GenelGüncelTürk Dünyası

ÜRKÜN KATLİAMI

Dünyada katliama en fazla uğrayan Türk milletidir. 1916 İsyanı Kırgız tarihinin en büyük trajedilerinden biridir. Bu olay Kırgızistan’da Ürkün olarak bilinir. Rus İmparatorluğu Kırgızistan’da koloni politikası uygulamıştır. En iyi yerler Ruslara verilmiş yerli halk kendi
toprağından edilerek kırsal alanlara göç ettirilmiştir. Ayaklanmanın temel nedeni ise I. Dünya Savaşında Çarlığın Rusya’nın geri hizmetlerinde çalışmak üzere Türkistanlıları çağırması olmuştur. Ayaklanma 4 Temmuz 1916’da
Hocent’te başlamıştır daha sonra Türkistan’ın diğer kısımlarına yayılmıştır.
Ayaklanmanın bastırılması 6 ağustos 1916 da başlamış 28 ağustos 1916 ya kadar 22 gün boyunca sürmüştür.
Kırgız Türkleri Rus askerleri ve Rus yerleşimciler tarafından öldürülmüştür. Ülkenin kuzeyindeki Kırgız’lar öldürülmüş diğer 120 bini Çine kaçmıştır.

Kırgız Türkleri1876 yılında Hokand Hanlığı‘nın yıkılmasıyla Ruslar’ın hakimiyeti altına girdiler. Ruslar, bu yeni hakimiyet alanlarında kontrol sağlamak için sömürgeci politikaları doğrultusunda bölgeye zamanla Rusya’dan getirdikleri Rus aileleri yerleştirmeye başladılar. Rus aileler yerleştirilirken burada yaşayan halkın topraklarına el konuldu. Çok sayıda Rus köyü oluşturuldu ve bölgenin isimleri Rus isimleriyle değiştirildi.

Zamanla bölgedeki nüfusun %6‘sını oluşturan Ruslar’ın eline verimli toprakların %58‘i verilmişti. %94‘lük dilimi oluşturan Kırgız Türkleri ellerinden bu toprakların alınması ve sulama kanallarına el konulması ile zor duruma düşürüldü.

1914 yılında başlayan I. Dünya Savaşı‘nda Rus Çarlığı‘nın da yer alması Kırgız Türkleri için büsbütün felaketti. O güne dek toprakları ellerinden alınan Türkler, çoktan geçim sıkıntısına düşmüştü. Bir de bunun üzerine Rus yöneticiler tarafından savaş bahanesiyle vergiler ağırlaştırıldı, halkın hayvanlarının bir kısmına el konuldu.

Ürkün Türk Köylüleri
Ürkün Türk Köylüleri

İkinci sınıf vatandaş olarak görülen ve o güne kadar askere alınmayan 19-43 yaş aralığındaki bütün Orta Asya erkeklerinin, 1916 yılında Çar II. Nicolas tarafından askere alınması emredildi. Bu emir, Haziran ayında çıkarılmıştı ve zaten geçim sıkıntısı çeken insanlar hasat zamanında erkek gücünden yoksun kaldığı için iyice müşkül duruma düştü.

Bunun üzerine Türkler, Temmuz 1916‘da amelelik emrine karşı gelmeye ve ayaklanmaya başladı. Polisle yaşanan çatışma bütün Türkistan‘da duyuldu ve ayaklanmalar bütün coğrafyaya yayıldı. Rus ordusunun önemli bir kısmı isyanı bastırmak için görevlendirildi, bu da isyancıları silahlanmaya itti. Yerli halka karşı Rus köylülere de silahlar dağıtıldı ve bunların hepsi birliklere katıldı.

Rus generallere verilen emir doğrultusunda köyler yakılıp yıkıldı. Silahsız durumdaki çocuk, kadın ve yaşlılar da isyancılar gibi acımasızca öldürüldü. Kaçmaya çalışan insanların önü kesildi, direnip direnmemelerine bakılmaksızın hepsi öldürüldü. Bazı bölgelerde isyana katılmayan Uygur ve Kazak Türkleri de kurşuna dizildi.

Böylece bölgede etnik temizlik yapıldı. İsyanın başarısız olmasındaki en büyük etken, çok iyi silahlanmış Ruslar‘a karşı ayaklanmaların bölgesel oluşu ve tek merkezden düzenli yönetilmemesiydi.

Rus devlet yetkilisi A. F. Kerenskiy, isyanın bastırılışını bir toplantıda şöyle dile getirir;

“Cezalandırıcılar bölüklerden, piyadelerden, süvari ve topçulardan meydana gelmekteydi. Bölük komutanları köylerde karşılarına çıkan bütün insanların yaş ve cinsiyetine bakılmaksızın, kundaktaki bebekler, yaşlı dede ve nineler dahil zalimce yok etmişlerdir.”

Öldürülen Türklerin sayısı kesin olmamakla birlikte, en az 200.000 kişi olduğu bilinmektedir.Bundan tam yüz yıl önce yapılan bu soykırım, Kırgız Türkleri‘nin sömürgeci Ruslar’a karşı verdikleri milli mücadelenin ağır bir sonucudur.

Kaynak: https://www.kokturk.org/urkun-katliami-1916-katliami.html

Sayılarının 100 bin ile 120 bin arasında olduğu tahmin edilen Kırgızlar bugünkü Kırgızistan’ın kuzeydoğusundan Çin’e Geçmeye çalışırken önlerine Tien Şan dağlarının çıkması sonucu Çar güçlerinin ateşinden kurtulamadılar. 1916’da Kırgızistan’da tarihe adı “Ürkün” olarak geçen bir katliam yaşandı.

Kırgız halkının isyanını bastırmaya çalışan Çarlık Rusyası, Çin’e kaçmaya çalışan 100 binden fazla Kırgız’ı katletti. Geçtiğimiz Ağustos ayında Ürkün kurbanları anısına Kırgısiztan’ın kuzeydoğusunda yer alan Barskun Köyü’nde ve Başkent Bişkek’te törenler düzenlendi. Ayrıca, Kırgızlar atalarına vefa borcu olarak “Ürkün 90” adı verilen bir proje ile Kırgız halkının hakları için ölen bu insanların dağılmış kemiklerini anıt mezar olacak bir alana gömdüler.

Kırgızların bir kısmı Çar güçlerince öldürüldü, geri kalanı da bu dağlarda 3000 metre yüksekliklere kadar çıkıp kaçmaya çalışırken can verdi. Şu an bu dağların etekleri, hala kemikleri dağılmış vaziyette yatan Kırgızların mezarlığı. Hayret ve dehşet uyandıracak manzaralardan biri de 4000 metre yükseklikte bulunan Bedel Geçidi ile Çin sınırı arasında akan bir nehrin yatağının insan kemikleri ile dolu olması.

Sovyetler dönemi boyunca, yaşanan vahşete tanıklık etmelerini önlemek için bu bölgeye Müslümanların girmesi engellenmiştir. Ürkün, Sovyetler dönemi kitaplarında da kayıtlı değildir. Hatta Kırgız aydınlarının olayı anlatmak için yazdığı kitapların basılması dahi Kırgızistan’ın bağımsızlık tarihi olan 1991 yılına kadar engellenmiştir.

Ürkün Katliamı ancak 75. yıldönümü olan 1991’de, Ürkün ile birçok insanını kaybeden Asilbaş Köyü’nde bir tören ile anılmıştır. Ancak önemli bir gerçek şu ki bu tarihten sonra Rusya, halkların bağımsızlık taleplerine çok fazla karşı koyamamıştır.

Vahim olan bir gerçek de Rusya’nın tıpkı Çeçenistan ve birçok Kafkas halkına karşı takınmış olduğu tavrın benzerini göstererek hala öldürülen 100 bin insan anısına, bu olaydan dolayı üzgün olduklarını ifade eden bir ‘özür’ dahi dilememiş olmasıdır.

Kaynak: Tarih Gazetesi

ürkün katliamı - 1916
ürkün katliamı – 1916

Kırım'ın Sesi Gazetesi

27 Şubat 2015 Tarihinde hizmet bermege başlağan www.kiriminsesigazetesi.com maqsadı akkında açıklama yapqan Mustafa Sarıkamış İsmail Bey Gaspıralı’nıñ bu büyük mirasına sahip çıqmaq ve onun emellerini yaşatmaqtır. Qırımtatar Türkleriniñ ananevî, körenek, ürf, adet kibi yaşamlarında ne bar ise objektif şekilde Dünya cemiyetine taqdim etilmektir.

Pin It on Pinterest