GenelGüncel

Gulag kamplarında 20 milyon tutukludan 12 milyonu hayatını kaybetti

Gulag kampları Stalin dönemin en acı sahneleri belki de çalışma kamplarında yaşandı. Gulag adı verilen kamplara gönderilen 20 milyon tutukludan 12 milyonu hayatını kaybetti. Pek çok araştırmacı Gulag’lar için “Yeryüzündeki Cehennem” tabirini kullanıyor. Stalin dönemiyle birlikte Sovyetler Birliği’nde yürürlüğe giren uygulamalardan biri de Gulag’lardı. Yani Türkçesi’yle çalışma kampları yönetimi baş idaresi…

25 Nisan 1930 tarihinde kurulan bu yargı ve infaz sistemiyle muhalif kişilerin toplumdan soyutlanması hedefleniyordu. Tutukluların büyük bölümü Sovyet karşıtı propaganda ile suçlanıyor ve “halk düşmanı” olarak isimlendiriliyordu. Pek çoğu Sibirya’da yer alan bu kamplara gönderilenlerin yüzde 80’i daha ilk aylarda yaşamını yitiriyordu. Bunun başlıca nedeni ise yetersiz beslenme ve ağır çalışma koşullarıydı.

Kamplarda kerestecilik ve madencilik en yaygın faaliyetlerdi. Gulag madeninde çalışmaya zorlanan bir kişinin günlük üretim kotası zaman zaman 13 tona kadar çıkabiliyordu. Buna karşın mahkûmlara verilense; sadece 300 gram kara çavdar ekmeği, 27 gram et, 170 gram patatesti. Üstelik dondurucu soğuğa rağmen gerekli kıyafet verilmiyor, tıbbi yardım almalarına müsaade edilmiyordu.

Bir çalışma kampında veya hapishanede tutulanlar için, mahkûmiyet sonrası iş seçenekleri de fazla değildi. Daha önce mahkûm olmak, yeniden yargılanma olasılığını içinde barındırıyordu. Gizli polis teşkilatı açısından siyasi tutuklular, tahliye olduktan sonra izlenmesi gereken “baş belaları”ydı.

Kamplardan tahliye edilenlerin çoğuna büyük şehirlere yerleşmek de yasaklanmıştı. Hayatlarını çalışma kampında geçirenler, eski mesleki becerilerini ve çevrelerini kaybetmiş olarak tahliye oluyordu. 1930-1953 yılları arasında yirmi milyon insanın kapatıldığı ve bunların on iki milyonunun yaşamını yitirdiği Gulag’lar, yeryüzünde insan eliyle yaratılan “cehennem” olarak da adlandırılıyor.

Muhalif yazar Aleksander Soljenitsin’in başından geçenleri anlattığı “Gulag Takımadaları” adlı roman kamplardaki pek çok insanlık dışı muameleyi gözler önüne sermiş ve dünya çapında geniş yankı uyandırmıştı. Kamplarda yaşananlar filmlere de konu oldu. Çalışma kamplarını anlatan son film 2010 yılında çekilen “Özgürlük Yolu”ydu. Peter Weir’in yönettiği film dondurucu soğuğa rağmen kamplardan kaçarak kurtulmaya çalışan bir grup mahkûmun öyküsünü anlatıyor.

Kırım'ın Sesi Gazetesi

27 Şubat 2015 Tarihinde hizmet bermege başlağan www.kiriminsesigazetesi.com maqsadı akkında açıklama yapqan Mustafa Sarıkamış İsmail Bey Gaspıralı’nıñ bu büyük mirasına sahip çıqmaq ve onun emellerini yaşatmaqtır. Qırımtatar Türkleriniñ ananevî, körenek, ürf, adet kibi yaşamlarında ne bar ise objektif şekilde Dünya cemiyetine taqdim etilmektir.

Pin It on Pinterest