Kırım Tarihi

KIRIM

Doğu Avrupa’da, Karadeniz’in kuzey kıyısında yer alan ve Karadeniz ile Azak Denizi tarafından çevrelenen bir yarımada. Ukrayna’nın Herson Oblastı’nın güneyinde ve Rusya’nın Kubanbölgesinin batısında bulunmaktadır. Perekop Kıstağı ile Herson Oblastı’na bağlanmaktadır ve Kerç Boğazı ile Kuban’dan ayrılmaktadır.

Kırım (Ukraynaca: Крим, Krym; Rusça: Крым, Krym, Kırım Tatarcası: Къырым, Qırım),

Kırım toprakları tarihi boyunca birçok kez müdahaleye uğramıştır. İlk zamanlar Kırım’da Kimmerler, Antik Yunanistan, İskitler, Gotlar, Hunlar, Bulgarlar, Hazarlar, Kiev Rus ‘devlet, Bizans Yunanları, Kıpçaklar, Osmanlı Türkleri, Altınordu Tatarları ve Moğollar hakimiyet kurmuştur. 13. yüzyılda Venedikliler ve Cenevizliler tarafından kısmen kontrol altına alındı​​; bunu izleyen dönemde sırasıyla 15. yüzyıldan 18. yüzyıla kadar Kırım Hanlığı ve Osmanlı İmparatorluğu, 18. yüzyıldan 20. yüzyıla kadar Rus İmparatorluğu, İkinci Dünya Savaşı sırasında Almanya ve daha sonra 20. yüzyılın geri kalanında Sovyetler Birliği içinde Rusya Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyeti ve Ukrayna Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti. Günümüzde Rusya ile birlikte Abhazya, Dağlık Karabağ Cumhuriyeti, Ermenistan, Gana, Güney Osetya, Kazakistan, Kırgızistan, Moğolistan, Uganda, Beyaz Rusya ve Afganistan tarafından Rusya’nın bir parçası kabul edilmekteyken, kalan ülkeler Ukrayna’nın parçası olarak kabul etmektedir. Kırım günümüzde Rusya’nın fiili egemenliği altındadır.

İsminin kökeni
Kırım, adını Altın Orda Devleti’nin Kırım eyaleti başkenti olarak orijinal haliyle Qırım (bugünkü Eski Kırım) şehrinden alır. Qırım, Kırım Tatarcası ile “tepem” anlamına gelir (qır-tepe,ım-benim). Ancak, Qırım kelimesinin etimolojik olarak diğer sürümleri de bulunmaktadır. Antik Çağda Kimmerya olarak çevrilebilecek Promontorium Cimmerium (Κιμμέριον ἄκρον) olarak da tanımlanmıştır.

Tarihçe
430’dan sonraki yıllarda, Attila’nın amcası Aybars’ın hâkimiyetine giren Alanlar’ın, daha 3. asırda kurulan Sudak (Soğdak) Aradav’da (sonraları Feodosya, Kaffa ve Kefe adlarını aldı) şehirlerini almasıyla Kırım Yarımadası’nın Türk tarihi ile ilgisi başlamıştır. Hun Türk İmparatorlu’ğunun yıkılışından sonra Kuban, Azak ve Don nehri ağızlarında çeşitli Türk boyları ve bunlar arasında Bulgar Türkleri oturuyordu. 6. asrın son yarısında Avarlar ve diğer Türk boylarının akınları olmuştur. Kersones, Sudak ve Kerç bunlara karşı Bizans’ın dayanak noktaları idi. 7. asırda Kırım’ın bozkırları Hazar Türkleri’nin idaresine geçti. Bunlar Kırım’ı, Göktürkler’de olduğu gibi Tudun veya Todun unvanlı valilerle yönetiyorlardı. Kırım, daha sonra 8. yüzyılda ise Hazarlar’ın bir vilâyeti oldu. Hazarlar’ın yıkılışından sonra da Kırım, Hazarya veya Gazarya adında küçük bir devlet olarak kalmış, 10. yüzyılda Azak Denizi ile birlikte Karadeniz’e de Hazar Denizi denilmiştir. 1083’de bu küçük Türk devleti halâ yaşıyordu. Selçuklu Emîri Hüsameddin Çoban, 1221’de Kırım seferinde, bu Hazar bölgesinde Sudak çevresinde Kıpçıklar ve onların müttefiki Ruslarla savaşmıştır. Hazarlar’dan sonra Peçenekler, daha sonra da Kıpçaklar komşu bozkırları ve Kırım’ı alarak buraya yerleştiler. Kültürlerini bugün de koruyan Karaim Türkleri Hazarlar’dan gelmekte olup, daha 11. yüzyılda bunların Türkçe Tevrat örnekleri vardı.

1227’de Cengiz Han’ın ölümünden sonra kurulan Moğol Hakanlığı zamanında, Cengiz’in büyük oğlu Cuci’nin oğlu Batu Han 1227 -1256 yıllarında büyük bir ordu ile Doğu Avrupa’yı alıp Altın Orda Devleti’ni kurdu. 1241’de Batu Han İdil Nehri’nin aşağı yatağında ve kıyısında kurduğu Orda (karargâh), Saray (Volga’daki Eski Saray) adını alarak kısa zamanda en önemli siyasî ve ticarî merkez oldu. Şeklen Karakurum’a bağlı olarak Batu Han’ın hâkimiyeti 1256’da ölümüne kadar sürmüştür. Bundan sonra gelen küçük kardeşi Berke Han’ın (1256-1266) Müslümanlığı kabul etmesiyle, ülkede İslâm yayılmaya başlamıştır. Berke Han zamanında Altın Orda en parlak devrini yaşamıştır. Batu Han’ın kurduğu Saray şehrine «Taht İli» denirdi. Bu şehir Berke Han zamanında daha elverişli bir yere nakledilerek Yeni Saray veya Saray Berke adını aldı. Özbek Han zamanında (1313-1340) İslâm dini, 1320’den sonra büsbütün kuvvetlendi.

1239’da Altın Orda (Kıpçak Hanlığı) gelince, kıyılar dışında bütün Kırım yarımadası bir Türk ülkesi halinde idi. Kuzeyde Hazarlar ve Kıpçaklar zamanında Kırım limanları, iç muhtariyetlerini korumak şartıyla yüzyıllar boyu Bizans’a bağlı kaldılar. Fakat Karadeniz ticareti Venedikliler’in, sonra 1261’de Mihail Paleologos’a yardımlarına karşılık Cenevizlilerin eline geçti. 1266’da Altın Orda hanı Men-gü Timur’dan ticaret için Kefe’de yerleşme müsaadesi aldılar ve sahillerde başka koloniler kurdular. 1381’de de bir anlaşma ile buralardaki hâkimiyetlerini Altın Orda Devleti’ne tasdik ettirdiler. İç tarafta Eski Kırım veya Salgat (Solhat), Altın Orda genel valilerinin oturduğu yer olup, Kefe’den sonra yarımadanın en önemli ticaret merkezi idi. Kefe’de ise Han adına Müslümanlar’ın işine bakan bir Bas-kak ile bir Tamgacı (gümrükçü) bulunuyordu. Kırım yarımadasının yalı boyu bölgesi tamamiyle Ceneviz kolonisi olmakla beraber, 1475’de Osmanlı hâkimiyetine geçinceye kadar Türk Hazarlar’ın bir hatırası olarak Hazariye (veya Gazariya) adını koruyordu.

XIII. ve XIV. y.y.’larda Altın Orda, siyasî, iktisadî ve kültür bakımından Türk dünyasının en önemli bir ülkesi idi. Özbek Han’ın hanımlarından biri Andronikos Paleologos’un kızı idi. Böylece Bizans-la sonra Memlûkler, Osmanlılar, Litvanya ve Lehistan devletleriyle yakın münasebet kurmuşlardı. Ayrıca Yıldırım Bayezit ve Toktamış arasında Timur tehlikesine karşı yakın dostluk vardı. Toktamış (1376-1396) onların son büyük hakanı olmuş, Timur tarafından Saray şehri yıkılıp ahalisi kılıçtan geçirilmiştir.

1357’de Altın Orda hanlarından Canibek’in ölümünden sonra taht kavgaları, 1391 ve 1395 Timur – Toktamış savaşları sonunda Kıpçak İli zayıf düşmüş ve 1502’de bu devlet son bulmuş, yerinde Kırım, Kazan, Sibir, Astarhan hanlıkları ve Nogay Mirzalığı doğmuştur.

Böylece, XIV. y.y. sonlarına kadar Altın Orda idaresinde kalan Kırım’da, 1395’lerde Cengiz soyundan Cuci’nin oğlu Tokay Timur’dan gelen Baştimur sikkelere kendi adını da koydurmuştu. Onun oğulları Kırım’da ayrı bir Hanlık kurmayı başarmışlardır. Fakat Don – Dinyeper arasında uzanan Kırım Hanlığı’nın gerçek kurucusu Hacı Giray’ın kendi adını taşıyan en eski tarihli sikkesi 845 (1442) yılından kalmadır. 1454’den itibaren Bahçe Saray bunların merkezi idi. 1466’da Hacı Giray ölünce oğulları taht kavgası ve karışıklık çıkardılar. Fatih Sultan Mehmet 1475’de Gedik Ahmet Paşa’yı kuvvetli bir donanma ile gönderip Kefe’yi ve Kırım sahillerindeki Cenevizliler’e ait bütün limanları fethettirdi. Cenevizliler tarafından hapse atılan Mengli Giray kurtarılıp hanlığa getirilerek Osmanlı sultanına tâbi olmayı kabul etti. Mengli Giray ile yerleşen Kırım Hanlığı ilk defa 1484’de Sultan II. Bayezit’in Akkirman seferine katılarak işbirliği yapmıştır. Yavuz Sultan Selim’e kızını vermiş olan Mengli Giray, ona askerî destek sağlayarak tahta geçmesine yardım etmiştir. Bundan sonra hanlar sultanın özel fermanları ile tasdik olunurdu. Fakat Rusya kuvvetlenince, 300 yıl boyunca kendi hanları idaresinde ve Osmanlı İmparatorluğu içinde yaşayan Kırım Hanlığı’na göz dikmiş, 1736’da Kırım yarımadasına girerek Bahçe Saray’da iki bin evi ve Han Sarayı’nı yakmış, Selim Giray’ın kurduğu zengin kitaplık da mahvolmuş, Kalgay’lar’ın merkezi Akmescit de yakılmıştır. Bundan sonra Şahin Giray ihanetle Rusya’ya kaçıp onlara sığındığından 1774’de Kaynarca Antlaşması ile Rusya Kırım’ın istiklâlini ve tarafsızlığını Osmanlı Devleti’ne kabul ettirdikten sonra 1783’te de Kırım’ı ilhak etmiştir. 1917’de Kırım Türkleri bağımsızlıklarını ilân edip devlet kurdularsa da 1920 sonlarında ihtilâl kuvvetleri gelince durum değişmiş, ilk dünya savaşından sonra 19 Ekim 1921’de muhtar Sovyet cumhuriyetleri arasına katılmıştır. İkinci Dünya Savaşında bazı Kırımlıların Alman kuvvetlerine katıldığı ileri sürülerek Nazilere yardım eden Kırım’lılar önce Sibirya’ya, sonra Orta Asya steplerine sürgün edilmiştir.

Coğrafya
Kırım Karadeniz’in kuzeyinde Azak Denizi’nin güneyinde bir yarımadadır. Kerç yarımadası ile doğuya doğru uzanır. Kuzeye doğru çorak bozkırlar hafif engebeler ile 1000-1500 metreye doğru yükselir. Dikenli fundalıkları, koyun, keçi üretimiyle Akdeniz’i andırır. Güney yamaçları sert eğimlerle, kayalık körfezlere iner. Kuzey rüzgarlarına kapalı olan bu alanda Akdeniz iklimi egemendir. Ortalama sıcaklık Yalta’da 13C° dir ve yılın ancak 70 günü yağmurludur; fakat kışları oldukça serttir. Yağışlar kış ve sonbahar mevsiminde olur. Eskiden Ukrayna topraklarına Perekop yarımadası ile bağlanmakta olup yapılan kanalla Ukrayna ile fiziki bir bağlantısı kalmamıştır.

Ekonomi
Kırım ekonomisi tarım, balıkçılık, madencilik ve turizm ağırlıklıdır. Yalta ve Massandra bölgelerinde şarap üretimi yapılmaktadır.

Demografi
Kırım’ın 2005 nüfus sayımı sonuçlarına göre nüfusu 1.994.300 idi. 1989-2001 yılları arasında Kırım’ın nüfusu 396.795 (1989 yılı nüfusunun %16,33’ü) azalmıştır. Kırım Tatarları gibi grupların geri dönüşlerine karşın 2001-2005 arasında daha 239.400 (2001 yılı nüfusunun %2’si) azalmıştır.

 

Kırım'ın Sesi Gazetesi

27 Şubat 2015 Tarihinde hizmet bermege başlağan www.kiriminsesigazetesi.com maqsadı akkında açıklama yapqan Mustafa Sarıkamış İsmail Bey Gaspıralı’nıñ bu büyük mirasına sahip çıqmaq ve onun emellerini yaşatmaqtır. Qırımtatar Türkleriniñ ananevî, körenek, ürf, adet kibi yaşamlarında ne bar ise objektif şekilde Dünya cemiyetine taqdim etilmektir.

Pin It on Pinterest