GenelGüncelKırım TarihiKültür SanatTürk Dünyası

Dünya Kırım Tatar Dernek Başkanı Mustafa Sarıkamış’ın Kırım Tarihi Sunumu

Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi 2022-2023 Akademik Yılı Açılışı ve Uluslararası Türk Dünyası Sempozyumu, Türk Devletler Teşkilatının Aksakallılar Konseyinin tam destek verdiği, AK Parti Genel Başkanvekili ve TDT Aksakallılar Heyeti Başkanı Binali Yıldırım’ın himayelerinde ve Kültür ve Turizm Bakanlığının desteklerinde düzenlenen program, üniversitenin Prof. Dr. Erdoğan Büyükkasap Kongre ve Kültür Merkezi Türkistan Salonu’nda başladı.

Erzincan Binali Üniversitesi Bişkek salonunda sunum yapan Dünya Kırım Tatar Dernek Başkanı Mustafa Sarıkamış

Kırım Tatarlarının kökenleri binlerce yıl öncesinde Kırım’ın dağlarında yaşamış olan Kimmerler ile
İskitlere kadar dayanan Türk halklarından biridir. Kırım’ın ticareti ise M.Ö 5 yüzyıldan günümüze kadar
uzanmaktadır. Elbette o zamanlarda bu isim yoktu lakin Kırım Tatarlarının ataları onlardan önce
Karadeniz bölgesinde ve Kırım Yarımadası’nın bozkırlarında görünmüşlerdi. Daha sonraki tarih
boyunca Kırım Tatarları, Avrasya steplerinden gelen birkaç Türk dalgasıyla birlikte hem Avrupalı
yerleşimciler hem de yerleşik Kırım ve Kafkas kabileleriyle karışmışlardır. Onlar arasında hem Oğuzca
hem de Kıpçakça konuşan halklar vardı. Avrupa bileşeninden bahsedecek olursak onların arasında en
bilinenleri Helenler, Gotlar, Venedikliler, Cenevizliler, Asyalı Hunlar, Bulgarlar, Hazarlar, Peçenekler,
Kumanlardır. Çerkezlerin ve Lazların bir kısmı tıpkı Osmanlılar gibi Kırım’a yerleştiler ve gelecekteki
Kırım Tatar oluşumunun bir parçası haline geldiler. Tatar adı 13. asırda Cengiz’in bütün Avrasya
steplerini ele geçirmesiyle bağlantılıdır. Ordu çok ırklı olmasına rağmen onlara bir Türk kabilesi olan
“Tatar” dâhil olmuştu. Fakat Moğollar ağırlıklı olarak komuta kadrosunu oluşturmuşlardı, temelde ise
Avrupa’da o zamana kadar en güçlü olanlar Doğu Kumanları-Kıpçaklardı. O zamanlar Batı Kumanları
özgürlerdi (karşılaştırın Kuban-Kuman) onlara yenildiler, bir kısmı Macaristan’a gitti ve bir kısmı da
daha önce Doğu Kumanları gibi Moğol İmparatorluğu’na dâhil oldu. Tüm Doğu Avrupa’nın işgalinden
sonra Kırım’ın doğu tarafına yani Tuna’dan Volga’ya kadar fethedilen yerlerin nüfus çoğunluğunu
Kıpçaklar ve daha önce Kırım’da onlarla karışan topluluklar oluşturmaktaydı.

Moğollar bu imparatorluğun askerî-politik sınıfını oluşturmalarına rağmen sayıları fethedilen diğer
halklara kıyasla azdı, birkaç on yıl sonra Türkler tarafından asimile olmuşlardı. Özellikle en fazla 30 yıl
sonra Altın Orda kuruldu (1269 yılı – Moğol İmparatorluğu’ndan bir bölüm) Kırım’da, Avrupalı
Hıristiyan misyonerler 1303 yılında birkaç yüz kelimeden oluşan Tatarca sözlük oluşturdular ve orada
Moğolca kelimeler yoktu ancak Kumanca kelimeler çok fazlaydı. Evet, o “Kodeks Kumanikus” olarak
isimlendirilmişti. İlginç olan şu ki orada “Tatar” kelimesi mevcuttu ve “Türk” – “Türk gibi” şeklinde
tercüme edilmişti. Daha 1223 yılında Kalka Nehri’nde (Kırım’a yakın, Ukrayna’nın mevcut Donetsk
oblastı) Moğollara karşı savaşan, esasında Kumanların torunlarından oluşan, zamanla gelişen bu yeni
halk artık yabancı ve düşman “Tatar” adıyla anılmıyordu. Birkaç yüzyıl sonra eski ve ortaçağ
kabilelerinin ve halkların torunları köken farklılıklarına, eski tarih, ırk, kültür, dillere rağmen birbirine
karışmış ve o kadar yakınlaşmışlar ki yavaş yavaş tek bir Kırım Tatar halkını meydana getirmişlerdi.
1332-1333 yıllarında Altın Orda zamanında G. Kırım’da (şimdi – Eski Kırım) Doğu Avrupa’daki ilk

üniversite inşa edildi – Eski Kırım’daki İnci Hatun Medresesi’nde yüz yıldan fazla deprem bilimi
üzerinde çalışıldı ve karara varıldı. Avrupa’dan ve bazen de Kafkas dillerinden Türkçe olmayan birçok
kelimenin Oğuzca-Kıpçakça dillerine dâhil edilmesiyle Kırım Tatar ortak dili meydana getirildi. İlginçtir
ki geçmişte birbirlerine düşman olan ve savaşan halklar Kırım Tatar milletinde birleştiler fakat 1441
yılında kurulan Kırım Hanlığı’nda onlar birkaç yüzyıl boyunca kültürde, dilde, dinde kardeş oldular.
1500 yılında Mengli Giray Han, Osmanlı İmparatorluğu ile ittifak yaptı, bütün dünyada tanınan Doğu
Avrupa’daki ikinci üniversite olan Zincirli Medrese’yi kurdu, orada son senelerde İsmail Gaspralı
öğretmenlik yaptı. Kırım Tatarlarının 1944 yılındaki sürgünlerinden sonra bu müessese akıl
hastanesine çevrilmiştir. Kırım Tatarlarının ataları Hıristiyan, Pagan, Tengrici olmalarına rağmen
onların ortak dini İslâm’dı. Kırım Hanlığı’nda İslâm gönüllü olarak kabul edildi, Hıristiyanlar ve
Yahudiler hiçbir zaman baskıya maruz kalmamışlar, dinlerini rahatlıkla yaşamaya devam etmişlerdir.
Kırım, Kırım Hanlığı’nın sonuna kadar dinler arası ve milletler arası çatışmayı bilmiyordu. Eski
Hazarların torunları olan Kırımçaklar ve Karaylar kendi dinleri olan Yahudiliği ve Karaizm’i devam
ettirdiler, Helenlerin, Gotların ve Tatar öncesi Türklerin torunları olan Rumlar Ortodoks’tu,
Ortodoksluk Bizans’ın ortaçağında Rumenler tarafından da tercih edilmişti. Bütün Kırım’da ortaçağ
Yunancasını konuşan Rumlar hariç Kırım Tatarcasına benzeyen bir Türk dili konuşulurdu, herkes
arkadaşça ve barış içinde yaşardı. Sayıları ve güçleri fazla olmasına rağmen Kırım Tatarları hiçbir
zaman kendi devletlerinde başka halklara baskı yapmamış ve onları gücendirmemişlerdir. Bugün
Kırım’da bu Kırım halkları arasında bu tür kardeşlik ilişkileri mevcuttur. 15. yüzyılın ikinci yarısının
başlarında Osmanlı İmparatorluğu ile yapılan ittifak Kırım’daki bozkır ve yerel geleneklerin Selçuklu ve
Osmanlı kültüründen etkilenmesini sağladı. Kırım’da profesyonel edebiyat, müzik, mimari, dil ve
teknoloji aktif olarak geliştirildi, risaleler yazıldı ve tarih, matematik, tıp üzerinde araştırmalar yapıldı.
Kırım Giray’ın sarayında (hükümdarlık yılları 1758-1769) Molyer’in dahi eserlerinin canlandırıldığı bir
tiyatrosu mevcuttu. Genel olarak sadece bir yarımadadan ibaret olmayan Kırım’ın tarihinin, Kırım
Hanlığı’nın topraklarının Tuna’dan Volga’ya kadar uzandığını anlamak gerekmektedir. Ancak
Rusya’nın yüz yıl boyunca yaptığı askerî saldırılar ve fetihler neticesinde bu durum giderek azaldı. İlk
olarak Moskova Kazan, Astrahan, Sibir hanlıklarını ezdi, ele geçirdi, nüfusu yok etti, sonra Nogay
Ordası ile Kırım Hanlığı üzerinde etki kurmaya başladı. 1776-1778 yıllarındaki Rus-Osmanlı Savaşı
öncesinde kuzey Kafkasya’dan Dağıstan’a kadar yani Krasnodar ile Stavropol kıyıları ve Rusya’nın
Rostov eyaleti, Donetsk, Luhansk, Zaporojya Kırım’ın bir parçasıydı. Herson, Nikolayev ve Odessa
eyaleti ise Ukrayna’ya aitti. Savaş Osmanlı İmparatorluğu ile Rusya İmparatorluğu arasında imzalanan
Küçük Kaynarca Barış Anlaşması’yla sona ermişti. 5 yıl sonra Rusya anlaşmayı ihlal ederek Kırım
Hanlığı’nı kendi topraklarının bir parçası olduğunu açıkladı. Daha 18. yüzyılın ortalarında Kırım Giray’a
gönderilen Fransız elçi Kırım’ın nüfusu ile Fransa nüfusuna eşit olduğunu ve bu rakamın modern
tahminlere göre 25 milyon olduğunu yazmıştı. Her ne kadar bu sayı abartılı olsa da neticede
milyonlarca insandan bahsedilmektedir. Bunu modern Türkiye’de milyonlarca Kırım Türkünün
yaşamasıyla teyit etmek mümkün görünmektedir. Şimdi Kırım’da, Kırım Tatarlarının sayıları
300.000’den azdır. Eski Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nde bu rakam 50.000’den fazla değildi.
Peki, geride kalanlar nerede? Soykırım 1783 yılında başladı.

Kırım Tatarlarının ve Nogayların kitlesel olarak yok edilmelerine Rus işgali de eşlik etti. 1770’li yıllarda
Kırım Yarımadası’nın nüfusu (hanlığın tamamı değil) 454.700 kişiden ibaretti (% 92,6 Kırım Tatarları, %
4 Ermeniler, % 3,1 Rumlar, % 0,3 Kırımçaklar ve Karaimler). Rus işgalinden sonra 1795 yılında en fazla
156.400 kişi vardı (% 87,6 Kırım Tatarları, % 4,3 Ruslar, % 1,9 Rumlar, % 1,7 Çingeneler, % 1,5

Karaimler, % 1,3 Ukraynalılar, % 0,8 Yahudiler, % 0,6 Ermeniler, % 0,1 Almanlar, % 0,1 Bulgarlar).
1783 yılının Ekim ayında kadınlar ile çocukların da aralarında bulundukları 500.000 kişiden oluşan
Nogaylar, Rus birlikleri tarafından katledildiler. Bundan sonra Kırım Tatarlarının sayıları hiçbir zaman
300.000’e ulaşmadı, geri kalanların sayıları iki yüzyıl içerisinde artmasına rağmen doğrudan Rus
iktidarı tarafından yapılan cinayetler veya Osmanlı İmparatorluğu’na yapılan göçler neticesinde Kırım
Tatarlarının anavatanlarındaki nüfusları azaldı.

  1. yüzyıl ortalarında yüz binlerce Kırım Tatarı, Kırım Savaşı arifesinde önce Dobruca’ya (Romanya ve
    Bulgaristan) sonra ise Anadolu’ya göç etmişlerdir. Onların asırlık topraklarına Ruslar ve Ukraynalılar
    yerleştirildi. Rusya sadece devlet ve han topraklarına el koymakla kalmamış aynı zamanda
    cemaatlerin, ailelerin ve şahısların toprak haklarına aldırış etmeden Tatarların toprakları Rus
    generallere ve Avrupa’dan getirilen Yunan, Bulgar, Çek, Alman, İsveç, Fransız, İtalyan, Estonya,
    Polonya kökenli soylulara verilmiştir. Tabi ki en fazla arazi Rus ve Ukraynalı toprak ağalarına verilmiş
    ve o serfler bu arsalara yerleştirilmişlerdir. İşgal altındaki topraklarda geçinemeyen Kırım Tatarları
    kısmen kara kısmen de deniz yoluyla Osmanlı İmparatorluğu’na gitmek zorunda kalmışlardır. Birçoğu
    bu yollarda öldü.

Kırım Savaşı öncesinde 1850 yılında yarımadada 343.500 kişi yaşamaktaydı (% 77,8 Kırım Tatarı, % 7
Ukraynalı, % 6,6 Rus, % 2 Rum, % 1,9 Çingene, % 1,3 Karaim, % 1 Alman, % 0,9 Yahudi, % 0,5 Bulgar).
Kırım Savaşı sırasında yarımadada Rus askerî yetkililer Kırım Tatarlarına kitlesel katliamlar uygulamış
ve onların mallarını yağmalamışlardır. Rus makamları Kırım Savaşı’ndaki yenilgiyi “Kırım Tatar İhaneti”
olarak açıkladı ancak o zamana kadar Kırım Tatarları herhangi bir silah teçhizatına veya askerî
oluşuma sahip değillerdi. Vatandaşlar tamamen Rus yönetiminin altında sivil bir nüfustu. Rusya
İmparatorluğu, Kırım Savaşı’nı kaybetti ama Kırım kendilerinin elinde kaldı.

1858 yılında Kırım’da 331.300 kişi yaşamaktaydı (% 73 Kırım Tatarları, % 12,6 Ruslar, % 4 Ukraynalılar,
% 2,4 Rumlar, % 2 Çingeneler, % 1,8 Yahudiler, % 1,5 Almanlar, % 1,3 Ermeniler, % 0,8 Karaimler, %
0,6 Bulgarlar), 1864’te ise 198.700 kişi (% 50,3 Kırım Tatarları, % 28,5 Ruslar ve Ukraynalılar, % 6,5
Rumlar, % 5,3 Yahudiler, % 2,9 Ermeniler, % 2,7 Almanlar, % 1,7 Karaimler, % 1,6 Bulgarlar). Bu Kırım
Tatarlarının yarımadada çoğunlukta oldukları son yıldı. Sonrasında her şey daha kötü oldu: Binlerce
Kırım Tatarı kendi vatanlarından Rus yetkililerce sürgün edildiler, onların yerlerine ise çoğunluğunu
Rusların ve Ukraynalıların oluşturduğu kolonyalistler yerleştirildi.
Sonuçlar şöyle görünüyordu:

1897 yılında 546.700 kişi (% 35,6 Kırım Tatarları, % 33,1 Ruslar, % 11,8 Ukraynalılar, % 5,8 Almanlar, %
4,4, Yahudiler, % 3,1 Rumlar, % 1,5 Ermeniler, % 1,3 Bulgarlar, % 1,2 Polonyalılar, % 0,3 Türkler)
1917 yılında 749.800 kişi (% 41,2 Ruslar, % 28,7 Kırım Tatarları, % 8,6 Ukraynalılar, % 6,4 Yahudiler, %
4,9 Almanlar, % 2,9 Rumlar, % 1,6 Ermeniler, % 1,4 Bulgarlar, % 0,8 Polonyalılar, % 0,7 Türkler)

1917 yılında Kırımlı siyasetçiler, aktivistler, liderler daha önce İstanbul’da eğitim gören ve Genç
Türkler Devrimi’ne tanıklık eden Numan Çelebicihan ile Cafer Seydamet ile birlikte Kırım Halk
Cumhuriyeti’nin kuruluşunu ilan eden 1. Kırım Tatar Halk Kurultayı’nı organize ettiler. O dönemde
Kırım Tatarları, Kırım’ın toplam nüfusunun yaklaşık 1/3’ü kadardı ve Kırım Tatar liderleri, Rus
yetkililerle uzlaşma sağlamaya gayret etmekteydiler. Yerel Rus temsilcilerin bazıları anlaşmaya hazırdı
fakat 1918 yılının Ocak ayında Bolşevikler (Komünistler) Rusya’nın, Karadeniz filosundan Sivastopol’e
saldırdılar ve Kırım Tatar atlı süvarisini mağlup ettiler. Kurultay hükümeti tasfiye edildi, Kırım Halk
Cumhuriyeti Başkanı Numan Çelebicihan denizciler tarafından yakalandı, işkence gördü ve 23 Şubat
1918’de Sivastopol’de öldürüldü. Bundan birkaç yıl sonra Almanya ve İtilaflar tarafından işgal edilen
Kırım, Komünistler (Kırmızılar) ile Anti-Komünist güçlerin (Beyazlar) savaş alanına döndü. Kırım
Tatarları bu rejimin kurbanı oldular. Nihayet 1920’de Komünistler, Kırım’da zafer kazandı, Beyaz Ordu
Generali Wrangel’in gemileri Türkiye’ye tahliye edildi, birkaç ay Gelibolu kampında durduktan sonra
başka ülkelere gitti. Komünist iktidar Kırım’da uzun bir süre kaldı.

Kırım’ın bu yılki nüfusu şu şekildeydi:

1920 yılı 718.900 kişi (% 44,1 Ruslar, % 26 Kırım Tatarları, % 7,4 Ukraynalılar, % 6,7 Yahudiler, % 5,9
Almanlar, % 3,3 Rumlar, % 1,7 Ermeniler, % 1,5 Bulgarlar, % 0,8 Karaimler, % 0,8 Polonyalılar).
Sovyet Komünist hükümeti, İtilaflara karşı bağımsızlık mücadelesi veren Türkiye ile kısa bir süre
işbirliği yaptı. Bu dönemde Rus hükümeti, 18 Ekim 1921’de Kırım Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’ni ilan
etti, bu cumhuriyetin Tatarca ve Rusça olmak üzere iki devlet dili vardı. Kırım Sovyet Sosyalist
Cumhuriyeti ise resmî olarak Kırım Tatarlarının otonom cumhuriyeti olarak kabul edilmişti. Bu statü
halen daha günümüzde Tataristan, Başkürdistan ve Saha’da mevcuttur. Ancak Türkiye ile ilişkiler hızlı
bir şekilde bozuldu, Rus hükümeti ise kitlesel baskı siyasetini ve Ukrayna ile Rusya’dan gelen
göçmenlerle Kırım’ın yerleşimini yeniden hedef aldı. Bunu aşağıdaki şekilde görmek mümkündür.

Kırım’ın nüfusu:

1926 yılı 706.800 kişi (% 42,7 Ruslar, % 25,3 Kırım Tatarları, % 11,0 Ukraynalılar, % 6,2 Almanlar, % 5,5
Yahudiler, % 2,4 Rumlar, % 1,5 Ermeniler, % 1,6 Bulgarlar, % 0,6 Karaimler, % 0,6 Polonyalılar, % 0,9
Kırımçaklar)
1934 yılı 832.000 kişi (% 44 Ruslar, % 23,8 Kırım Tatarları, % 10,9 Ukraynalılar, % 8,1 Yahudiler, % 6,1
Almanlar, % 1,7 Ermeniler, % 1,4 Bulgarlar)
1937 yılı 996.800 kişi ( % 47,7 Ruslar, % 20,7 Kırım Tatarları, % 12,9 Ukraynalılar, % 5,5 Yahudiler, %
5,1 Almanlar, % 2,2 Rumlar, % 1,5 Bulgarlar, % 0,3 Karaimler)
1939 yılı 1.123.800 kişi (% 49,6 Ruslar, % 19,4 Kırım Tatarları, % 13,7 Ukraynalılar, % 5,8 Yahudiler, %
4,5 Almanlar, % 1,8 Rumlar, % 1,4 Bulgarlar, % 1,1 Ermeniler, % 0,5 Polonyalılar).

Ancak milletin en korkunç tecrübesi ve yıkımı ileride oldu. Kırım Tatarlarını, Nazilerle işbirliği
yapmakla suçlayan SSCB Devlet Güvenlik Komitesi 18 Mayıs 1944’te bütün Kırım Tatarlarını, Kırım’dan
Kazakistan’a, Rusya’nın Ural bölgesine, Özbekistan, Tacikistan, Kırgızistan ve Türkmenistan’a sürgün
etti. Erkekler o esnada Sovyet ordusunda ön cephedeydi. Bu yüzden operasyon kadınları, çocukları ve
yaşlıları kapsamıştı. İnsanlara hazırlanmaları için 15 dakika süre verildi, sabah 4’te evlerinden
çıkarıldılar, yanlarına yiyecek ve giyecek almalarına dahi izin verilmedi. 2-3 hafta boyunca su, yiyecek
ve tıbbî yardım verilmeden yük ve hayvan vagonlarında gittiler. Ölüler demir yollarına bırakıldılar.
1945’te geri dönen cephe askerleri toplama kamplarına yakın olan özel yerleşim yerlerine
gönderildiler. Resmî rakamlara göre Alman işgalinden ve Kırım topraklarındaki savaştan sonra 18
Mayıs 1944’te toplam 183.000 Kırım Tatarı sürgüne gönderilmiştir. Fakat bu rakam fazladır. Çünkü
insanların çoğu o esnada cephede bulunmaktaydılar. Ayrıca 20.000 erkek 11 Mayıs günü “iş/çalışma
ordusu” bahanesiyle evlerinden alınmışlardı. Kesin olan şudur ki gerçek veriler hâlâ gizlenmektedir.
Kırım Tatarlarının yaklaşık olarak % 46’sı ilk iki yıl boyunca açlıktan, hastalıktan ve olumsuz hava
koşullarından ötürü hayatlarını kaybettiler. On binlerce kişi yetkililerin izni olmadan Kırım’a gelip
yerleşmeye çalıştı. Lakin onlar tekrar tekrar sürgün edildiler. 1946 yılına gelindiğinde resmî rakamlar
dikkate alınırsa bütün Sovyet topraklarında 100.000 Kırım Tatarı yaşamaktaydı. Kırım Tatarları
vatanlarına dönmek içi 40 yıldan fazla mücadele vermektedirler. O esnada Kırım’a yüksek oranda Rus
ve Ukraynalı kişiler getirildi.

Kırım’ın nüfusu:

1944 yılı (yaz sonu) 379.000 kişi (% 75 Rus, % 21 Ukraynalı)
1959 yılı 1.201.500 kişi (%71,4 Rus, % 22,3 Ukraynalı, % 2,2 Yahudi, % 0,1 Polonyalı)
1979 yılı 2.135.900 kişi (% 68,4 Rus, % 25,6 Ukraynalı, % 1,1 Yahudi, % 0,7 Kırım Tatarı, % 0,3
Polonyalı, % 0,2 Ermeni, % 0,2 Rum)
1989 yılı 2.430.500 kişi (% 67,1 Rus, % 25,8 Ukraynalı, % 1,6 Kırım Tatarı, % 0,7 Yahudi, % 0,3
Polonyalı, % 0,1 Rum)
Ve yüz binlerce Kırım Tatarı ancak Sovyet iktidarı ve SSCB’nin çöküşünden sonra anavatanlarına
dönebildiler. Bağımsızlığına kavuşan Ukrayna da Kırım Tatarlarının vatanlarına dönmeye engel olma
siyaseti gütmekteydi. Rus, Ukraynalı ve diğer milletlerin Kırım’a yerleşmelerinde ise herhangi bir
sorun çıkarılmamaktaydı. Uygulamada şu prensip göz önünde bulunduruluyordu: “Kim gelirse gelsin.
Yeter ki Kırım Tatarı gelmesin!”

1944 yılındaki resmî verilere göre Kırım Tatarlarından 87.000 ev alınmıştı. Fakat Ukrayna sonradan bu
evleri Rus ve Ukraynalı yerleşimcilerin özelleştirmesine verdi. Ukrayna, Kırım Tatarlarına ne ev inşa
edecekleri bir arsa ne de devlet arazilerinden toprak verdi, onları tekrardan Rus ve Ukraynalı
yerleşimcilere dağıttı, Kırım Tatarlarını aynı Çarlık Rusya döneminde olduğu gibi çalışma ve yaşama
haklarından mahrum bıraktı. İnsanlar Ukrayna makamlarının izni olmadan toprak almak ve yeni evler

inşa etmek zorunda kaldılar. Kırım’da 300 yeni Kırım Tatar yerleşimciden sadece biri ev inşa etme izni
alabildi. Kırım’da birçok mahalle Ukrayna güvenlik güçleri tarafından 2-3-4 defa yerle bir edilmiş,
Kırım Tatarları ise dövülerek bazıları hapse mahkum edilmişlerdir. Ukrayna İçişleri Bakanlığı’nın
verilerine göre 2000 yılında Kırım’da, 273.000 Kırım Tatarı yaşıyordu. Ancak 2001 yılındaki Ukrayna
resmî nüfus sayımında bu rakam beklenmedik bir şekilde düşmüştü:

Kırım Özerk Cumhuriyeti – 2024,0 (% 100)

Ruslar – 1180,4 (% 58,5)
Ukraynalılar – 492,2 (% 24,4)
Kırım Tatarları – 243,4 (% 12,1)
Belaruslar – 29,2 (% 1,5)
Tatarlar – 11,0 (% 0,5)
Ermeniler – 8,7 (% 0,4)
Yahudiler – 4,5 (% 0,2)
Polonyalılar – 3,8 (% 0,2)
Moldovalılar – 3,7 (% 0,2)
Azerbaycanlılar – 3,7 (% 0,2)
Özbekler – 2,9 (% 0,1)
Koreliler – 2,9 (% 0,1)
Rumlar – 2,8 (% 0,1)
Almanlar – 2,5 (% 0,1)
Mordva – 2,2 (% 0,1)
Çuvaşlar – 2,1 (% 0,1)
Sivastopol – 377,2 (% 100)

Ruslar – 270,0 (% 71,6)
Ukraynalılar – 84,4 (% 22,4)
Belaruslar – 5,8 (% 1,6)

Tatarlar – 2,5 (% 0,7)
Kırım Tatarları – 1,8 (% 0,5)
Ermeniler – 1,3 (% 0,3)
Yahudiler – 1,0 (% 0,3)
Ukrayna’nın vermiş olduğu resmî verilere göre Kırım’da 245.200 Kırım Tatarı yaşamaktaydı, yani 2000
yılına göre bu rakam 30.000 daha azdır. Sadece bir yılda! Bu tabi ki doğru değildir. Ukrayna, Rusya gibi
Kırım Tatar nüfusunun artmasından korkmaktaydı. Çünkü olası bir nüfus artışı Kırım Tatarlarının hak
talebinde bulunmalarına ve devlet kurma arzularına zemin hazırlayabilirdi. Bu sebeple nüfus
sayımında Kırım Tatarlarının oranları azaltılmaktaydı. 2014 yılında Kırım’da, Kırım Tatarlarının nüfusu
tahmini olarak %13-14 civarındaydı.

2014 yılının sonbaharında Rusya’nın, Kırım’ı işgalinden sonra yapılan nüfus sayımı verileri:

2014 nüfus sayımı sonuçlarına göre Kırım Federal Bölgesi’nin etnik bileşimi

Milliyet Sayı
Toplam nüfus (%)
Uyruklarını belirtenler (%)
Azerbaycanlılar 4432 0,19 % 0,20 %
Ermeniler 11030 0,48 % 0,50 %
Belaruslar 21694 0,95 % 0,99 %
Bulgarlar 1868 0,08 % 0,09 %
Toplam 2284769 100,00 % –
Rumlar 2877 0,13 % 0,13 %
Gürcüler 1571 0,07 % 0,07 %
Yahudiler 3144 0,14 % 0,14 %
Karaimler 535 0,02 % 0,02 %
Koreliler 2983 0,13 % 0,14 %

Kırım Tatarları 232340 10,17 % 10,57 %
Kırımçaklar 228 0,01 % 0,01 %
Mariler 801 0,04 % 0,04 %
Moldovalılar 3147 0,14 % 0,14 %
Mordvalılar 1601 0,07 % 0,07 %
Almanlar 1844 0,08 % 0,08 %
Polonyalılar 2843 0,12 % 0,13 %
Ruslar 1492078 65,31 % 67,90 %
Tacikler 874 0,04 % 0,04 %
Tatarlar 44996 1,97 % 2,05 %
Türkler 1465 0,06 % 0,07 %
Özbekler 3466 0,15 % 0,16 %
Ukraynalılar 344515 15,08 % 15,68 %
Çingeneler 2388 0,10 % 0,11 %
Çuvaşlar 1990 0,09 % 0,09 %
Rus hükümetinin destekleriyle 2014 ile 2022 yılları arasında Rusya’dan Kırım’a çeşitli tahminlere göre
500.000 ile 1.000.000 kişi gelmiştir. Lakin bu rakama askerler, Rus muhafızlar, polisler ile silah sahibi
olanlar dâhil edilmemiştir. Kesin rakam kimse tarafından bilinmiyor fakat Rus işgalinden önce
Kırım’daki üslerde 20.000’den fazla Rus savaşçı vardı. Şimdi ise onlardan çok daha fazlası var. Buna ek
olarak Kırım’da, Kazaklar ve “Kırım’ın Öz Savunması” adında Rus yanlısı faaliyet gösteren silahlı bir
sivil grup da var. Kırım Tatarlarının, Kırım nüfusu içindeki payları % 7-8’e düşmüştür. Rusya’da, Kırım
Tatar halkı hiçbir yasal statüye sahip değiller. Onlar ne halk ne millet ne de yerli halk olarak
tanınmıyorlar. Kırım Cumhuriyeti, 1783 yılından sonra Rusya’dan ve Ukrayna’dan, Kırım’a gelen
sömürgecilerin torunları olan, Rusça konuşan, Kırım’ı Rus toprağı olarak sayan “Kırım halkı”nın veya
“Kırımlılar”ın toprağı olarak kabul edilir ve Kırım Tatarlarının hiçbir hakları tanınmaz. Onlar bugün
Kırım’da % 92-93 oranındalar ve onların arasında yaklaşık olarak 345.000 veya % 16 değerinde
Ukraynalılar bulunmakta. Ancak onların durumları da belirsiz olup bir kısmı Rus makamlarına ve ceza
kurumlarına girdi, politik tercihleri ile olası davranışları tam olarak belli değildir. Böyle durumlarda
Rus yetkililerin gerçek bir soykırımı çok kolay bir şekilde uygulayacakları açıktır. Yetkililer ile
provokatörler uluslararası gözlemcilerin yokluğunda Kırım Tatarlarının durumlarıyla ilgili olarak
istedikleri her şeyi yapabilirler. Öyle ki onlarca Kırım Tatarı kaçırıldı, kimileri işkence izleriyle bulundu
lakin çoğunun izine bile rastlanmadan yok edilenler de oldu. 100’e yakın Kırım Tatarı dinî görüşü
sebebiyle mahkûm edildi, yüzlerce çocuk babasız kadınlar ise kocasız kaldı. Kırım Tatarları için önem
arz eden – Kırım hanlarının sarayı – Han Saray sözde “restorasyon” adı altında yıkıma maruz
kalmaktadır. Daha önce Ukrayna döneminde olduğu gibi eski tarih ve hatta modern Müslüman

mezarlıkları yok ediliyor. Kırım Tatar dili Kırım’da, Rusça ve Ukraynaca ile birlikte resmî devlet
dillerinden biri olarak ilan edilmesine rağmen sadece çocuklara öğretilen bir dil olmanın dışına
çıkamamakta ve resmî hayatta hiçbir yerde Kırım Tatar dili kullanılamamaktadır. Rus işgali altında
15.000 Kırım Tatarının yaşadığı 5 köy tamamen yıkılmıştır. Yani Rus hükümetinin bu tavrı gerek
gördüğü takdirde Kırım Tatar halkını kolaylıkla öldürebileceğini açıkça gösteriyor. Rusya’nın,
Ukrayna’nın şehirlerinde toplu katliamlar yapması ve son altı ayda 1.300.000 Ukrayna vatandaşının
sınır dışı etmesinden sonra Kırım’da nüfusları en fazla 200.000 olan Kırım Tatarlarına aynı politikayı
uygulaması zor olmayacak. Rus politikacıların ve Kırım’daki nüfusun çoğunluğunun en sevdikleri ifade
olan – Kırımlılar – “Kırım – Rus toprağıdır!” sözü tam bir fiziksel gerçeklik niteliğindedir. Onlar 1783 ile
1944 yıllarında bunu başaramadılar fakat 2022-2023 yıllarında bunu başarmaları mümkün. Özellikle
bu Rusya’nın seferberlik ilan ettiği koşullarda daha tehlikeli hale geldi. Kırım Tatarlarını, Rus
ordusunda hizmete çağıran Rusya birkaç hedefe ulaşmayı amaçlamaktadır:

Ukraynalı ellerle mümkün olduğundan daha çok Kırım Tatarını öldürmek. Herkes Ukrayna’nın çok iyi
silahlara sahip olduğunu ve daha iyiye gittiğini biliyor, Rus tarafındaki ölümlerin sayısı giderek artıyor,
Kırım Tatar halkı neredeyse bütün erkek halkını kaybediyor. Bu aslında bir soykırım çeşididir. Hayatta
kalan kadınlar ile çocuklar milletlerini canlandıramayacak ve asimile olacaklardır.
Kırım Tatarlarını, Ukraynalıların resmî düşmanı yapmak. Savaşın sıcağında Ukraynalılar, Kırım
Tatarlarının neden düşman safında savaşa girdiklerine dikkat etmeyeceklerdir. Ruslara olan
düşmanlık nefreti Kırım Tatarlarına aktarılacak. Savaş öncesinde bile Ukrayna devleti, Kırım Tatarları
ile ilgili kendi yasalarına ve uluslararası hukuka uymadı (Örneğin onları sınır dışı ederken ellerinden
aldıkları mülkleri ve toprakları iade etmedi). Şimdi ise bunun ek bir nedeni olacak çünkü Kırım
Tatarlarının, Ukrayna’ya olan ihanetleri ortaya çıkacak.
Rusya, Kırım Tatarlarını kasıtlı olarak suçlu haline getiriyor. Çünkü Kırım’daki Kırım Tatarlarının,
Ukrayna vatandaşı olduğunu biliyor. Rusya, Kırım’daki bütün nüfusu Rus vatandaşı olarak
açıklamasına rağmen Kırım Tatarlarının neredeyse tamamı Ukrayna pasaportunu ellerinde tuttular ve
Ukrayna vatandaşlığından vazgeçmediler. Onlar Rus pasaportu almaya zorlandılar. Çünkü hiç kimse
Rus pasaportu olmadan çalışamaz, ticaret yapamaz, özgürce hareket edemez, çocukları okulda eğitim
göremez, hastanelerde tedavi olamaz. En kötüsü de eğer bir kişinin pasaportu yoksa Rus yetkililer
onu her an yakalayabilir ve Kırım ile Rusya’dan zorla sınır dışı edebilir. Yani Rus pasaportunun
olmaması Rus kanunlarına göre her an bir sınır dışı edilme tehdididir. Ukrayna 2014 yılında Kırım
Tatarlarını Rusya karşısında korumasız bırakarak onları kendi topraklarında bir yolunu bulup hayatta
kalmaya zorladı. Ancak şimdi Kırım Tatarları, Rus ordusunda hizmet etmek zorunda kalırlarsa onlar
Ukrayna tarafından bir hain ve düşmana sığınan bir suçlu olacaklardır.
Rusya, Kırım Tatarlarını kendi ordusuna zoraki bir şekilde dâhil ederek BM Yerli Halkların Hakları
Bildirgesi’ni ekseriyetle ihlal ediyor (7. 30. 40. 43. 46. maddeler). Rusya bunu bilerek ve alenen
yapıyor, hem Kırım Tatarlarına hem de tüm dünyaya Kırım’ın yerli halkı olan Kırım Tatarlarına hiçbir
hak tanımadığını ve onları bir halk olarak kabul etmediğini gösteriyor.
5.Rusya, Kırım Tatar erkeklerini Rus ordusuna alarak ve onları Kırım dışına savaşa göndererek 1944
yılının Mayıs ayına benzer bir durum ortaya çıkarmak istiyor. Erkekler Rus ordusunun kontrolü altında
ailelerinden uzakta bulunuyorlar. Kadınlar, çocuklar, yaşlılar savunmasız kalıyor ve onlar soykırıma

uğrayabilir, doğrudan öldürülebilirler. Bu hadiseler Kırım’da gruplar arası etnik çatışmalar olarak
sahnelenebilir ve insanlar Rusya’nın iç bölgelerinde bulunan toplama kamplarına (filtre kampları veya
tıpkı 1944 yılındaki gibi özel yerleşim yerleri) sürgün ederek Kırım Tatar halkının kalıntılarını öldürmek
ve asimilasyona uğratmak istemektedir. Bu durumda sınır dışı etme hadisesi Rus yasalarına göre
direniş girişiminde bulunan nüfusun “tahliyesi” olarak adlandırılabilir.

6.Günümüzde Kırım Tatar erkeklerinin çoğu Kırım’ı terk etmek zorunda kalmaktadırlar. Birçoğu ise ya
Kırım’da ya da bin bir zorlukla Rusya’da saklanıyor. Muhtemelen sınır dışına çıkamayan insanlar er ya
da geç Rus yetkililerin ellerine düşecekler ve onların aileleri ise savunmasız kalacak.

7.Rus yetkililerin buldukları kişiler ya tutuklanacaklar ya hapse atılacaklar ya da tekrar cepheye
gönderilecekler. Bu da onlara aynı sonuçlara ulaşmalarını sağlayacak.

8.Bütün bunlar olmasa bile Kırım’daki askerî operasyonlar Kırım Tatarları arasında çok sayıda ölüme
yol açabilir. Çünkü Rusların ve diğer milletlerin aksine Kırım Tatarlarının ekseriyeti – kendi vatanları –
olan ve sadece bir ikamet yeri olamayan Kırım’ı terk etmek istemiyor. Ve hangi kökenden olursa olsun
silahlı grupların Kırım Tatarlarına karşı kitlesel, kanunsuz şiddetleri kolay olacaktır.

9.Rus ordusu Kırım’dan çekilirse Rusya, iyi bilinen Kırım Tatar yerleşimleri de dâhil olmak üzere,
yarımadanın dışından, Kafkas tarafından veya denizden Kırım’ı bombalama fırsatına sahip olacak.
Kırım şu anda barışçıl Ukrayna şehirleriyle bunu yapıyor.

Etnik temizlik ve top yekun soykırım tehdidi altında Kırım’da savunmasız bir konumda bulunan Kırım
Tatar halkının durumu böyledir.

Tarihe yazılacak bir sempozyuma şahit olduk, bir parçası olduk Yüreğimizde Ergan Dağı’nın Turan Meşalesinin Altın Işığı. Ezeli ve ebedi olan ışık Turan Işığıdır!

Kırım'ın Sesi Gazetesi

27 Şubat 2015 Tarihinde hizmet bermege başlağan www.kiriminsesigazetesi.com maqsadı akkında açıklama yapqan Mustafa Sarıkamış İsmail Bey Gaspıralı’nıñ bu büyük mirasına sahip çıqmaq ve onun emellerini yaşatmaqtır. Qırımtatar Türkleriniñ ananevî, körenek, ürf, adet kibi yaşamlarında ne bar ise objektif şekilde Dünya cemiyetine taqdim etilmektir.

Pin It on Pinterest