Kırım sorununu Türkiye çözer. Türkiye garantör ülke olmalıdır.
DÜNYA KIRIM TATAR DERNEĞİ BAŞKANI SAYIN MUSTAFA SARIKAMIŞ İLE RÖPORTAJ
Röportajı Yapan: Şerif Sav
Soru: Kırım ve Sivastopol bölgelerinde Rusya’nın ilhakından sonra ne gibi değişimler
yaşanmıştır? Kırım Tatarları bu değişimlerden nasıl etkilenmiştir?
Cevap: Kırım Tatarları 1783 yılından beri kendi vatanlarında sıkıntılı yaşıyorlar. Bu sıkıntı
aynı şekilde devam etmektedir. Günümüzde insanların insanca yaşayabilmeleri için BM
İnsan Haklar Beyannamesi vardır ve bu kurallara her devlet uymak zorundadır, Kırım’da bu
eksiklik büyük ölçüde var. Din, dil ve vicdan hürriyetlerine yapılan ihlaller başta gelmektedir.
Soru: Peki bu sorunlar Ukrayna’nın Kırım’ı yönettiği 1991-2014 arasında da yaşanıyor
muydu?
Cevap: Bizim (Kırım Tatarları) için Rusya ve Ukrayna arasında hiçbir fark yok. Halkımız 18
Mayıs 1944’te toplu sürgüne uğradılar ve Kırım’da hiçbir Kırım Tatarı kalmadı. Yollarda
yaklaşık olarak 295,000 insan öldü/öldürüldü. Sonrasında ise bu insanlar 1980’lerin sonunda
Kırım’a geri dönmeye başladılar. Geri döndüklerinde kendi evleri artık başkalarına aitti. 2,230
tane camii vardı 1944’te döndüklerinde ise bu sayı 67’di. Büyük çoğunluğu yıkılmış ve
kullanılmaz haldeydi. Ve Kırım Tatarları döndüklerinde derme çatma evlerde, çadırlarda
yaşamaya başladılar. Bu evleri ve çadırları da hükümet tarafından yıkıldı ve bunu yapan
Ukrayna hükümetiydi. Yani bizim için değişen bir durum yok.
Soru: 2014’teki Kırım Statü Referandumunda halk ezici çoğunluk ile Rusya’ya federal bölge
olarak bağlanmayı seçmiştir. Siz bu seçimin geçerli olduğunu düşünüyor musunuz? Eğer
cevabınız hayır ise nedenini açıklayınız.
Cevap: Tabi Kırım Tatarlar halkının seçimi üzerinde konuşmaya gerek yok çünkü Kırım
Tatarları bu seçime katılmadı. Bu referandum halk tarafından protesto edildi.
Soru: Rus sınırları içerisinde Kırım Tatarlarının güven içinde ve özgürce yaşadığını
düşünüyor musunuz? Eğer cevabınız hayır ise nedenini açıklayınız.
Cevap: Daha öncede belirttiğim gibi BMİH Beyannamesi’ne uyulmadığı için Kırım Tatarları
vatanlarında özgür değildirler. Bu sözleşmenin bütün maddelerine uyulmadığı sürece onlar
kendini güvende ve özgür hissedemez. Kırım Tatarları hiçbir zaman bölgedeki illegal işlere
katılmamışlardır, buna rağmen onlara ikinci sınıf vatandaş muamelesi yapılmaktadır.
Soru: Türkiye’de faaliyet gösteren Kırım Tatarlarının haklarını koruyan STK ve dernekler
Kırım’ın ilhakına nasıl tepki göstermiştir? Bu kurumların çalışmalarını yeterli görüyor
musunuz?
Cevap: Bizim derneğimiz bugün Kırım’a yardım yapan tek dernektir. Biz özellikle Kırım’daki
halkla yakın ilişkiler içindeyiz ve orada yaşanan olayları anlık olarak takip ediyoruz.
Günümüzde teknoloji çok gelişti. Bizim derneğimiz Kırım’a 6.000 adet Kur’an-ı Kerim
gönderdi, Kırım’a tekerlekli sandalyeler gönderdi, Ramazan ayında 380 koli gıda yardımı
yaptık. Biz Kırım’da müftülük ile çalışarak Kırım Halkına yardım ediyoruz. Bizim dışımızdaki
dernekler 1 kuruş bile yardım yapmıyorlar. Yardımlar yetersiz.
Soru: Rus Hükümeti’nin sizin gönderdiğiniz yardımları engelleme çabası oluyor mu?
Rahatça yardım edebiliyor musunuz?
Cevap: Hayır, zaten hükümetle işimiz yok. Dernek olarak kampanya başlatıyoruz. Örneğin
gıda yardımı için Kırım’daki esnaflarla iletişime geçiyoruz. Onlara satın alacağımız koli
sayısını belirtiyoruz. Sonrasında derneğimizin aldığı koliler esnaflardan Kırım Müftülüğüne
gönderiliyor. Oradan da bu koliler Kırım’da bulunan camilerden ihtiyacı olan insanlar ile
buluşuyor.
Soru: Kırım’ın İlhakından sonra Ervin İbrahimov’un kaçırılması olayı gibi birçok kaçırılma
olayı meydana gelmiştir. Bu tarz olayların arkasında Rus hükümetinin mi olduğunu
düşünüyorsunuz? Eğer öyleyse bu politikanın arkasında yatan amaç sizce nedir?
Cevap: Kırım’ın Sesi Gazetesi bu konuyu yakından takip etmektedir. Aynı şekilde de Emel
Vakfı da bu konu hakkında araştırmalar yapıyor. Bu konuları onlara sormak daha uygun
olacaktır. Ancak şunu söyleyebilirim; Ervin kayıp ve bulunması lazım.
Soru: Rusya ve Ukrayna arasındaki tansiyonun düşmesi ve Kırım Sorunun çözülmesi için
taraf devletler ne gibi adımlar atmalıdırlar?
Cevap: Kırım Yarımadası, Kırım Tatarlarının öz vatanıdır. Burası ne Ukrayna’nın ne de
Rusya’nın toprağıdır. Biz TC Dışişleri’nin aldığı kararları onaylıyoruz. Kırım krizini
çözebilecek tek devlet Türkiye Cumhuriyeti’dir, Ukrayna ve Rusya’nın bu krizi çözebileceğini
sanmıyorum. Küçük Kaynarca antlaşması itibariyle Türkiye’nin bölgede doğal hakkı vardır.
Soru: Rusya-Ukrayna sorunu sizce iki devlet arasında çözülebilir mi yoksa BM, AB ve NATO
gibi aracı organizasyonlar da gerekli midir?
Cevap: Hayır, sanmıyorum.Bu kuruluşların ne Kırım ne de Rusya-Ukrayna Krizini çözmesi
olanaksızdır. Bizim sorunumuzu Türkiye çözer. Türkiye ile aynı milliyetten olduğumuz için
garantör ülke Türkiye olmalıdır. Diğer emperyal devletler veya kuruluşlar soruna objektif
olarak bakamaz.
Soru: Günümüzde Kırım’daki yerel TV kanalları, gazeteler ve diğer iletişim araçları özgür
müdür yoksa Rus hükümeti bu yayın organlarının ifade özgürlüğüne karışmakta mıdır?
Cevap: Kırım’da Kırım Tatarlarının işlettiği TV kanalları hala faaliyet göstermektedirler, ancak
sansürün olup olmadığı konusunda emin değilim.
Soru: Rusya’nın BM Güvenlik Konseyi’ndeki veto gücünü nasıl değerlendiriyorsunuz?
BM’deki 5 üyenin veto gücünün olması Kırım, Filistin, Suriye gibi sorunların çözülmelerini
engellediğini düşünüyor musunuz?
Cevap: İşin politik tarafına karışmak istemiyorum, ancak Recep Tayyip Erdoğan “Dünya
beşten büyüktür.” şeklinde bir ifadesi vardır, ben buna katılıyorum.