camisiyle, Fatih’te bilgiyi bilgeliğin doruklarına taşımıştır.Akşemsettin bilgeliğin Fatih bilginin sultanıdır.Geleceğin Fatihleri, hem Fatih, hem Akşemsettin olmasını bilenler olacaktır.